Stäubli Robotik Bölüm Müdürü Sayın Bahadır Kılıç ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Kılıç, Stäubli’nin geliştirdiği teknolojiler hakkında detaylı bilgi verdi.
Okurlarımıza kısaca kendinizden, eğitim durumunuzdan ve profesyonel özgeçmişinizden bahsedebilir misiniz?
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü mezunuyum. Daha sonra Mekatronik Mühendisliği üzerine yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Askerlikten sonra, özel sektörde çok bilinen bir beyaz eşya üreticisinin Ar-Ge biriminde yazılım geliştirme uzmanı olarak iş hayatıma başladım.
2005 yılında Stäubli Servis ve Uygulama Mühendisi olarak çalışmaya başladım. Daha sonrasında ise satış bölümüne geçtim. 2009 yılından bu yana da Stäubli Robotik Divizyon Müdürü olarak görevimi sürdürmekteyim.
Stäubli’nin kuruluş süreci ve günümüze gelene kadar geçirdiği aşamalar hakkında bilgi verir misiniz? Stäubli’nin günümüzdeki yapısı nedir, Türkiye’de ne zamandır faaliyet göstermektedir?
Stäubli, 1892 yılında İsviçre, Horgen’de kurulmuş 127 yıllık geçmişe sahip bir aile şirketidir. İlk başlangıcı tekstil makineleri ile olmuştur.
Daha sonrasında 1956 yılında Akışkan Konnektörleri bölümü ve 1982 yılında ise Robotik bölümü faaliyete geçmiştir.
2002 yılında firma satın alımı yoluyla fotovoltaik endüstrisi ve genel endsütriye yönelik elektrik konnektörleri alanına da girerek Elektrik Konnektörleri bölümünü kurmuştur.
Dünya üzerinde 5 000 üzerinde çalışanı vardır ve 2018 verilerine göre 1.4 milyar İsviçre frangı ciroya sahiptir. Faaliyetlerine dünya geneline yayılmış 29 iş birimi ve 14 üretim tesisiyle devam etmektedir.
Stäubli’nin bir aile şirketi olmasının miras olarak bize yüklemiş olduğu bir sürdürülebilirlik anlayışı bulunmaktadır. Biz de bu mirası Stäubli ailesi olarak devam ettirmeye çalışıyoruz.
Stäubli çalıştığı tüm sektörlere yenilikçi mekatronik çözümler sağlamaya yönelik bir firmadır. Yüksek kaliteli ve yüksek performanslı ürünleri ile ön plana çıkmaktadır.
Stäubli’nin Türkiye’deki faaliyetleri 1996 yılında ilk önce tabii tekstille başlıyor. 2002 yılında konnektör bölümünün, 2005 yılı başında ise robotik biriminin eklenmesiyle faaliyetlerine devam ediyor. Halihazırda 100 civarı çalışanımız var. Ana merkezimiz İstanbul Tuzla Organize Sanayi Bölgesi’ndedir.
Bunun dışında Bursa, Denizli ve Antep’te faaliyet gösteren ofislerimiz mevcuttur. Stäubli, 2017 yılında fotovoltaik yani güneş panellerinin birbirine bağlantısında kullanılan bağlantı kutusu (junction box) montaj hattını Almanya’dan Türkiye’ye taşıyarak üretim noktasında da faaliyetlerine başlamıştır.
Tüm dünyaya bağlantı kutusu sevkiyatı ülkemizden sağlanmaktadır.
Stäubli Robotics’in boya prosesleri için sunduğu ürün, marka ve hizmetler hakkında bilgi verir misiniz?
Stäubli oldukça geniş ürün gamına sahip bir robot firmasıdır. Her sektöre, her zorlu koşula, en hassas ortamlara uyumlu robotlar üretiyoruz.
Boya ortamları ise, bildiğiniz gibi özellikle operatörler açısından, sağlık açısından risk oluşturulabilecek zorlu ortamlardır. Bu ortamların ekipmanlar açısından da oldukça talepkar olduğunu söyleyebiliriz.
Bu kapsamda Stäubli halihazırda bu ve benzeri sektörlere yönelik kapalı gövdeli, IP 65/67 koruma sınıfına sahip ürünler geliştirmektedir.
Boya sektörüne yönelik olarak solventli ve su bazlı olmak üzere EX PROOF Zone 1 ve Zone 2 gaz ve toz sınıfında kullanılabilecek 1 m’den yaklaşık 2,6 m’nin üzerine ulaşabilecek geniş robot ürün gamına sahibiz.
Bu ürün gamımız sayesinde, bünyemizde çalışan uygulama mühendisi arkadaşlarımızın yaptıkları fizibilitelerle belirlenen spesifikasyonlara uygun olarak, müşterilerimizin ihtiyaçlarına en uygun robotu seçebiliyoruz.
Entegratörlerimiz aracılığıyla, firmaların arzu ettikleri performansa sahip robotların kurulumunu sağlıyoruz. Dünyada ve Türkiye’de başta otomotiv yan sanayi olmak üzere çok önemli müşterilerde halihazırda yıllardır çalışmakta olan birçok kurulu sistemimiz vardır.
Ürünleriniz gerek fiziksel, gerek yazılımsal açıdan müşterilerin isteklerine özel olarak şekillendiriliyor mu, modifikasyonlar yapılıyor mu?
Fiziksel olarak çok fazla değişiklik yapılmıyor ancak eğer müşteri tarafından talep edilen belli bir hacim söz konusu ise, biz mevcut standart gamımızda modifikasyonlar yaparak karşılıklı partner ve gizlilik sözleşmeleri içerisinde müşteri ihtiyaçlarına uygun özelleşmiş robotlar da geliştiriyoruz.
Bunun dışında standart uygulamalarda, biraz önce de bahsettiğim gibi, yaptığımız fizibilite çalışmaları ile en doğru robotu seçebiliyoruz.
Örneğin; çevrim süresi, erişilebilirlik, robot ömrü gibi müşterilerimizin hedeflerine en uygun analizleri gerçekleştiriyor ve bir rapor hazırlıyoruz.
Bu şekilde müşterimiz, daha proje gerçekleşmeden robot performansı açısından doyurucu bilgiye ulaşmış oluyor. Elbette daha sonra da, kurulum esnasında programlama, devreye alma gibi faaliyetlerde destek oluyoruz.
Müşterimiz üretime geçtikten sonra arıza durumunda hata tespit, hata giderme ve önleyici bakım gibi faaliyetlerle de müşterilerimize destek olmayı sürdürüyoruz.
Eğer programda modifikasyonlara ihtiyaç duyuluyorsa, kendi ekibimizle veya bizim destek olduğumuz entegratör partnerlerimizle birlikte bu ihtiyaçlara da cevap verebiliyoruz.
Stäubli Robotics, endüstriyel otomasyonda önde gelen teknolojiler sunuyor. Stäubli Robotics’in Endüstri 4.0 perspektifi ve bu kapsamda sunduğu teknolojiler hakkında detaylı bilgi verebilir misiniz?
Robotik, Endüstri 4.0’ın olmazsa olmaz ana unsurlarından bir tanesi. Bizler de robot üreticisi firma olarak Endüstri 4.0’un popüler hale geldiği ilk günlerden bu yana, kendi ürün gamımızı Endüstri 4.0’ın ihtiyaçlarına göre güncellemiş durumdayız.
Biz bulunduğumuz her sektörde, öncü olmayı ve standartları belirlemeyi seven bir firmayız.
En yüksek kalite ve standardı kendimize her zaman hedef koyuyoruz. Bu kapsamda da öncelikle 2016 yılında, Endüstri 4.0 konseptine uygun insanla iş birliği içinde çalışabilen yeni nesil TX2 robot serisini çıkardık. TX2 serisiyle en yüksek güvenlik standardı olan SIL3/PLe standardını garanti edebiliyoruz.
Bu standart, müşterilerimizin güvenlik endişelerini tamamıyla ortadan kaldırıyor. Böylece müşterilerimiz ve iş ortaklarımız, Stäubli robotu kullandığı zaman en yüksek standartlardaki ürünü kullanacaklarından emin oluyorlar. Hali hazırda markette bu seviyeye ulaşabilen herhangi bir ürün bulunmamaktadır.
Bu anlamda 2016 yılında önce 3 seri için, kendi içinde versiyonlarıyla 5-6 adet robotla başladığımız ürün gamımızı; aslında tüm 6 eksenli ürün yelpazemizde yaygınlaştırıyoruz. 2020 itibariyle tüm ürün gamımız, bu standarttaki robotlardan oluşacak.
Bugün Endüstri 4.0’daki temel sorun; birtakım standartlarda üretilmiş farklı iş birlikçi robotların var olmasına rağmen, bu robotların tasarımları nedeniyle yüksek hızlara çıkamamasıdır.
Dolayısıyla yeri geldiğinde, çevrim süresinin üretim koşulları nedeniyle talepkar olduğu uygulamalara cevap verilemiyor. Çok rijit yapılamadıkları için hassasiyet gerektiren uygulamalarda da yine handikapları var.
Biliyorsunuz üretimde her gün ihtiyaçlar değişebiliyor. Bugünkü ihtiyacınız, yarın çok farklı olabilir veya üretim kapasitesi ihtiyacınız artmış olabilir. Risk değerlendirmesi yaptığınız zaman mevcut sistemle bunu çözemeyebilirsiniz.
Bugünkü ihtiyacınız için bir tercihte bulunabilirsiniz ancak yarın oluşabilecek herhangi bir değişimde büyük bir yatırım daha yapmak zorunda kalabilirsiniz.
Fakat Stäubli’de böyle bir şey söz konusu değil. Aynı robotu iki durumda da kullanabileceksiniz. Stäubli TX2 serisi kullandığınız zaman siz aynı robotla hem çok hassas, duruma ve yapılacak risk değerlendirmesine göre çok hızlı bir uygulamayı gerçekleştirebilirsiniz, hem de aynı robotla bir insan etkileşim gerektiğinde güvenliği garanti edebilirsiniz.
"Endüstri 4.0 kapsamında tüm insan robot iş birliği seviyesi için tek bir robot"
Robot sayısını arttırmak yerine aynı robotla kapasite ve performansı arttırarak, çok daha minimum yatırımla ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz. Bizim burada sunduğumuz avantaj bu robotları hem en hassas ve narin insan-robot etkileşimi gereken ortamlarda hem de en zorlu ve talepkar ortamlarda kullanabilmenizdir.
Müşteriye maliyet açısından bir fark getirmiyor. Bu özellikteki robotları da bizler, standart ürün gamımızdakilerle aynı bedellerle sunuyoruz.
Dolayısıyla sloganımız; Endüstri 4.0 kapsamında tüm insan robot iş birliği seviyesi için tek bir robot. Yani kolaboratif bir robotun avantajlarıyla, endüstriyel robotun avantajlarını bir araya getiriyoruz.
Stäubli, standart robotlarında sunduğu yüksek performanslı hassasiyete, kullanım ömrü boyunca ödün vermeden en yüksek güvenlik standartlarını da entegre ederek, bugünün ve yarının ihtiyaçlarına, değişebilecek beklentilere cevap verebilecek bir teknoloji sunuyor.
Endüstri 4.0 anlamında bir başka hususun daha altını çizmem gerekiyor. Robot tarafında yaptığımız bu tip geliştirmelerin haricinde, kontrolör tarafında da çok büyük geliştirmeler yaptık. Yeni çıkardığımız CS9 serisi kontrolörüne Endüstri 4.0’da haberleşme anlamında bir standart haline gelen OPC UA entegre ettik.
OPC UA protokolü sayesinde robot, çevresinde bağlı olan tüm periferik ekipmanları ERP sistemine bağlayabiliyor, bu şekilde onlar hakkında dataları toplayarak istediğiniz zaman analiz etme şansına sahip oluyorsunuz.
OPC-UA dışında IoT (Internet of Things) için gerekli olabilecek en son hızlı ethernet teknolojileri ile saha güvenliği (Field Safety) için FsoE protokolleri ile ilgili tüm donanım ve yazılım kontrolörümüze entegre edilmiş halde sunulmaktadır.
Önleyici bakım ve kestirimci bakım (predictive maintenance) kapsamında da yeni geliştirdiğimiz ve geliştirmeye devam ettiğimiz yazılımlarla sistem, robotlarımızın çalışması esnasında datayı takip ederek hangi komponentin arızalanabileceğini önceden size haber verebilmektedir.
Bu sistemler kapsamında bazı geliştirmelerimiz şu an hazır ve müşterilerimizin avantajına sunmak adına yeni geliştirmelere devam ediyoruz.
İnovasyon ve Ar-Ge alanlarında Stäubli firması olarak ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Ar-Ge çalışmalarımız sonucunda en son geliştirdiğimiz ürünümüz HelMo mobil robot sistemimizdir.
HelMo, TX2 robotlarımızı otomatik olarak yönlendirilen (AGV) bir platform üzerine entegre ettiğimiz SIL3/PLe güvenlik standartlarına sahip bir mobil robottur.
Üzerinde 6 eksenli bir robot, altında kendi ekseni etrafında dönen harici ekseni ile 7 eksene sahip bir sistemdir. HelMo, Stäubli tarafından geliştirilmiş özel takım değiştirici sistemlerine sahiptir.
Bu robot gittiği istasyonlarda kendi kendini otomatik olarak şarj edebilir, IO haberleşmesini yapabilir ve kendi pnömatik tankını doldurabilir.
Şu an endüstriye sunulabilecek en yüksek hassasiyete ve güvenlik sınıfına sahip, robot entegre edilmiş bir mobil sistemdir.
Tüm sektörlerde kullanılmasına olanak sağlayacak kolay kurulum, devreye alma ve işletme gibi kabiliyetlere sahiptir.
Metal sektöründen gıda sektörüne, ilaç sektöründen, otomotiv ve otomotiv yan sanayine kadar her sektörde kullanılabilir.

Ayrıca geçtiğimiz sene, yeni nesil 4 eksenli TS2 SCARA robotlarımızın lansmanını gerçekleştirdik.
Bu robotlara, 6 eksenli robotlarda kullandığımız JCS teknolojisini ekleyerek 4 eksenli robotlarımızı da performans konusunda daha iddialı bir hale getirdik.
Tüm uygulamalarınız için uygun olabilecek; performanstan ve hızdan ödün vermeyen TS2 SCARA serisi ayrıca modüler tasarımıyla da ön plana çıkmaktadır.
360 derece serbest montaj kabiliyetine ve kapalı gövdeye sahip olması hem zorlu hem de hassas ortamlarda üreticiler için farklı avantajlar sağlamaktadır.
TS2-40, TS2-60, TS2-80 ve TS2-100 olmak üzere dört modelden oluşan yeni TS2 SCARA robot ailesi, kompakt yapısı ve tam silindirik çalışma alanıyla da kullanıcısına fabrika yerleşimi ve entegrasyon açısından daha fazla esneklik sağlıyor.
ESD uyumluluğuyla elektronik, HE (Hijyenik ortam) versiyonuyla gıda vb. çok zorlu ve hassas ortamların bulunduğu sektörlerde dahi 4 eksenli TS2 SCARA robotları ile üretim artık çok daha sorunsuz bir hale gelebiliyor.
Farklı donanım ve opsiyonları ile TS2 jenerasyonunun pazarda yer alan en yüksek performanslı SCARA robotu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Sektöre iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Sektörümüze söyleyebileceğim en önemli mesaj, kendi üretimleriyle ilgili yatırım kararlarıyla ilgili bir tasarrufa giderken olabilecek tüm opsiyonları detaylıca değerlendirip bakmalarını ve ezbere hareket etmemeleridir. Bazen bir başkası yaptı diyerek moda şeklinde hareket edilen kararlar sonra çok kötü pişmanlıklara yol açabiliyor.
Herkesin ihtiyaçları temelde benzer gözükse de detaylara indiğinizde çok farklılaştığını görebiliyorsunuz. İhtiyaçların doğru analiz edilip, stratejilerin doğru kurulduğu bir düzlemde pazarda bulunan tüm seçeneklerin iyi değerlendirilmesi faydalı olacaktır.
Bizler de sektör profesyonelleri olarak sektöre bu konularda her türlü desteği vermeye hazırız.
Bunun yanı sıra firmalar, mutlaka insana yatırım yapmalıdırlar. Çünkü Endüstri 4.0 gelişiyor, insanlar belki de işsiz mi kalacağız diye korkuyorlar. Ancak bu durum aslında insana ihtiyacı azaltmıyor, insana olan ihtiyacın şeklini değiştiriyor. Bu yüzden yetkinliklerin daha fazla gelişimine ihtiyaç var.
Firmalara tavsiyem, personellerinin yetkinliklerinin gelişimine daha fazla yatırım yapsınlar, çalışanlarını eğitsinler ve onlara emek harcasınlar. Sadece ekipmana değil, insana da yatırım çok önemli. Çünkü doğru ekipmanı en başta seçebilecek ve kullanacak insanlara her zaman ihtiyaç olacaktır.