Geleceği Kurgulayan Bir Türk Vizyonu: Selçuk Bilgin ile Derin Bir Sohbet

Geleceği Kurgulayan Bir Türk Vizyonu:  Selçuk Bilgin ile Derin Bir Sohbet
  • 23.06.2025

Doruksistem, 2005 yılından bu yana yerel ve uluslararası mevzuatlar ve Avrupa Birliği mevzuatına uyum konusunda kimya sektöründeki firmalara yol gösteriyor. Gerçekleştirdiğimiz röportajda Doruksistem CEO’su Selçuk Bilgin, firmanın kuruluş serüveni ve sektörün geleceğine dair değerli görüşlerini okuyucularımızla paylaştı.

Selçuk Bey, sizi yakından tanımak bizim için büyük bir keyif. Röportajımıza sizi tanıyarak başlamak isteriz. Bize biraz kendinizden ve profesyonel geçmişinizden söz eder misiniz?
Elbette, memnuniyetle. 1992 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Kimya Mühendisliği bölümünden mezun oldum. O dönemlerde mühendislik deyince akla üretim, proses, kalite gibi teknik başlıklar gelirdi. Regülasyonlar, çevresel sürdürülebilirlik ya da ürün güvenliği gibi kavramlar gündemimizde değildi. Ancak iş hayatına başladığımda fark ettim ki, yalnızca üretmek yeterli değil. Ne ürettiğiniz kadar nasıl, kime, hangi sorumlulukla ürettiğiniz de önemli.

2000’li yılların başında Avrupa Birliği, REACH yönetmeliğini tartışmaya başladığında bu durum benim için bir dönüm noktası oldu. Sadece teknik değil, toplumsal bir dönüşümün kapıda olduğunu hissettim. REACH yalnızca kimyasalların takibiyle ilgili bir sistem değildi; aynı zamanda üretimden son kullanıcıya kadar her aşamada şeffaflık, güvenlik ve çevresel etkiyi merkeze alan yeni bir anlayışın habercisiydi. Ben de o dönem Türkiye’de bu konudaki boşluğu gördüm ve 2005 yılında Doruksistem’i kurdum.

Peki Doruksistem’in kuruluşundan bu yana nasıl bir yolculuk oldu?
Başlarda yalnızdım. Bir masa, bir bilgisayar ve çokça not defteri… Regülasyon denince yüzünü buruşturan sektör temsilcilerine “Bu sizin geleceğiniz!” demek cesaret istiyordu. Ama ben her zaman inandım. Gerekirse her firmaya ayrı ayrı anlatır, her ürüne tek tek dokunur, her etiketi tek tek elden geçiririm dedim. Ve yaptım da.

İlk yıllarda devletin dijital kayıt sistemi henüz oturmamıştı. Kimse zararlıklık sınıflandırmasının nasıl yapılacağını, GBF’yi nasıl hazırlayacağını, KKDİK’in ne olduğunu, bir tehlikeli maddeyi nasıl sınıflandıracağını bilmiyordu diyebiliriz. Öğrenmek için hazır kaynaklara ulaşılması neredeyse imkansızdı. Bir de internet araştırma kavramının henüz oturmadığını da düşünecek olursak çok kaynak karıştırıp bir doktora öğrencisi gibi çalıştık diyebilirim. Fakat öğrendik, hayata geçirdik ve  bugün gururla söyleyebilirim ki Türkiye’de hazırlanan 100.000’in üzerindeki Güvenlik Bilgi Formuna (GBF)’ye doğrudan ya da dolaylı olarak dokundum. Bu arada GBF deyip geçmek yanlış olur. Bir madde, ürün veya eşyanın üretiminden kullanımına, ilk yardım, yangın, kişisel koruyucu ekipmanların tespiti, taşınma kurallarından regülatif uyumuna giden oldukça karmaşık tüm süreçleri değerlendirerek bir risk iletişim aracı oluşturmaktan bahsediyoruz. Sistemsel bir yapıyı inceleyip kuruyor ve bunu kullanıcıya tüm risklerini anlatacak şekilde bir özet halinde sorumluluğunu alarak sunuyorsunuz. Bunu özenle ve manuel olarak hazırladık. Yepyeni uzmanlar yetiştirerek hizmet verdik. Ancak şimdi benim için daha önemlisi, bu sistemsel altyapıyı bizden öğrenen uzmanların, bugün Türkiye’nin dört bir yanında, hatta yurt dışında saygın firmalarda görev yapıyor olduğunu görmek.

Sadece Kimyasal Değerlendirme Uzmanı değil; risk değerlendirme danışmanı, ürün güvenliği lideri, sürdürülebilirlik koordinatörü gibi birçok alanda uzmanlar yetiştirdik. Birçok fabrikanın proses güvenliği sistemlerini onlarla beraber inşa ettik, büyük endüstriyel kazalara karşı üst seviye güvenlik raporları hazırladık. Bilgiyi yalnızca aktarmadık, yetişen uzmanların bu deneyimi içselleştirmelerini sağladık. Onlara sadece mevzuatı değil, geleceği nasıl okuyacaklarını da gösterdik. Bu benim içimde ayrıca  gizli bir gurur kaynağı oldu ve olmaya da devam ediyor.

Peki Doruksistem’in bugün sunduğu hizmetler neler? Sizi sektörde farklı kılan şey nedir?
Doruksistem yalnızca belge hazırlayıp kayıt yapan klasik anlamda bir danışmanlık firması olmadı hiçbir zaman. Hatta şimdi bile danışmanlık firması kavramını çok da sevdiğimi söyleyemem. Bizim işimiz güven üretmek. Belgeler, analizler, etiketlemeler, sertifikalar... Bunların hepsi birer araç. Esas hedefimiz sistem kurmak. Mühendislik, Teknoloji ve Uygunluk Değerlendirmesini güncel uygulamalarla sunan ve yol gösteren bir sistem. Öyle bir sistem ki; üreticiden tüketiciye kadar herkesin dahil olduğu, güven duyduğu, sürdürülebilirliği öncelik alan bir yapı. Aslında vizyoner firmalara bir yol arkadaşı olan bir sistem diyebiliriz. Adımız da bu yüzden DORUKSİSTEM. Doruk da oğlumun adından geliyor.  

Bugün KKDİK, REACH, CLP, SEA, DSA, MoCRA, GPSR, ESPR gibi onlarca farklı yönetmelikte danışmanlık veriyoruz. Etiket kontrolü, SDS/GBF hazırlığı, teknik dosya üretimi, risk analizleri, regülasyon kayıtları, ürün lisanslandırma, ruhsatlandırma süreçleri, ihracat destekleri, e-ticaret regülasyonları, dijital ürün pasaportu ve daha fazlası… İnanın her ay yeni bir yönetmelik veya düzenlemeyle karşı karşıyayız. Sürekli öğrenerek kendimizi de yeniliyoruz. 

Ama en çok gurur duyduğumuz projelerden biri: UseSafe. Bu, bizim geliştirdiğimiz ve patent altında geliştirdiğimiz dijital bir sertifikasyon ve izlenebilirlik sistemi. Sadece ürün güvenliğini değil; ürünün yaşam döngüsünü, karbon ayak izini, mevzuatlara uyumunu, sürdürülebilirlik performansını ve kullanıcıya ulaşan tüm yolculuğunu şeffaf ve doğrulanabilir bir şekilde kayıt altına alıyor. Çok yakında uluslararası standartların da oturmasıyla fiilen kullanıma açıyoruz. Küresel olarak sistem bileşenlerinin regülasyonlar ve standartlar açısından da uygulamaya alınması bizi oldukça heyecanlandırıyor. Sanırım 2025 yılı sonu ve 2026 ortası artık global olarak bilinir bir marka haline gelecektir.

Türkiye’de firmalar bu sistemleri uygulamakta zorlanıyor mu? En büyük engel nedir sizce?
Açık söylemek gerekirse en büyük engel bilgi değil, vizyon eksikliği. Türkiye’de teknik insan kaynağı her geçen gün gelişiyor. Ancak bu işin özünde regülasyonları yalnızca “zorunluluk” değil, “fırsat” olarak görebilmek gerekiyor.

Çoğu firma hâlâ regülasyonlara uyum sürecini “gereksiz maliyet” olarak görüyor. Oysa biz şunu anlatıyoruz: Bu sizin markanızın, ürününüzün, kurum kültürünüzün geleceğidir. Regülasyonlara uyum sağladığınızda sadece ceza riskini ortadan kaldırmazsınız; aynı zamanda uluslararası pazara açılırsınız, marka değeri kazanırsınız, sürdürülebilirlik karneniz güçlenir.

Bu nedenle Doruksistem Akademi’yi kurduk. KDU yetiştiriyoruz, risk değerlendirme danışmanları eğitiyoruz, firmaların kendi içinde regülasyon birimi kurmasına yardımcı oluyoruz. Ayrıca KDU Eğitimi konusunda TSE Eğitim Kuruluşu uygunluk belgemizi de aldık. Bu adım bizim için çok değerli oldu. 

Her eğitimde şunu söylüyoruz: “Yönetmeliği bilmek yetmez, onu anlayarak uygulamak gerekir.”

Sürdürülebilirlik son yılların en çok konuşulan konusu. Siz bu konuda nasıl bir yaklaşım benimsediniz?
Sürdürülebilirlik bizim için sadece bir raporlama değil; işin kendisidir. Biz tüm hizmetlerimizi sürdürülebilirlik temelli yapılandırıyoruz. Çünkü dünya artık sadece üretimi değil, yaşam döngüsünü sorguluyor.

UseSafe sistemimiz tam da bu ihtiyaca yanıt veriyor. IoT, yapay zeka, blockchain ve benzeri teknolojiler kullanarak tam bir “Dijital Ürün Sertifikasyonu ve İzlenebilirlik Sistemi” sunuyor. Dijital Ürün Pasaportu (DPP) altyapısıyla Avrupa Birliği ESPR (Ekotasarım Sürdürülebilir Ürün Yönetmeliği) yönetmeliğine entegre çalışıyor. Her ürün, bir dijital kimliğe kavuşuyor. Hammaddesinden nihai kullanıcıya, oradan atık yönetimine kadar ürünün tüm aşamaları blockchain ile kayıt altına alınıyor. E-ticaretten perakende satışa tüm ürünlerin AB GPSR yönetmeliği (Genel Ürün Güvenliği Yönetmeliği) kapsamında uygun halde satışa sunulmasını sağlıyor. Ayrıca bu izlenebilirliği ürün hammaddesinden başlayıp ürüne dönüştüren ve satışa sunan ekosistemden son tüketiciye aktararak yaşayan bir yapıyla döngüselleştiriyor. Tüketici sadece bir data carrier (QR Kod, NFC, RFID,vb) ile cep telefonundan bu ürünün anlık hayat döngüsü risk analizini ve döngüsel ekonomiye geri kazanımını izleyebiliyor. Bunu basit bir sürdürülebilirlik puanıyla takip edebiliyor. Ürünün güvenli ve ilgili regülasyonlarla uyumlu olduğundan emin olarak alışverişini yapıyor. Sonrasında ürünle ilgili düzenli olarak bilgilendiriliyor. 

2030 ve sonrası için öngörümüz şu: Sürdürülebilirlik skorları olmayan ürünler büyük pazarlarda yer bulamayacak. Yapay zekâ sistemleri ürünleri sınıflandıracak. Blockchain altyapıları ürün yolculuğunu doğrulayacak. Tüketiciler “şeffaf” ürün talep edecek. Biz bu geleceğe şimdiden hazırız. Hatta bu geleceği kuran öncü yapılardan biriyiz. Avrupa Birliği ve küresel ölçekteki partnerlerimizle birlikte geleceği şekillendiriyoruz.

Son olarak, bir Türk firması olarak global pazardaki hedefleriniz neler? Ve bu yolda neler yapıyorsunuz?
Doruksistem’i kurarken aklımda yalnızca Türkiye yoktu. Ben Türk mühendisliğine, Türk çözüm gücüne, Türk zekâsına yürekten inanıyorum. O yüzden Almanya’da DorukWell GmbH’yi kurduk. Avrupa’daki tüm REACH süreçlerini bu şirketimiz üzerinden yönetiyoruz. ABD’de kurduğumuz DorukWell LLC ile MoCRA uyumu, FDA kayıtları ve Amerika pazarına uyum için danışmanlık sağlıyoruz. Tamamının yönetimi Türk mühendis ve uzmanlarından oluşuyor.

Şimdi sırada Kanada ve Latin Amerika var. Oradaki regülasyon yapısını UseSafe sistemiyle entegre etmeye çalışıyoruz. Yapmak istediğimiz şey şu: Türk firmasının vizyonunu, şeffaflığını ve inovatif bakış açısını global pazarlara taşımak. Bunu yalnızca danışmanlıkla değil; teknolojiyle, yapay zekâ destekli sistemlerle, dijital sertifikasyon altyapısıyla başarmak.

En önemlisi ise şu: Kendimize inanıyoruz. Bu ülkenin gençlerine, üreticilerine, vizyoner liderlerine güveniyoruz. Çünkü biliyoruz ki biz yapmazsak, kimse bizim için yapmaz. Yolumuz uzun, ama inancımız daha da uzun. Ve bu yolda yürürken yalnız değiliz; bizimle yürümek isteyen herkesle birlikte büyümeye hazırız.

Bu güzel sohbet ve derin içgörüler için çok teşekkür ederiz Selçuk Bey.
Ben teşekkür ederim. Bu röportajın yeni fikirler doğurmasını, ortak vizyonlar oluşturmasını ve yeni iş birliklerine vesile olmasını diliyorum. İlgi duyan herkese sesleniyorum: Birlikte üretmek, birlikte büyümek ve birlikte geleceği kurmak mümkün. Bu vesileyle, bu vizyoner geleceğe ilgi duyanlara ve yol arkadaşlığı yapmak isteyenlere kapımızın her zaman açık olduğunu söylemek isterim. Zaman, iş birliği ile büyüme zamanı. Bu konularda gelişmek isteyen herkes doğrudan benimle iletişime geçebilir. Putech&Composites’e ve değerli okuyucularına sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Yazıyı Paylaş