Dünyanın önde gelen kozmetik ve güzellik markalarından Avon, tüm güzellik ve kişisel bakım ürünleri ile Leaping Bunny onayını aldı. Cruelty Free International'ın Leaping Bunny Programı, hayvan deneylerini kısıtlayan yasaların ötesine geçen gereklilikleri ile dünya çapında geçerli saygın bir standart olarak öne çıkıyor.
Faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde ürünleri için hayvanlar üzerinde test yapmaya son veren ilk global kozmetik markası olan Avon, Leaping Bunny onayını* alarak hayvanlar üzerinde test yapılmayan yöntemlerin kabul edilmesi konusundaki 30 yıllık taahhüdünü bir kez daha vurguladı.
Cruelty Free International Leaping Bunny Programı, hayvan deneylerini kısıtlayan yasaların ötesine geçen gereklilikleri ile cruelty-free ürünler için dünya çapında geçerli saygın bir standart olarak öne çıkıyor. Onay almak için tüm tedarik zinciri, Leaping Bunny'nin kriterlerine uygunluğu sağlamak üzere titizlikle denetleniyor.
8.000'den fazla ham maddenin taranması ve 4.000'den fazla ham madde tedarikçisiyle çalışılması gerekilen bu süreçte, Avon kademeli bir yaklaşımı benimsedi.
Geçtiğimiz yıl Avon parfüm kategorisi, Avon Care ve Anew ürünleri ile Leaping Bunny onayı alan Avon’un artık tüm güzellik ve kişisel bakım ürünleri Leaping Bunny Onaylı.* Dünyanın önde gelen kozmetik ve güzellik markalarından Avon, hayvan refahından, güvenlilik standartlarından veya yasal gerekliliklerden ödün vermeden, müşterilerin beklentilerini aşan ürünler sunma taahhüdünü sürdürmekte kararlı.
“8.000'den fazla ham madde taraması gerçekleşti”
Cruelty Free International'ın Leaping Bunny Programı kapsamında onay* almaktan mutluluk duyduklarını belirten Avon Türkiye Genel Müdürü Hasan Ulutürk, ‘’Hayvanlar üzerinde test yapılmayan yöntemlerin kabul edilmesi için otuz yıl çalıştıktan sonra, bu dönüm noktasına ulaşıp Leaping Bunny onayını aldığımız* için gurur duyuyoruz. Bu başarı, güzelliğin her anlamda hayvan testi yapılmadan olması gerektiğine inancımızı ve dünyayı herkes için daha iyi bir yer haline getirme taahhüdümüzü yansıtmaktadır. Leaping Bunny için başvuran markalarda artış gözlemleniyor. Bu da tüketicilerin cruelty-free ürünlere yönelik küresel talebinin markaların faaliyetlerini etkilediğini gösteriyor. Bu hepimiz için umut verici bir tablo. Önümüzdeki dönemlerde de Cruelty Free International ile bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdüreceğiz.’’
