Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği (TKSD) Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Haluk Erceber, sorularımızı yanıtladı ve Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlanması (KKDİK) konusundaki görüş ve yorumlarını paylaştı.
Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlanması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik yapılmasına dair Yönetmelik, 2023’ün son günlerinde yayınlandı ve süre uzatıldı. Kimya sanayi şimdi sizce nasıl hareket etmeli, görüş ve önerilerinizi paylaşabilir misiniz?
KKDİK Yönetmeliği kayda ilişkin olarak son tarihler ve diğer bazı değişiklikler kapsamında, 23 Aralık 2023 tarih ve 32408 sayılı Yönetmelik ile beraber güncellendi. Yeni dönemde kayıt son tarihlerini tonaj ve zararlılık sınıflarına bağlı olarak 2026, 2028 ve 2030 yılları olarak görüyoruz.
Türkiye Kimya Endüstrisi 16 alt sektörü ile bu konuda proaktif olarak çalışmalıdır. Burada 31.12.2026 tarihi milat olarak düşünülebilir ve yarındır. Tonaja bağlı kademeli geçiş süreci liderlerin ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir ancak garanti etmez.
Dolayısı ile TOBB çatısı altında ve ilgili tüm Sivil Toplum Kuruluşları AB bazlı konsorsiyumlar ile veri maliyetlerinin makul fiyatlar ile elde edilmesi konusunda tek vücut halinde hareket etmeli, usul ve esasları Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikli Bakanlığı ile istişare sonucunda belirlemelidir. Firmalar kayıt yapmak için son güne kadar beklememelidir. Kayıtları mümkün olduğunca erken yapan firmalar potansiyel veri maliyeti artışlarından etkilenmeyeceklerdir.
[caption id="attachment_160005" align="aligncenter" width="1024"]
Haluk Erceber[/caption]
KKDİK konusundaki en önemli sorunlar sizce nedir, bu sorunlar nasıl aşılabilir, yorumlayabilir misiniz?
Sorunların en başında; lider kayıtçı firmaların ortaya çıkmamasını belirtebiliriz. Veri maliyetlerinin yüksek olması, rekabet dolayısı ile bilgi paylaşımındaki yetersizlikler, KOBİ ve mikro işletmelerin ortak kayıtçı olmaları konusundaki bilgi ve finansman eksikliklerini de diğer sorunlar olarak sayabiliriz.
Bunların yanında AB tarafından Rusya’ya yapılan yaptırımlar ve bununla ilişkili olarak AB’de
bulunan veri sahiplerinin, veri paylaşma konusundaki endişeleri de süreci sekteye uğratmaktadır. Tonaja bağlı kademeli geçiş, lider firmaların ortaya çıkmasını tetikleyecek olsa bile garanti etmeyecektir, firmalar verilerin eldesi için kiminle, nasıl, ne şekilde iletişime geçecekleri konusunda yeterli bir bilgiye sahip olmayabilirler.
Dolayısıyla bu bağlamda yeni düzenleme ile yönetmelikte yer bulan TOBB bünyesinde verilerin eldesi konusunda bir destek birimi oluşturulması düşünülebilir. KOBİ’lerin bilgi
yetersizlikleri, dernekler bünyesinde KKDİK düzenlemeleri konusunda verilen eğitimlerin takip edilmesi ile giderilebilir.
Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği (TKSD) olarak 2019 yılında derneğimiz çatısı altında kurulan Kimyasalların Yönetimi Platformu bünyesinde REACH/KKDİK başta olmak üzere gelişen tüm küresel mevzuatlara ilişkin son bilgileri üyelerimiz ile çeşitli periyotlarda paylaşmaktayız.
Rusya yaptırımları ile ilgili olarak ise sorunun sadece bürokratik yollarla çözülebileceğini,
firmaların bireysel girişimlerinin olumlu sonuç vermeyeceğini söylemek mümkündür.
KKDİK’in gelişmiş ülkelerle, özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika’yla olan ticari ilişiklerimizde nasıl bir etkisi olacağını düşünüyorsunuz, kısa ve uzun vadeli perspektifte değerlendirebilir misiniz?
AB, Türkiye’nin en büyük ticari partneridir. İthalat ve ihracatımızın yarısı AB kapsamındadır. Dolayısıyla AB REACH Yönetmeliği’nden uyumlaştırılan KKDİK Yönetmeliği’ne uyum göstermek endüstrimiz için olmazsa olmaz öneme sahiptir.
KKDİK Yönetmeliği, insan sağlığının ve çevrenin yüksek düzeyde korunması ana amacına ilave olarak, maddelerin zararlılıklarının değerlendirilmesine yönelik alternatif yöntemleri özendirmesi ve dolayısıyla rekabet ile yeniliğin teşvik edilmesi ana ilkesini de barındırır.
KKDİK yönetmeliği çerçevesinde gerçekleştirilen kayıtların yasal zorunluluğunun yanında sürdürülebilir kimyasal yönetimine katkısı sayesinde geliştirilen inovatif ürünler rakiplere karşı üstünlük sağlar. Bu çerçeveden bakıldığında yönetmeliğe tam uyum, Türk Kimya Endüstrisinde inovasyon kültürünün yaratılarak tüm Dünya ile rekabet edebilecek hale gelmesi ve AB ile ticari ilişkilerin perçinlenmesi açısından hayati öneme sahiptir.
Tüm bunlar olurken, yeni gelişmeler de yakından takip edilmedir. Avrupa Yeşil Mutabakatı ana politika girişimlerinden biri olan Sürdürülebilirlik için Kimyasallar Stratejisi (REACH 2.0) kimyasal yönetimini farklı bir boyuta taşımaktadır. Eğer bu değişikliklere uyum sağlanamaz ise, uluslararası ticaretimizde önemli aksamalar görülebilir.