Dikey Tarım

Dikey Tarım
  • 02.03.2020
Dikey tarım, tarım ürünlerinin tarla veya sera gibi tek bir seviye yerine, dikey olarak istiflenmiş katmanlarda, genellikle bir gökdelen, nakliye konteyneri veya yeniden tasarlanmış depo gibi ortamlarda yetiştirilmesi anlamına gelmektedir. 2050 yılına gelindiğinde, dünya nüfusunun 2 milyar kişi daha büyümesi bekleniyor ve onu beslemek büyük bir zorluk olacak. Ekilebilir araziler ise, global ısınma, şehirleşme, kirlilik, sanayi gibi faktörler yüzünden gün geçtikçe azalıyor. Bilim adamları, dünyanın son 40 yılda ekilebilir arazilerinin üçte birini kaybettiğini söylüyor. Artan nüfusun ve azalan tarım arazilerinin önümüzdeki dönemlerde gıda talebinin karşılanmasını zorlaştıracağını öngörmek yanlış olmayacaktır. Dikey tarımın bu zorluğun cevabı olabileceği düşünülüyor. Küresel dikey tarım pazar büyüklüğünün 2026 yılına kadar 12.04 Milyar ABD Dolarına ulaşacağı tahmin edilmektedir. Artan teknolojik gelişmeler, bu alanda verimliliğin ve üretimin artmasına yardımcı olmaktadır. Avcı-toplayıcı hayat tarzından, tarım toplumuna dönüşmek, insanlık tarihi için bir dönüm noktası olmuştur. Çok uzak olmayan bir gelecekte, benzer bir dönüşümün yaşanması muhtemeldir. Kontrollü Çevre Tarım teknolojisi, bu dönüşümün anahtarı olabilir. Bu teknoloji, insanoğlunun çevresel hiçbir faktörden etkilenmeden tarım ürünleri yetiştirilebilmesi anlamına gelmektedir. Sıcaklık, ışık, nem ve gazların yapay kontrolü, gıda üretiminin dış faktörlerden etkilenmeden sürdürülebilmesini olanaklı kılar. Birçok yönden, dikey tarım, metal reflektörlerin ve yapay aydınlatmanın doğal güneş ışığını arttırdığı seralara benzer. Dikey çiftçiliğin temel amacı sınırlı bir alanda ekin üretimini en üst düzeye çıkarmaktır.

Dikey Tarım için Gerekli Kriterler

Dikey tarımın gerçekleştirilebilmesi dört temel kritere ihtiyaç duymaktadır. Bunlar; 1. Fiziksel yerleşim, 2. Aydınlatma, 3. Büyüyen ortam ve 4. Sürdürülebilirlik olarak sıralanabilir. Dikey çiftçiliğin birinci amacı metrekare başına daha fazla gıda üretmektir. Bu hedefe ulaşmak için, mahsuller bir kule yaşam yapısındaki istiflenmiş katmanlarda yetiştirilir. İkinci olarak ortamdaki mükemmel ışık seviyesinin korunması gerekmektedir. Bunun için doğal ve yapay ışıkların mükemmel bir kombinasyonu kullanılır. Döner yataklar gibi teknolojiler, aydınlatma verimliliğini artırmak için kullanılır. Üçüncü önemli kriter toprak yerine aeroponik, aquaponik veya hidroponik büyüyen ortamların oluşturulmasıdır. Turba yosunu, hindistancevizi kabuğu ve benzeri toprak dışı ortamlar dikey tarımda çok yaygındır. Son olarak, dikey tarım yöntemi, tarımın enerji maliyetini dengelemek için çeşitli sürdürülebilirlik özelliklerini kullanır. Burada altı çizilmesi gereken en önemli husus, su kullanımıdır. Dikey tarım, geleneksel tarıma kıyasla yüzde 95’e varan oranlarda daha az su kullanır.

Dikey Tarımın Artıları ve Eksileri

Birim alandan geleneksel tarıma göre daha fazla verim elde etmek, dikey tarımın tek avantajı değildir. Ancak, birçok avantajının yanı sıra, dikey tarımın bazı dezavantajları da bulunmaktadır. Bunlara kısaca değinelim. Şehirleşme ve Dikey Tarım: Günümüzden 30 yıl sonra, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 80’inin kentsel alanlarda yaşaması bekleniyor. Bu kapsamda, belki de şehir dışında yer alan tarım alanları konseptinin artık terk edilmesi gerekiyor. Dikey tarım, bu konsept değişikliğinin mimarı olabilir. Birim Alanda Daha Fazla ve Kesintisiz Mahsul Üretimi: Dikey tarım, birim alanda daha fazla ürün üretmemizi sağlar. Dikey tarımla, 1 akrelik (yaklaşık yarım dönüm) bir kapalı alandan, en az 4-6 akrelik dış mekan kapasitesine eşdeğer üretim sağlanabilir. Bağımsız bir tahmine göre, 5 akrelik bazal alana sahip 30 katlı bir bina, potansiyel olarak 2.400 akrelik geleneksel yatay tarım üretebilir. Ayrıca, dikey tarım teknolojileri ile tamamen kontrol edilen kontrollü bir iç mekan ortamında yıl boyunca mahsul üretimi mümkündür. Suyun Daha Az Kullanımı: Dikey tarım, normal tarım için gerekenden yüzde 70-95 daha az su içeren ürünler üretmemizi sağlar. Olumsuz Hava Koşullarından Etkilenmeme: Tarladaki mahsuller, küresel ısınma sonucunda giderek yaygınlaşan olaylar olan şiddetli yağmurlar, siklonlar, sel veya şiddetli kuraklıklar gibi doğal felaketlerden olumsuz etkilenebilir. Kapalı alandaki dikey çiftliklerin, olumsuz havanın yükünü hissetmesi daha az olasıdır ve yıl boyunca hasat çıktısının daha kesin olmasını sağlar. Organik Ürünlerin Artan Üretimi: Ekinler, kimyasal böcek ilacı kullanılmadan iyi kontrol edilen bir iç mekan ortamında üretildiğinden, dikey tarım, pestisit içermeyen ve organik ürünler yetiştirmemizi sağlar. dikey tarım dikey tarım İnsan ve Çevre Dostu: Kapalı alanda dikey tarım, geleneksel tarımla ilgili mesleki tehlikeleri önemli ölçüde azaltabilir. Çiftçiler ağır tarım ekipmanları, sıtma, zehirli kimyasallar vb. ile ilgili tehlikelere maruz kalmazlar. İç bölgelerdeki hayvanları ve ağaçları rahatsız etmediği için biyolojik çeşitlilik için de iyidir.

Dikey Tarımın Dezavantajları

Buraya kadar dikey tarımın artılarından bahsettik. Ancak, elbette bu teknolojinin de bazı dezavantajları mevcut. Henüz Ekonomisi Yok: Bu yeni tarım yönteminin finansal fizibilitesi belirsizliğini koruyor. Tarım için gökdelen inşa etme maliyeti, aydınlatma, ısıtma ve işgücü gibi diğer maliyetlerle birlikte, dikey tarımın çıktısından elde edebileceğimiz avantajlardan, en azından günümüz için, çok daha fazla olabilir. 60 akrelik dikey bir çiftlik için bina maliyeti 100 milyon doların üzerinde olabilir. Dikey çiftlikler şehirlere yakın yer bulmak için cazip olsa da, gayrimenkulün yüksek fiyatı, kentsel yerlerin finansal uygulanabilirliğini engelleyecektir. Ancak, sektör olgunlaştıkça ve yeni teknolojiler geliştikçe bu negatif finansal durumun değişmesi olasıdır. Örneğin, New Jersey merkezli kapalı tarım işletmesi Bowery, Aralık 2018’de 90 milyon dolarlık yeni fon topladığını açıklamıştı. 2017’de, West Coast dikey yetiştiricisi olan Plenty de, Softbank’tan 200 milyon dolarlık bir yatırım aldığını açıklamıştı. tarım teknolojisi Tozlaşma ile ilgili Zorluklar: Dikey tarım, böceklerin varlığı olmadan kontrollü bir ortamda gerçekleşir. Bu nedenle, tozlaşma işleminin manuel olarak yapılması gerekir, bu da emek yoğun ve maliyetli olacaktır. İş gücü Maliyetleri: Dikey tarımda enerji maliyetleri yüksek olduğu için, ücretlerin daha yüksek olduğu şehir merkezlerindeki yoğunlaşmaları ve daha vasıflı işgücü ihtiyacı nedeniyle işgücü maliyetleri daha da yüksek olabilir. Bununla birlikte, dikey çiftliklerde otomasyon, daha az işçi ihtiyacına yol açabilir. Manuel tozlaşma, dikey çiftliklerde daha fazla emek gerektiren işlevlerden biri haline gelebilir. Önümüzdeki 10 yıl boyunca, dikey tarımın sadece ABD’de 100.000 kişilik istihdam yaratabileceği tahmin ediliyor. Sonuç olarak, dikey tarımın şu an için çok gerekli olmadığını ve finansal sebepler yüzünden uygulanmasının çok karlı olmadığını söyleyebiliriz. Ancak küresel ısınma, çevresel felaketler, savaşlar gibi birçok farklı etmen, geleneksel tarımın sürdürülebilir olmasını zorlaştırıyor. Bu yüzden, yakın gelecekte dikey tarım konseptinin öneminin artacağını tahmin edebiliriz. Hazırlayan: B. Serhat Cengiz Kaynakça • https://futurism.com/the-age-of-vertical-farming-is-officially-upon-us • https://www.thebalancesmb.com/what-you-should-know-about-vertical-farming-4144786 • https://www.usda.gov/media/blog/2018/08/14/vertical-farming-future • https://www.prnewswire.com/news-releases/vertical-farming-market-to-rise-at-24-8-cagr-till-2026-growing-demand-for-efficientcrop- produce-will-contribute-to-market-growth-says-fortune-business-insights-300989629.html

Yazıyı Paylaş