Yarım asırdır arıların ve doğanın mucizevi armağanı olan balın korunması ve doğal haliyle sofralara ulaşması için çalışan Balparmak, Ar-Ge Merkezi’nde gerçekleştirdiği bilimsel araştırmalarla arı ürünleri sektörüne öncülük ediyor. Taklit ve tağşiş sorununu önlemek amacıyla geliştirdiği tespit metotlarıyla uluslararası arenada adından söz ettiren Balparmak Ar-Ge Merkezi, fonksiyonel faydaya sahip tüm arı ürünlerinin hakkettiği değere taşınması ve insanlığın faydasına sunulması için pek çok ilke imza atmış bir bilim merkezi.
Doğanın en mucizevi ürünlerinden biri bal. Hiçbir dış müdahaleye maruz kalmadığı sürece binlerce yıl doğallığını kaybetmeden kalabilen bu gıda maddesi, hiç kuşkusuz kendisi kadar mucizevi bir canlı olan arılar tarafından on binlerce yıldır aynı yöntemlerle üretiliyor. Mısır piramitlerinde, milattan öncesindeki döneme tarihlenen ve ünlü Mısır Firavunu Tutankhamun’un mezarında bulunan bal küpleri, bu doğal döngünün en eski kanıtlarını bizlere sunuyor. Balın içinde doğal olarak bulunan enzimler ve bileşenler onu yüzyıllarca koruyabildi. Bu olağanüstü durum, balın zamanın etkisinden bağımsız bir besin olarak da var olabileceğini ortaya koydu. O nedenle arıların yaşaması ve balın en doğal haliyle kalması için hem arıcıya hem sanayiciye hem de tüketiciye önemli görevler düşüyor.
45 yıldır doğal balın, arıcılığın ve arıların korunması için çalışıyor
Yarım asırdır arıların ve doğanın mucizevi armağanı olan doğal balın korunması ve doğal haliyle kovandan sofralara ulaşması için çalışan Balparmak, Ar-Ge Merkezi’nde gerçekleştirdiği bilimsel araştırmalarla da sektöre öncülük ediyor. Baldaki hile ve sahteciliği önlemek amacıyla geliştirdiği metotlarla uluslararası arenada adından söz ettiren Balparmak Ar-Ge Merkezi, diğer arı ürünlerinin de insanlığın faydasına sunulması için pek çok ilke imza atmış bir bilim merkezi…
Balparmak Genel Müdürü Ulaş Altıparmak, “45 yıldır sektöre emek veren bir marka olarak, doğanın mucizesi, arıların emeği ve arıcıların fedakarlığıyla süren bu doğal iş birliğini korumanın sorumluluğu ile hareket ediyoruz” diyor.
Türkiye’de gıda şirketleri arasında Ar-Ge’ye en çok yatırım yapan 10 markadan biri olan Balparmak, 1986 yılında bir kişi ile 9 m²’lik bir odada kurduğu laboratuvarını bugün, çoğu doktoralı 20 bilim insanının uluslararası seviyede buluşlar gerçekleştirdiği 10 milyon dolarlık teknolojik altyapıyla 1607 m2 kapalı alana sahip kapsamlı bir merkez haline getirmeyi başardı.
Bugün Balparmak Ar-Ge Merkezi, Avrupa’nın ilk sırada yer alan dört eşdeğer en iyi Ar-Ge merkezinden biri olarak konumlanıyor. Özellikle baldaki hilelerin önüne geçmek amacıyla geliştirdiği, uluslararası geçerliliğe sahip analiz metotları sayesinde, merkez dünya çapında güven kazanmış durumda. Geçtiğimiz yıl Romanya’da gerçekleştirilen 6. Uluslararası Arı Ürünleri Kongresi ve Uluslararası Bal İhtisas Komisyonu Toplantısı’nda bal ve diğer arı ürünlerinde taklit ve tağşişin belirlenmesine yönelik geliştirdiği metotları açıklayan Balparmak Ar-Ge Merkezi, bu çalışmalarıyla komisyonun ilgili çalışma grubunun da lideri olarak seçildi.
Balın rengine, kokusuna ya da görüntüsüne bakarak doğal mı yoksa hileli mi olduğunun anlaşılamayacağını vurgulayan Ulaş Altıparmak, “Baldaki hileyi tespit etmenin tek yolu, detaylı analizden geçiyor. Bizim odağımızda insan ve doğayı korumak var. Sektörün gelişimi adına ortaya koyduğumuz tüm çalışmalar da bu odağımızın bir yansıması.
Ar-Ge Merkezimize yaptığımız teknolojik yatırımlar ve alanında uzman mühendis ile doktoralı bilim insanlarından oluşan güçlü insan kaynağımızla geliştirdiğimiz çalışmalar sayesinde dünya çapında bilimsel başarılara imza atıyoruz. Balı çoğaltmak veya taklit etmek amacıyla bala ilave edilen her türlü şeker şurubunu, boyar maddeleri ve katkı maddelerini 25 dakika içinde tespit edebiliyoruz. Apitera markamızın çatısı altında tüketici beğenisine sunduğumuz farklı fonksiyonel özelliklere sahip doğal arı ürünleri ile günlük yaşamlarında konfor sunuyoruz. Ar-Ge merkezimizin bu önemli çalışmaları bilir kurumu olma hedefi yolunda attığı önemli adımlardır. Tüm dünyada ses getiren sayısız başarılara imza attığı için Balparmak Ar-Ge Merkezini tüm bilim dünyası tanıyor diyebiliriz. Bu, ülkemiz adına gurur verici bir durum” şeklinde konuştu.
Doğal bal ve Türk Çam Balı için küresel referans noktası
Balparmak Ar-Ge Merkezi’nin geliştirdiği bir diğer önemli metot ise, C4 şeker oranı olarak da adlandırılan analiz metodu… Bu metot uluslararası laboratuvarlar tarafından tüm ballara uygulanmakta ancak ülkemize özgü çam balına uygulandığında yanlış pozitif değer vererek çam balımızın doğal olmadığı yönünde sonuç veriyordu. Balparmak Ar-Ge Merkezi’nin uluslararası iş birliğiyle yürüttüğü ve dört yıllık saha çalışmalarını da içeren proje kapsamında, Türk Çam Balına özgü C4 metodunu geliştirerek ihracatın kapılarını açtıklarını belirten Ulaş Altıparmak, “Tüm dünyanın çam balı rekoltesinin %95’i Türkiye’den elde ediliyor. Bu ülkemiz için çok büyük bir şans; Türk Çam Balı, Türkiye’nin ihracatının önünü açabilecek önemli ve ülkemize özgü endemik bir salgı balı çeşididir. Çam balının, çiçek balında kullanılan analiz yöntemiyle incelenemeyeceği gerçeğinden yola çıkarak geliştirilen yeni C4 analiz metodu, uluslararası hakemli dergilerde yayınlandı ve dünya genelinde laboratuvarlarca kabul gördü. Bu yöntem, Avrupa’nın Türk Çam Balını kabul etmesinin önemli bir anahtarı oldu. Bu durum Türkiye’nin çam balı ihracatını yaklaşık yüzde 30 artırma potansiyeline sahip. Yeni C4 analiz metodu, TSE standartlarına dahil edilerek resmileştirildi ve ülkemizin çam balı ihracatında yeni bir dönemin kapılarını açtı” dedi.
Propolis konusundaki bilimsel çalışmalarına uluslararası ödül!
Son yıllarda, arının ürettiği katma değerli ürünlerden biri olan propolis üzerine gerçekleştirdiği çalışmalarla adından söz ettiren Balparmak Ar-Ge Merkezi, yapılan araştırmalar sonucunda doğanın mucizesi olarak bilinen, arıların ürettiği propolisin DNA’sını çıkararak; Türkiye’de de üretilen kahverengi propolisin içinde tam 126 molekül tespit etti.
Propolisin, doğanın insana sunduğu en değerli armağanlardan biri olduğunun altını çizen Balparmak Ar-Ge ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı, “Propolisin üretimini destekleyerek sürdürülebilirliğini sağlamak, yeni ürünler geliştirmek ve kaliteli yaşamda önemini belirlemek için tüm bilgi ve teknolojimizi seferber ediyoruz. Balparmak Ar-Ge Merkezi’nde yaptığımız son araştırmalarda kahverengi propolisin içinde, 126 farklı özellikte molekül tespit ettik. Bu yıl, Brezilya’nın Sao Paulo eyaletine bağlı Ribeirão Preto şehrinde gerçekleşen ve 24 ülkeden toplamda 54 bilimsel sunumun yapıldığı Uluslararası Propolis Konferansı’nda Brezilya Sao Paolo Üniversitesi tarafından “Propolis Alanında En Başarılı Bilimsel Çalışma” ödülüne layık görüldük. Bu kadar geniş kapsamda bir çalışma dünyada ilk defa yapıldı. Bu çalışmamız sağlıktan, ilaca ve gıdaya kadar birçok sektör için önemli bir gelişme. Ekibimiz şimdi klinik çalışmalara hazırlanıyor. Tespit edilen moleküllerin ne tür etki gösterdiği ise bu çalışmalar sonucunda ortaya çıkacak” dedi.
Elde edilen bilimsel başarıların Türkiye adına gurur verici olduğunu belirten Balparmak Genel Müdürü Ulaş Altıparmak, Ar-Ge Merkezinde, çoğu doktora derecesine sahip 20 bilim insanının yeni buluşlar ortaya koymak için var güçleriyle çalıştıklarını söylüyor. Balparmak’ın sadece bir marka değil, aynı zamanda inovasyon ve bilim odaklı bir araştırma merkezi olduğuna değinen Altıparmak, “Bilimsel temelli yaklaşımlar sayesinde, Türkiye’nin propolis üretiminde küresel pazarda daha güçlü bir konuma gelmesine katkı sağlayacağız. Ayrıca, arıcılık mesleğiyle uğraşan üreticilerimizin uluslararası standartlara uygun üretim yapmalarını teşvik ederek, sektörde sürdürülebilir büyümeyi destekleyeceğiz” dedi.
“İnovasyonla geleceğe yön veriyoruz”
Balparmak Ar-Ge Merkezi’nin bir diğer öne çıkan yönü ise, diğer arı ürünlerinin insanlığın kullanımına sunulması olduğunu vurgulayan Altıparmak, şöyle devam etti: “Ar-Ge Merkezimizde tüketicilerimizin değişen ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, yenilikçi ürünlerle de imza atıyoruz. Doğal ve fonksiyonel ürünlere olan talep doğrultusunda geliştirdiğimiz Apitera serisi, doğal bal, propolis, arı poleni ve arı sütü gibi arı ürünlerinin zenginleştirilmiş formülleriyle öne çıkıyor.”
“Doğanın armağanı: Arılardan sofralara doğal balın eşsiz hikayesi Balparmak ile güvence altında”
Doğanın eşsiz mimarları olan arılar, çiçekten çiçeğe dolaşırken bitkilerin tozlaşmasına olan önemli katkılarıyla doğal hayatı canlı tutarlar. Polen taşıyarak doğaya hayat veren bu küçük canlıların mucizesi ise sabır ve emekle ürettikleri o altın değerindeki damlalarda gizlidir. Bal… Bu eşsiz doğal lezzet, arıların insanlığa sunduğu paha biçilemez bir armağandır. Arıcılar bu değerli sürecin en kıymetli parçasıdır. Arıcılar, arılarla kurdukları bu eşsiz ortaklıkla bir ata yadigârı olan arıcılık mesleğini yaşatmaya devam ediyorlar. Balparmak da bu eşsiz ve doğal iş birliğinin mirasını saygıyla devralıyor, doğanın mucizelerini arıların emeği ve arıcıların fedakarlığıyla birleştirerek doğallığını koruyarak sofralara taşıyor. Balın, doğadan başlayan ve sofralara uzanan bu eşsiz yolculuğunu özenle takip ediyor, her bir kavanoz bal, doğal sürecinden ileri bilimsel yöntemlerle tahlil edilerek tüketicilerle buluşuyor.
Ulaş Altıparmak, “Doğal balın hikâyesinin nesiller boyu sürmesi için tüm gücümüzle çalışıyoruz” diyerek, Balparmak Ar-Ge Merkezi’nin her detayının, kalite, güven ve doğallık vizyonunun bir yansıması olduğunun altını çiziyor.