Protein Katlanması : Cilt Sağlığını Korumak için Yeni Büyük Teori
Proteinler, canlı organizmalardaki birçok biyolojik süreçten sorumludur. Deride keratin, kollajen, elastin gibi yapıları oluştururken, fonksiyonel süreçlerden de (hücresel solunum, onarım, hücre iletişimi, atık giderme) sorumludurlar.
Her proteinin amino asit bileşimi ve dizisi, karmaşık ve oldukça spesifik bir üç boyutlu şekil olarak ortaya çıkar. Bu yapı, proteinin görevini ve nasıl çalıştığını tanımlar.
On yıllar boyu süren araştırmalar ve yapay zekanın süreç içindeki gelişimi, dünyanın dört bir yanındaki bilim adamlarının protein şekillerini ortaya çıkarmalarına ve doğal dünyayı daha iyi anlamalarına yardımcı oldu.
Protein katlanması daha sonra birçok dejeneratif hastalık dahil olmak üzere biyolojiyi anlamak için büyük bir zorluk olarak ortaya çıksa da aynı zamanda cilt bakımı için de önemli bir ilgi konusu.
Aslına bakılacak olursa Symrise, cilt sağlığını koruma stratejisinin yeni paradigmasının protein korumasına doğru kaydığına inanıyor.
Bu bilimsel bağlamda, bir doku veya bir organizma için proteinle ilgili tüm konuları tanımlamak adına yeni anahtar kelime olan “Proteome”un yükseldiğini gördük.
Proteom, exposome’a duyarlıdır. İçsel (kronolojik yaşlanma) veya dışsal (güneş ışınımı, kirlilik, …) stres faktörlerine maruz kalındığında, proteom hasar biriktirecek ve
sonunda cildin işlevsellik ve parlaklık kaybına yol açacaktır.
Ekspozomun önde gelen kaşiflerinden biri olarak Symrise, tüketicilere gözle görülür cilt
faydaları sağlamak için yeni yöntemler geliştirdi.
Supervisome™ EPH’nin Etkinliğinin Test Edilmesi
Proteom koruması, “istemci” proteinlerin uygun şekilde katlanmasını denetleyen ve geri dönüşü olmayan kümelenmeyi önlemek için yanlış katlanmış proteinlere bağlanan şaperon (refakatçi) proteinler tarafından sağlanır. Şaperonları güçlendirerek, sağlıklı görünen, parlak ve ışıltılı bir cilt bütünlüğünü ortaya çıkarabiliriz.
Küçük Isı Şoku proteinleri – (HSP27 ve CRYAB) - Çeşitli biyolojik süreçlerde ve dokularda yer alan moleküler şaperonlardır.
Bu ısı şoku proteinleri sınıfı, stres olaylarına erken tepkinin bir parçası olarak tanımlandığı için özellikle ilginçtir.
Moleküler şaperonların gen ekspresyon seviyeleri, bir qPCR kurulumu kullanılarak belirlendi.
Deneyde analiz edilen küçük HSP’lerden, HSP27 ailesinin bir üyesi olan HSPB3’ün gen ifadesi, kontrole kıyasla 13 kat; CRYAB içinse kontrole kıyasla 6 kat olarak belirlendi.
Sonraki bir deneyde, yukarıda belirtilen sonuçları işlevsel düzeyde doğruladık.
Hücrelerin yaşayabilirliği, bir MTT tahlili kullanılarak belirlendi. Supervisome™ EPH doza bağlı olarak hücrelerin ısı şoku tedavisine karşı dayanıklılığını iyileştirdi.
Bu da Supervisome ™ EPH tarafından HSP’lerin indüklenmesinin, hücrenin hayatta kalması üzerinde olumlu bir etki gösterdiğini ima eder.
Deney aynı zamanda Supervisome™ EPH’nin hücreler üzerinde kendi başına herhangi bir zararlı etki göstermediğini de ortaya koydu. In vitro çalışmaların bulgularını doğrulamak için insan derisi eksplantları kullanıldı.
İlk yaklaşımda, herhangi bir dış stres uygulanmadan, in vitro olarak ölçülen gen indüksiyonunun, ex vivo HSP27 protein bolluğundaki bir artışla yansıtıldığı doğrulandı.
Gerçekten de, klasik bir emülsiyon içinde topikal olarak uygulanan Supervisome™ EPH, HSP27 puanında +%61’lik bir artış sağladı.
Supervisome™ EPH’nin farklı stres türleri üzerindeki etkisini araştırmak için, insan derisi
eksplantları kullanıldı.
Burada çevresel stresi ekspozomun ayrılmaz bir parçası olarak taklit etmek için dizel partikülleri uygulanarak bir deney gerçekleştirildi.
Dokunun apoptotik durumunun TUNEL testi ile analizi yapılarak, hücrelerde geri dönüşümsüz oksidatif protein hasarı için bir belirteç olarak protein karbonilasyonunun değerlendirilmesi adına örnekler alındı.
Buna göre, protein oksidasyonu %33 oranında önemli ölçüde azaltılmıştır. Bu sonuç, Supervisome™ EPH tarafından kirliliğin neden olduğu maruz kalma stresine karşı koruma sergilendiğini göstermektedir.
TUNEL testinin sonuçları, Supervisome™ EPH’nin kirlilik tedavisinin neden olduğu apoptotik etkilere karşı koyduğunu da gösterdi.
Bu spesifik proteinin apoptotik etkilerin önlenmesinde yer aldığı açıklandığından, moleküler düzeyde CRYAB’ın uyarılması ile iyi bir uyum içinde olduğu da söylenebilir.
Son olarak, donuk cilde sahip Kafkas gönüllüleri ile bölünmüş yüz üzerinde yürütülen bir in vivo çalışma, yüzün parlaklığında (L*), ışıltısında (L*/c, c renk doygunluğudur) ve cildin genel gözle görülür canlılığında bir artış gösterebilmiştir (ITA°).
Sonuçlar Δ L*, ΔRadiance ve Δ ITA°’ de +%50-55 artış arasında olup plaseboya karşı önemli sonuçlar elde edilmiştir.
Sonuç
Supervisome™ EPH, organik civanperçemi bazlı %100 doğal ve biyolojik olarak kolayca parçalanabilen bir çözümdür. Küresel olarak onaylanmıştır ve tutarlı etkinlik sağlamak için standardize edilmiştir.
Bu kullanımı kolay ve suda çözünür toz, bitmiş formülasyona herhangi bir renk veya koku vermeden sadece 1 ayda parlak bir cilt görünümü elde edilmesine yardımcı olabilir.
Bahsedilen bu özelliklerin tümü, Supervisome™ EPH’yi günlük yüz ve vücut bakımı, güneş bakımı, güneş sonrası, makyaj ürünleri ve pigmentasyon, parlaklık, cilt sağlığı, cilt tonunun korunmasına odaklanan tüm ürün gruplarına dair uygulamalar için mükemmel bir çözüm haline getirir.
Amélie Gafari
Global Ürün Müdürü
Symrise AG
Özgür Çelen
Türkiye Satış Müdürü
Symrise AG