Kimya sektörü, pek çok özelliği nedeniyle en riskli sektörler arasındadır. Hem kullanılan hammadde, yarı ürün ve ürünlerin doğası gereği hem de iş süreçlerinin ve bu süreçlerde kullanılan ekipmanların yapısından dolayı önemli tehlikeler barındırmaktadır.
Bu yapıdan dolayıdır ki, kimya sektöründe faaliyet gösteren firmalar herhangi bir sektörün tabi olduğu yasal düzenlemelerin yanında, iş iş sağlığı ve güvenliği, atık yönetimi ve tehlikeli madde mevzuatı gibi geniş kapsamlı bir kurallar bütününe tabidir.
Ancak, ne yazık ki günümüzde insanların ve diğer canlıların, çevrenin ve malların tehlikelerden korunmasını, bir riskin gerçekleşmesi durumunda karşılaşılabilecek zararların en aza indirgenmesini amaçlayan tüm bu kuralların pratikte etkin bir şekilde uygulandığını söylemek pek de mümkün değil.
Bu konudaki çarpıcı göstergelerden bir tanesi TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre, kimya sektöründe ülkemizde günde kayda geçen, süreli veya süresiz işgörmezlik veya can kaybı ile sonuçlanan, ortalama 3 iş kazasının gerçekleşiyor olması.
Bu tabloya ulaşılmasında elbette tek bir sebep etkili değil. Benzer şekilde, konunun paydaşlarından tek bir tanesini sorumlu tutmak da mümkün değil.
Eğitim eksikliğinden tüm düzenlemelerin bir arada uygulanmasının zorluğuna, takip ve denetim eksikliğinden mevzuatı bilmemeye, maliyet baskısından zorlu çalışma koşullarına kadar pek çok etkenin birleşmesiyle bu olumsuz sonuçlar ortaya çıkıyor.
Bu noktada yasal düzenlemeler konusuna bir parantez açmak gerekli.
Türkiye, iş sağlığı ve güven
liği konusunda Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Avrupa Birliği nezdinde pek çok uluslararası anlaşmaya imza atmış durumda.
Ayrıca 1971 tarihli işçi ve işveren ilişkilerini düzenleyen 1475 sayılı kanundan sonra 2003 yılında, 4857 sayılı İş Kanunu’nun çıkarılması ile iş sağlığı ve güvenliği konuları daha etraflıca ele alınmış ve son olarak 2012 yılında yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Kanunu yürürlüğe girmiştir.
Daha sonra ise 2014 yılında yürürlüğe giren torba yasa, yine iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili düzenlemeler içermektedir. Dolayısı ile iş sağlığı ve güvenliği konusundaki yasal düzenlemelerimiz ‘en ileri seviyede’ diyebiliriz.
Benzer şekilde, pek çoğu tehlikeli madde olarak sınıflandırılan, dolayısıyla üretimden depolamaya kadar tüm süreçleri özel koşullarda yürütülmesi gereken tehlikeli kimyasal maddelerle ilgili olarak da Türkiye, Avrupa Birliği’nin, ADR (Tehlikeli Malların Karayolu ile Uluslararası Taşımacılığına İlişkin Avrupa Anlaşması)’ye 2010 yılında taraf olarak imza attı.
ADR mevzuatı tehlikeli maddelerle ilgili dolum, boşaltma, elleçleme, ambalajlama, depolama ve elbette taşıma gibi pek çok lojistik aktivite ve sürecin işleyişini düzenleyen hükümler içeriyor.
Bu durumda, bu konuların da yasal düzenleme ile güvence altına alındığını ifade etmek mümkün. Yine kimya sektörü için büyük bir öneme sahip olan atıkların yönetimi için de oldukça kapsamlı olan Atık Yönetimi Yönetmeliği 2015 yılında Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Oldukça geniş bir alana hitap eden bu yönetmeliğin kapsamı, yönetmeliğin kendisindeki ifadeyle "Atıkların oluşumundan bertarafına kadar çevre ve insan sağlığına zarar vermeden yönetiminin sağlanması, atık oluşumunun azaltılması, atıkların yeniden kullanımı, geri dönüşümü, geri kazanımı gibi yollar ile doğal kaynak kullanımının azaltılması ve atık yönetiminin sağlanması, ve çevre ve insan sağlığı açısından belirli ölçütlere, temel şart ve özelliklere sahip, bu yönetmeliğin kapsamındaki ürünlerin üretimi ile piyasa gözetimi ve denetimine, ilişkin genel usul ve esasların belirlenmesidir.” Demek ki, atıklar konusunda da yapılan yasal düzenlemeler önemli bir boyutta.
Yukarıda bahsedilen 3 temel konu olan iş sağlığı ve güvenliği, taşıma ve diğer lojistik süreçler ve atık yönetimini bir arada değerlendirdiğimizde, bu konuların kimyasal maddelerin tedarik zincirinin hemen hemen tamamını kapsadığını görebiliriz. Temel olarak, tedarik süreçleri, üretim süreçleri, sevkiyat ve geri dönüşüm süreçleri ile bu süreçlerde yer alan paydaşlardan oluşan tedarik zincirinin her adımı, bu 3 alandan biri tarafından kapsanmış durumda.
Tedarik süreçleri taşıma ve diğer lojistik süreçler (ADR), üretim süreçleri iş sağlığı ve güvenliği, sevkiyat süreçleri yine taşıma ve diğer lojistik süreçler (ADR) ve son olarak geri dönüşüm süreçleri de hem taşıma ve diğer lojistik süreçler (ADR) hem de atık yönetimi çerçevesinde değerlendirilebilir.
Yani aslında kimyasal maddelerin tedarik zincirinin tamamı yasal düzenlemelerle bir anlamda güvence altına alınmış durumda.
Ancak maalesef konuyla ilgili hemen herkesin katılacağı gibi, gerçek durum pek de öyle değil. Yaşanan kazalar ve yapılan denetimlerin sonuçları bu tespiti doğrular nitelikte. Bu konudaki önemli sebeplerden bir tanesi, yasal düzenlemelerin uygulama esasları ile ilgili sıkıntılar.
Ne yazık ki yukarıda bahsedilen yasal düzenlemeler uzun süreler düzenleme esaslarını beklemiş, fiili olarak uygulanmaları ancak ilgili yönetmelikleri ve yönergeleri beklemek zorunda kalmıştır, ayrıca çoğunda ek düzenlemeler yapılmıştır.
Örneğin, İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Kanunu 2003 yılında yürürlüğe girmekle beraber 2014 yılında torba yasa ile ilave düzenlemeler yapılmış, tehlikeli maddelerin karayolu ile taşınmasına ilişkin ADR anlaşması 2010 yılında imzalanmış ancak uygulama esaslarını belirleyen Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınmasına İlişkin Yönetmelik ancak 2013 yılında yayınlanmıştır.
Bunun yanında, tehlikeli maddelerle ilgili yol kenarı denetimlerini konu alan genelgel yine 2013 yılı sonunda yayınlanmış, işletme denetimleri ile ilgili esaslar konusunda ise yönetmelik ve genelge çalışmaları devam etmektedir.

Ele alınması gereken kritik bir konu da, kimyasal maddelerin tedarik zinciri süreçlerini ilgilendiren uygulama ve düzenlemelerin birbirleriyle uyumlu olmasıdır.
Bu konuda önemli sıkıntılar yaşanmakta olup, tüm düzenlemelere uygun süreçleri tasarlamak ve yönetmek firmalar açısından çok zor, hatta bazen imkansız hale gelmektedir.
Örneğin kimyasal madde taşınması için kullanılan araçların durum tespitlerinin yapılması, bu konuda yetkili bir kurum uzun zaman belirlenmediği için yapılamamıştır.
Diğer bir örnek ise, Atık Yönetimi Yönetmeliği’nde Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı’nın aynı zamanda Çevre Mühendisi olması şartının konmasıdır.
Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı sertifikasına sahip yeterince Çevre Mühendisi bulunmaması bu konudaki uyumu çok güçleştirmektedir.
Yasal düzenlemelerin uygulama esaslarının belirlenmesi ve birbirleriyle uyumlu hale getirilmesi ile yakından ilişkili bir konu da ilgili uygulamaların denetlenmesi ve farklı alanlardaki bu denetimlerin de birbirleriyle uyumlu şekilde yapılmasıdır.
Bu konuda temel sıkıntılar, iş sağlığı ve güvenliği, tehlikeli maddelerin taşınması veya atık yönetimi gibi oldukça yeni uygulama esasları içeren konularda denetimleri yapabilecek yeterli eğitimli kadroların istihdam edilmesi ve yetiştirilmesi konusundadır.
İş sağlığı ve güvenliği konusunda 2.000 civarında denetçi varken, tehlikeli madde denetimleri ile ilgili ekip yetiştirme çalışmaları devam etmektedir.
Kimyasal madde tedarik zinciri süreçleri ve yasal düzenlemeler ile ilgili önem verilmesi gereken bir başka konu da özellikle denetimler sırasında ortaya çıkmaktadır. Yasal düzenlemeler ve yönetmeliklerin, iş süreçlerinin gerçeklerine uygun hale getirilmesi, bunların pratikte

uygulanabilmeleri için belki de önemli unsurlardan bir tanesidir. Bu yüzden, sektörden gelen geri besleme bilgilerine göre uygulama esaslarının, hatta bazen yasal düzenlemelerin revize edilmesi bir zorunluluk haline gelmektedir.
İşte bu geri besleme bilgileri, çoğunlukla resmi kurumların, yani yasal düzenlemelerin temsilcisi olan denetçilerle sektör temsilcilerinin yani denetlenen firma çalışan ve yetkililerinin karşılaştığı denetimler sırasında ortaya çıkmaktadır.
Elbette yasal düzenlemeler ile ilgili eksiklikler veya uygulamadaki aksaklıklar yukarıda bahsedilen sorunların tek başına gerekçesi olarak gösterilemez.
Özellikle yeni yürürlüğe giren uygulamalarda, süreçlerindeki risklerin ve eksikliklerin farkında olduğu halde bir denetim sonucu kendi firması veya tanıdık bir firmaya cezai işlem uygulanana kadar bu konularda adım atmayan firma yetkililerine sıkça rastlamaktayız.
Benzer şekilde (maalesef geçmişte bu yönlerdeki uygulamaların da etkisiyle), yaptırımların, denetimlerin istisnalara tabi tutulacağını, yürürlüğün erteleneceğini, uygunsuzluklarla ilgili af çıkacağını düşünerek duyarsız kalan firmalar da azımsanmayacak kadar çoktur.
Sektör temsilcilerinin bu konulardaki duyarlılığı, zorunluluklardan bir kaçış yolu bulmaya çalışmak yerine bunları birer iyileştirme fırsatı olarak görerek uyum sağlamaya çalışmaları, bu konulardaki yaklaşımlarını bu prensip üzerine kurmaları gerekmektedir.
Doç. Dr. Muhittin Hakan Demir / Lojistik Yönetimi / İşletme Fakültesi İzmir Ekonomi Üniversitesi
Kaynakça
1. ADR Anlaşması, 2013 Versiyonu, Cilt 1, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü web sitesi, Erişim tarihi 10 Haziran 2016 http://www.kugm.gov.tr/BLSM_WIYS/TMKDG/tr/Mevzuat/sozlesmeler /20130304_152440_64574_1_64896.pdf
2. ADR Anlaşması, 2013 Versiyonu, Cilt 2, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü web sitesi, Erişim tarihi 10 Haziran 2016 http://www.kugm.gov.tr/BLSM_WIYS/TMKDG/tr/Mevzuat/sozlesmeler/20130304_152342_64574_1_64896.pdf
3. Atık Yönetimi Yönetmeliği. Resmi Gazete web sitesi. Erişim tarihi 10 Haziran 2016. http://www.resmigazete.gov. tr/eskiler/2015/04/20150402-2.htm
4. İş Kazası İstatistikleri. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) web sitesi http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=16118
5. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu. Resmi Gazete web sitesi. Erişim tarihi 10 Haziran 2016. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/06/20120630-1.htm
6. Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınmasına İlişkin Yönetmelik, Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü, Mevzuat Bilgi Sistemi web sitesi, Erişim tarihi 10 Haziran 2016 http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.
5.18966&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=
Kaydet