Korozyon, Binaların Taşıma Kapasitesini Bitiriyor
Neredeyse tamamı aktif deprem kuşağında yer alan ülkemizde bir kez daha yıkılan binalar, hayatını kaybeden insanlar ve enkaz altında çaresiz bekleyen canların kurtarılması çalışmalarına üzülerek tanıklık ettik, ediyoruz.
İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 10 ilimizi etkileyerek büyük kayıplara yol açan depremlerle ilgili açıklamalarda bulundu:
“Depremler nedeniyle büyük acılar yaşadık ve maalesef yaşamaya devam ediyoruz. Tüm Türkiye’yi derinden üzen son deprem, güvenli yapılaşmanın ne kadar önemli olduğunu hepimize tekrar hatırlattı. Başta bölgedeki vatandaşlarımız olmak üzere tüm ülkemize geçmiş olsun. Depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara ise acil şifalar diliyorum.”
Emrullah Eruslu, sözlerine şöyle devam etti:
“Ülkemizdeki mevcut binaların depreme dayanıklılığı konusunda taşıdığımız endişede haklı çıktığımızı üzülerek görüyoruz. Bir an önce mevcut bina stokumuz incelenerek; yeterli dayanıma sahip olan güvenli binalar, güçlendirilerek güvenli hale getirilebilecek binalar ve güvenli olmayan binalar tespit edilmelidir.
Güvenli olmayan binalar bir an önce kentsel dönüşüme tabi tutulmalı ve yeniden inşa edilmelidir. Yeni binalarımızı ülkemizin
deprem gerçeğini göz önünde bulundurarak, zemine uygun, kaliteli malzemelerle mevzuatlara uygun olarak projelendirerek inşa etmeli ve inşa ettiğimiz bu binaları su yalıtımıyla korozyona karşı korumalıyız.
Binaların en büyük düşmanı olan korozyona karşı bir kalkan görevi gören su yalıtımının, binaların tasarlandığı dayanımın muhafaza edilmesi noktasında hayati öneme sahip olduğunu unutmamalıyız.”
Suya hassasiyet betonarme yapıların zayıf noktası
“Betonarme yapı sistemlerinin en zayıf noktalarından birini suya karşı olan hassasiyeti oluşturuyor. Yağmur, kar, yeraltı suları, zeminde yer alan nem, mutfak, banyo, tuvalet gibi ıslak hacimlerdeki su kaçakları, binanın inşa edildiği zeminde bulunan basınçlı veya basınçsız yeraltı suları nedeniyle binalar sürekli olarak suya maruz kalabiliyor.
Suyun taşıyıcı yapı elemanlarına nüfuz etmesi, betonun içindeki demirin paslanmasına yani korozyona neden oluyor. Korozyon ise yapının yük taşıma kapasitesini azaltıyor. Betonarme yapıların sağlıklı bir şekilde, tasarım ömürleri süresince işlevlerini sürdürebilmesi için yapının tamamının standartlara uygun şekilde ısı ve su yalıtımı ile korozyondan korunması gerekiyor.
Çok kıymetli Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şakir Erdoğdu’nun araştırmasına göre; suya maruz kalan bir donatının, 5 yılın sonunda taşıma kapasitesinin yüzde 50’sini, 15 yılın sonunda yüzde 90’ını, 24 yılın sonunda ise tamamını kaybettiğini ortaya koyuyor. Yani herhangi bir deprem ya da dış etken olmadan bile sadece donatı korozyonu ile bir yapının çökmesi söz konusu.
Hatırlayacağınız gibi 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi sonrasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından yapılan incelemeler sonucunda, yüzde 79’u hasarlı bulunan 55 bin 651 konut ve işyerinin yüzde 64’ünde korozyon tespit edilmişti. Korozyon, işte bu kadar kritik bir konu.” şeklinde açıklamalarda bulundu.