Mezopotamya’da kazılardan çıkan bir buluntu son derece önemlidir. Öküz başı şeklinde şekillendirilmiş bu obje sadece parfüm koymak amaçlı değil, aynı zamanda bir güzellik niteliği olarak, dini nedenlerle de kullanılmıştır.
Bu olağanüstü nesne, çok önemli bir zaman dilimine tanıklık etmektedir. Parfüm, 4000 yıl önce Sümerler tarafından geliştirilmiştir. Sümerler, dünyada ilk damıtma ve ekstraksiyon tekniklerini geliştiren medeniyettir.
Bu tekniklerle güzel kokulu bitkilerin özünü çıkarmayı keşfettiler. Parfümden önce güzel kokulu tütsüler kullanılırdı. Ateşin keşfinden sonra ağaç ve çalıları yakan insanlar muhtemelen bazı bitkilerin güzel kokular yaydığını fark etmiştir.
Ancak, bu ağaç ve bitkileri tanıyıp onlardan tütsü yapmaları uzun yıllar almıştır. Çinliler’in Neolitik Dönemde (Yeni Taş Devri) tütsü yakmayı bildiği ve M.Ö. 2.000’den itibaren de dinsel amaçla yaktıkları biliniyor. Yine, tarçın ve günlük ağacından yaptıkları tütsüleri yaktıklarını gösteren belgeler mevcuttur.
Sümerler tarafından da bilinen parfüm ve tütsünün, bu uygarlığın devamı niteliğindeki Babil’de de koku biraz daha geliştirilmiş ve daha metoda dayalı bir aşamaya geçilmiştir diyebiliriz. Babil’iler de tütsü kullanırdı.
Tütsü yakmayı Çinliler‘den öğrenen Hintliler ve Mısırlılar için koku, günlük yaşamın parçası olmuştur. Mısır’da 6-7 bin yıllık mezarlarda tütsü yapmakta kullanılan ağaç reçinelerine rastlanmıştır. Bu buluntular, tütsünün bilinirliğinin kanıtı mahiyetindedir.
Tütsü, Çinlilerden sonra diğer kültürler tarafından da dinsel amaçla, hastalık tedavisinde ve kötü ruhları uzaklaştırmak için kullanılmıştır. Bu gelenek günümüze dek ulaşmıştır. Parfüm yapmak Sümerler’in damıtma ve ekstraksiyon tekniklerini keşfi sayesinde gerçekleşmiştir.
Sümerler, damıtma cihazını M.Ö. 3.500’de kullanıyordu. Bu cihaz çift dudaklı seramik bir saksıya benziyordu. İçine şarap konulup kapağı kapatıldıktan sonra alttan ısıtılan cihazın, üstteki iki dudağı arasında damıtılmış alkol toplanıyordu.
Şarabın içine kuru çiçek konulup birlikte damıtılarak alkolle karışık halde bitki esansı elde edilebiliyordu ki bu da aslında mevcut parfüm tarihinin Macar suyu ile başlamadığının da kanıtıdır.
Ekstraksiyon cihazı da damıtma cihazı gibi çift dudaklı bir saksıya benziyordu ve iki dudak arasında saksının içine doğru açılmış 5-6 delik vardır.
Sümerler önceleri parfümü güzel kokmak için değil vücutlarını yağlamak için kullandı. Çünkü kokulu yağların kötü ruhları uzaklaştırıp kendilerini güçlendireceğine inanıyorlardı. Parfümlerle ölülerin de vücudu yağlanırdı. Bu amaçla en çok kullanılan malzeme mürdü.
Nitrobenzen
Alpha-Ionone (Menekşe kokusu)
Farklı sentezlerde elde edilen, bu bileşikler, tatlı bezelye, nergis, sümbül ve zambaklarının kokularını verir. Son dönemlerin en gözde bileşiklerinden biri de Ambroxdur.
Ambrox genellikle parfüm kompozisyonlarının temel notalarından biri olarak kullanılır. Birden fazla sentez yolu vardır. Son yıllarda çok sayıda sentetik koku üretilmiştir.
Kozmetik Fakülteleri kurulmalı ve parfümörlük ya da parfüm kimyagerliği buradaki alt eğitim alanlarından biri olmalıdır.
Şayet iş esans karıştırmak kadar kolay ve koklamak ile sınırlı olsaydı bugün dünya üzerinde yüzlerle ifade edilecek kadar az uzman ve ülkemizde bunu yapan tek merkez ve tek kimya profesörü olmazdı gerçeği gözden kaçırılmamalıdır.
Sümerlerden günümüze ulaşan parfüm ve güzel kokulu ürün alışkanlığı, önemli bir pazar yarattı. Günümüzde yıllık parfüm tüketimi yaklaşık 50 milyar dolara ulaşmıştır.
Prof. Dr. Nazan Apaydın Demir - Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi / Fen Fakültesi - Kimya Bölümü / Kozmetik Ürünler Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü
Saygılarımla.