Klasik limon kolonyasıyla hayatımıza giren, 95 yıllık köklü tarihe sahip Eyüp Sabri Tuncer Firması her geçen gün artan ürün gamıyla müşterilerinin ilgi odağında olmaya devam ediyor.
Biz de tarihten günümüze yaşanan bu gelişimi sizlerle paylaşmak için Eyüp Sabri Tuncer Firması’nın 3. kuşak temsilcisi Sayın Engin Tuncer ile keyifli bir söyleşiye imza attık.
Bize kendinizden, profesyonel geçmişinizden bahseder misiniz?
1923 yılında kurulmuş olan Eyüp Sabri Tuncer firmasının 3. kuşak temsilcisi aynı zamanda yönetim kurulu başkanıyım. 1964- Ankara doğumluyum. Aileden gelen eğitim ve disiplin anlayışı ile küçük yaşlardan itibaren firmamızda düzenli olarak çalıştım.
İlkokul yıllarımda okul çıkışında Ulus mağazamıza gider, ödevlerimi bitirdikten sonra çalışmaya başlardım. Buradaki mağazamız bugün hala aynı yapısını koruyarak faaliyet göstermeye devam ediyor. O dönemlerde mağazamıza gelen müşterilerimizi hep gözlemledim.
[caption id="attachment_99642" align="aligncenter" width="219"]

Eyüp Sabri Tuncer[/caption]
Müşteri memnuniyetinin taşıdığı önemin farkındalığı sayesinde, 18 yaşımda Türkiye’yi dolaşarak müşteri odaklı anketler gerçekleştirdim. Bu anketleri yorumlayarak üretim, satış ve müşteri ilişkileri konularında yapılanma çalışmaları başlattık. Müşterilerimizle olan ilişkilerimizin kuvvetli olmasının sebeplerinden biri de budur.
Bugün hala gelişimin bir parçası olarak ele aldığımız müşteri ilişkilerini, karşılıklı saygı, dürüstlük ve güven bazlı oluşturmaya devam ediyoruz. Tüm bunların yanı sıra teknolojik gelişmeleri ve yenilikleri her zaman yakından takip eden biri oldum.
Katıldığım bir fuar sonrası merak duymaya başladığım bilgisayar teknolojisinin 1982 yılında Türkiye’de sayılı bankada bulunmasına rağmen firmamıza alınmasını sağladım.
Aile şirketlerinde çocukların her zaman önemli bir yeri vardır. Küçük yaşta iş hayatıyla ilgili bilgi öğrenebileceğiniz bir ortamda büyür ve ister istemez işin tam merkezinde bulunursunuz.
Kariyerim boyunca kendimi her zaman işin merkezinde gördüm ve işin içinde yetişmiş bir yönetici olarak üretim, satış dahil pek çok görevde rol aldım.
Sektörde 30 yılı aşkın bir deneyimim var. Araştırmayı çok seven bir yapım olduğu için yurt içi ve yurt dışında hem sektörel hem de sektör dışı olan birçok pazarı güncel olarak takip etmeye devam ediyor, fuarlara katılım sağlıyorum.
Bu sayede üretim teknolojilerimizi, ürünlerimizin içerik ve ambalaj kalitesini dünya seviyesinde tutmaya ve geliştirmeye devam ediyoruz.
Bunun haricinde Yüzyıllık Markalar Derneği’nde başkanlık görevini yürütmekteyim. Osmanlı İmparatorluğu döneminden Cumhuriyet döneminin başlarına kadar ticari, ekonomik ve kültürel hayatın merkezinde yer alan birbirinden kıymetli 30 markanın bir araya gelerek, gelenekselleşmiş değerlerini sürdürmeye çalıştığı bir derneğiz.
Her bir markanın korunması gereken eşsiz birer hikayesi, bilgisi ve geleceğe kültür mirası olarak aktarmak istedikleri deneyimleri var. Bu birikimlerin çoğalması ve yol göstermesi adına çalışmalarımızı artırarak devam ettiriyoruz.
95 yıllık köklü tarihe sahip bir firma olarak, Eyüp Sabri Tuncer’in başarı serüveninden bahseder misiniz?
Dedem Eyüp Sabri Tuncer; disiplinli, çalışkan, dürüst ve girişimci bir yapıya sahipti. Müşterilerinin her daim danışabileceği kimse olduğunu hissettirmek amacı ile markaya kendi adını vermiştir.
1923 yılında Ankara’da faaliyete başlamış olduğu, dönemin bonmarşe diye adlandırılan mağazasının tanıtımı için o dönem çok da rastlamadığımız kataloglar, promosyonlar ve pazarlama faaliyetleri yapmış, çok başarılı olmuştur.
Kendi elleriyle çizdiği katalogların arkasına hazırlamış olduğu kuponlar sayesinde zamanında losyon olarak adlandırılan kolonyalarının bedelsiz olarak tanıtımını yapmıştır.
Aynı şekilde Ankara Tren Garı’nda gelen yolcuların ellerine kolonya dökerek nerede satıldığını ve kullanım alanını anlatmıştır. Bu sayede Ulus mağazamızın önünde kuyruklar oluşmaya başlamış ve bugünlere kadar süren yolculuğumuzun sağlam temelleri atılmıştır.
1950’li yıllarda bitkilere ve esans üretimine olan merakı ile babam Sabahattin Tuncer iş hayatına atılmış, aile şirketinin sorumluluğunu üstlenmiştir. Kolonyalarda kullanılan esanslar o dönem yurt dışından getirtiliyor.
Esans üretimine merakı olan babam yurt dışındaki büyük firmalara mektuplar yazıyor, esanslarla ilgili araştırmalar yapıyor ve imkanlarını kullanarak kaynak edinmeye çalışıyor. Yazdığı mektuba aylar sonra İsviçre merkezli bir firmadan gelen cevapla birlikte yerli esans çalışmalarının temeli atılmış oluyor.
1967 yılında çalışmaları sonuç veriyor ve kendi limon kolonyası formülünü geliştirerek, Türkiye’de bir ilk haline geliyor. Esans üretimi ile birlikte ham madde fiyatlarımız azaldığından, kolonya fiyatlarında da bir düşüş meydana geldi ve bu da satışlarımızı pozitif yönde etkiledi.
Kokulu kolonyalar için farklı esansların da eklenmesi ile birlikte üretim kapasitemizde ciddi bir artış meydana geldi. 1994 yılında görevi babam Sabahattin Tuncer’den devraldıktan bir yıl sonra, Ankara Lalahan’da 7000m2 bir alan üzerinde son derece modern, tamamen bilgisayar tabanlı üretim sağlayabilen, yüksek üretim kapasiteli bir fabrika kurduk. Üretim kapasitemizin artması yeni ürün ve pazar arayışının da temellerini oluşturdu ve oda spreyi üretimine başladık.
Güven Borça’nın bir kitabından yola çıkarak Türkiye’den bir dünya markası oluşturma hedefi ile araştırma çalışmalarımızı başlatarak, markamızı müşterilerimizin görmek istediği yerde konumlandırmaya, ürün yelpazemizi genişletmeye karar verdik.
Şu anda 600’ü aşkın ürün gamımız, 7 kıtaya yaptığımız ihracatımız ile bu hedefimize ne kadar yaklaştığımızı görebiliyoruz.
Okurlarımıza birazda kolonyanın tarihinden bahseder misiniz?
18. Yüzyılın başlarında Almanya’nın Köln kentinde üretilmesi nedeni ile kolonya, Kölnisch Wasser yani Köln suyu olarak anılmaktadır. Kolonyanın Avrupa’ya yayılması ile birlikte, 19. yüzyılda Fransızların da kullanım alanları arasında yerini alarak “Eau de Cologne” olarak adlandırılmış ve bugüne kadar uzanmıştır.
Yüzyıllar öncesine dayanan güzel koku algısı kolonya ile hızla yayılarak, 19. yüzyılda Ahmet Faruki tarafından üretilmesi ile birlikte tarihimize giriş yapmıştır. İlk olarak odikolon, kolonya suyu ve daha sonra kolonya olarak adlandırılmaya başlamıştır.
II. Abdülhamit’in de ilgisi ile Osmanlı İmparatorluğu döneminden, Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar hızla yayılan kolonya, ucuz fiyatı ve güzel kokusu ile çok sayıda yerli üreticinin odağı haline gelmiştir. Günümüzde Türk Tipi Kolonya Algısı ile Klasik Limon Kolonyası ön plana çıkmaktadır.
Ürünleriniz ve hizmet verdiğiniz sektörler nelerdir?
2009 yılında Güven Borça ile yaptığımız bir araştırma ile tüketicilerin bizden beklediği ürünlerin arasında ev bakım ve temizlik ürünleri olduğu sonucuna ulaştık.
2010 yılına kadar kolonya ile sürdürdüğümüz çalışmalarımıza bir yenisini ekleyerek Türkiye’nin ilk biyosidal ruhsatlı, 24 farklı bakteri üzerinde etkisi kanıtlanmış oda kokusunu piyasaya sunduk.
Bugün 600’ü aşkın ürün çeşidimiz arasında losyon, krem, sıvı sabun, şampuan, saç kremi, duş jeli, yüzey temizleyici, mum, çubuklu oda kokuları ve vücut kokuları bulunuyor.
Geçmişten günümüze baktığımızda müşterilerinizin vazgeçemediği, kült haline gelen ürünlerinizden bahseder misiniz? Tüketicilerin bu ürünleri kullanmalarının sebebi sizce nedir?
Geçmişten günümüze kadar uzanan geleneksel Türk Tipi Kolonya diye bahsettiğimiz Klasik Limon Kolonyası müşterilerimizin vazgeçilmezleri arasında. Bunun yanı sıra uzun yıllar üretmiş olduğumuz Tütün, Hatıralar, Paris Gecesi gibi bir döneme damgasını vurmuş ve kült haline gelmiş kolonya seçeneklerimiz de bulunuyor.
Bununla birlikte Türkiye’nin kişisel bakım markası olma yolunda geliştirdiğimiz vegan sertifikalı, paraben içermeyen shea butter ve E vitamini katkılı doğal zeytinyağlı el ve vücut losyonlarımız sayesinde Türkiye’nin bu ketegorideki lider markası olduk.
Yine doğal zeytinyağlı sıvı sabun ürünlerimiz ile yaptırdığımız saha araştırma raporlarına göre bu segmentte 2018 yılı içinde lider marka konumunu elde edeceğiz.
Müşterilerimizin tercih sebeplerinin başında en kaliteli ürünü en ekonomik fiyatla alabilme imkanı 95 yıldır değişmeyen sonsuz müşteri memnuniyeti ve kozmetik ürün trendlerine ve ihtiyaçlarına uygun her jenarasyona hitap edebilecek ürün gamına sahip olmamız yatıyor.
Ürünlerimizin bir standardının olması adına kalite anlayışımızdan hiçbir zaman ödün vermiyor, müşterilerimizin geri dönüşlerine azami düzeyde önem veriyoruz.
Müşterilerimizle geliştirdiğimiz dürüst ve şeffaf ilişkilerimizi markamızı bugünlere ulaştıran yegane unsur olarak görüyoruz.
Yurt içi ve yurt dışı satış faaliyetleriniz nelerdir? Türkiye’de ve dünyada hangi bölgelere hizmet vermektesiniz ve bu hizmetleri belirlerken hangi faktörleri göz önünde tutuyorsunuz?
Eyüp Sabri Tuncer kozmetik olarak çatımız altında bulunan 4 farklı marka ile bugün 7 kıtada 70’den fazla ülkeye ihracat yapıyoruz.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunan distribütörlerimiz aracılığı ile Amerika’dan Avustralya’ya, Tayvan’dan, Suudi Arabistan’a kadar her renkten ve birçok milletten insanın hayatına sağlık ve güzellik katıyoruz.
İhracat çalışmalarımızda hedefimiz kendi markalarımız altında katma değeri yüksek ürünlere yönelerek, ülkemizin büyüme hedefleriyle bağlantılı olarak yeni pazarlar açmak ve giriş yaptığımız her ülkede kalıcı ve dürüst ticari ilişkiler geliştirmek suretiyle hem ülkemizin kalite algısını yukarı çekmek hem de değerlerimizi tüm dünyaya tanıtmayı hedefliyoruz.
Ar-Ge’ye bakış açınız nedir? Eyüp Sabri Tuncer olarak, Ar-Ge’ye yapmış olduğunuz yatırımlar nelerdir?
Büyüyen ürün gamımız ve artan ihracat hacmi ile birlikte yeni ürün geliştirme çabalarımızda yıllar içinde hız kazanarak artmaya devam ediyor.
Bu bağlamda Ankara’da bulunan üretim tesislerimizin içerisinde Ar-Ge merkezimizde bulunan yüksek nitelikli kimyager/kimya mühendisi kadrolarımız ile gerek yeni ürün yatırımlarımız gerekse mevcut ürünlerimizin fayda kapasitesini artıracak çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Teknolojinin getirdiği tüm imkanları Ar-Ge merkezlerimizde hazır tutuyor ve fuarlar başta olmak üzere tasarım ve ürün geliştirme çalışmaları kapsamında dünyanın birçok noktasına ekiplerimizle seyahatler düzenleyerek gelişmeleri ve trenlerin nerelere doğru gittiğini yakından takip ediyoruz.
Teknolojinin yadsınamaz gücünü ele alırsak, en son kullandığınız teknolojilerden ve bu teknolojilerin markanıza, sektöre kattığı ivmelerden bahseder misiniz?
Eyüp Sabri Tuncer’in teknolojiyi kullanma kültürü çok eskiye dayanan bir gelenek. Kurulduğumuz yıllardan bu yana üretim, toptan satış, perakende satış, ithalat, ihracat ve online satış gibi birçok alanda liderlik ve öncülük etmekteyiz.
Örneğin; 1980’li yılların başında devlet tarafından Türkiye’de bilgisayarlı satış ve muhasebe ilkelerinin uygulandığı ilk firmalardan biri olduk. 2000’li yılların başında Türkiye’nin ilk online kozmetik alışveriş sitesini faaliyete geçirdik.
Fabrikamızda her yıl yenilikleri takip ederek makineleşme seviyesini yukarı çekerek insan odaklı hata risklerini minimize ettik. Tasarladığımız yeniliklerle sadece kendi sektörümüzde değil aynı zamanda ilişkide olduğumuz sektörlere de ivme katıyoruz.
Bunun bir örneği de yine 2000’li yılların başında ülkemizde ilk defa Eyüp Sabri Tuncer ürünleri ile hayatımıza giren görme engelli vatandaşlarımız için ambalajlarımızda geliştirdiğimiz “görme engelliler alfabesinin” (Braille) yaygınlaştırılması olmuştur.
Bugün neredeyse bir standart haline gelen bu uygulamanın yaygınlaşması için sarf ettiğimiz çabalar ile matbaa sektörü de makine parkurlarını yenileyerek çevre ülkelerden dahi bu yönde gelen üretim taleplerini karşılar duruma geldi.
Önümüzdeki yıllarda kişisel bakım ve ev bakım sektörüne sunmayı amaçladığınız hizmetler nelerdir?
Ar-Ge çalışmalarımız ve değişen müşteri talepleri doğrultusunda mevcut ürün gamımıza gerek kişisel bakım gerekse ev hijyeni kategorilerinde yeni ürünleri eklemeye hızla devam ediyoruz.
Buradaki odak noktamız yine doğal içerekli, doğayla ve diğer canlılar ile dost, verimliliği yüksek ürünler ortaya çıkararak markamızın ulaştığı lider konumunu sürdürmek olacaktır.
Özellikle kişisel bakım sektöründe üretim\tüketim hacmini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sadece ülkemizde değil dünyada da kişisel bakım sektörünün her yıl ciddi oranda artışlar kaydettiğini görüyoruz.
Ülkelerin gelir seviyelerinden bağımsız olarak insanların kendini iyi ve güzel hissetme ihtiyaçlarının yanı sıra bunları sağlamak için gerekli girdilerin, teknolojinin, ülkeler arası ticaretin yaygınlaşması ile kozmetik bir lüks tüketim mecrası olmaktan çıkıp, ihtiyaç haline dönüştü.
Her yıl daha da artan bu potansiyeli ülke olarak çok iyi değerlendirmemiz gerektiği kanaatindeyiz. Ülkemizin ve dünyanın ihtiyaçlarını çok iyi anlayarak üretim süreçlerimiz ile birlikte ürün geliştirme çabalarımızı da bu yöne doğru kaydırmalıyız.
Tüketmenin egemen olduğu bir dünyada, insanlığa değer katmak adına yürüttüğünüz sosyal sorumluk projelerinizden bahseder misiniz?
Dünyamızın sınırlı kaynaklarının en etkin şekilde kullanılması, verimlilik, şeffaflık ve sürdürülebilirlik kavramının tüm insanlığın hayatının bir parçası haline gelmesi için Birleşmiş Milletler çatısı altında yürütülen UN GLOBAL COMPACT girişimin 2010 yılından bu yana Türkiye ayağının bir bileşeni olmaktan gurur duyuyoruz.
Her yıl bu konuda hazırladığımız sürdürülebilirlik raporumuzla yıl içinde ne gibi faaliyetlerde bulunduğumuzu raporluyor, paydaşlarımızla şeffaf bir iletişim olanağı sunuyoruz. Bu çatı altında geliştirilen fikir ve çalışmalara katkı da bulunarak kitlesel fayda oluşturma çabalarına desteğimizi sürdürüyoruz.
Bununla birlikte yine ülkemizin de içinde bulunduğu G20 gelişen ve gelişmekte olan ülkeler topluluğu öncülüğünde Uluslararası İşverenler Teşkilatı (IOE) ve OECD Nezdinde ILO’nun desteği ile kurulan ve Küresel İşbaşında Eğitim Ağı (GAN) Türkiye organizasyonunun kurucu üyesiyiz.
Bu organizasyon sayesinde ülkemizin adeta kanayan yarası olan nitelikli iş gücü sorununa çözüm bulmak, insan gücü yetiştirme ve bu iş gücünü üretim sahasında değerlendirme çalışmalarına katkı vermek suretiyle genç işsizlik oranlarını maksimum oranda aşağı çekmek için yürütülen çalışmalara destek veriyoruz.