Avrupa’nın Başkenti: Paris

Avrupa’nın Başkenti: Paris
  • 22.07.2022
Sen nehrinin kıyısına kurulu Fransa’nın başkenti Paris, simgesi Eyfel Kulesi, krem rengi binalarının yeşil uzun ağaçlarla güzel uyumu, Dünya’nın en seçkin müzesi Louvre ile en çok turist çeken başkentlerinden biri. Aşk şehri unvanı ile de anılan Paris, insana gerçekten kendini aşık hissettiriyor. Hele ki sonbahar ve şehirdeki uzun ağaçlar hafiften turunculaşmaya başladı ise… Kozmopolit bir şehir olan Paris’te yapılacak çok şey var ve birkaç günde bu şehri gezmek pek mümkün değil. Bu sebeple kendi seyahatimden yola çıkarak Paris’te gezilmesi gereken başlıca yerleri sizler için derledim. eyfel kulesi Eyfel Kulesi: Kule, Fransız Devrimi’nin 100. yılına özel düzenlenecek sergi için Gustave Eiffel tarafından inşa edilmiştir. Başta geçici olarak yapıldığı düşünülen kule Fransız halkının çok beğenisini kazanmamıştı. Fakat zaman içinde turistlerin ilgisini çekti ve şehrin simgesi haline geldi. Eyfel Kulesi’nin en üstünde şehre tepeden bakıp, şehrin düzenine hayran olacağınız seyir terası bulunuyor. Seyir terasına çıkmak istiyorsanız mutlaka online bilet almanızı tavsiye ederim. Aksi halde uzun bir sıra beklemeniz gerekebilir. Eyfel Kulesi’nden şehri seyretmek kadar kulenin önünde uzanan yeşil alan Champ de Mars’ta uzanıp Eyfel Kulesi’ni seyrederek piknik yapmak da çok keyifli...   Louvre Müzesi: Louvre Müzesi dünyanın en seçkin eserlerinin sergilendiği, en büyük müzeleri arasında yer alıyor. Louvre’u bir günde gezmek pek mümkün değil, müzenin içerisinde 35 bin eser bulunuyor. Müzenin içerisindeki eserler kadar yapısı da dikkat çekici. Büyük kapıları, geniş avluları ve içerisine hâkim olan sade şıklıkla gerçekten oldukça görkemli bir bina...   Arc de Triomphe (Zafer Takı): Napolyon Bonapart Austerlitz savaşından galip dönen askerlerin evlerine zafer takı altından geçerek döneceklerini vadetmiş ve Paris’in yaratıcısı olarak kabul edilen Georges Eugene Haussmann’a tagın yaptırılmasını emretmiştir. Tagın iç ve dış yüzeyinde Fransız zaferlerinin ve Fransız generallerinin isimleri yazmaktadır.   Sacré-Coeur: Montmartre tepesinde yer alan, şehri en güzel gören yerlerden biri olan Roma Katolik Bazilikası... Bazilikanın çimenleri Parisliler ve turistler tarafından en çok ziyaret edilen noktalar arasında yer alıyor. Paris’in en ünlü kiliselerinden biri olan Sacré - Couer’un tasarımı Paul Abdi tarafından yapılmıştır. Oldukça görkemli olan yapının içerisinde yer alan Muhteşem İsa Mozayiği, Atlı Heykeller ve İsa Heykeli bence mutlaka görülmesi gerekenler arasında. [caption id="attachment_142712" align="aligncenter" width="347"]Sacré-Coeur Sacré-Coeur[/caption] Montmartre: Paris, 20 bölgeden oluşuyor ve Montmartre bölgesi benim şehrin en sevdiğim bölgelerinden biri. Eskiden Montmartre sanatını icra etmek isteyen sanatçıların, dansçıların, toplumdan dışlanmış kimselerin konakladığı bir bölgeymiş. Zaman içinde ise bu bölge herkesin gece hayatı için gittiği, ünlü sanatçıların yoğun olarak ikamet ettiği mahalleye dönüşmüş. Montmartre’de ressamlar tepesi diye adlandırılan bölümde, sokak sanatçılarının resmettiği eşsiz resimleri eserleri görebilir; resim çizerken kendilerini izleyebilirsiniz. Le Marais: Parisyen gibi yaşamak ne demenin olduğunu turistik bölgeleri gezdiğinizde pek anlayamayabiliyorsunuz. Hatta Paris biraz soğuk, sadece turistik bir şehirmiş gibi gelebiliyor insana. Bu algıyı ise Marais bölgesini de görerek aklınızdan silebilirsiniz. Gençlerin takıldığı kafeler, şık galeriler, küçük butikler... Parisliler ve farklı kültürden insanlar çoğunlukla bu bölgede sosyalleşiyor.   Notre Dame Katedrali: Katedral, Sen nehri üzerindeki ‘Ile de la Cite’ olarak adlandırılan ada üzerinde yer alıyor. Gotik tarzı ile Paris’in tümünden biraz daha farklı bir mimariye sahip olan Notre Dame aslına başka bir kilisenin kalıntıları üzerine inşa edilmiştir. Zamanında yıkılmak istenen kilise Victor Hugo’nun ‘Notre Dame’ın Kamburu’ eseri ile bugünkü ününe kavuşmuştur. Bu görkemli yapıyı mutlaka ziyaret etmenizi öneririm. [caption id="attachment_142714" align="aligncenter" width="340"]Notre-Dame Cathedral Notre-Dame Cathedral[/caption] Paris’te Yeme-İçme: Paris dendiği anda benim aklıma ilk olarak kuruvasanlar geliyor. Şehirde kuruvasan yapan bir sürü pastane bulunuyor. Birçok seçenek olsa da benim en sevdiklerimden biri Stroher, özellikle bademli kuruvasanları çok güzel. Paris gastronominin başkentlerinden biri olarak geçiyor. Soğan çorbası, istiridye, salyangoz, kaz ciğeri, tartar, çeşitli soslu biftekler Fransızların en meşhur yemekleri arasında yer alıyor. Fransız lezzetlerini tadabileceğiniz restoran olarak Les Antiquaires’i öneririm. Paris deneyimlenecek çok öğe barındıran, soğuk gibi gözükse de içinde kendine özgü hareketli bir şehir hayatına sahip bir şehir. Paris’teki şehir hayatına karışmak, tarihi binaların özenle korunduğu sokaklarında gezmek gerçekten çok keyifli.         Hazırlayan : Nilsu Kotil  

Yazıyı Paylaş