BASF Türk’ün Genel Müdürü Sayın Tolga Demirözü ile çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Sayın Demirözü firmasının boya sektörüne sunduğu ürün grupları, inovasyon merkezindeki faaliyetleri, sürdürülebilirlik çalışmaları gibi önemli konulardaki bilgileri bizlerle paylaştı.
Okurlarımızın sizi daha iyi tanıyabilmesi için bizlere kendinizden, akademik ve profesyonel özgeçmişinizden bahsedebilir misiniz?
Kadıköy Anadolu Lisesi’nin ardından lisans ve yüksek lisans eğitimimi, Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde tamamladım. İlaç endüstrisinde başladığım kariyer yolculuğuma, Nestle Türkiye’de tedarik zinciri, planlama, uluslararası pazarlarda iş mükemmelliği ve fabrika lojistiği alanlarındaki yöneticilik görevleriyle devam ettim.
Ardından Deloitte Türkiye bünyesinde tüketici ve üretim endüstrilerine yönelik tedarik zinciri operasyonları konusunda projeler yönettim. 2008 – 2018 yılları arasında BASF Türk bünyesinde farklı görevlerde yer aldım ve Operasyonlar Direktörlüğünü üstlendim.
2018 yılında PETKİM Genel Müdür Yardımcısı ve ardından SOCAR Kurumsal Girişimler ve Yeni İş Alanları Grup Direktörü olarak kariyerime devam ettim. 2022 yılı Mayıs ayı itibari ile BASF Türk’e Genel Müdür olarak geri döndüm. Halen BASF Türk Genel Müdürlüğünü ve Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan Ülke Grubu Başkanlığını yürütüyorum. Bununla birlikte
YASED, IMSAD, BOSAD ve TKSD derneklerinde yönetim kurulu üyeliklerim bulunuyor.
[caption id="attachment_157708" align="aligncenter" width="696"]
BASF Türk Genel Müdürü Tolga Demirözü[/caption]
BASF Türk’ün kuruluş hikayesini ve günümüzdeki yapısını bizlerle paylaşabilir misiniz?
Türkiye’de ilk satışımızı 1880 yılında gerçekleştirdik ve 1969 yılında Sümerbank ile kurduğumuz ortaklığın ardından, 1970 yılında ilk fabrikamızı hizmete aldık. Yarım asırdır birçok endüstriyel sektöre kimyasal ürün sağlamayı sürdürüyor ve Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana birçok sektörün gelişmesine ve Türk ekonomisine katkıda bulunmaya devam ediyoruz.
BASF Türk olarak İstanbul’da bulunan merkez ofisimizde, bölge ofislerimizde, iki üretim tesisimizde ve İnovasyon Merkezimizde 500’e yakın kişi istihdam ediliyor. BASF çatısı altındaki diğer tüzel şirketlerimiz Chemetall ve Nunhems ile birlikte istihdam rakamlarımız 700’ün üzerine çıkıyor.
Hizmet verdiğiniz sektörler nelerdir ve boya sektörüne hangi ürün gruplarını sunmaktasınız?
BASF’nin Türkiye’de faaliyet gösterdiği alanlar arasında; kimyasallar, plastikler, dispersiyonlar ve pigmentler, bakım kimyasalları, özel kimyasallar ve bitki koruma gibi birçok alan yer alıyor. BASF ürün ve çözümleri elektrik ve elektronik, otomotiv, inşaat,
deterjan ve temizlik, ilaç ve kozmetik ile hayvan yemi, tarım ve gıda gibi çok geniş bir yelpazeye yayılan sektörlerde kullanılıyor.
Türkiye’de otomotiv orijinal üretim boyaları, otomotiv yenileme boyaları ile inşaat ve endüstriyel boya sektöründe önemli faaliyetler yürütüyoruz. İnovasyon Merkezimizde otomotiv tamir pofesyonelleri için tasarlanan laboratuvarımızda, ürün denemelerinin yanında, ürün kullanımı, renk eşleştirme ve iş akışı ile ilgili eğitimler düzenliyoruz.
Ayrıca renk laboratuvarı ile renk eşleştirmesi ve formülasyon ile ilgili çalışma hizmetleri sunuyoruz. Yine İnovasyon Merkezimizde inşaat ve endüstriyel boya formülasyonlarının
geliştirildiği laboratuvarda dispersiyon, reçine ve katkılarını kullanılarak, formülasyon ve
test desteği sağlıyor; teknik seminerler veriyoruz.
BASF İnovasyon Merkezi’nin özelliklerinden ve burada yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
2020 yılında BASF Türkiye İnovasyon Merkezimizi faaliyete aldık. Teknopark İstanbul yerleşkesinde faaliyete geçen merkezimizde, yerel müşterilerimiz için ilgili coğrafyanın özelliklerini gözeterek özel çözümler geliştiriyoruz. Gıda Çözümleri, Tohum Çözümleri, Evsel Bakım ve Endüstriyel Temizlik, Kişisel Bakım, Mühendislik Plastikleri ve Poliüretan, Otomotiv Yenileme Boyaları ile İnşaat ve Endüstriyel Boyalar alanlarında yeni çözümler ve müşteri ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar gerçekleştiriyoruz.
İnovasyon Merkezimiz; müşterilerimizle, çalışanlarımızla, üniversitelerle, girişimcilerle ortak fikirler ürettiğimiz ve global vizyonumuz doğrultusunda sürdürülebilir inovasyon projeleri geliştirdiğimiz bir platform. Vizyonumuz; ortak fikir ve değer üretmeyi sağlayan ve tüm paydaşlarımızı içine alan bir inovasyon ekosistemini geliştirmek.
Artık dijitalleşen bir dünyada yaşıyoruz ve bu doğrultuda kimya sektörü de dijital teknolojilerden yararlanmaya başladı. Sizin bu konudaki düşünceleriniz neler ve dijital teknolojilerden hangi alanlarda yararlanmaktasınız?
BASF’de dijital teknolojileri ve verileri kullanarak müşterilerimiz için değer yaratıyor, süreçlerimizin verimliliğini ve etkinliğini artırıyoruz. Ar-Ge’den tedarik zincirine ve üretime kadar her alanda, dijital çözümleri devreye alarak etkin bir sistem oluşturuyoruz. Dünyadaki öncü uygulamalarımızı takip ederek ülkemizde de birçok alanda dijital çözümleri hayata geçiriyoruz.
Özellikle İnovasyon merkezimiz bu çözümleri uygulamak için bize fırsatlar sunuyor. Örneğin
Otomotiv Yenileme Boyaları eğitim merkezimizde sanal gerçeklik gözlükleri kullanarak, boya eğitiminde hem süreçleri kısaltıyor, hem de olası karbon emisyonlarının önüne geçiyoruz.
Aynı uygulamayı, Tarım Çözümleri birimimizin çiftçi eğitimlerinde kullanarak, önceki uygulamalara göre çok daha fazla çiftçimize ulaşıyor, doğru tarım uygulamaları konusunda
uzmanlığı artırıyoruz. Bizim için birincil öncelik olan iş güvenliği uygulamalarında da dijital
teknolojilerden faydalanıyor, iş kazalarının önüne geçiyoruz.
Bu konuda ülkemizde ve BASF Avrupa çapında ödüllere de layık görüldük. Son olarak yapay zeka desteğiyle oluşturulan chatBASF uygulamamız tüm çalışanlarımızın hizmetine sunuldu. Önümüzdeki yıllarda dijital dönüşümün her alanda katlanarak hızlanmasını bekliyoruz.
2050’ye kadar sıfır karbondioksit emisyonu hedefiniz var. Bu hedefinizi ve bu hedefiniz
doğrultusunda attığınız adımları paylaşabilir misiniz?
BASF olarak globalde ortaya koyduğumuz “Net Sıfır” yaklaşımı gereği şirket hedefimiz 2050 yılına kadar CO2 emisyonlarımızı sıfırlamak. Bir alt hedef olarak ise 2030 yılına kadar CO2 emisyonlarımızda %25’lik bir azalma planlıyoruz. Bu yolda devreye alınan bir çok yatırım ve bizim de ülke organizasyonu olarak katkı sağladığımız projelerimiz var.
Örneğin üretim tesislerimizde yenilenebilir enerjiye geçiş için üstün bir gayretimiz söz konusu. Çayırova üretim tesisimizde, 2018 yılına kıyasla karbon emisyonlarımızı %65 oranında düşürdük. Enerjimizi artık %100 yeşil enerjiden sağlıyoruz. Çeşitli operasyonel mükemmellik çalışmalarıyla 2030 için planladığımız karbon emisyonu düşüş miktarına şimdiden ulaşmış durumdayız.
Özellikle kimya sektörü için büyük önem arz eden bu gelişmeleri kaydederken, asıl amaçlarımızdan olan “müşterilerimizin de karbon emisyonunu düşürmek” için çabalarımız devam ediyor.
BASF için Türkiye pazarının öneminden bahsedebilir misiniz ve Türkiye’de boya sektörünün gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
BASF için Türkiye, güvenilen ve birçok alanda potansiyele sahip bir pazar. Uzun yıllardır yapılan yatırımlar, 2020 yılında açılan İnovasyon Merkezi ve bu yıl gerçekleştirilen yeni üretim tesisi yatırımları bu yaklaşımı kanıtlıyor. Özellikle nitelikli iş gücümüzle, ihtiyaçları hızlı ve çevik bir şekilde karşılayabilmemiz, hem üretim hem de lojistik anlamda esnek olmamız bölgemizde bizi oldukça avantajlı hale getiriyor.
Boya sektörü, tüm diğer sektörlerdeki gibi 2022 yılında özellikle Rusya-Ukrayna savaşı ve ardından gelen tedarik zinciri sorunları ve enerji krizinin etkilerini yakından yaşadı. Ancak ülkemizdeki güçlü boya üreticileri, üretimlerini artırmaya yönelik çalışmalarıyla durumu olumlu yöne çevirme gayreti gösterdiler.
Dekoratif boya ve yapı kimyasalları hammaddeleri için BASF olarak biz dış pazarlarımızda
bu yıl Kuzey Afrika ve Orta Asya ülkelerindeki tedarik payımızı artırmayı hedefledik. Bununla birlikte, Avrupa pazarlarında yıl sonuna doğru talebin giderek yükseleceğini öngörüyoruz.
Türkiye’deki müşterilerimizin çok güçlü bir yönü olan ihracat pazarlarındaki başarılarını BASF olarak ürün ve çözümlerimizle destekliyoruz. Orta ve uzun vadede ihracattaki gücümüzün iç pazara da olumlu yansımalarının olacağı görüşündeyiz.