Poliüretan Sektörünün Geleceğine Işık Tutmak: Kimpur’un Stratejik Yol Haritası

Poliüretan Sektörünün Geleceğine Işık Tutmak: Kimpur’un Stratejik Yol Haritası
  • 24.10.2025

Röportaj: Murat Soygür

Geniş ürün yelpazesi, güçlü üretim altyapısı ve uluslararası faaliyet ağı ile öne çıkan Kimpur, beş kıtada 55’ten fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Kimpur CEO’su Cavidan Karaca, gerçekleştirdiğimiz röportajda Kimpur’un büyüme hedeflerinin yanı sıra sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm alanındaki faaliyetleri hakkında değerli bilgileri okuyucularımızla paylaştı.

Bizlere kısaca kendinizden ve profesyonel özgeçmişinizden bahsedebilir misiniz? 
1992 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. Evliyim ve bir kızım var. 

Yaklaşık otuz yıldır farklı sektörlerde satın alma ve üretim fonksiyonlarında yöneticilik yaptım, ayrıca yönetim danışmanlığı, kriz yönetimi ve şirket dönüşümü alanlarında danışmanlık hizmeti sundum ve genel müdürlük yaptım. 2014 yılında, Türkiye’nin ilk yerli sermayeli ‘Poliüretan Sistem Evi’ olan ve bugün bölgenin en büyük kapasiteli sistem evi haline gelen Kimpur’a CEO olarak katıldım. 

Şirketimizle birlikte sektördeki hızlı büyümeyi ve dönüşümü görmek büyük bir ayrıcalık.  Ayrıca, sektörümüzdeki az sayıda kadın CEO’dan biri olarak, bu dönüşümü sadece iş dünyasında değil, aynı zamanda kadınların sektördeki geleceğine ilham vererek şekillendirmek de benim için son derece değerli bir deneyim.

Kimpur’un sunduğu ürün ve hizmetler hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kimpur’da yüksek kaliteli ve inovatif poliüretan çözümleri sunuyoruz. 600’ü aşkın sistemden oluşan geniş ürün portföyümüz, ayakkabı, otomotiv, inşaat-yalıtım, mobilya, ısıtma-soğutma gibi pek çok sektöre özel çözümler sunmaktadır. Ayrıca, sürdürülebilirlik ve inovasyon odaklı çalışmalarımızla, biyo bazlı içeriğe sahip sistemler, geri dönüştürülmüş malzemelerle (tüketim sonrası PET, atık otomotiv lastiklerinden elde edilen grafen vb.) sistemler, karbon emisyonları düşük ürünler geliştirmekteyiz. Ürün tedariğinin ötesinde, müşterilerimize özel teknik destek ve Ar-Ge hizmetleri sunarak, onların ihtiyaçlarına en uygun çözümleri sağlamayı amaçlıyoruz.

Kimpur’un Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu arasına girmesini sağlayan temel stratejiler nelerdir?
Kimpur olarak Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu arasında yer almak ve bu konumumuzu her yıl güçlendirmek; 40 yılı aşkın deneyimimiz, güçlü vizyonumuz ve yenilikçi bakış açımızın bir sonucu. Bu yıl 7 basamak yükselerek 181. sıraya yerleştik. Başarımızın temelinde sürdürülebilir büyüme hedefleri, güçlü finansal yönetim ve küresel pazarlarda etkin konumlanma stratejimiz yer alıyor. Bu kapsamda global pazarlardaki varlığımızı güçlendirmek, müşteri memnuniyetini artırmak, marka bilinirliğimizi pekiştirmek ve yeni iş birliklerine hazır olmak önceliklerimiz arasında. Yatırımlarımızı da bu hedefler doğrultusunda şekillendiriyoruz. 

Örneğin Düzce tesisimize yaptığımız stratejik yatırım sayesinde üretim kapasitemizi %43 artırarak 281 bin tona ulaştık. Modern altyapımız ve esnek üretim kabiliyetimizle müşterilerimizin beklentilerine çok daha hızlı ve etkin şekilde yanıt verebiliyoruz.

Geçtiğimiz yıl ihracatımızı %36,6 artırarak 5 kıtada 55’ten fazla ülkeye ulaştık. Bu başarıyı, İKMİB (İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği) İhracatın Yıldızları’nda kategorimizde birincilik ve TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) İlk 1000 listesinde 99 basamak yükseliş gibi önemli ödül ve derecelerle taçlandırdık.

Ar-Ge merkezimiz, yenilikçi ürün geliştirme ve teknolojiye adaptasyon konusundaki en güçlü yanımız. Sektöre değer katmak adına yalnızca kendi Ar-Ge gücümüzle değil, uluslararası partnerlerimizle gerçekleştirdiğimiz iş birlikleriyle de çalışmalar yürütüyoruz. Eurostars-3 Programı kapsamında yürüttüğümüz Biodesign4Insulation projesi, düşük emisyonlu ve sürdürülebilir PU çözümlerine iyi bir örnek.

Tüm bu çalışmaların arkasında, değişen piyasa koşullarına hızla uyum sağlayabilen çevik organizasyon yapımız var. Kısacası; finansal disiplini, küresel vizyonu, inovasyon gücünü ve sürdürülebilirlik anlayışını bütünsel bir stratejiyle bir araya getiriyoruz. 

Dijital dönüşüm çalışmalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?
Kimpur’da dijital dönüşüm stratejik önceliklerimizden biri. Yeni teknolojileri üretimden insan kaynaklarına, Ar-Ge’den enerji yönetimine kadar tüm süreçlerimize hızlıca entegre ediyor; veriye dayalı, esnek ve çevik bir yapı ile çalışıyoruz. Dijitalleşme Komitemiz teknoloji yatırımları, yazılım entegrasyonları, veri güvenliği ve performans takibini koordine ediyor. Üretim, depo, bakım-onarım, kalite kontrol ve lojistik süreçlerimizi merkezi dijital platformlarla; barkod sistemleri ve el terminalleri ile veri doğruluğunu artırarak yönetiyoruz. Ar-Ge projelerini dijital platformda takip ediyor, yapay zekâ destekli analizlerle tüm süreçleri iyileştiriyoruz.

Finansal raporlama ve kontrol, anlık veri akışı sağlayan dijital altyapı ile yürütülüyor; karar destek sistemleri ve yapay zekâ analizleri ile hızlı, doğru karar alıyor ve riskleri erken tespit ediyoruz. İnsan Kaynakları alanında Feedback ve Kudos sistemleriyle performans ve gelişim alanlarını izliyor, 360° geri bildirim ve sosyal takdir ile çalışan deneyimini güçlendiriyoruz. İç iletişimde Velocity platformu ile proje takibi, sprint planlama ve görev yönetimi sağlıyoruz.

Enerji verimliliğinde sensör ve otomasyon çözümleriyle atık ısı geri kazanımı, izolasyon, basınçlı hava kontrolü ve proses optimizasyonunu anlık takip ediyoruz. Dijital Olgunluk Ölçümü ile güçlü yönlerimizi ve gelişim alanlarımızı belirledik. Bu kapsamda hazırladığımız aksiyon planımızla dijitalleşme çalışmalarımızı derinleştirerek, Dijital Dönüşüm Merkezi kapsamında; operasyonel mükemmellik ve küresel rekabet gücümüzü artırmayı hedefliyoruz. 

Kimpur’un sürdürülebilirlik alanındaki öncelikli hedefleri nelerdir? Bu hedefler doğrultusunda hayata geçirdiğiniz projelerden bahsedebilir misiniz?
Sürdürülebilirlik, stratejimizin merkezinde yer alan uzun vadeli bir yolculuk. Öncelikle bu yolculuktaki başarımızı, Ecovadis Silver Madalya ile uluslararası düzeyde tescillemiş olmaktan ve London Stock Exchange Group (LSEG) değerlendirmesinde dünyadaki yaklaşık 500 kimya şirketi arasında ilk 50’de yer almaktan gurur duyduğumuzu belirtmek isterim. 

Sürdürülebilirlik önceliklerimizi; iklim krizi ve karbon yönetimi, sürdürülebilir büyüme, sürdürülebilir ürün yönetimi, çalışan hakları, tedarik zinciri yönetimi ile inovasyon ve teknoloji olarak belirledik. Her bir başlıkta çevresel, sosyal ve ekonomik boyutta somut hedefler belirliyor, ilerlememizi düzenli olarak takip ediyoruz.

İklim krizi ve karbon yönetiminde, 2030 yılına kadar birim başına düşen Kapsam 1 ve 2 emisyon yoğunluğunu %33 azaltmayı hedefliyoruz. 2024’te, üretim miktarımız %8 artmasına rağmen toplam emisyonlarımız bir önceki yıla göre %1 azaldı; birim başına emisyon yoğunluğumuz ise %8 düştü.

Enerji verimliliği tarafında da güçlü bir ilerleme kaydettik. Atık ısı geri kazanım sistemi, sıcak su çevrim sisteminin verimlileştirilmesi, izolasyon iyileştirmeleri, basınçlı hava sistemlerindeki kaçakların önlenmesi ve proses optimizasyonları gibi projelerle, birim başına enerji tüketim yoğunluğumuzu 2023 yılına göre %7 azalttık. Ayrıca Gebze ve Düzce fabrikalarımızdaki GES santralleri ile yenilenebilir enerji kullanım oranımızı da artırdık.

Sürdürülebilir ürün yönetiminde, sistemlerimizin %99’unun yaşam döngüsü hesaplamasını tamamlamayı ve 2030’a kadar toplam satışlarımız içinde sürdürülebilir ürün oranını %25’e çıkarmayı hedefliyoruz. 2024 itibarıyla ürünlerimizin %69’unun ürün yaşam döngüsü hesaplamalarını tamamladık. Bu oranları artırmak için Ar-Ge’den üretime, iş birliklerinden tedarik zincirine kadar birçok alanda çalışma yürütüyoruz. Uluslararası partnerlerimizle simbiyoz yaklaşımıyla geliştirdiğimiz karbonsuzlaşma projeleri de bu çabalarımızın önemli bir parçası. Daha önce de bahsettiğim, Eurostars-3 kapsamında yürüttüğümüz Biodesign4Insulation projesi, bu projeler arasında öne çıkan örneklerden biri.

Çalışan haklarında, kapsayıcılık ve güvenli çalışma ortamı önceliklerimiz arasında. Beyaz yaka kadın çalışan oranımızı %40’ın altına düşürmemeyi, yönetim kurulunda kadın oranını %28’e çıkarmayı hedefliyoruz. 2024 yılında beyaz yakada kadın çalışan oranımızı %37 olarak hedefimize yakın bir değer ile kapattık. Yönetim kurulumuzda ise kadın çalışan oranımızı %40’a çıkardık. Bunun yanı sıra çalışan bağlılığı anketlerindeki puanımızın 75’in altına düşmemesi hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bu kapsamda sıkı çalışmalar yürütüyor; yan haklarımızı ve gelişim fırsatlarımızı her geçen yıl artırıyoruz. Bu çabalarımızın sonucu olarak bu sene de Happy Place to Work sertifikası almaya hak kazandık. 

Ekonomik performans ve sürdürülebilir büyümede, 2022 yılını baz alarak 2028’e kadar toplam satış hacmimizi %100, ihracat pazarlarımızı %200 artırmayı hedefliyoruz. Ayrıca, geçtiğimiz aylarda Düzce tesisimizde tüketici sonrası atık PET’leri geri dönüştürerek poliüretan sistemlerde kullanımına başladık. Bu kapsamda hedefimiz ise 2030 yılına kadar 5.000 ton satış kapasitesine ulaşmak.

Tedarik zinciri yönetiminde hedefimiz, 2030 yılına kadar kritik tedarikçilerimizin tamamını çevresel, sosyal ve yönetişim kriterlerine göre değerlendirmek. Alternatif hammadde kaynaklarını artırmak da önceliklerimiz arasında.

İnovasyon ve teknoloji alanında ise dijitalleşme çalışmalarına ayırdığımız bütçeyi her yıl %5 artırıyoruz. Bu yatırımlarla enerji verimliliği, atık yönetimi ve karbon azaltımına yönelik teknolojik çözümleri süreçlerimize entegre ediyoruz.

Kimpur’un kısa ve orta vadeli büyüme hedefleri nelerdir? Yeni pazarlara açılma planlarınız var mı?
Kimpur olarak kısa ve orta vadede hedefimiz, kapasitemizi ve global erişimimizi güçlendirerek dengeli, sürdürülebilir bir büyüme sağlamak. 2024 yılında Ravago Petrokimya A.Ş. ile stratejik bir iş birliği yaparak tüm poliüretan reaktörlerini Düzce tesisimize taşımıştık. Bu sene bu reaktörlerin tümünü başarıyla devreye aldık.  Ravago yatırımıyla artırdığımız kapasitemiz, beş yıllık büyüme hedeflerimizi destekleyecek güçte.

İhracatta, 2028’e kadar payımızı %50’ye çıkarmayı planlıyoruz. Avrupa’daki gücümüzü Letonya tesisimiz ile pekiştiriyor; ABD, İngiltere ve Almanya ofislerimizle yerinde müşteri desteği sunuyoruz. 

Artan sürdürülebilir ürün talebi doğrultusunda, Düzce tesisimizde tüketici sonrası PET şişe atıklarını kimyasal olarak geri dönüştürerek geri dönüştürülmüş içerikli polyester poliol üretimine başladık. Depolimerizasyon teknolojisi ile fosil bazlı hammaddelerin bir kısmını geri dönüştürülmüş hammaddelerle ikame ediyor, hem plastik atıkları hem de kaynak kullanımını azaltıyoruz. İlk olarak sandviç panel üretimi için geliştirilen bu çözümü ilerleyen dönemde diğer ürün gruplarımıza da yaygınlaştıracağız.

Avrupa ve Kuzey Amerika’da sıkılaşan karbon ve enerji verimliliği regülasyonlarının yarattığı fırsatları değerlendirerek, inşaat, yalıtım, otomotiv ve endüstriyel uygulamalarda bio-bazlı ve geri dönüştürülmüş hammaddeler içeren sürdürülebilir sistemlerimizi öne çıkaracağız.

2024’te aldığımız IATF 16949 sertifikası, otomotiv pazarındaki varlığımızı güçlendirirken; Turquality Marka Destek Programı’na kabulümüz, global pazarlardaki etkinliğimizi artıracak teşviklerden yararlanmamızı sağlayacak. Hazırladığımız gelişim yol haritasıyla küresel marka olma yolculuğumuzu hızlandıracağız.

Ayrıca Asya, Latin Amerika ve Orta Doğu – özellikle Suudi Arabistan – gibi hızla büyüyen pazarlarda aktif rol alacağız. Bu bölgelerdeki büyük ölçekli projeler, yalıtım ve yüksek performanslı malzemelere olan talebi artırıyor.

Kısacası, güçlü üretim kapasitemiz, sürdürülebilir ürün portföyümüz, otomotiv sektöründe artan varlığımız, Turquality desteğimiz ve stratejik yatırımlarımızla hem mevcut pazarlarda derinleşmeyi hem de yeni pazarlara açılarak global büyümemizi hızlandırmayı hedefliyoruz.

Poliüretan sektörünün geleceği için öngörüleriniz nelerdir?
Poliüretan sektörünün geleceğinde üç ana trendin belirleyici olacağını öngörüyoruz: sürdürülebilirlik, regülasyonlar ve nitelikli insan kaynağı. Öncelikle, sürdürülebilirlik talebinin küresel ölçekte çok daha baskın hale geleceğini görüyoruz. Karbon nötr hedefler, enerji verimliliği zorunlulukları ve geri dönüştürülmüş hammaddelerin teşvik edilmesi, sektörümüzde ürün geliştirme süreçlerini doğrudan etkileyecek. Bio-bazlı ve geri dönüştürülmüş içeriklere sahip poliüretan sistemlerin yaygınlaşması hem inşaat ve yalıtım hem de otomotiv gibi kritik sektörlerde talebi şekillendirecek.

İkinci olarak, regülasyonlar sektörün yönünü belirleyen en güçlü faktörlerden biri olmaya devam edecek. Özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika’da karbon emisyonlarını sınırlayan ve enerji verimliliğini artırmayı hedefleyen yeni standartlar, ürünlerin teknik özelliklerini olduğu kadar üretim teknolojilerini de dönüştürmeye zorlayacak. Bu dönüşüm, yatırım gereksinimlerini artırırken; Ar-Ge, proses optimizasyonu ve dijitalleşme yatırımlarını zorunlu kılacak.

Üçüncü ve belki de en kritik unsur ise etik değerleri yüksek, nitelikli ve deneyimli insan kaynağı eksikliği. Poliüretan, kimya sektörünün özel uzmanlık gerektiren alanlarından biri. Ancak global ölçekte olduğu gibi Türkiye’de de sektöre yeni katılan genç mühendis sayısı sınırlı, deneyimli profesyonel havuzu ise daralıyor. Bu durum, sürdürülebilir büyüme hedefleri ve inovasyon kapasitesi için önemli bir risk. Biz Kimpur olarak, üniversitelerle iş birlikleri yaparak, burs programları ve uygulamalı eğitim projeleriyle bu açığı kapatmaya çalışıyoruz. Sektörün de genel olarak insan kaynağı geliştirme programlarını stratejik öncelik haline getirmesi gerektiğine inanıyoruz.

Tüm bu faktörleri birlikte değerlendirdiğimizde, önümüzdeki dönemde poliüretan sektörünün kazananlarının; sürdürülebilir ürün portföyünü güçlendiren, değişen regülasyonlara hızla uyum sağlayan ve insan kaynağı yatırımlarını önceliklendiren firmalar olacağını düşünüyoruz.

Yazıyı Paylaş