Sayın Çağdaş Çağrı, Eigenmann&Veronelli Türkiye Pazarına giriş süreci, poliüretan sektörüne yönelik hizmet verdikleri ürün gruplarının özellikleri hakkındaki sorularımızı yanıtladı, sektöre yönelik görüşlerini bizimle paylaştı.
Okurlarımıza kısaca kendinizden, eğitim durumunuzdan, firmanızdaki konumunuzdan ve sektördeki profesyonel özgeçmişinizden bahsedebilir misiniz?
1976, İstanbul doğumluyum. Orta ve lise öğrenimimi İstanbul Erkek Lisesi’nde tamamladıktan sonra,
Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümünden 2000 yılında mezun oldum.
Ardından İngiltere’de Exeter Üniversitesi’nde Finans ve İşletme alanında yüksek lisansımı yaptım ve Türkiye’ye döndüm. Askerlik görevimin ardından çalışma hayatıma Şişecam firmasında ihracat satış pozisyonunda başladım.
Burada kısa bir süre çalıştıktan sonra, 2003 yılında Bayer Türk Endüstri Ürünleri Bölümü’nde kauçuk ve boya hammaddelerinin satışından sorumlu olarak göreve başladım ve o zamandan bu yana kimya sektörünün içindeyim.
Yaklaşık 5 yıllık Bayer kariyerim, benim için eşsiz bir deneyim oldu. 2008-2015 yılları arasında Brenntag Kimya’da kauçuk, plastik, boya bölümlerinin yöneticiliğinin yanısıra; son iki senelik dönemimde Brenntag Avrupa’nın kauçuk grubunda çeşitli görevler üstlendim.
Kasım 2015 yılı itibarı ile de Eigenmann & Veronelli’nin Türkiye yapılanmasında Genel Müdür olarak kariyerime devam etmekteyim.
Firmanızın kuruluşundan bu yana gelişim sürecinden, Türkiye Pazarına giriş sürecinden bahsedebilir misiniz?
Eigenmann &
Veronelli kuruluşu 1910 yılına dayanan, İtalya-Milano merkezli bir aile şirketidir. Firmanın ana faaliyet alanı özel ve performans kimyasallarının üretim, ithalat, satış ve dağıtımı olup, bu hizmetleri en iyi şekilde sunabilecek her türlü teknik altyapı ve insan kaynağına sahiptir.
Yaklaşık 300 Milyon Euro cirosu olan firmanın, toplam satışlar içinde %20’lik bir kısmı kendi ürettiği kimyasallardan sağlanmaktadır.
İtalya pazarında alanında lider konumda olan E&V, 2002 yılında E&V Iberica ofisini kurarak İspanya ve Portekiz pazarına, daha sonra Rusya ve son olarak da ülkemizde 2013 yılında Parkim firması ile ortaklığa giderek uluslararası bir yapıya dönüşmüştür.
2013 yılı öncesinde de Parkim,E&V’nin Türkiye’deki acenteliğini yapmakta olduğundan, E&V ürünleri ülkemizde özellikle kozmetik ve deterjan alanlarında tanınmaktaydı.
Yaklaşık 2,5 yıl süren bu ortaklı yapı, 2016 yılının ilk yarısında sona erdi ve E&V Türkiye, %100 E&V SpA’nın bir iştiraki olarak,kozmetik-deterjan endüstrisinin yanısıra diğer endüstriyel alanlarda da ürün portföyünü geliştirerek faaliyetlerine devam etmektedir.
Ürün gruplarınız nelerdir? Poliüretan sektörüne yönelik hizmet verdiğiniz ürün grubunuz hakkında ayrıntılı bilgi verebilir misiniz?
E&V’nin 18 ana endüstriye yönelik oldukça geniş bir ürün gamı bulunmaktadır. Bunların arasında poliüretan, yapıştırıcı, kauçuk, plastik, boya, gıda, yem, ilaç, kozmetik ve deterjan en başlıca sektörlerdir.
Temsilciliklerini yaptığı lider kimya üreticilerinin yanısıra E&V, İtalya’nın kuzeyinde sahip olduğu iki üretim tesisinde 36 reaktörü ve 40.000 ton üretim kapasitesi ile başta esterler, emulgatörler, proses kolaylaştırıcılar, köpük kesiciler, ftalatsız plastifiyanlar olmak üzere 400’ü aşkın kimyasalın üretimini gerçekleştirmektedir.
Firmamız, poliüretan sektörüne yönelik çeşitli katalizörler, izosiyanat, polieter ve polyester polioller, alev geciktiriciler, şişirici ajanlar, nem alıcılar ve plastifiyan grubu ürünler sunmaktadır.
Satış faaliyetleriniz hakkında neler söyleyebilirsiniz? Ağırlıklı olarak hangi bölgelere satış gerçekleştirmektesiniz?
E&V Türkiye olarak asıl faaliyet alanımız iç piyasadır.İstanbul’da bulunan merkez ofisimizin yanısıra İzmir’deki satış yöneticisi ekip arkadaşımızla, başta Marmara, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri olmak üzere, ülkemizde hammadde ihtiyacı olan tüm bölgelerde satış ve dağıtım faaliyetimiz bulunmaktadır.
Depomuz Türkiye’deki sanayinin merkezi sayılabilecek Gebze sınırları içindedir. Her biri kendi alanında uzman satış ekibimiz, düzenli olarak hem merkezimizde hem de temsilciliğini yaptığımız firmalarda aldıkları eğitimler ile sürekli olarak sektörlerindeki yenilikleri takip etmekte ve kendilerini geliştirme fırsatı bulmaktadır.
Piyasadaki ürünlerinizin mevcudiyetlerini uzun süre devam ettirebilmelerini sağlamak için önem verdiğiniz konular nelerdir?
Her alanda olduğu gibi kimya sektöründe de yeni teknolojiler, değişen ihtiyaç ve talepler, çevre ve sağlık standartları ve ekonomik sebeplerden ürünlerin yaşam döngüsü hızla değişiyor. 5-10 sene önce lanse edilmiş yeni sayılabilecek bir ürün için bile bu risk geçerli.
Üretimini yaptığımız hammaddelerde hem Ar-Ge ve inovasyon faaliyetleri hem de üretim maliyetlerini aşağıya çekecek yatırımlar ve proseslerdeki iyileştirmelerle piyasadaki rekabetçi konumumuzu sürdürmeye ve geliştirmeye çalışıyoruz.
Kurum içi iletişiminiz ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Çalışanlarınızın performansını artırmaya yönelik ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Türkiye’deki ortaklarımızdan ayrıldıktan sonra geçtiğimiz sene çok ciddi bir yapılanmaya gittik. Bu süreçte ürün gruplarımız, tedarikçi geliştirme, altyapı çalışmalarının yanısıra, ekibimizi de büyük oranda yeniledik, büyüttük ve geliştirdik. Kısa bir süre içinde çalışanlarımız arasında çok iyi bir uyum ve sinerji yakaladığımızı düşünüyorum.
Açık ve şeffaf iletişim, karşılıklı güven ve yardımlaşma, çalışanlarımıza sunulan sorumluluk ve buna paralel yetkilendirilme ve düzenli ihtiyaca yönelik eğitimler neticesinde; işinden mutlu, aidiyet duygusu ve iç motivasyonu yüksek, başarı odaklı bir takım yarattığımızı söyleyebilirim.
Poliüretan sektörü hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Sektöre iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Poliüretan hammadeleri ile ilk tanıştığım Bayer’de, bu sektörün ne kadar büyük olduğunu; mobilyadan otomotive, beyaz eşyadan ayakkabı sektörüne hayatımızın içinde olan sayısız mamulde kullanıldığını öğrenmem benim için büyük sürpriz olmuştu.
Bence inşaat, otomotiv ve beyaz eşya gibi Türkiye’nin en temel ve lokomotif sektörleri gelişmeye devam ettiği sürece, yalıtım alanındaki bilincin gelişmesi ve mevzuatların daha sıkı uygulanmasıyla, poliüretanın ülkemiz için talebi hep yüksek seyredecek bir ürün olacağını düşünüyorum.
Eigenmann & Veronelli olarak ana şirketimizde sahip olduğumuz bilgi ve deneyimimizi, lokal şartlara ve ülkemiz gerçeklerine uyumlayarak, müşterilerimize en yüksek katma değeri yaratacak hizmet kalitesini sunmaya çalışıyoruz.
Son olarak; iş hayatının yarattığı stresin olumsuz etkilerinden korunmak adına boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizi daha iyi tanıyabilmemiz adına bize hobilerinizden bahsedebilir misiniz?
Bulunduğum pozisyonun sorumluluğu, gün içinde almamız gereken birçok kritik karar ve işimizin yoğunluğu doğal olarak stres yükümüzü artırıyor. Diğer yandan firmamız çok yeni olmasına rağmen, herkesin sorumluluk aldığı, proaktif ve işini çok seven bir takımla çalışıyor olmam en büyük şansım.
Tabii ki iş ve özel yaşam dengesine de önem veriyorum. Boş zamanlarımı ailemle ve arkadaşlarımla vakit geçirerek, seyahat edip, yeni yerler, kültürler tanıyarak ve olabildiğince spor yaparak geçiriyorum.