Röportaj: B. Serhat Cengiz
Fotoğraflar: Taner Dalkılıç
PAGEV - Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı tarafından düzenlenen basın toplantısında PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu değerlendirmelerde bulundu. Toplantının ardından Eroğlu ile gerçekleştirdiğimiz röportajda sektörü konuştuk.
Türkiye plastik sektörü, 2024 yılında büyümesini sürdürerek dikkat çekici bir performans sergiledi. Üretim hacmi 9,9 milyon tona ulaşırken, üretim değeri 40,9 milyar dolar olarak gerçekleşti. Sektörün doğrudan ve dolaylı ihracatı ise 15 milyar doları aşarak önemli bir ekonomik katkı sağladı.
Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) tarafından hazırlanan “Türkiye Plastik Sektör İzleme Raporu 2024” verilerine göre, 2023 yılına kıyasla üretim ve değer bazında %8’lik bir artış yaşandı. Kapasite kullanım oranı da %75,7’den %76,1’e yükseldi. İthalat tarafında ise değer bazında %2,6’lık bir gerileme görüldü ve 2024’te 4,06 milyar dolarlık plastik mamul ithalatı yapıldı. Bu gelişmelerle birlikte sektörün dış ticaret fazlası %16 artarak 3,4 milyar doların üzerine çıktı. Türkiye, plastik mamul ihracatını yaklaşık 200 ülkeye ulaştırırken, en büyük pazarlar arasında Irak, İngiltere, İtalya, Almanya ve ABD yer aldı; bu ülkeler toplam ihracatın miktar bazında %45,3’ünü, değer bazında ise %48,1’ini oluşturdu. Romanya, İspanya, Yunanistan ve Libya da ilk 10 ihracat destinasyonu arasında sıralandı.
PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, sektörün geleceğine dair değerlendirmelerde bulunarak yeşil dönüşüm, mevzuat düzenlemeleri ve teşvik politikalarının sektörün büyümesi için hayati önem taşıdığını vurguladı. Eroğlu’na göre, Türkiye plastik sektörü hızlı bir büyüme gösteriyor, ancak geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımı konusunda yasal düzenlemelerin tamamlanmamış olması potansiyeli sınırlıyor. Özellikle gıda ile temas eden geri dönüştürülmüş plastik üretimi için 21 firmanın toplam 500 milyon Euro’luk yatırım yaptığını belirten Eroğlu, bu yatırımların hayata geçmesi durumunda ihracata ciddi bir katkı sağlanacağını ifade etti. Yeşil dönüşüm sürecinde Türkiye’nin lider konuma gelmesi gerektiğini savunan Eroğlu, “Sürdürülebilir üretim için mevzuat süreçlerinin hızlandırılması, teşvik politikalarının güncellenmesi ve yeşil dönüşüme yönelik yatırımların artırılması gerekiyor. Bu adımlar, sektörün önümüzdeki dönemde büyümesini sürdürebilmesi için kritik öneme sahip” dedi.
Raporda, sektörün makine yatırımlarının 2019-2024 yılları arasında yıllık ortalama %16,6 arttığı, ancak 2024’te 2023’e kıyasla %7,7 azalarak 1,57 milyar dolara gerilediği belirtildi. Buna rağmen plastik sektörü, kimya sanayisi ihracatının %30,6’sını oluşturarak birincilik konumunu korudu. Türkiye, her yıl 100’den fazla ülkeden plastik mamul ithal ederken, 200’e yakın ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Eroğlu, ihracat artışının temel nedenlerini sektörel rekabet gücünün artması ve ihracatı teşvik eden yoğun çabalara bağladı. “Son 20 yılda sürekli büyüyen plastik sektörü, uluslararası pazarlarda güçlü bir konuma geldi. Türkiye, kaliteli ve rekabetçi ürünlerle AB ve ABD gibi yüksek standartlı pazarlarda yer edindi” diye konuşan Eroğlu, katma değeri yüksek ürünlerin ihracatına odaklanmanın kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğü’nün yeni bir teşvik modeli üzerinde çalıştığını belirten Eroğlu, bu modelin bölgesel önceliklerden ziyade stratejik sektörlere odaklanacağını ve katma değeri yüksek, ihracat potansiyeli olan ürünlere yönelik tasarlanacağını ifade etti. “Bu teşvikten doğrudan faydalanabileceğiz” diyen Eroğlu, otomotiv, medikal ve elektronik gibi alanlarda büyüyen sektörün, geri dönüşüm odaklı çalışmalarla geliştiğini de sözlerine ekledi. Gıda ile temas eden ambalajlarda geri dönüştürülmüş malzeme kullanımının artırılmasının kritik olduğunu vurgulayan Eroğlu, dünya genelinde yaygın olan bu uygulamanın Türkiye’de de mevzuata kazandırılması gerektiğini belirtti. 500 milyon Euro’luk yatırımın tamamlandığını ancak mevzuat sürecinin henüz sonuçlanmadığını ifade eden Eroğlu, bu düzenlemelerin tamamlanmasıyla ihracatın daha da artacağını savundu.
Sürdürülebilirlik ve çevre konularına da değinen Eroğlu, plastik ürünlerin çevresel sorunlara yol açtığı iddialarına yanıt verdi: “Sorunun temelinde atık yönetimi yatıyor. Geri dönüşüm sistemlerinin güçlendirilmesi ve atıkların doğaya karışmaması, karbon emisyonlarını azaltabilir. Türkiye’de üretilen plastik ürünler, sağlık ve çevre standartlarına uygun, hatta bu standartların üzerinde.” Yeşil dönüşümde liderlik hedefleyen Türkiye’nin mevzuatları hızla uyumlaştırması, sertifikasyon süreçlerini tamamlaması ve üretim altyapısını dönüştürmesi gerektiğini belirtti.
Son olarak, atık yönetimi için depozito sisteminin önemine dikkat çeken Eroğlu, Çevre Ajansı ve TOBB’un ortak çalışmasıyla başlatılan sistemin 21 Şubat’ta Sakarya’da pilot uygulama ile devreye gireceğini duyurdu. “Atık, dünyada en kıymetli hammadde haline geldi. Türkiye’nin bu alanda güçlü bir pozisyon alması için geri dönüşüm süreçlerini hızlandırması gerekiyor” diyerek sözlerini tamamladı.
Toplantının ardından, PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Sektör için 2024 yılı nasıl geçti? Kısaca değerlendirebilir misiniz?
Evet, hem ülkemizde hem küresel anlamda zor geçen bir seneyi sektör olarak başarılı bir şekilde geçirdiğimizi söyleyebilirim. Özellikle bölgeye yapılan ihracatlar da bölgesel ihracatımızdaki artış ve yurt içinde. Katma değerli üretim konusunda özellikle savunma sanayi ve medikal sanayi konusundaki yapılan yatırımlarla birlikte biz sektör olarak 2024’te pozisyonumuzu koruyup bir miktar ileri götürmeyi başardı.
Küresel düzenleyici kurallar, regülasyonlara uyumluk konularında sektör için ne tür çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz?
Sektörümüz özellikle geri dönüşüm konusunda ve yeşil dönüşüme uyum konusunda önde giden bir sektördür. En önde bu konudaki çalışmalarla faaliyet gösteriyor. Özellikle Türkiye’de geri dönüşüm sanayi çok hızlı gelişti son senelerde, biz de PAGEV olarak sektörümüzde geri dönüşüm yatırımları ve bunların Avrupa Birliği uyumu konusunda çalışmalar yapıyoruz. Çevre Şehircilik Bakanlığımızla birlikte mevzuatın komple yenilenmesi, yeşil dönüşüme uygun olarak geri dönüşüm tesislerinin altyapısının geliştirilmesi, atık ithalatının kontrolü altında denetim içine sokulması, regüle edilmesi, Türkiye’de geri dönüşüm değer zincirinin bir pazar yerine getirilmesi amacıyla fuarlar düzenlenmesi ve teknolojik işbirlikleri kurulması konusunda önemli çalışmalara imza attık.
Sürdürülebilir plastik konusunda sizce son zamanlarda en umut verici konular nelerdir?
Özellikle son dönemde geri dönüşümde bu depozito yönetim sistemindeki gelişmeler bizi çok mutlu ediyor. Çünkü depozito yönetim sistemi başlı başına tüketicinin geri dönüşümle ilgili algısını değiştiren, insanların atıklarını aslında ekonomik bir değer olduğu, yeni ekonomik düzende olduğunu anlamalarını sağlayan bir çalışma ülkemizin de depozito yönetim sistemine geçmiş olması, Şubat ayı sonu itibariyle Sakarya’da başladığımız pilot uygulama bizleri çok heyecanlandırıyor. Dünyadaki önemli örneklerden biri haline gelmesini umuyoruz.
Hammadde açısından bölgesel ağlar ve tedarik zinciri konularındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Türkiye bölgesindeki en büyük plastik işleme teknoloji üssü, Türkiye 10 milyon tona yakın plastik üretiyor ve bu Avrupa kıtasında Almanya’dan sonra ikinci en büyük üretici olduğumuz anlamına geliyor. Petrol ülkemizde az, ağırlıklı petrole sahip hemen civarındaki ülkelerde de petrokimya üretimi çok ancak plastik mamul üretimi yok.
Bu yüzden ülkemizin bu ülkelerle birlikte ortak yatırımlarla daha güçlü, hem plastik sektörünü destekleyen, hem petrokimyayla rekabetçiliği arttıran yapılar kurması noktasında çalışmaları biz de destekliyoruz. Bu konuda kamuya katkı vermeye çalışıyoruz. Nitekim doğalgazı Cezayir’den alıp burada üretim yapmak üzerine kurgulanan şu anda devam eden bir yatırım var. Bunun ötesinde de yeni bölgesel yatırımlarla Türkiye’nin küresel bir plastik rekabetçilik merkezi haline gelip buradaki ekonomiyi büyümesini istiyoruz, bu konuda çalışıyoruz.
2025 yılı için beklentileriniz ve öngörüleriniz nelerdir?
2025 yılı özellikle büyük bir yeniden düzenleme ve hazırlık yılı olacak. Çünkü Türkiye geri dönüşüm sanayinde yaptığı yeniliklerle, yatırımlarla 2025’ten sonrası için büyük bir dönüşüme hazırlanıyor. Yeşil dönüşümde önemli bir rol oynamak istiyor. Dünya pazarlarında da özellikle Kuzey Amerika’nın, Avrupa Birliği’nin son dönemde önem verdiği noktalardan bir tanesi sürdürülebilirliği sağlarken, ekonomik olarak da kendi tüketicilerinin ekonomik hane halkı değerlerini de çok zorlamamak. Bu anlamda plastikle birlikte yeni bir düzen oluşturuyor, sürdürülebilir bir düzen. Plastikte bu anlamda çok güçlü bir yapı görünüyor. 2025’te Türkiye bunun hazırlıklarını yapacak. 2026 itibariyle de çok büyük hızlı büyümeler öngörüyoruz.