Türkiye'nin lider iletişim (çağrı) merkezi çözümleri sağlayıcılarından biri olan Procat, sürdürülebilirlik konusundaki yenilikçi yaklaşımlarıyla sektörde öncü bir rol üstleniyor. Procat, sürdürülebilirliği temel alarak müşteri hizmetlerinde mükemmellik sağlamayı amaçlarken çevresel ayak izini minimuma indirmeyi hedefliyor. Özellikle yeni nesil teknolojilere yaptıkları yatırımlarla, ekolojik ve ekonomik sürdürülebilirlik standartlarını daha da yükseltmeyi planladıklarını belirten Procat CEO’su Eniz Akdağ, bu stratejilerinin hem çevreyi koruma hem de sektördeki lider konumlarını güçlendirme hedeflerini başarıyla birleştirdiğini ifade etti.
Sürdürülebilir yaklaşımlarıyla sadece bugünü değil, geleceği de düşünerek hareket eden çağrı merkezi sektörünün öncü şirketlerinden Procat, yapay zekâ destekli ekolojik çözümlerden verimliliği merkeze alan hizmet anlayışına kadar her alanda fark yaratmayı başarıyor. Bu başarıyı ileriye taşımak adına iletişim merkezi sektöründe sürdürülebilirlik konusunda öncü adımlar attıklarını söyleyen Procat CEO’su Eniz Akdağ; “Sürdürülebilirliği her şeyin üstünde tutuyor, verdiğimiz her hizmette bu yaklaşımı vazgeçilmez bir prensip olarak belirliyoruz. Müşteri deneyimi odaklı sürdürülebilir hizmet anlayışımız ile çok sayıda yerli ve global markanın iletişim merkezlerini yönetiyor; havacılıktan finansa, otomotiv sektöründen e-ticaret ve telekom sektörüne kadar birçok farklı alandan markaya iletişim merkezi hizmeti veriyoruz. Hizmet sağlayıcısı olarak faaliyetlerimizin çevreye olan etkisini en aza indirecek yaklaşımlar benimsiyor, çevre dostu teknolojilere yatırım yaparak enerji tüketimini azaltmayı ve karbon salınımını düşürmeyi amaçlıyoruz. İletişim merkezlerinde enerji verimliliği yüksek sistemler kullanarak iş süreçlerimizde gereksiz enerji tüketimini önlüyoruz” dedi.
Sürdürülebilir iş modelleri ile hem sektöre hem de çevreye katkı sağlıyor
Şirket olarak önceliklerinin verimliliği artıran ve maliyetleri düşüren yenilikçi çözümler sunmak olduğunu vurgulayan Eniz Akdağ; “Bunun için bulut tabanlı iletişim sistemleri ve yapay zekâ destekli otomasyon teknolojilerimiz ile müşterilerimize daha hızlı ve etkili hizmet sunuyoruz. Böylece hem işletme maliyetlerini düşürüyor hem de müşteri memnuniyetini artırıyoruz. Elbette gelecek için de iddialı hedeflerimiz var. Bu noktada sürdürülebilir iş modelleri ile hem sektöre hem de çevreye katkı sağlamaya devam edeceğiz. Sürdürülebilirliğin sosyal boyutunu da ihmal etmiyoruz. En önemli paydaşlarımız olan çalışanlarımızın gelişimine ve refahına büyük önem veriyor, çeşitli eğitim programları ve kariyer geliştirme fırsatları sunarak yetkinliklerini artırıyor ve iş gücünün sürdürülebilirliğini sağlıyoruz. Motivasyon ekipleri kurarak şirket içi iletişim kanallarımızla anketler hazırlıyor, kararları hep birlikte alıyoruz. Bu yaklaşımımız sayesinde Great Place to Work Enstitüsü’nün yürüttüğü Türkiye'nin En İyi İşverenleri araştırmasında 1000+ çalışan kategorisinde üç kez Türkiye'nin en iyi işverenleri arasına girdik. Aynı zamanda topluma katkı sağlayan projelerde aktif rol alarak sosyal sorumluluk bilincini pekiştiriyoruz. Saygın ve güvenilir sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yaparak toplum yararına projeler üretiyor, çalışanlarımızın aktif katılımları ve destekleri sayesinde çeşitli projelerde etkin rol oynuyoruz. Teknolojiyi herkes için ulaşılabilir kılmak adına, çocuk ve engelli bireyler başta olmak üzere destekçi kurumlara teknoloji bağışlarında bulunuyoruz. Sürdürülebilirliği geniş bir perspektifte değerlendirerek her alanda yatırımlarımıza devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.