Peru Doğal Aktif Bileşenler – Cobiosa
Dünya ilerlemeye devam ettikçe, toplum ürünlerde bulunan kozmetik bileşenlerin kökeni konusunda giderek daha bilinçli hale geliyor.
Her ne kadar etkili sonuçlar talep edilmeye devam edilse de, tüketiciler doğal aktif bileşenlerden yararlanan ürünlere giderek daha fazla yöneliyor.
Dolayısıyla 50 yılı aşkın süredir yenilikçi doğal aktif bileşenler geliştirmekte olan Cobiosa
gibi endüstriler, saflık ve etkinlik standartlarını yerine getirebilen lokasyonlardan temin edilen hammaddeleri kullanmak suretiyle ürünlerinin kalitesini artırıyor.
Örneğin, biyolojik çeşitliliği ve atalardan kalma kültürel uygulamaları ile tanınan Peru, olağanüstü özellikleri ile kabul görmüş doğal aktif bileşenlerden oluşan bir hazineye sahiptir.
Bu makale genelinde, Cobiosa tarafından üretilen Peru aktif bileşenlerine dair bazı spesifik
örnekler sunacağız: Dragon’s Blood, Cobioage, Cobiolift ve Protecsyl gibi.
Dragon’s Blood (Ejderha Kanı), Amazon Croton lechleri ağacının lateksinden elde edilen ve cilt bakım tedavilerinde faydalı birçok özelliğe sahip bir özdür.
Bu yenilikçi bileşenin, kilit süreçlere katkıda bulunan epigenetik aktiviteye sahip olduğu
çeşitli çalışmalarla kanıtlanmıştır.
Kullanılan yöntemler: miRVana (miRNA saflaştırma kiti - Life Technologies), GeneChip® (miRNA 4.0 Array - Affymetrix) ve ClariomTM S (Gen tam transkriptom ekspresyon profili - Affymetrix).
Bütün bu yöntemler 1μg/ml Dragon’s Blood solüsyonu ile işleme tabi tutulan keratinosit hücre hattı üzerinde denenmiştir.
Bulgular, Dragon’s Blood’ın ilgili gen ifadesini düzenleyerek hücresel yaşlanmanın 9 moleküler belirtecinden 8’ini kontrol etme ve değiştirme yeteneğine sahip olduğunu doğrulamıştır:
• Epidermisin iyileşmesinin ve yeniden yapılandırılmasının uyarılması: Dragon’s Blood
(DrgB) epidermisin yapısında (FRK) ve cildin iyileşme sürecinde (WNT4 ve NRG4) yer alan
genlerin ekspresyonunu uyarır.
• Enflamasyon yanlısı maddelerin engellenmesi: Dragon’s Blood enflamatuar yaşlanma sürecini azaltır: Yaşlanmanın bir sonucu olarak ortaya çıkan enflamatuar tepki.
DrgB tarafından aşağı regüle edilen oksidatif stres, enflamasyon ve cilt bariyer fonksiyonu ile ilgili genler IL1B, IL6 ve PTGS2’dir.
• Antioksidan ve detoksifikasyon hücresel sistemlerinin uyarılması: DrgB, aşağıdakiler
gibi antioksidan savunma genlerinin sentezini uyarır: GPX2 (Glutatyon peroksidaz 2),
ALDH3B1 ve AKR1C2. Bu genler hidrokarbonların detoksifikasyonunda rol oynar.

COBIOAGE kelimesinin kökeni, Tara veya Peru keçiboynuzu olarak da bilinen Peru’ya özgü bir ağaç olan Caesalpinia spinosa’dan gelmektedir ve Cobiosa tarafından incelenmiş olup sürdürülebilirlik ve çok yönlülüğün bir örneğidir.
Bu ağacın kabuklarından, çok güçlü yeniden yoğunlaştırıcı, antioksidan, sıkılaştırıcı ve yaşlanma karşıtı etkilere sahip zengin bir biyoaktif bileşik kaynağı olan COBIOAGE’ı geliştirmiş bulunuyoruz.
Bu sürdürülebilir aktif, cildin yaşlanmasına bağlı değişikliklere yönelik talepleri karşılamak için gerekli olan geniş bir etki spektrumuna sahip kozmetik formülasyonlar sağlar.
Etkinliği 22 kadın üzerinde kanıtlanmıştır: %50’si 40 ila 60 yaş arasında, diğer %50’si ise 60 yaşın üzerindedir. Tedavi uygulaması 56 gün boyunca günde iki kez, bir yarım yüzde %3 COBIOAGE emülsiyonu ve diğer yarım yüze plasebo emülsiyonu şeklinde yapılmıştır. 56 gün sonra COBIOAGE cilt sıkılığında %16’lık bir iyileşmeye neden olmuştur.

COBIOLIFT, anında lifting ve kırışıklık önleyici etkiye sahip yenilikçi bir aktif bileşendir. Bileşimi Kinoa tohumlarından elde edilen polisakkaritlerin arındırılmış bir fraksiyonudur.
COBIOLIFT’in sahip olduğu özel yapı ve moleküler ağırlık sayesinde doğal olarak yüksek bir tensör kapasitesi sunar.
3 boyutlu yapısı, stratum corneum’daki lipitlerin polar başlıkları arasında çoklu hidrojen
bağları oluşturarak cilt yüzeyine mükemmel bir şekilde uyum sağlayabilir.
Kırışıklık derinliği, cilt pürüzlülüğü ve kaz ayağı bölgesindeki cilt hacmi PROTECSYL, Hücre Zarı Kompleksinin (CMC) korunmasını sağladığı kanıtlanmış, suda çözünen bir aktif bileşendir.
Hücre Zarı Kompleksi (CMC), her bir saç kütikül skalasını yapıştırmak için kullanılan lamelli bir emülsiyondur. CMC veya hücreler arası sement, saç hücrelerini birbirine yapıştıran malzemedir.
Su, lipidler ve amino asitlerden oluşur, kütikülü sağlamlaştırır, bu alanı kortekse hücreler arası bir çimento gibi bağlayarak güç, uyum ve esneklik sağlar.
Saç lifi proteinleri yapılandırılmamış olduğunda, radyasyon CMC’ye nüfuz eder ve onu etkiler. plasebo kontrollü çift kör randomize bir çalışma ile değerlendirilmiştir.
0.5, %1.5 ve %3.0 oranlarında test edilen COBIOLIFT çok önemli sıkılaştırma
etkilerini ortaya koymuş ve cilt yüzeyini gererek plaseboya kıyasla cilt hacminde önemli
bir azalmaya neden olan film oluşturucu bir aktif bileşen olduğunu kanıtlamıştır.
Formülasyonların uygulanmasından sonra gönüllüler duyusal olarak hissedilen lifting hissini doğrulamıştır. COBIOLIFT en düşük ürün konsantrasyonunda bile (%0,5) anında lifting etkisi göstermektedir.

PROTECSYL, Hücre Zarı Kompleksinin (CMC) korunmasını sağladığı kanıtlanmış, suda çözünen bir aktif bileşendir.
Hücre Zarı Kompleksi (CMC), her bir saç kütikül skalasını yapıştırmak için kullanılan lamelli bir emülsiyondur. CMC veya hücreler arası sement, saç hücrelerini birbirine yapıştıran malzemedir.
Su, lipidler ve amino asitlerden oluşur, kütikülü sağlamlaştırır, bu alanı kortekse hücreler arası bir çimento gibi bağlayarak güç, uyum ve esneklik sağlar. Saç lifi proteinleri yapılandırılmamış olduğunda, radyasyon CMC’ye nüfuz eder ve onu etkiler.
Saçta UVA kaynaklı protein yıkımına karşı aktif bileşenin koruyucu etkisi, %5 ve %10 PROTECSYL konsantrasyonu kullanılarak ex-vivo bir deneyde incelenmiştir.
UVA ile ışınlama, ışınlanmamış kontrolle karşılaştırıldığında protein bozunmasını %62,8 oranında önemli ölçüde artırmıştır, ancak %5 ve %10 PROTECSYL ile işlendiğinde,
protein bozunması kontrol + UVA ile karşılaştırıldığında sırasıyla %31,4 ve %63,8 oranında önemli ölçüde azalmıştır.
Emel Babacan Gürbıyık
Genel Müdür
ATS Advanced Technology Supplies A.Ş.