Gerçekleştirdiğimiz söyleşide, GREEN Chemicals A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Sayın Cengiz Ay sorularımızı yanıtladı. Cengiz Ay, firmanın geniş ürün portföyü hakkında ayrıntılı bilgi verdi.
Okurlarımıza kısaca kendinizden, eğitim durumunuzdan ve profesyonel özgeçmişinizden bahsedebilir misiniz?
1983 yılında
İstanbul Teknik Üniversitesi, Malzeme ve Metalürji Mühendisliği Bölümü’ne giriş yaptım, 1987 yılında lisansımı, 1991 yılında da yüksek lisansımı tamamladım. Özellikle yüksek lisansımı korozyon üzerine yapmamdan dolayı, askerlik sonrası ilk iş tecrübem kimya sektöründe oldu.
1992 yılında Türk Henkel’de yüzey hazırlama kimyasalları Ar-Ge’sinde çalışma hayatıma başladım. Ar-Ge artı teknik servis sorumlusu olarak yedi yıl çalıştıktan sonra, aynı firmada otomobil ve otomotiv yan sanayi bölümüne yönetici olarak atandım.
Görev alanım hem Türkiye’yi, hem de İran ve Türki cumhuriyetler de dahil olmak üzere çevre ülkeleri kapsıyordu. Bu görevime 2006 yılına kadar devam ettim.
Sonrasında Henkel’den ayrıldım, yeni sürecimde inovatif ürünler üzerine çalışmalarım oldu, bir süreliğine bir Amerikan firmasının nano-seramik malzemeleriyle ilgili hem danışmanlığını, hem temsilciliğini yaptım.
Bu esnada, poliüretan ya da cam yünüyle yapılan izolasyonlara alternatif olabilecek, nano-seramik kaplama olarak dizayn edilmiş ürünlerle ilgili belirli bir süre çalıştım. Daha sonrasında 2010 yılında GREEN Chemicals’a geçtim ve klasik kimya sanayisine tekrar dönüş yaptım. Yaklaşık 25 yıllık bir iş hayatı tecrübem var.
GREEN Chemicals’ın kuruluş süreci ve günümüze gelene kadar geçirdiği aşamalar hakkında bilgi verir misiniz?
GREEN Chemicals 1995 yılında kuruldu. GREEN Chemicals ismi İngilizce olmasına rağmen, yüzde yüz bir Türk firmasıdır. Su şartlandırma kimyasalları ve metal yüzey işlem olarak ana grup başlıkları altında faaliyet göstermeye başlamıştır.
GREEN Chemicals yaklaşık olarak 2007 yılına kadar ağırlıklı olarak su şartlandırma kimyasalları üzerine, uluslararası bir firmanın temsilciliğini yapmıştır. Akabinde bu uluslararası firmanın temsilciliğinden ayrıldıktan sonra, birkaç yıllığına yine başka bir uluslararası firmanın temsilciliğini de yapmıştır.
2007 yılında ise GREEN Chemicals, temsilcilikten ziyade tamamen kendi markasıyla yola devam etme kararını aldı. 2007 yılından bu yana, 10 yıldır kendi markasıyla, yüzde yüz yerli bir firma olarak yoluna devam etmektedir. GREEN Chemicals olarak, kuruluştan itibaren 22 yılı geride bıraktık.
Markalarımız arasında farklı ürün grupları için WET-Treat®, MET-Treat®, OIL-Treat®, GEO- Treat®, MINE-Treat®, WASTE-Treat®, TreatON®, GREEN ADH- Tech® yer almaktadır. Yaklaşık olarak 2017 yılı ciromuz 16 milyon dolar civarında gerçekleşti, önümüzdeki yıl için ise hedefimiz 21 milyon dolar.
Bir önceki yıldan, bazı kaçırdığımız ya da planlayıp alamadığımız bazı projemiz oldu, ama onlar da 2018 yılında olacak, bu sene daha iyi hazırlanıyoruz. 2017 yılı son çeyreğinde aldığımız ama tüm yıla henüz yansımamış birçok yeni projelerimiz oldu, onların katılımı ile beraber 2018 yılında önemli bir ciro artışı öngörüyoruz.
Genel ciromuzun yüzde 60-65 klasik su kimyasalları, yüzde 20’si metal kimyasalları, geri kalan yaklaşık 10- 15’i yapıştırıcı ve petrol-rafineri alanlarından gelmektedir.
Yüzey hazırlama olarak baktığımızda, boya kimyasallarını ilgilendiren kısım, ciromuzun yaklaşık olarak yüzde 20’sini oluşturmaktadır. Tesisimiz yaklaşık 12 dönüm üzerine kurulmuştur, 6500 metre kare kapalı alana sahibiz. Bu alan üretim, hammadde ve mamul şeklinde 3 ayrı ünite olarak dizayn edilmiştir.
Yaklaşık olarak hem hammadde, hem de mamul olarak 3500 palet depolama alanınız var. Toplamda ise 7000 palet depolama alanına sahibiz. Üretim kapasitesi olarak üç vardiya, 50 bin tonluk kapasiteye sahibiz.
Bu Fabrikamızı yeni inşa ettik diyebiliriz, 2013 yılındaki ara geçiş döneminden sonra, 2014’ten bu yana aktif olarak tüm birimlerimizle burada işlerimize devam ediyoruz.
Daha önceden ayrı yerleşkelerde hem üretimimiz, hem satışımız vardı. Burada bölümlerimizi hem tek bir bünyede toplamak istedik, hem de önümüzdeki en az 10 yıllık ihtiyacımızı karşılayacak bir kapasiteyi baştan yatırım olarak gerçekleştirdik. Burada bir arazimiz vardı, bunu da bu şekilde değerlendirdik.
Yaklaşık olarak %40 civarında kapasitemize şimdiden ulaşmış durumdayız. Hem Türkiye’de,hem yurtdışındaki aktivitelerimizde ivmelenmemizden sonra, her geçen sene bu kapasitemizin üzerine çıkacağız.
Biz, bütün yatırımı baştan yaptık, elbette bu da kendimize güveni gösteriyor, buna inancımız tam. Burayı da bu önümüzdeki planladığımız süreçte dolduracağımıza inanıyoruz. Elimizdeki 2-3 yıllık veriler de bunu gösteriyor.
GREEN Chemicals başlıca hangi sektörlere, ne tür ürünler sağlıyor? GREEN Chemicals’ın ürün, marka ve hizmetleri hakkında bilgi verir misiniz? İnovasyon ve Ar-Ge alanlarında GREEN Chemicals firması olarak ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Ağırlıklı olarak su şartlandırma firması olmamıza rağmen, bunun yanında zaman içinde sisteme adapte edilmiş yan kollarımız da mevcut. Bunlardan firmamız için en önemlisi Metal kimyasalları bölümümüz olup, ayrı bir stratejik işünitesi gibi yönetilmektedir. Belli bir kısımda da yapıştırıcı üretimi yapıyoruz.
Petrol çıkarması, taşınması ve rafinerilerde işlenmesi esnasında kullanılan kimyasallara da girmiş bulunuyoruz. Ana su işimiz kendi içinde dallanmasına rağmen uzun yıllardır, 20-22 yıllık bir tecrübeyle devam ediyor.
Ama biz, tipik su şartlandırma içinde de çeşitlendirmeler yaptık. 4-5 yıl öncesine kadar atık su konusunda çok aktif değildik, tamamen proses sularına, ısıtma ya da soğutma sularına konsantreydik.
Yakın zamanlarda atık su ile ilgili ürün gamımızı ve sektörümüzü geliştirdik. Son zamanlarda da yine yeni girdiğimiz endüstriyel alanlar;jeotermal enerji ve madenlerde kullanılan kimyasallar oldu.
Bu alanlarda epey aktivitemiz oldu, buradan ciroya katkılar önemli rakamlara ulaşmıştır. Sektör olarak baktığımızda suyun kullanıldığı hemen hemen her yerde varız.
Türkiye’nin ilk 500 firmasının genelinde ürünlerimiz kullanılmaktadır. Her endüstriyel tesiste, ana üretime hizmet eden yan ünitelerde su kullanıldığı için, buralarda kimyasallarla su şartlandırmasının yapılması gerekiyor.
Su ve metalin en büyük buluşması ya korozyon şeklinde oluyor, ya da su sertliğinden kaynaklanan boru tıkanmaları yaşanıyor.
Evlerimizde de zaman zaman yaşadığımız bu problem, endüstride elbette çok daha büyük çaplı gerçekleşiyor. Bizim buradaki amacımız bu tesisatların ya da yapılan yatırımın ömrünü uzatmak ve proseslerin rahat çalışmasını sağlamak.
Metal yüzey işlem alanındaki kimyasallarımızı biraz daha açarsak, biliyorsunuz iki ana tip yüzey hazırlama kimyasalı oluyor.
Birincisi konvansiyonel olanlar, ikincisi ise özellikle son 5-10 yıl içerisinde geliştirilen daha teknolojik ürünler. Boya öncesinde bildiğimiz tipik çinko fosfat, boya olarak da olarak kataforez veya direkt yaş veya toz boya kombinasyonları kullanılıyor.
Endüstriye baktığımız zaman otomobil üretiminde kataforez ve boya kombinasyonu kullanılması sebebi ile, ana olarak çinko fosfatlama prosesi devam ediyor. Biz fabrikamızda bu tip ürünlerin hepsini üretebiliyoruz.
Ancak bunun yanı sıra, son zamanlarda daha fazla yeni teknolojilere; polimer-inorganik, organik kombinasyonların olduğu nano-polimerlerle ilgilenmeye başladık.
411. Ar-Ge merkezi olarak da, kayıtlı bir Ar-Ge merkezi olduğumuz için, daha fazla nano-polimerler ile ilgili bir çok proje oluşturduk.
Bilindiği gibi, konvansiyonel metotlarda çok fazla enerji kullanmanız gerekiyor, bu pompa olabiliyor, ısıtma olabiliyor. Ancak nano kaplamalarla yaptığımız çalışmalarla uygulamada enerji kullanımının azaltılabildiğini görüyoruz.
Bu yeni teknolojiler ısıtmadan ve ağır metal içeren atıklardan çok önemli tasarruf yapılabileceğini gösterdi. Bunun yanı sıra, çinko fosfatla karşılaştırdığınızda çıkan atık miktarı çok azaldı, bu tip çinko-fosfat atığını sertifikalı atık işleme tesislerine taşımak ve bertaraf etmek zorundasınız.
Nano-teknoloji bu konuda önemli esneklik getirdi. Bizim son zamanlarda buraya çok fazla konsantrasyonumuz var, elimizdeki Ar-Ge ekibimiz de bilgi olarak bu çalışmaları yapabilecek birikim ve yeteneğe sahiptir. Daha az enerji ve daha az atık üreten prosesler üzerinde çalışıyoruz.
Kimya sektöründe muhtemelen ilk 25 içindeki Ar-Ge merkeziyiz. Kocaeli Sanayi Odası’ndan, üst üste iki yıl Marmara Bölgesi’nin başarılı kimya firması ödülünü aldık. Genelde firma olarak amacımız, yurt dışından aldığımız bazı kimyasalları lokal üreterek dövizin burada kalmasını sağlamak.
Mümkün olduğu kadar, fırsat bulabildiğimiz tüm ürünlerde bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
Bugüne kadar yaptığımız birçok çalışma oldu, ortak projeler gerçekleştirdik, üniversitelerle de çalışmalar yapıyoruz. Ağırlı olarak İstanbul Teknik Üniversitesiyle çalışmalar yapıyoruz, onlarla daha yakınız.
Firmamızın yönetim kurulu başkanı, İstanbul Teknik Üniversitesi, Kimya Bölümü’nün sektörle işbirliği komisyonunun üyelerindendir. Belli projelerde danışmanlık aldığımız hocalarımız da mevcut.
Ayrıca Ege Üniversitesi, oradan çıkışlı ya da orada faaliyet gösteren hocalarla yaptığımız çalışmalar da var. Yolumuza devam edebilmemiz, rekabet içinde kalabilmemiz için, bu gelişimleri göstermek durumundayız.
Yurt dışında çeşitli alanlarda sektörel tecrübesi olan, Ar- Ge tecrübesi olan, dünya çapında 10-12 danışmanla çalışıyoruz. Zaman zaman proje bazında onlarla bir araya geliyoruz. Onların yönlendirmeleriyle veya katılımlarıyla, eğer hedeflediğimiz bir ürün grubu varsa burada kendi Ar-Ge’miz ile beraber gerçekleştiriyoruz.
Tabi burada bir herhangi bir şekilde TÜBİTAK ya da başka bir kurumun ya da üniversitenin desteğini almamız gerekiyorsa, bu konularda da açığız.
Yurt içi ve yurt dışı satış faaliyetlerinizden bahsedebilir misiniz?
Sadece Türkiye’de değil, çeşitli ülkelerde aktivite gösteriyoruz. Kuzey Afrika’nın iki bölgesinde faaliyet gösteren, GREEN Portekiz, GREEN Fransa ile Kuzey Afrika’nın belli alanlarında yer alıyoruz. İran, Arap Yarımadası ve Türki Cumhuriyetlerle çalışıyoruz, buralarda da küçük partnerlerimiz var.
Avrupa’da ise, Hollanda’da yerleşik bir firmayla çalışıyoruz. Yeni olarak, Romanya’da bir organizasyon yapıyoruz, yakın zamanda Balkanlarda aktivitemizi arttıracağız.
Bir başka organizasyonumuz ise GREEN Brezilya, Güney Amerika’da bazı aktivitelerimiz var. Fiili olarak 35 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Yaklaşık olarak 80 civarında doğrudan personelimiz var. Ama hem yurt içinde hem yurt dışında, çok fazla hem partner, hem bayi organizasyonları kullanıyoruz.
Satış ve servis yaklaşık 300 kişi sahada hizmet veriyor. Zaman zaman büyük projelerde sabit personel olarak, firmalara yerleştirdiğimiz elemanlar da yer alıyor. GREEN Chemicals’tan bordrolu bu personelimizin görevi, o firmada sadece bizim kimyasallarımızın kullanımını organize ve takip etmektir.
Biz, sadece kimyasal satıcısı olarak anılmak istemiyoruz. Genel amacımız müşteride ürünümüz kullanılmaya başlandığı zaman ya da projelendirmeler esnasında 360 derece teknik ve mühendislik hizmeti vermektedir.
Sektörde hammadde açısından ne tür sıkıntılar yaşanabiliyor?
Özellikle 2017 yılında, uzun süredir görmediğimiz bir hammadde maliyeti saçılması yaşadık. Bu biraz, muhtemelen Çin’in hammadde arzından kaynaklanan bir problem oldu. Geçtiğimiz yıllarda karbon emisyonlarının azaltılması ile ilgili dünya çapındaki gelişmeler yaşandı.
Kirlilik ya da hava kirliliğindeki yaşanan problemler dolayısıyla Çin hükümetinin, birçok hammaddenin üretim fabrikalarını kapattığı görüldü.
Çin’den gelen hammadde miktarlarındaki arz düşüşü otomatikman fiyatları çok yükseltti, birçok hammaddede %30 ve %40’a varan fiyat artışları görüldü. Bunları balans etmek, yönetmek sıkıntılı oldu. 2018’de durum nasıl gerçekleşecek, şu anda tahmin etmekte zorlanıyoruz, burada da yine Çin belirleyici olacaktır.
Hammadde açısından, eğer yüksek kullandığımız miktarlarda zaten Türkiye’de üretilen bir ürünse, buradan almak birinci tercihimiz. Ancak burada üretilmeyen belirli ürünleri yurt dışından getirmek ya da başka bir ithalatçıdan almak zorunda kalıyoruz.
Bu kimya sektörünün sıkıntılarından bir tanesi. Kimyasal hammaddeler çok büyük bir döviz çıktısı, evet bizim burada lokal olarak formülüze ettiğimiz birçok ürün var, ama detaya baktığımız zaman formülasyonlarda kullandığımız temel hammaddelerin önemli kısmı ithal edilmektedir.
Bu bence Türkiye’de çözmemiz gereken problemlerden bir tanesi. Tabii ki her şeyi üreteceğiz diye bir durum yok, ama ithalat miktarımızı anlamlı şekilde dengeleyecek kadar üretmemiz gerekiyor. Ülke olarak bizim bu dengeyi oluşturmamız lazım. Proses yatırımlarının yapılması gerekli, biraz daha vizyoner planlamalar geliştirmelidir.
Ancak yine de, biz hammaddeyi o ya da bu şekilde farklı bir yerden alabiliriz, esas katma değeri yüksek kısmı elinizde tuttuğunuz zaman, diğerlerini nerede yaptırdığınız veya nerede aldığınız aslında o kadar önemli değil.
Fakat ülke olarak daha ileri seviyeli gelişmek için teknolojik boyutta bir üretim ya da inovativ ürünler geliştirmemiz gerekiyor. Türkiye’de bilgi, potansiyel var, bunu değerlendirmek için uzun dönemi kapsayan temel bir strateji belirlemek, global gelişim sistematiğine uyumlu bir yol çizmek gerekiyor.
GREEN Chemicals’ın çevre politikası, işçi sağlığı ve güvenliği yaklaşımı hakkında bilgi verir misiniz?
Firma ismimizin de GREEN olarak seçilmesi bu konulara maksimum önem gösterdiğimizi vurgulamaktadır. Çalıştığımız sektör olarak baktığımızda, atık su kimyasallarında, suyu mümkün olduğu kadar arıtarak, çevreye temiz olarak verebilecek prosesler içinde yer alıyoruz.
Sürdürülebilirlik konusunda, tüm kalite sistemlerimiz mevcut, kayıt altında. İşçi sağlığı ve güvenliği açısından, bütün kuralları uyguluyoruz, bizi denetleyen firmalar da rutin olarak denetimlerini yapıyor.
Kimya sanayinde çok fazla değişken olabiliyor, bununla ilgili olarak da sağlık taramalarına kadar gerekli tüm faaliyetler rutin olarak yapılıyor. Önemli bir organize sanayi sitesinin içerisinde yer alıyoruz, bütün kuralları eksiksiz olarak uyguluyoruz.
GREEN Chemicals’ın yatırım planları oluşturulurken hangi kriterlere öncelik veriliyor?
Yatırım planları oluştururken uzun vadeli bakıyoruz. Kuruluş mottomuz ‘’önce vatan sonra dünya’’ olduğu için, firmamızı dünya standartlarında, herkesin gelip, görüp rahatlıkla güvenebileceği bir altyapıyla oluşturmaya çalıştık ve bunu geliştirmeye devam ediyoruz.
Hangi yönde yatırım yapacağımıza iki şekilde bakıyoruz. Birincisi, ülkemizin ne kadar ihtiyacı var ya da ülkeye ne kadar katkısı olabilir, biz bunu yaparak hem kendimize, hem ülkemize nasıl avantaj sağlayabiliriz.
Ülkemizden döviz çıkmasına sebep olan ürünleri azaltmak, Türkiye’de üretmek birinci hedefimiz. İkincisi de sektörün nereye evrileceğini öngörmek. Özellikle son zamanlardaki yatırımımız ve konsantrasyonumuz jeotermal enerji konusu oldu.
Çünkü bu yenilenebilir bir kaynak ve bununla ilgili Türkiye’de büyük bir potansiyel var. Boya ve yüzey hazırlama açısından baktığınız zaman ise; boya altı nano uygulamalar, inorganik- organik polimerler açısından ciddi olarak hazırlandığımızı söyleyebilirim.
Hangi hızla büyüyeceğimiz ya da nasıl yol olacağımız, elde ettiğiniz ürünlerin sonuçlarına göre belli olacak.
Özetlersek, yatırımlarda genel olarak prensiplerimiz; ilk olarak yurt dışına bağımlığı azaltacak bir proje mi, ikincisi de, hem Türkiye’de, hem de global olarak yatırım yapacağımız alanda önümüzdeki süreçte nasıl bir bakış açısı var. Kaynaklarımızı verimli kullanmaya çalışıyoruz.
Burada, bu tesisle ciddi bir yatırım yaptık, yapmış olduğumuz yatırıma yakışır bir sonuç almak, meyvelerini zaman içinde toplamak istiyoruz. Sıkı çalışıyoruz, inancımız var. Firmamız bugüne kadar hep başarılı oldu, bundan sonra da başarılı olacaktır.