NG Araştırma tarafından 7-14 Ağustos 2024 tarihleri arasında Türkiye genelinde 15 yaş üzeri 1510 kişinin katılımı ile yapılan “Cinsiyet Eşitliği ve Toplumsal Şiddet” konulu kamuoyu araştırmasının sonuçları dikkat çekiyor.
Cinsiyet Eşitliği ve Toplumsal Şiddet
Kadın – Erkek eşitliği, kadınların toplumdaki rolü, toplumda aile içi dengeler ve şiddet, günümüzde bile hâlâ sıcak gündem maddeleri olarak varlığını koruyor. Bu konuların Türkiye özelindeki son durumunu anlamak için NG Araştırma tarafından kadınlar, erkekler ve toplumla ilgili bir kamuoyu araştırması yapıldı.
Araştırma, 7 – 14 Ağustos 2024 tarihleri arasında Türkiye genelinde 15 yaş üzeri, farklı sosyo-ekonomik gruplardan 1510 kişinin dijital araştırma platformunda gerçekleştirildi. Türkiye’nin toplumsal hayatıyla ilgili birbirinden önemli konulara ışık tutan araştırmanın sonuçları dikkat çekiyor:
Değişen ‘roller’ ve sosyal dokunun evrimi
Araştırma, geleneksel olarak kadına ait görülen “ev işleri”nin, kadınların iş hayatında daha çok yer almaları ile alışılmış sorumluluk algısına uygun yerini değiştirdiğini gösteriyor. Katılımcıların yüzde 66’sı ev işlerinde sorumluluğun paylaşılması gerektiğini düşünürken, yüzde 31 oranında kişi, sorumluluğun kadına ait olduğu görüşünde. Erkeklerin sorumlu olduğunu belirtenlerin oranı ise oldukça az.
Geleneksel Türk aile yapısında, “baba” figürü para kazanan, “anne” ise ev işleriyle ilgilenen karakterler olarak bilinirken, değişen sosyal normlar bu rollerin yeniden tanımlanmasına yol açıyor. NG Araştırma’nın gerçekleştirdiği çalışmaya göre, katılımcıların yüzde 53’ü para kazanmanın eşlerin ortak sorumluluğu olduğunu düşünüyor. Yüzde 46’sı ise bu sorumluluğun erkeklere ait olduğunu savunuyor. Sadece kadınların para kazanmasından yana olanların oranı ise oldukça düşük.
Ev işleri ve para kazanma sorumluluğu konusundaki değişimler, çocuk bakımı sorumluluğuna da yansıyor. Araştırmaya katılan her 20 kişiden 17’si, çocukların bakımı ve sorumluluğunun eşler arasında paylaşılması gerektiğini düşünüyor. Yüzde 15 oranındaki katılımcı ise bu sorumluluğun sadece annelere ait olması gerektiğini savunuyor. Çocuk bakımının erkeklere ait olduğunu belirtenlerin oranı ise düşük.
Ülkemizde ‘Kadın-Erkek Eşitliği’
Türkiye, dünyada kadınlara oy verme hakkı tanıyan ilk ülkeler arasında yer alsa da, kadın-erkek eşitliği konusunda toplumsal algıların hâlâ istenilen seviyeye ulaşmadığı görülüyor. Araştırmaya katılan her 10 kişiden 8’i, Türkiye’de kadın-erkek eşitliği olmadığı kanaatinde: Kadınların yüzde 85’i bu görüşü desteklerken, erkeklerin yüzde 77’si de eşit olmadıklarını ifade ediyor.
İş Hayatında ‘Kadın’
Kadınların eğitim imkânlarının artması ve toplumsal yapıdaki değişim, iş hayatındaki kadın oranını olumlu yönde etkiledi. Araştırmaya katılan her 20 kişiden 13’ü, iş hayatında daha fazla kadının yer alması gerektiğini düşünürken, her 20 kişiden 2’si, kadınların iş hayatına katılımının azalması gerektiğini savunuyor. Kadınlar arasında daha fazla iş gücüne katılım destekleniyor olmakla beraber, erkekler arasında daha az kadının çalışması gerektiğini düşünenler bulunuyor.
İş hayatındaki zorluklar herkes için var olsa da, kadınların karşılaştığı sorunlar daha farklı. Katılımcıların yüzde 40’ı, kadınların iş hayatındaki en büyük zorluk olarak iş yeri temposunun yanı sıra ev işlerinin de sorumluluğunu üstlenmelerini görüyor. Yüzde 18’i, kadınların iş hayatında “fiziksel” tacize maruz kalmalarını ‘ikinci’ en önemli sorun olarak belirtirken, yüzde 10’u erkeklere göre daha fazla psikolojik şiddet görmelerini listede üçüncü sıraya yerleştiriyor. Hem erkekler hem de kadınlar bu sıralamalarda hemfikir.
Kadınların iş hayatından uzaklaşma nedenleri arasında ilk sırada çocuğa bakma sorumluluğu geliyor. Katılımcıların yüzde 31’i, kadınların iş hayatından çocuğa bakmak için ayrıldığını söylerken, yüzde 23’ü toplum baskısı, yüzde 19’u ise evdeki diğer sorumluluklar nedeniyle kadınların çalışma hayatından uzaklaştığını vurguluyor.