Pierre Fabre İlaç Türkiye Genel Müdürü Sayın Dr. Hande Demirdere ile firmanın kullandığı teknolojilere, gelecek yıllardaki hedeflerine ve sektöre kazandıracağı avantajlara değindiğimiz keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Bize kendinizden, profesyonel geçmişinizden bahseder misiniz?
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1997 yılında mezun oldum ve 2001 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimini tamamladım. Uzmanlığımı aldıktan sonra uluslararası bir ilaç firmasında Medikal Müdür olarak göreve başladım.
Takip eden 18 yıl içinde Türkiye’de ve Rusya, Singapur, Hindistan gibi ülkeleri kapsayan dış pazarlarda yönetici roller üstlendim. Son üç yıldır Pierre Fabre İlaç Türkiye Genel Müdürü olarak çalışmaktayım.
Şirketinizin faaliyet gösterdiği alanlar ve Türkiye’deki organizasyonu hakkında bilgi alabilir miyiz?
Eczacı ve botanikçi Mösyö Pierre Fabre tarafından 1962 yılında kurulan Pierre Fabre firması, bugün 130 ülkede 13.000’den fazla çalışanı ile İlaç, Dermokozmetik ve Tüketici Sağlığı başlıkları altında birbirini tamamlayıcı alanlarda faaliyet göstermektedir.
Pierre Fabre Laboratuvarları, Avrupa’nın en büyük ikinci bağımsız özel ilaç laboratuvarı olarak hizmet vermektedir. Grup, Türkiye’de «Pierre Fabre İlaç» ve «Pierre Fabre Dermokozmetik» şirketleriyle faaliyet göstermektedir.
Pierre Fabre İlaç bünyesinde Onkoloji, Temel Ürünler ve Ağız ve Diş Sağlığı grubu olarak üç ana grup bulunurken, Pierre Fabre Dermokozmetik bünyesinde, dermokozmetik ürünlerinin yanı sıra, dermatoloji alanına yönelik ilaç tedavileri de yer almaktadır.
Grup, her yıl ilaçtan elde ettiği karın %15’ini, Onkoloji, Dermatoloji, Tüketici Sağlığı alanlarında yürütmekte olduğu Ar&- Ge çalışmalarına aktarmaktadır.
Pierre Fabre, ‘Sağlıktan Güzelliğe’ sloganının yansıttığı üzere, her türlü güzelliğin öncelikle sağlıklı ürünlerden geçmesi gerektiğinin bilinciyle çalışmaktadır. Bunun yanında botanikçi kimliği sayesinde ürünlerini en doğal yöntemlerle geliştirir.
Hasta ve tüketici merkezli yaklaşımı ile ağız sağlığı ve dermokozmetik dahil tüm ürünleri, sadece uzmanların önerisiyle, yalnızca eczanelerde satılmaktadır. Tüm dünyada bu yaklaşımla faaliyet gösteren ilk ve tek firmadır. Pierre Fabre’nin 2018 cirosu 2.3 milyar Euro’dur.
Pierre Fabre Türkiye, 2017 yılında Pfizer ile yapılan global bir anlaşma sonucu tanıtımı alınan yeni bir ürünle Temel Ürünler grubunu büyütmüş, bu anlaşma ile ulaştığı tedavi alanlarını genişleterek ürün tanıtımı yapan çalışan sayısını artırmıştır.
2017 yılı Pierre Fabre Türkiye için transformasyon ve adaptasyon yılı olmasına rağmen, dünyadaki Pierre Fabre ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ilk üç ülke arasına girme başarısını sağlamıştır. Pierre Fabre İlaç Türkiye, üç ayrı grup ile ürün tanıtımlarını gerçekleştirmektedir; Temel ürünler, Onkoloji ve Tüketici Sağlığı.
Pierre Fabre İlaç fırmasını diğer firmalardan ayıran unsurlar nelerdir?
Kurucumuz Mösyö Pierre Fabre, dünyada, özellikle gelişmekte olan ülkelerde kaliteli sağlık hizmeti ve ilaç erişimini artırmak amacıyla, firmamızı, Fransız hükümeti tarafından tanınan ve desteklenen bir vakıf şirketine dönüştürmüştür. Pierre Fabre Vakfı, kaliteli sağlık hizmeti sağlamak üzere, 17 ülkede 32 program yürütmektedir.
Eczacı ve botanikçi kimliği ile Mösyö Pierre Fabre, bitkilerden şifa yaratmayı kendisine misyon edinmiştir. Örneğin, ülkemizde de bulunan kemoterapi tedavisinde kullanılan ürünler, Cezayir menekşesinden geliştirilmiştir.
Bu doğal etkin maddeler, kemoterapötik ürünlerde bile tolere edilebilir yan etki profiline yardımcı olmaktadır. Pierre Fabre, 1.200 farklı bitki türünü içeren, dünyanın en geniş kapsamlı botanik bahçesine sahiptir.
Bitkisel ürünlerden üretilen ağız sağlığı ürünleri, aynı zamanda yenilikçi ve sürekli geliştirilen geniş bir yelpazeye sahiptir. Örneğin, insan sağlığı için önemli yeri olan florsuz diş macunlarının yanı sıra, Pierre Fabre patentli Fluorinol maddesi sayesinde çocuk diş macunları, çürüğe karşı da etkili koruma sağlamaktadır.
Hasta ve tüketici merkezli yaklaşımı sayesinde ağız sağlığı ile dermokozmetik dahil tüm Pierre Fabre ürünleri sadece uzmanlar tarafından önerilir, yalnızca eczanelerde satılır. Bu anlamda dünyada bu yaklaşıma sahip ilk ve tek firmadır.
Türkiye’ye spesifik olarak da pek çok ilaç firmasının aksine, büyüme trendinde ve yatırım odağında olan uluslararası bir ilaç firmasıdır.
Ürünlerinizde kaliteyi en üst seviyede tutmak için kalite politikanızı nasıl tanımlıyorsunuz?
Kalite bizim için asla ödün verilemez bir kriter. Ürünlerimizin tamamı Fransa’da üretilerek ithal ediliyor ve her aşamada detaylı kontrollerden geçiyor.
Pierre Fabre Türkiye, organizasyonun globalde var olduğu tüm ülkelerde de uyguladığı gibi en doğal ürünleri, tüketiciye en yüksek kalitede ve en uygun şartlarda sunuyor. Bunun için çok keskin takip prosedürleri uyguluyor.
Yurt içi ve yurt dışı satış hacminizi hangi kriterlere göre belirlemektesiniz?
Satış hacmi ve kazanılan cirolar söz konusu olduğunda Pierre Fabre İlaç Türkiye olarak öncelikli hedefimiz, özellikle mesane kanseri ve malign melanom tedavisinde kullanılan ürünler başta olmak üzere, hastaların yaşam kalitelerini yükseltmek ve tedavilere erişim sağlayabilmeleri için çalışmak.
Bunun yanında, büyüme trendinde ve yatırım odağında olan bir firmayız.
İlaç, Dermokozmetik ve Tüketici Sağlığı başlıkları altında birbirini tamamlayıcı alanlarda faaliyet gösteren Pierre Fabre İlaç olarak gerek bugünkü portföyü gerekse gelecekte eklenecek yeni ürünler ile Türkiye’de yatırımlarımıza devam ederek büyümemizi sürdüreceğiz.
Ar-Ge hakkındaki düşüncelerinizi okurlarımızla paylaşabilir misiniz?
Pierre Fabre çok geniş terapötik alanda varlık gösteren Ar-Ge çalışmalarına devam edecektir. Tüketici Sağlığı, Onkoloji, Temel Ürünler ve Ağız Diş Sağlığı alanlarında sürekli gelişen portföyü ile hastaların ve tüketicilerin yaşam kalitesini artırmaya yönelik çalışmak, bunu gerektirir.
Ar-Ge alanında yapmış olduğunuz girişim ve yatırımların avantajlarını nasıl değerlendirmektesiniz?
Geniş Ar-Ge yatırımlarımız sayesinde sürekli genişleyen ve gelişen bir portföyümüz var. Bu durum, Pierre Fabre’nin sürekliliği ve dolayısıyla dünya genelinde yürüyen vakıf projelerimizden gelen iyiliğin, sağlık ve güzelliğin artışı anlamına geliyor. Bununla gurur duyuyorum.
Örneğin, bu sene globalde imzalanan Array BioPharma anlaşması üzerine, metastatik malign melanom tedavisinde kullanılan ilacın klinik çalışmaları için çok önemli oranda Ar-Ge bütçesi ayrıldı. Dünyada malign melanomun yanı sıra kolorektal kanser için de klinik çalışmaları devam ediyor.
Bu durum hem ilgili kanserlerin tedavisi için hayati bir adım niteliği taşıyor hem de bu ilaçların satışından gelen gelirle vakfın projeleri finanse ediliyor. O projelerden birini belirtmek gerekirse, Afrika genelinde cilt kanseri koruması ve tedavisi yapılıyor.
Firmanızda gerçekleştirmiş olduğunuz Ar-Ge çalışmalarınız nelerdir?
Grup, her yıl ilaçtan elde ettiği kârın %15’ini, Onkoloji, Dermatoloji, Tüketici Sağlığı alanlarında yürütmekte olduğu Ar-Ge çalışmalarına aktarmaktadır.
Pierre Fabre, ‘Sağlıktan Güzelliğe’ sloganının yansıttığı üzere, her türlü güzelliğin öncelikle sağlıklı ürünlerden geçmesi gerektiğinin bilinci ile hareket etmekte, botanikçi kimliği ile ürünlerini en doğal yöntemlerle geliştirmektedir.
Yeni ürün tarafında özellikle tüketici sağlığına yönelik yoğun çalışmalarımız bulunuyor. Bu alanda çok başarılı işler yapan Ar-Ge ekibimiz, dünyada ilk olma özelliği taşıyan ürünler geliştirmiştir. Diğer taraftan, Pierre Fabre Onkoloji alanında yoğun çalışmalara imza atmaktadır.
Array BioPharma ile bu sene yapılan global anlaşma üzerine, metastatik malign melanom tedavisinde kullanılan ilacın klinik çalışmalarına çok önemli bir bütçe ayırmış ve bu ilacın FDA ve ardından Avrupa onaylarını almıştır.
Dünyada malign melanomun yanı sıra kolorektal kanser için de klinik çalışmaları devam ediyor. Biz de Pierre Fabre Türkiye olarak ruhsat işlemlerine başladık, ülkemizdeki hastaların hizmetine de en kısa sürede sunmayı istiyoruz.
Önümüzdeki yıllarda Ar-Ge adına ne gibi yatırımlar gerçekleştirmeyi planlamaktasınız? Pierre Fabre olarak bu yatırımların avantajlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Pierre Fabre, dünya genelinde var olan Ar-Ge yatırımlarına ve bilimsel çalışmalarına her zaman devam edeceğinin sözünü verir, hastaların ve tüketicilerin hayatına sağlık ve güzellik katan ürün portföyünü kuruluşundan bugüne kadar sürekli genişletir.
Teknolojinin önemini nasıl değerlendirmektesiniz? Ürünleriniz için teknolojinin önemi nedir?
Pierre Fabre, hizmet götürdüğü tüm alanlarda sağlık ve güzelliği en verimli ve hızlı şekilde hedefine ulaştırmaya yönelik çalışır, bu doğrultuda en güncel teknolojiyi kullanır.
Örneğin, Pierre Fabre İlaç Türkiye, yakın zamanda Türkiye Kontinans Derneği’ne sağladığı koşulsuz bilimsel destek ile geliştirdiği Mesane Günlüğü Aplikasyonu sayesinde hastaların takibine yardımcı olmakta, kapsamlı elektronik kaynaklarıyla farklı uzmanlık alanlarında Ecole Fabre web sitesi üzerinden bilimsel gelişime katkıda bulunmaktadır.
Pierre Fabre, çeşitli dijital platformlardan da tüketici ile iletişime geçerek, dijital pazarlama alanında da gittikçe artan görünürlük oranı ile dikkat çekmektedir.
Bunlara ek olarak Pierre Fabre Grup, vakıf kimliği ile gelişmekte olan ülkelerdeki tanı ve tedavi eksikliğini azaltmaya katkıda bulunmak adına geliştirdiği e-sağlık uygulaması aracılığıyla, gelişmiş ülkelerdeki uzman doktor desteğini hastaya teknoloji üzerinden ulaştırmaktadır.
Vakıf, bu uygulama ile eğitimden, hasta takibine ve hastalıklar hakkında bilgilendirmeye kadar geniş kapsamlı hizmet sunmaktadır.
Piyasaya en son sunmuş olduğunuz ürününüz hangi teknoloji ve özelliklerle donatılmıştır?
Tüketici sağlığına yönelik yeni ürünler üzerinde yoğun çalışmalarımız var. Tüketici sağlığı için çok başarılı bir Ar-Ge ekibimiz var ve geliştirdikleri inovatif ürünler dünyada ilktir. İlaç alanındaki tecrübemizi, tüketici sağlığındaki yeni ürünler ile pekiştirmeyi ve geliştirmeyi planlıyoruz.
Bu kapsamda örneğin idrar yolları enfeksiyonu, dünyada yaklaşık 150 milyon insanı etkileyen, her 3 kadından birinde görülen önemli bir sağlık sorunu.
Bu sorun, kadın nüfusun %20’sinde tekrarlayan seyirde ilerliyor. Fitoterapi ürünleri arasında yer alan, içeriğinde cranberry meyvesinin ana etken maddesi 36 mg Pro-Antosiyanidin içeren Urisanol Cranberry Kapsül ve bu Cranberry içeriğine ek olarak 5 farklı esansiyel yağ içeren cranberry kombinasyonu, Türkiye’de bir ilk olan ürünümüz, Urisanol Flash, hem doktorlar hem eczacılar hem de hastalar tarafından doğadan gelen güçlü bir yardım olarak kabul ediliyor.
Ayrıca, tıbbi cihaz kapsamında yer alan, yaşlı hastalarda, şeker hastalarında ve pek çok ilacın yan etkisi olarak görülebilen ağız kuruluğu sorunu için kullanılabilecek “Elgydium Clinic Xeroleave Ağız Kuruluğu Spreyi”ni ülkemize getirdik ve geçtiğimiz günlerde tanıtımını gerçekleştirdik.
Hedefimiz, hastalara fayda sağlayan bu ürünlerimizin tüm hekimlerce bilinirliğini sağlamak.
Pierre Fabre sosyal sorumluluk projeleri ile önemli çalışmalara imza atıyor, çalışmalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?
Pierre Fabre olarak, doğal ürünlerin oluşturduğu geniş portföyümüz, uzmanlığa verdiğimiz önem, tüketiciyi koruma yaklaşımımız ve vakıf firması olarak tüm dünyada gerçekleştirdiğimiz sosyal sorumluluk projeleri ile sektörde farklılaştığımıza inanıyoruz.
Pierre Fabre olarak kazancımızın bir bölümü ile hem yeni ürünlerin geliştirilmesine destek olmaktan hem de vakıf statüsü sayesinde toplum yararına sürdürülebilir projeler üreten bir grubun parçası olmaktan büyük gurur ve mutluluk duyuyoruz.
Dünyada özellikle gelişmekte olan ülkelerde kaliteli sağlık hizmetini ve ilaca erişimi artırmak amacıyla Fransız hükümeti tarafından tanınan ve desteklenen bir vakıf şirketine dönüşmüş olan Pierre Fabre Vakfı, günümüzde 17 ülkede 32 ayrı sosyal sorumluluk projesi gerçekleştiriyor.
Gelişmekte olan ülkelerde 97 hastane ve sağlık merkezinin kuruluşuna öncülük eden vakıf, 20 yıldır faaliyet gösteriyor. Pierre Fabre Vakfı, özellikle sağlık hizmetinin ve ilaç erişiminin kısıtlı olduğu Afrika ülkelerinde ücretsiz sağlık hizmeti sağlıyor.
Pierre Fabre Vakfı’nın sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında desteklediği Dr. Denis Mukwege 2018 yılı Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.
Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde cinsel şiddete maruz kalan kadınlara yaptığı başarılı ameliyatlar dolayısıyla “Kadınları İyileştiren Adam” olarak da tanınan Dr. Denis Mukwege, Pierre Fabre Vakfı’nın desteğiyle 50.000’i aşkın cinsel şiddet mağduru kadının tedavi edilmesine öncülük etti.
Vakıf, Dr. Denis Mukwege’nin kurduğu hastanelerde, mağdur kadınların tüm medikal tedavi süreçlerini karşılamak için önümüzdeki 2 yıl boyunca da finansal destek sağlamaya devam edecek.
Biz de hasta odaklı çalışmalarımız çerçevesinde önümüzdeki dönem Türkiye’de bir sosyal sorumluluk projesi başlatacağız, bu yöndeki çalışmalarımız devam ediyor.
Çevre, iş sağlığı ve güvenliği politikasının sizin için önemi nedir? Bu kapsamda üretim yaparken almış olduğunuz önlemler ve gerçekleştirdiğiniz çalışmalar nelerdir?
Pierre Fabre’nin tüm dünyada başlattığı “Green Mission” projesi kapsamında biz de Türkiye’de çevreyi korumaya, projeler üretmeye ve katkı sağlamaya çalışıyoruz. Ege Orman Vakfı aracılığıyla kurulan Atatürk Korusu’na, her bir çalışanımız için bir fidan bağışladık.
Pierre Fabre Türkiye olarak en önemsediğimiz değerlerimizin başında “İnsana Saygı” geliyor. Çalışanlarımız bizim için çok önemli.
İş sağlığı ve güvenliği konusunda benimsediğimiz ana prensip, tüm çalışanlarımızın sıfır kaza prensibine göre korunması ve proaktif çözümler üreterek hiçbir şekilde kazaya uğrama potansiyellerinin olmamasını sağlamak.
Türkiye’de bir iş güvenliği uzmanımız bulunuyor ve yönlendirmeleriyle yılda bir kere tüm çalışanlarımızın iş güvenliği eğitimini aldığından emin oluyoruz.