Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Başkanı Sayın Haluk Erceber ile Söyleşi

Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Başkanı Sayın Haluk Erceber ile Söyleşi
  • 19.10.2020
Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Başkanı Sayın Haluk Erceber ile derneğin faaliyetlerine ve kimya sektörünün gelecek yıllarına değindiğimiz keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Erceber, aynı zamanda sektörü daha da ileri taşımak adına yapılması gerekenlerden bahsetti. [caption id="attachment_105278" align="aligncenter" width="472"]Haluk Erceber Haluk Erceber[/caption]

Haluk Bey, bize kendinizden ve profesyonel geçmişinizden bahseder misiniz?

İstanbul doğumluyum. Vefa Lisesi’nden mezun olduktan sonra İ.T.Ü Kimya Metalurji Fakültesi’nde, Kimya Mühendisliği öğrenimi görerek 1982’de mezun oldum. Kimya Sektöründeki kariyerime 1985 yılında Organik Kimya San. ve Tic. A.Ş. Üretim Bölümü’nde başladım. 1989-1997 arasında Türk Hoechst Kimya Bölümü’nde Üretim Müdürü olarak çalışma hayatıma devam ettim. Bu dönemde Türk Hoechst’ün su bazlı akrilik polimer dispersiyonu üretim kapasite artışını gerçekleştirerek sektör lideri olmasında önemli rol oynadım.Bu dönemde Frankfurt merkezde yapılan Fabrika Yönetimi, İş Güvenliği ve Ar-Ge ile Üretim Eğitimleri aldım. Hoechst’ün tüm dünyada faaliyetlerine son verme kararından sonra Temmuz 1997’de Organik Kimya Fabrika Müdürlüğü görevine getirildim. On beş yıllık süreçte Kemerburgaz tesisindeki yüksek kapasite artışının sağlanması ile Rotterdam’da ve İstanbul Serbest Bölgede iki ayrı yeni tesisin yapımı ile devreye alınmasında (2007) önemli roller üstlendiğimi düşünüyorum. 2014 yılı başından itibaren Tesis ve Dış İlişkiler Müdürü unvanı ile CEO’yabağlı olarak ilave işler üstlendim. 12 yıldan beri İSO 28. Temel Kimya Meslek Komitesi Başkanı ve Meclis Üyesiyim. Ayrıca 2014 yılından bu güne, Chemport Kimya Sanayicileri Derneği’nin Kurucu Başkanlığını da sürdürmekteyim. Halen, TOBB Kimya Meclisi Üyeliği görevinide sürdürmeye devam ediyorum. 22 Şubat 2018 tarihinde yapılan Genel Kurulda Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Başkanlığına getirildim. 19 Şubat 2020 tarihli Genel Kurulda da üç yıllık dönem için Başkanlığımın devam etmesi oy birliği ile yeniden kabul edildi. Halen, CEFIC temsilcisi ve AFEM Başkanlar Kurulu doğal üyesiyim. 19 yaşında bir kız çocuğu sahibiyim ve basketbol, binicilik, futbol sporlarına ilgi duymaktayım. TKSD Ekip

Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği (TKSD) Türkiye’de Bakanlıklar ve Avrupa Kimya Federasyonu arasında köprü görevi gören önemli derneklerden biri. Bu kapsamda gerçekleştirmiş olduğunuz faaliyetlerinizden bahseder misiniz?

Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği (TKSD) 1986 yılında kuruldu. Bünyesinde bulundurduğu seçkin, deneyimli çalışanları ve her biri kendi alanında zirveye çıkmış iş insanlarından oluşan Yönetim Kurulu üyeleri ile hizmet ağını tüm Türkiye’ye yaymayı hedeflemektedir. Türkiye’deki tüm sanayi bölgelerinden katılmasını arzu ettiğimiz yeni üyelerle daha da güçlenerek sektörümüzü büyütmek vizyonumuzun önemli bir boyutunu teşkil etmektedir. Derneğimiz 1993 yılında Avrupa Kimya Sanayicileri Konseyi CEFIC’e üye olmuştur. Türkiye’deki en önemli hedefimiz Türk kimya sanayisinin hızlı bir şekilde gelişerek Avrupa kimya sanayisine yaklaşması ve yakalamasıdır. Bu konuda da özellikle son yıllarda CEFIC’ten büyük destek almaktayız. Bunun yanında Türkiye’de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve CB Yatırım ofisi gibi önemli kurumlarla üyelerimiz arasında köprü oluşturarak üretimin tedarik zincirinden ihracata kadar olan her adımındaki sorunların çözümünde önemli bir rol üstlenmekteyiz. Özellikle pandemi sürecinde; REACH ve KKDİK, yeni yatırım ve yatırımcılar, sektörün gelişmesiyle ilgili mevzuatlar, teşvikler, Avrupa Yeşil Mütabakatı, İklim Yasası, Sınırda Karbon Vergisi, Sürdürülebilirlik, ihracatın arttırılması, Dijitalleşme ve Döngüsel Ekonomi konularında Türk kimya sanayisini daha da ileri taşımak adına çok önemli bilgi paylaşımları gerçekleştirdik. Türk kimya sanayisi 62 milyar Dolarlık bir pazara sahiptir. Bu pazarı geliştirmek ve dünya pazarından aldığı payı daha da artırmak adına çok hızlı ve düzenli bir strateji ile çalışıp, Avrupa Birliği’ne daha da yakın olma düşüncesi içerisindeyiz. TKSD Ödül

Kimya sektörü pandemi sürecini nasıl geçiriyor? Özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında sektörde olumlu tablonun hakim olması hakkında neler söylemek istersiniz?

Yılın ilk üç ayına baktığımızda kimya sektörü için olumlu bir tablonun hâkim olduğunu gördük. İhracatta yüzde 5,5 civarında meydana gelen artış, üretimlerin gerçekleşmesi ve yüzde 70’lik kapasite kullanımı bu olumlu havayı bize göstermiş oldu. Hatta bazı firmalarımız kapasite kullanımlarında yüzde 80’i dahi gördü. Ancak pandemi sürecinden her sektör gibi kimya sektörü de etkilendi. Özellikle, Nisan ve Mayıs aylarında sokağa çıkma yasaklarının başlaması ile üretimlerde aksamalar meydana geldi. Tabi ki herkes çalışanlarının bu salgından korunmasının şart olduğunun bilincindeydi ve bu sürece son derece özenli yaklaşıldı. Şirketlerin önlemlerini hızlı bir şekilde alması ile çalışanların bu sürece hemen adapte oluşu üretimde devamlılığı beraberinde getirdi. Firmaların bu süreçte TSE’den ve yurt dışı firmalarından aldıkları sertifikalı sağlık önlemleri sonucunda, gerekli yükümlülüklerin yerine getirilmesi ile üretimleri hızlandırmak daha da kolaylaştı. Açıkçası pandemi sürecinde Avrupa’ya göre Türk kimya firmaları hızlı davrandı ve çok daha başarılı oldu. Bu da bizim için çok takdir edici ve sevindirici bir gelişme oluşturdu. Sektörümüz bu önlemlerle mücadeleyi asla bırakmadı. Güvenlik önlemleriyle neredeyse tam kapasiteye yakın çalışma sonucunda ihracat rakamlarımızda 2019 yılındaki seviyeyi aynen yakalamış olduk. 2020 Haziran ayı sonunda yüzde -2’lik gerilemesi yerini Temmuz ayı sonunda farkın kapanmasıyla sıfıra indirdi.

2021 yılı kimya sektörü için öngörüleriniz nedir? Sektörde ne gibi başlıklar üzerinde durulacak?

Öncelikle Avrupa tarafına baktığımızda 2021 yılı ön görüleri Avrupa’da pek de iyi değil. Taleplerin artışı sektördeki beklentiler açısından önemli bir kıstas. Şu andaki beklentiler AB’de 2021 yılında ilk 6 aylık sürecin yüzde sıfır büyüme ile gerçekleşeceği yönünde. Ancak şunu kabul etmek gerekir ki Türkiye, Avrupa’ya göre iç pazar açısından çok daha şanslı bir ülke. Çünkü her zaman çok hızlı canlanabilen ve ilerlemeye müsait bir iç pazara sahibiz. 2021 yılının ilk üç ayında belki çok fazla satış olmasa bile yine aynı yılın kalan aylarında -özellikle de aşı bulunabilirse- kimya sektörünün performansında çok daha fazla artış olacaktır. Hatta 2017 yılındaki tablo gibi olumlu bir büyüme ile de karşı karşıya kalabiliriz. Pandemi her ne kadar sektörde etki bıraktıysa da Türk kimya sektörü bu yıl umduğumuzdan çok daha iyi bir şekilde üretimini sürdürdü. Beklentilerimiz 2021 yılının daha iyi bir şekilde ilerlemesi yönünde. Uzun vadede düşünerek, sektörde yeni yatırımların olması ve yabancı yatırımcıları ülkemize çekerek, sektörde karşılaşılan sorunları en aza indirgeyerek ve risklere karşı önlem alarak 2021 yılını daha verimli, yüksek üretim ve ihracat ile geçirebiliriz.

Kimya sanayisini daha da ileriye taşımak adına sektörde gerçekleşmesi gerekenler nelerdir?

Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği olarak her zaman Bakanlıklarımızın, ilgili resmi kurumların yanında olduk ve kimya ile ilgili yapabileceğimiz her türlü desteği verdik. Kimya sanayisini daha da ileriye taşımak için ülkemizde mutlaka yeni ve teknolojik yatırımların gerçekleşmesi gerekmektedir. Hem pazara yakın hem de deniz kenarında kümelenmelerin olması özellikle yabancı yatırımcılar için mıknatıs etkisi yaratmaktadır. Çünkü yabancı yatırımcılar, yatırım gerçekleştirmeden önce iki maddeyi çok önemsiyor. Bunlar; limana yakınlık ve pazara yakınlık. Hem zaman hem nakliye hem de fiyat performansı açısından önemli olan bu iki maddeyi en iyi şekilde değerlendiren ülkelerden biri, 1 trilyon 193 milyar Euro’luk kimyasal satışını gerçekleştiren dünya lideri Çin’dir. Çin‘de 66 adet kimya kümesi bulunmaktadır. Dünya geneline baktığımızda ‘özellikli kimyasallara’ geçiş olduğunu görmekteyiz. Avrupa Birliği’nin bugün dimdik ayakta durmasının en büyük nedeni de özellikli kimyasallar üretimine 2000’li yıllarda herkesten önce geçmesidir. Bunu rakamlara dökecek olursak, Avrupa Birliği’nin 2018 yılında toplam 565 milyar Euro’luk kimyasal satışının yüzde 27’si, özellikli kimyasallara aittir. Ar-Ge ve İnovasyona dayalı olan bu ürünler tamamıyla teknolojik olup hem müşterilere hem de kullanıcılara değer kazandırmakta. Türk kimya sanayisi ise bu yoldan ilerlemek durumundadır. AB’deki büyüme özellikle, olgun pazarlar ve yaşlanan nüfus nedeniyle düşük kalırken, AB’nin ticaret fazlası ise yüksek seviyeleri korumaktadır. Göç, dijitallesme ve popülizm ve diğerleri gibi başka yapısal faktörler önümüzdeki yıllarda kimyasal ticaretinin gelişimini derinden etkileyecektir. Diğer bölgelerden artan rekabetin yanısıra bu göreceli gerilmenin diğer olası nedenleri arasında, yüksek enerji fiyatları, geciken inovasyon, paranın değer kaybetmesi ve Ar-Ge’de istenen seviyeye ulaşılamaması önümüzdeki engeller olarak sayılabilir. Ancak yine de Türk Kimya Sanayisinin geleceğini AB’ye yönelik ticari ve karşılıklı yeni yatırım bağlarıyla güçlendirmek gereklidir.    

Yazıyı Paylaş