Röportaj: Gamze Ünal
Gerçekleştirdiğimiz söyleşide, Petrol Ofisi Grubu Madeni Yağlar Direktörü Sezgin Gürsu ile enerji sektöründe liderlik, inovasyon ve sürdürülebilirlik üzerine konuştuk. Ar-Ge merkezi POTEM’de geliştirilen özel formülasyonlar sayesinde elektrikli araçlardan denizcilik sektörüne kadar geniş bir ürün portföyü sunan Petrol Ofisi, yeşil enerji yatırımlarıyla da dikkat çekiyor.
Öncelikle sizi ve Petrol Ofisi Grubu’ndaki görevinizi kısaca tanıyabilir miyiz? Şirketinizin Türkiye enerji sektöründeki konumunu nasıl tanımlarsınız?
Ben Sezgin Gürsu, yaklaşık 30 yıldır madeni yağ ve akaryakıt sektörlerinde çeşitli görevlerde deneyimim bulunuyor. 2007 yılında katıldığım Petrol Ofisi Grubu’nda Ticari Satış Direktörü ve Perakende Direktörü olarak görev yaptım, 2018 yılından bu yana da Petrol Ofisi Grubu Madeni Yağlar Direktörü olarak görev yapıyorum.
Petrol Ofisi olarak akaryakıt, madeni yağ ve kimyasallar pazarının lideriyiz ve Türkiye’nin en büyük enerji altyapı gruplarından biriyiz. 2.700’ü aşkın istasyonla ülkenin en geniş akaryakıt istasyon ağına sahibiz ve 2024’te 458 milyar TL’lik ciromuzla Türkiye’nin en büyük 5 özel şirketinden biri konumundayız. Sadece bir akaryakıt dağıtım şirketi olmanın ötesinde hava, deniz ve kara araçlarının tüm yakıt ihtiyaçlarını karşılayan, 1,5 milyon metreküplük depolama kapasitesi, 18 havaalanı ikmal ünitesi ve 230 bin tonluk madeni yağ üretim tesisiyle entegre bir grubuz. Bu yıl BP Petrolleri A.Ş.’nin Türkiye’deki akaryakıt ve terminal operasyonlarını devralarak, yalnızca hizmet ağımızı genişletmekle kalmadık, aynı zamanda sektörün geleceğine yön verecek güçlü bir birleşmeye imza attık.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre, 2024 yılı itibarıyla akaryakıt pazarında yüzde 21,43’lük pazar payımız ile geleneksel liderliğimizi 17. yıla taşıdık. Petrol Sanayi Derneği’nin (PETDER) son verilerine göre, madeni yağ ve kimyasallar pazarında yurt içinde gerçekleştirdiğimiz toplam satış miktarını 2024 yılında 140 bin 417 tona çıkartarak yaklaşık yüzde 30 pazar payı ile liderliğimizi 15. yılda da koruduk.
Petrol Ofisi Grubu’nun üretim kapasitesi ve ulusal satış rakamlarınız hakkında bilgi verebilir misiniz? Ayrıca, 4 kıtada 33 ülkeye yapılan ihracat rakamlarınız ve uluslararası pazardaki konumunuz hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Kocaeli Derince’deki tesisimiz sürmekte olan yatırım projelerimiz tamamlandığında, 220 bin tonluk üretim hacmi ile global ölçekte ilk 10 fabrika arasında yer alacak. Bu kapasite artışı sayesinde, Türkiye’nin yıllık yaklaşık 500 bin tonluk madeni yağ ihtiyacının neredeyse yarısını tek başımıza karşılayabilecek seviyeye ulaşıyoruz. 400’ü aşkın ürün formülasyonu ile elektrikli araçlar dâhil tüm taşıtların ve endüstriyel sektörlerin ihtiyacını karşılayan geniş bir ürün yelpazesi sunuyoruz. Ürünlerimizin yüzde 99’u, bu fabrikamızda üretiliyor. Uluslararası pazarda da güçlü bir konuma sahibiz. Turquality programı ile markamızı yurt dışında yayıyoruz. Bu tesisimiz aracılığıyla, 40 milyon tonluk global madeni yağ pazarında 4 kıtada 33 ülkeye ihracat yapılarak ülkemize yılda yaklaşık 50 milyon dolar döviz girdisi de sağlıyoruz. Özellikle Avrupa ve yakın coğrafya başta olmak üzere, Kazakistan gibi aşırı soğuk ülkelerin yanı sıra Irak ve Libya gibi yüksek sıcaklık koşullarına sahip pazarlarda, POTEM’de geliştirilen özel formülasyonlarımızla sürdürülebilir rekabet avantajı sağlıyoruz.
Petrol Ofisi Grubu, Türkiye’nin en geniş akaryakıt istasyon ağına sahip ve aynı zamanda madeni yağ sektöründe de lider konumda. Bu başarıyı sürdürülebilir kılan temel stratejileriniz nelerdir? Son yıllarda sektörde öne çıkan inovasyonlarınızdan ve teknoloji yatırımlarınızdan bahseder misiniz?
Hem Türkiye’nin en geniş akaryakıt istasyon ağına sahip olmak hem de madeni yağ sektöründe uzun yıllardır liderliğimizi korumak, stratejik olarak birbirini besleyen ve sürdürülebilirliği esas alan bir yapıda olmamıza dayanıyor. Ülke geneline yayılmış istasyonlarımız ve entegre lojistik ağımız hem akaryakıt hem de madeni yağ tarafında müşterilerimize kesintisiz ve hızlı hizmet sunmamızı sağlıyor. Madeni yağ sektöründe ise başarımızın merkezinde inovasyon ve teknolojiye yaptığımız yatırımlar bulunuyor. Petrol Ofisi Teknoloji Merkezi (POTEM), bu yatırımlarımızın arasında ön plana çıkıyor. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından bu yıl AR-GE merkezi olarak tescillenen POTEM’de, sanayi ve otomotiv sektörlerinin her alanına, tarıma, kamu kuruluşlarına ve aralarında dünya devlerinin de bulunduğu yerli ve yabancı çok sayıda firmaya, AR-GE, kalite kontrol ve analiz hizmetleri sunuyoruz. POTEM, yılda 150 bin test kapasitesi ve güçlü AR-GE altyapısıyla hem yerli hem de uluslararası pazarlara yönelik yenilikçi ürünler geliştirmemizin de anahtarı.
Örneğin, Adaptech teknolojisiyle ürettiğimiz Maxima ve Maximus yağları, enerji verimliliği ve çevre dostu özellikleriyle sektörde öne çıkıyor. Ayrıca, Chevron ve Texaco gibi global markalarla iş birliklerimiz ve ISUZU, KIA, Subaru, Hidromek, Volvo gibi OEM’lerle ortaklıklarımızla geliştirdiğimiz “terzi işi” çözümler ve özel formülasyonlar ürün kalitemizi ve güvenilirliğimizi pekiştirmekle kalmıyor bizi sektörde daha da farklılaştırıyor. Bu ürünlerimizin yanı sıra elektrikli araçlar için hem soğutma sıvısı hem dişli yağı hem de gresimizin lansmanını da yaptık ve ürünlerimizi satışa hazır hale getirdik. Bu yıl içinde iki önemli lansman daha planlıyoruz: Türkiye’de sayısı 6 milyona yaklaşan motosikletlere yönelik özel yağ ürün hattımızı genişletiyor, sektördeki ustalarla birebir temas kurarak bu alandaki uzmanlığımızı artırıyoruz.
Sektördeki dijital dönüşüm yatırımlarımıza da hız verdik. POLAB portalı ile yağ analiz süreçlerini tamamen dijitalleştirerek müşterilerimize QR kodlu takip, anlık raporlama ve büyük veri analizi ile bakım optimizasyonu imkânı sunduk. Bunun yanı sıra, “1. Göz” uygulaması, “Konuşan İstasyon” ve UTTS (Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi) entegrasyonu gibi çözümlerle müşteri deneyimini teknolojiyle birleştiriyoruz.
Sürdürülebilirlik ve çevre konusunda Petrol Ofisi Grubu’nun 2030 ve 2050 hedefleri bulunuyor. Bu hedeflere ulaşmak için yürüttüğünüz projeler ve aldığınız önlemler hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kocaeli Derince’deki madeni yağ fabrikamızın enerji ihtiyacının üçte birini 2 bin 74 güneş paneliyle karşılıyoruz ve yeni yatırımlarımızla bu oranı üçte ikiye çıkarmayı planlıyoruz. s-POwer projemiz, 13 istasyonumuzda güneş enerjisiyle enerji üreterek yılda 800 ton karbon salımını önlüyor ve fazla enerjiyi şebekeye aktarıyor. e-POwer girişimimizle, elektrikli araç şarj altyapımızı güneş enerjisiyle destekliyoruz, böylece çevre dostu mobiliteyi teşvik ediyoruz. Ürün geliştirme süreçlerimizde, Maxima ambalajlarında yüzde 25 geri dönüştürülmüş plastik kullandığımız çalışmamız ve Maxima Hybrid motor yağı serimizle “Karbon Kahramanı” ödülü kazandık. 2022 yılından bu yana Türkiye’nin önde gelen havayolları tarafından işletilen uçaklara sera gazı emisyonlarını yüzde 80’e kadar azaltan sürdürülebilir havacılık yakıtı Neste MY Sustainable Aviation FuelTM (SAF) ikmalini gerçekleştiriyoruz. Bunların yanında lideri olduğumuz denizcilik sektöründeki PO/Marine markamızla IMO 2020 kriterleri kapsamında yeni nesil denizcilik yakıtı Very Low Sulfur Fuel Oil (VLSFO) ve Ultra Low Sulfur Fuel Oil (ULSFO) ikmali yapıyoruz. Özetle havada, denizde ve karada düşük karbonlu çözümler geliştirerek çevresel etkimizi azaltıyoruz.
Yakın gelecekte hem Türkiye’de hem de uluslararası pazarlarda Petrol Ofisi Grubu’nu hangi yeni projeler ve yatırımlar bekliyor? Sektördeki dönüşüme nasıl hazırlanıyorsunuz?
Önümüzdeki dönemde hem Türkiye’de hem de uluslararası pazarda yeni nesil enerji çözümleri, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik odaklı bir büyüme stratejisi izleyeceğiz. Emisyonları azaltan ürün geliştirme faaliyetlerimizi genişleterek, çevre dostu ve enerji verimliliği yüksek ürün portföyümüzü büyütmeye odaklanıyoruz. Yurt içindeki büyümemizi sürdürürken, ihracat hacmimizi artıracak lojistik ve üretim yatırımları da gündemimizde yer alıyor. Öte yandan, dijital altyapımızdan lojistik yönetimine ve ürün çeşitliliğine kadar müşteri deneyimini uçtan uca dönüştürmeye de devam edeceğiz.