Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi, 2025 Çalıştay Raporu’nu Paylaştı

Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi, 2025 Çalıştay Raporu’nu Paylaştı
  • 08.07.2025

Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi (TRAI), 2025 yılı itibarıyla sayısı 411’e ulaşan yerli yapay zeka girişimiyle büyüyen ekosistemin nabzını bu yıl sekizincisini düzenlediği çalıştayda tuttu. Çalıştayda ele alınan stratejik başlıkların aktarıldığı raporda, yapay zekanın ekonomik etkisi, girişimcilik ekosistemi, istihdam, etik ve Agentic AI (Yapay zeka ajanları) ele alındı.

Yapay zekanın Türkiye ekonomisine yıllık %1’e yakın katkı sunabileceği ve yalnızca kamu alanında 4–5 milyar dolarlık tasarruf potansiyeli taşıdığı belirtilen raporda; mevcut durum, öncelikler ve çözüm önerileri kapsamlı şekilde ele alındı.

Yapay zeka alanında farkındalığı artırmak ve ekosistem paydaşları arasında iş birliklerini güçlendirmek amacıyla çalışmalarını sürdüren Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi (TRAI), düzenlediği sekizinci yıl çalıştayının raporunu kamuoyuyla paylaştı.

Yapay zekanın Türkiye ekonomisine yıllık yaklaşık %1 katkı sunabileceği, yalnızca kamu sektöründe üretilecek çözümlerle 4 ila 5 milyar dolar arasında tasarruf sağlanabileceği ise raporun dikkat çeken başlıkları arasında yer aldı. 411 yerli yapay zeka girişiminin faaliyet gösterdiği ekosistemde, bu girişimlerin potansiyel toplam değerlemesinin ise 2 ile 4 milyar dolar arasında olduğu belirtildi. 

TRAI 8. Yıl Çalıştayı Raporu’ndan öne çıkan başlıklar: 

YZ ile kamu hizmetlerinde 5 milyar dolarlık tasarruf mümkün
Yapay zekanın ekonomik etkisi, sadece özel sektörü değil, kamu hizmetlerini de dönüştürüyor. Akıllı yatırımlar sayesinde GSYİH’ye %1–2 oranında yıllık katkı sağlanabilirken, e-Devlet, e-Nabız gibi uygulamaların YZ ile güçlendirilmesi, sağlık, vergi ve denetim alanlarında milyarlarca dolarlık verimlilik potansiyeli yaratıyor.

Türkiye’de YZ girişimleri potansiyel unicorn ama oyun alanı küçük
411 aktif YZ girişiminin bulunduğu Türkiye'de ölçeklenme, yatırım bulma ve globalleşme hala büyük engel. Girişimlerin büyümesi için kamu alım sistemlerinin revize edilmesi, veri paylaşım modellerinin netleştirilmesi ve düzenleyici sistemlerin kurulması gerektiği vurgulanıyor.

Yeni iş arkadaşınız bir yapay zeka ajan olabilir!
“Agentic AI” yani otonom yapay zeka sistemleri, karar alma ve uygulama süreçlerinde insan yerini alan yazılım mimarileriyle iş dünyasında yeni bir çağ başlatıyor. Türkiye bu alanda “erken keşif” aşamasında olsa da, bu teknolojinin gelecek 3 yıl içinde kurumsal hayatı şekillendirmesi bekleniyor.

YZ işleri bitirmiyor, yeniden tanımlıyor: Yeni meslekler yolda
Rutin görevler otomasyona devredilirken, insan odaklı yetenekler, örneğin; analitik düşünme, yaratıcılık, empati gibi, daha değerli hale geliyor. Başarılı ülkeler, sadece teknoloji yatırımı değil, iş gücünün yeniden becerilendirilmesi (reskilling) ve desteklenmesi konularında da ilerleme kaydediyor. Türkiye için bu dönüşüm, eğitimden sosyal güvenliğe kadar kapsamlı bir planlama gerektiriyor.

Yapay zeka güvenli değilse, güçlü de değildir
Rapor, güvenilir yapay zekanın ancak etik tasarım, şeffaf yönetişim ve paydaş katılımı ile mümkün olduğunu vurguluyor. Ulusal bir etik çerçevenin oluşturulması da öneriler arasında.

Çalıştay Anketinden Öne Çıkanlar
Çalıştaya katılan 134 ekosistem paydaşının katılım sağladığı anketin sonuçları ise şu şekilde:
•    Verimlilik odaklı beklenti: Katılımcıların 1 numaralı beklentisi açık ara “verimlilik artışı”. Yapay zekaya bir “tasarruf aracı” değil, iş süreçlerini daha akıllıca yürütme ve yeni değer üretme aracı olarak bakılıyor.
•    Olgunluk seviyesi “işlevsel”: Şirketlerin büyük kısmı yapay zeka olgunluğunu “işlevsel” düzeyde tanımlıyor. Yani teknolojinin artık “deneme” değil, “sonuç” üreten bir faza geçtiği görülüyor. Ancak hala öncülük konusunda eksikler var.
•    Güven sorunu öne çıkıyor: “Yapay zeka ile ilgili en büyük endişeniz nedir?” sorusuna en çok verilen yanıtlar “dezenformasyon” ve “manipülasyon” oldu. Bu, teknik risklerden ziyade sosyal ve etik risklerin öne çıktığını gösteriyor.
•    Yeni teknoloji radarda: Üretken yapay zeka araçları (ChatGPT, Gemini, CoPilot vb.) yaygın olarak kullanılıyor. Ancak Agentic AI — yani otonom yapay zeka ajanları — henüz sınırlı ölçekte devrede. Katılımcılar bu teknolojiyi "bir sonraki büyük sıçrama" olarak görüyor.

“Ekosistemin büyümesi, birlikte üretim kültürünün benimsenmesiyle mümkün olabilir”
Çalıştay sonrasında yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin yapay zeka alanında küresel rekabette yer alabilmesi için stratejik adımların hızla atılması gerektiğini vurgulayan TRAI Genel Müdürü Can Sinemli, “Bugün elimizde ciddi bir potansiyel olsa da bu potansiyelin gerçeğe dönüşmesi için hem koordinasyon hem de uygulama kapasitesini güçlendirmemiz şart. Girişimlerden kamuya, akademiden yatırımcılara kadar herkesin aynı hedefe odaklandığı bir yapıya ihtiyaç var. Özellikle insan kaynağı gelişimi ve uygulamaya dönük projelerin artması, bu sürecin en kritik bileşenleri arasında yer alıyor. Ekosistemin büyümesi ancak birlikte üretim kültürünün benimsenmesiyle mümkün olabilir” ifadelerini kullandı.

“Etik çerçeve ve düzenleyici yapıların güçlendirilmesi öncelik olmalı”
Yapay zeka teknolojilerinin yaygınlaşmasının sadece teknik bir dönüşüm değil, aynı zamanda sosyal, hukuki ve etik bir yeniden yapılanma gerektirdiğine dikkat çeken Sinemli, şöyle devam etti: “Gelişen teknolojilerle birlikte yeni risk alanları da doğuyor. Bu nedenle etik ilkelere bağlı, güvenli ve şeffaf yapay zeka sistemleri geliştirmek zorundayız. Toplumun bu dönüşüme duyduğu güveni sağlamak ve sürdürülebilirliği tesis edebilmek için veri hakları, hesap verebilirlik ve adil kullanım gibi başlıklarda net düzenlemelere ihtiyaç var. Mevcut politikaların güncellenmesi ve uygulamada daha kapsayıcı bir denetim mekanizması oluşturulması, Türkiye’nin uluslararası arenada daha güçlü bir yapay zeka oyuncusu olmasını sağlayacaktır.”

Yazıyı Paylaş