2020 yılı dünyamız için her açıdan zor bir yıldı. Tüm sektörler bu zorlu süreçten etkilendi. Sıcak Daldırma Galvaniz sektörü yılın ilk yarısında salgının etkilerini çok fazla hissetmedi, çünkü devam eden projeler ve önceden anlaşması yapılmış işler vardı. Bu işlerin varlığı sektörümüzün yaz aylarına kadar iş yoğunluğunu devam ettirdi. 2020 yılını ve Covid-19 salgınının Global Pazar’a etkisi açısından ele aldığımızda, pandeminin metal sektöründe en önemli rakibimiz Çin ve Uzak Doğu ile rekabet şansımızı arttırdığı söyleyebiliriz.
Salgın nedeniyle Çin’le ticari bağlantılarını azaltan ülkeler ki, bunların arasında Avrupalı müşteriler ön plana çıkıyordu, Türkiye Demir Çelik ve Metal İmalat Sektörlerine yöneldiler. İlgili sektörler de bu talepleri başarıyla karşıladı. Her ne kadar ABD ve AB ülkeleri kotaları düşürdüyse de özellikle galvanize dayalı metal imalat ürünleri için ülkemizden yana tercih kullandılar.
Bu durum tamamlayıcı servis sektörü olan galvanizlemeye de olumlu etki etti. İhracatın yarattığı bu etki sayesinde 2020 yılını sektör genelinde pandemi koşullarına rağmen en az zararla ve hatta sektör normalinde bir düzeyde kapatma şansına sahip olduk. Özellikle ağırlıklı olarak yurt dışına ürün ve hizmet veren firmalar için verimli bir dönem olduğunu da söyleyebiliriz.
[caption id="attachment_125231" align="alignleft" width="287"]
M. Cihan Yıldırım Yönetim Kurulu Başkanı Genel Galvanizciler Derneği (GALDER)[/caption]
2020 yılında en büyük beklentimiz salgınının 2021’de sona ermesi ve eski normallerimize dönecek olmamızdı. Ancak ne yazık ki bu beklentimizden şu an çok uzağız. Yeni varyantlar, aşılamada oluşan aksamalar, salgının kontrol altına alınmasının önümüzdeki yıla kadar mümkün olmadığı bir tabloyu gösteriyor.
Buna bağlı olarak öncelikle Derneğimizin tüm etkinliklerini buna göre planladık. GALDER Webinar serisini hayata geçirdik ve 2021 yılı boyunca üyelerimizi ve ilgili sektör profesyonellerini online seminerlerimizle bir araya getirmeye karar verdik. Serinin şu ana kadar 3 semineri oldu ve hepsi katılımcıların yoğun ilgisiyle karşılandı.
Serimizin 4’üncü etkinliğinde ise “Korozyon Farkındalığı” paneliyle korozyonun neden olduğu ekonomik, çevresel ve yapısal sorunları ele alıp bunlara çözüm arayacağız. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü Metal Sanayi Daire Başkanı Ümit Yasin Güven de panelimizi katılımlarıyla onurlandıracaklar.
Bu panel 26 Mayıs 2021 Çarşamba günü saat 13:30’da online olarak gerçekleşecek. Katılım ücretsiz olacak ve kayıtlar GALDER websitesinden yapılabilecek. Haziran ayında IZA (Uluslararası Çinko Birliği) ile birlikte yapmayı planladığımız 4. Uluslararası Çinko Konferansı’nı da yine salgın koşullarına bağlı olarak, 8 – 10 Mayıs 2022 tarihlerine erteledik.
Sektörel açıdan bu yılı değerlendirdiğimizde; 2020 yılına benzer bir yıl olacağını ön görüyoruz. Sektör genelinde büyük atılımlar ya da yatırımlar mevcut koşullara bağlı olarak gündeme gelmeyecektir. Salgının yanı sıra ekonomik koşullar, tahsilat süreçlerinde yaşanan sorunlar, ana girdilerimize doğrudan etki eden kur hareketliliği, sektörün yıl içindeki seyrinde belirleyici olacaktır. Önümüzdeki süreçte iç pazarda yatırımların, projelerin gündeme gelmesi de bizler için önemlidir.
Öte yandan Global Pazarda 2020 yılında özellikle Çin’den açılan yerin Türkiye Demir Çelik ve Metal İmalat Sektörleriyle doldurulması bizlere avantaj sağlamıştı. Türkiye’deki iş kalitesi, lojistik avantaj gibi artılar global pazarda edindiğimiz bu payın korunmasına ve orta ve uzun vadede artarak devam etmesine imkan verecektir. Dolayısıyla krizden oluşan bu fırsatı çok iyi değerlendirmemiz hem 2021 yılı hem de ilerisi için gereklidir. Sanayiciler olarak ülke ekonomimiz için yapabileceğimiz en iyi şey galvanizli çelik gibi katma değerli ürünleri ihraç etmek olacaktır.
*********
Türk çelik sektörü, 2020 yılında 35,8 milyon ton ham çelik üretti. 2020 yılında yaşanan ağır pandemi şartlarında yüzde 6 artışla 35,8 milyon ton ham çelik üretimine ulaşılması, Türk çelik sektörünün değişen şartlara uyum konusundaki yüksek performansını bir kez daha ortaya koydu.
Türkiye’nin nihai mamul üretimi, özellikle 2020’nin son aylarında iç talepte gözlenen canlanmanın etkisi ile, 2019 yılına kıyasla, yüzde 9 oranında artışla 33,7 milyon tondan, 2020 yılında 36,8 milyon tona yükseldi. 2019 yılında, yüzde 15,4 oranında azalışla 26 milyon ton seviyesinde gerçekleşen nihai mamul tüketimi, 2020 yılında, yüzde 12,9 artışla 29,4 milyon tona ulaştı.
2020 yılında, en büyük ihraç pazarımız konumunda bulunan AB ülkelerine yönelik çelik ürünleri ihracatımız, AB’nin kota uygulaması sebebi ile yüzde 19 oranında düşerek 5,6 milyon tondan, 4,6 milyon tona geriledi. ABD’nin eski Başkanı Trump’ın çelik ürünleri ithalatına getirdiği vergiyi yüzde 50’ye çıkartması ile durma noktasına gelen ihracatımız, ilâve yüzde 25 verginin kaldırılmasının etkisi ile, yüzde 283 oranında artışla 584 bin tona, Uzak Doğu/ Güney Asya bölgesine yüzde 4,2 artışla 1,7 milyon tona yükselirken, BDT, Orta Doğu/Körfez ve Kuzey Afrika ülkelerine yönelik ihracatımız sırasıyla yüzde 5,2, yüzde 1,4 ve yüzde 14 oranlarında azalış gösterdi.
Ülkeler itibariyle, Türkiye’nin en büyük çelik ürünleri ihraç pazarı, 1,6 milyon tonluk ihracat ile İsrail olurken, İsrail’i 1,2 milyon ton ile İtalya, 967 bin ton ile Yemen, 844 bin ton ile İspanya ve 738 bin ton ile Mısır takip etti. Söz konusu 5 ülkenin toplam ihracatımız içerisindeki payı yüzde 32 seviyesinde gerçekleşti.
2020 yılının ilk yarısında, yüzde 10,5 oranında artan çelik ürünleri ithalâtı, uluslararası piyasadaki hızlı talep artışının yol açtığı ürün yetersizliği sebebiyle, son çeyrekte gerileme eğilimine girse de, yılın tamamında miktar yönünden, yüzde 4,5 artışla 12 milyon tondan 12,5 milyon tona yükseldi, değer itibariyle ise yüzde 2,9 azalışla 7,7 milyar dolar seviyesinde kaldı. Türkiye’nin yarı mamul ithalatı, 2020 yılında, bir önceki yıla kıyasla yüzde 16,9 artışla 4 milyon ton seviyesine yükseldi. Yüksek miktardaki ithalat sebebi ile, ham çelik üretim kapasitesinin önemli bir bölümü kullanılmadı.
[caption id="attachment_125232" align="alignleft" width="279"]
Dr. Veysel Yayan Genel Sekreter Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD)[/caption]
Dünya Çelik Derneği tarafından son açıklanan verilere göre, 2019 yılında, dünyanın en büyük çelik ihracatçıları arasında 6. sırada bulunan Türkiye, dünyanın en büyük çelik ithalatçıları arasında 12. sırada yer aldı. 2021 yılının, 2020’ye göre daha iyi bir yıl olacağını değerlendiriyoruz. Yurt içi tüketim ve üretimin, son 2 yıldaki kayıpları telâfi ederek, 2017 yılı seviyesini geçmesini bekliyoruz. 2020 yılında yüzde 67,2 seviyesinde bulunan kapasite kullanım oranının, 2021 yılında yüzde 75 seviyesine çıkacağını, ham çelik üretiminin 39 milyon ton, çelik ürünleri tüketiminin ise 36 milyon ton civarında gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. 2021 yılında, demir çelikten eşyalar ve borular dâhil ihracatımızın, 2020 yılındaki 14,7 milyar dolar seviyesine kıyasla yüzde 20 civarında artış göstererek, 17,5 milyar dolara ulaşmasını bekliyoruz.
Anlık talepler sebebiyle, çelik tedarikinde yaşanan arızi sıkıntıların sona erdirilebilmesini teminen, önümüzdeki dönemde üretim plânlarının oluşturulması bakımından, çelik tüketicisi sektörlerin dönemsel ihtiyaçlarını, çelik üreticisi şirketlerimize önceden bildirmeleri, büyük önem taşıyor. Çelik sektöründe, üreticiler ve tüketiciler arasında uzun vadeli ve istikrarlı bir yapının oluşturulabilmesi için, dâhilde işleme rejiminin, ithalatı teşvik eden yapısının gözden geçirilmesine, otomotiv ve beyaz eşya sektörlerindeki canlılığın, yurt içi çelik tüketimine yönelmesini mümkün kılacak tedbirlerin alınmasına ihtiyaç duyuyoruz.
**********
2020 yılı ve devam eden pandemi süreci hem şirketler (kurumsal hayatlar) hem de bireysel hayatlar için çok farklı bir deneyimle geçti ve devam ediyor. Birçok açıdan resme farklı bakabilmeyi, yaptığımız birçok şeyi sorgulamayı ve hayatımıza yeni yöntemler katıp, belki de bazı alışkanlıklarımızı sonsuza dek terk etmemize neden olan ilginç ve bir o kadar da zorlayıcı bir dönemdi.
[caption id="attachment_125233" align="alignleft" width="297"]
Dr. Tayfun Sığırtmaç Genel Müdür Kromaş Metal ve Makine[/caption]
Zorlayıcı olması temelde insanın doğasındaki yakınlık, ilişki ve temasta olma duygularını kontrollü mesafe ile yönetmeye çalışmamızdandı. Aslında insan doğasına aykırı şeyleri kendimize öğretmeye çalıştık. Yalnız olmak, izole olmak, mesafeli olmak, yüz mimiklerimizi görmeden karşımızdakini anlamaya çalışmak ve yüzleri görmeden saatlerce toplantı yapmak, vb şeyleri hayatımıza entegre etmek oldukça zorlayıcı idi. Tek temennimiz bu doğalarımızla çelişen kavramları artık yalnızlaşarak devam ettirmiyor olmamız ve insan olmanın doğasını ve ruhlarımızı besleyen sıcaklık, kucaklaşma, sarılma, öpüşme gibi kavramlara pandemi sonrası tekrar kavuşmak. Pandemi dünyada ve ülkemizde faz farkı ile de olsa paralel etkiler yarattı.
Önce şok dalgası, duran hayatlar ve ekonomiler, destek paketleri, sonra normalleşme süreçleri, ikinci ve üçüncü dalgalar ile artan vakalar ve kapanma süreçleri birbirini izledi. Aşının bulunması ile özellikle refah seviyesi yüksek ülkeler daha hızlı normalleşme sürecine girmeye başladılar. Bunu öncelikle sosyal hayatlarda, daha sonra ekonomi ve sanayi kollarında yaşamaya başladılar. Fakat bizim gibi daha az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde ise ülkenin ekonomik kaygıları nedeniyle doğal arada kalmışlık yaşandı. Ne tam önlemler zinciri alınabildi, ne tam serbestlik.
Bir tarafta hizmet sektörüne yönelik ciddi önlemler alınırken diğer taraftan binlerce kişinin bir arada çalıştığı sanayi sektöründe çarkların durmaması için kısmi serbestlik oldu. Kısmen doğru olan bu süreç kaba tabirle ne öldürdü ne diriltti. Özellikle Avrupa’da tam kapanma süreçlerinde ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanması için sanayi sektörümüz ekstra kapasite ile çalışarak bahsettiğim bu zor dengede ülkeye sanayi büyümesi yarattı.
Krizlere bağışıklık geliştirmiş olan ülke ve yapımız, bu ölçekteki son büyük buhranı belki de ikinci dünya savaşında yaşamış olan Avrupa toplumlarına göre daha az psikolojik ve sanayi ekonomisi hasarlı bir dönem atlattı. Şimdi yapılması gereken ise gelişmiş ülkelerin hali hazırda süreçlerini tamamladıkları %80’lik nüfusu hızlıca aşılama dönemini onlar gibi tamamlayıp normalleşme sürecine geçilmesidir.
Kromaş olarak bizler de 2020 yılını sanayinin bir parçası olarak ilk dönem iç talep ve desteklerle canlı iç piyasa, 2021 ile de hareketlenen dış piyasa odağında başarılı geçirdik. Pandemi öncesi koyduğumuz 2020 hedeflerini yakaladık ve oldukça başarılı bir dönemi geride bıraktık. Yüzey işlem sektörü özel bir sektöre hitap etmediği ve her sektörün içinde bir paydası olduğu için Kromaş olarak bizler de 2020’de farklı sanayi kollarının yüzey işlem ihtiyaçlarına çözümler oluşturduk. 2020’de savunma havacılık, döküm, ağır sanayi, otomotiv yan sanayi, doğal taş yüzey eskitme, mobilya aksesuarları, tekstil aksesuarları gibi birçok sektöre makine ve sarf malzeme çözümlerimizi sunduk.
2021 yılının pandemi ile vedalaşacağımız bir yıl olacağını düşünüyorum. Daha az mobilite ile de verimli olabileceğimizi öğrendiğimiz, şirketlerde bazı bölümlerin home-office uygulamalarının aslında düşündüğümüz kadar zor olmadığını gördüğümüz ve sanal toplantı, fuar ve aktiviteleri daha fazla uygulayacağımız yeni bir döneme giriyor olacağız. Dünya ekonomisinde bu dönemi, özellikle büyük ekonomilerin bol para basarak, fazla daralmadan atlatmaya çalıştığını gördük. Bu destek programları kriz dönemleri için önemlidir.
Fakat sonrasında enflasyon gibi yan etkiler oluştururlar. 2021’in özellikle son çeyreği ile başlayan dönemde dünyada pandemi yaraları sarılmaya başlanacak. Büyük ekonomilerde açılma dünya ekonomisini toparlayacaktır. Fakat gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde aşılama ve tedavi çözümleri tamamlanmadan bu yara sarma sürecinin bir tarafı hep eksik kalacaktır. Biz 2021 yılını çok iddialı büyüme oranları ile değil, daha çok 2021 sonrası yeni büyüme dönemine hazırlık olarak geçiriyoruz. Bu yıl Euro bazında %10’luk bir büyüme, bizi hedeflerimize ulaştıracak ve sonraki hızlı döneme hazırlık yapmamıza imkan verecek bir seviyede olacaktır. 2021 ilk çeyreğinde aldığımız sonuçlar da, şu ana kadar hedeflerimize uygun bir seyri gösteriyor.
*******
Çin’de ortaya çıkarak tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını küresel ekonomiyi olumsuz etkilemiştir. İnsan sağlığına yarattığı etkilere paralel olarak ilk çıktığı ülke, Çin’den başlayarak ekonomilere ağır bir darbe indiren koronavirüs, küresel ekonomideki durgunluğu ve daralmayı da tetikledi. Alınan izolasyon tedbirleri üretim ve dış ticarette yavaşlamaya yol açarken yatırımlar durma noktasına geldi.
[caption id="attachment_125235" align="alignleft" width="222"]
İzzet Aydın Genel Müdür Hillebrand Chemicals Kimyasal Pazarlama Ltd. Şti.[/caption]
Bazı sektörlerin ise, faaliyetleri askıya alındı. Üretim ve ticaretteki durma, tedarik zincirlerinin de kopmasına yol açarken, kitlesel istihdam kayıpları yaşandı ve halen sürmektedir. Ana sektörlerimizden biri olan otomotiv endüstrisi zaten zor bir aşamada sarsıldı. Yeni kayıtlar uçuruma düştü. Ağustos 2020’den bu yana, 10.000 Euro’ya kadar çok cazip bir satın alma ve hurdaya çıkarma bonusu veren Almanya hükümeti, geçici bir satın alma patlamasına neden oldu.
Fakat bu yükseliş, Eylül ayında tekrar düzleşti, çünkü birçok özel finansman ve ikramiye, koşullarla sınırlıydı. Mart 2020’den başlayıp Ağustos 2020 sonuna kadar aylık ortalama iş hacmimizde ve ciromuzda yaklaşık %70 düşüş yaşadık. Covid-19, küresel salgın veya pandemi olarak ifade edilen süreçle birlikte dünyada pek çok şeyin eskisi gibi olmayacağını düşünmekteyiz. İçinde bulunduğumuz dönemde bunun işaretlerini de görmek mümkündür.
2021 yılının ilk çeyreğinde bulunduğumuz durumu göz önünde bulundurduğumuzda memnunuz, yalnız geri kalan süreç için bir fikir beyan etmek şu anlık zor gibi görünüyor. Hali hazırda, pek çok şirketin, mevcut durumu organizasyonlarını gelecek için konumlandırmak için bir fırsat olarak gördüğü de söylenebilir.
Daha önce olduğu gibi, yeni teknolojiler, bulut, robotik veya otomasyonla ilgili stratejik projeler ileri taşınıyor ve şirketleri “yeni normal”, yani Covid-19’dan sonraki durum için hazırlıyor ve onları uzun vadede rekabetçi hale getiriyor. Bunun yanı sıra, yeni makine işine ek olarak hizmet işine giderek daha fazla güvenen birçok şirketin krizden nispeten hafif bir şekilde etkilenerek çıkabileceği, daha şimdiden ortaya çıkıyor.
Özellikle ekonomik kriz zamanlarında, makine ve tesis mühendisliği hizmetleri, satışların ve kârların dengelenmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Pandemi, imalat endüstrisine benzeri görülmemiş bir boyutta meydan okumaya devam ediyor. Ancak kriz, aynı zamanda onu daha da güçlü bir şekilde aşma potansiyeline de sahiptir. Bu, gelecek için stratejik eylem seçenekleri gerektirir.
Korona sonrası dönem daha çevik yapılarla karakterize edilmelidir. Endüstri için bu, üretim süreçlerini daha esnek hale getirmek, katma değerli yapıları ve tedarik zincirlerini optimize etmek, kaynakları korurken esnekliği ve verimliliği artırmak anlamına gelir. Şirketlerde korona salgını ile başa çıkmak çeviklik, proaktif eylem ve pragmatizm gerektirecektir. Departmanlar ile yöneticiler arasında mobil çalışma, dijital eğitim ve iyi iletişim burada çok önemli bir husus olacaktır.
*******
2020 yılı tüm dünyada Pandemi sebebiyle çok farklı deneyimlerin yaşandığı dönem oldu. Salgın özellikle ekonomik anlamda bütün dengeleri değiştirdi. Ekonomide taşlar yerinden oynadı. Pek çok sektör çok olumsuz etkilendi bu salgında. Özellikle Avrupa’da üretim mekanizmaları tıkandı. Bu dönemde Avrupa’nın tıkanıklığını Türk metal imalatçıları giderdi.
Biz de onların tamamlayıcı sektörü olarak çalışmalarımızı yürüttük. Bu sebeplerle 2020 yılı genelde galvaniz sektörünü, özelde firmamızı çok olumsuz etkilemedi. Hedeflerimizi tutturduk. 2020 yılında hedeflerimiz dahilinde 70 bin ton galvanizleme işi yaptık. Yaptığımız işlerin %80’i yurt dışına ihraç edildi. Biz bir ürünün (Metal İmalat) tamamlayıcı alt sektörüyüz.
Dolayısıyla yaptığımız iş, dolaylı ihracat olarak kabul edilebilir. Bu anlamda baktığımızda şu tespit önemli; pandemi ile birlikte tüm dünyanın hemen her sektörde tedarik merkezi olan Çin, etkinlik ve önemini kaybetti. Tedarik zincirinden koptu. Özellikle Avrupa ülkeleri, sırayla önce kendi stokları, sonra Doğu Avrupa’daki üretim merkezlerini zorladı. Ve nihayetinde ülkemizin avantajlarını gördü. Çünkü bu dönemde ülkemizde bizim sektörde (metal imalat+kaplama) bir durma yaşanmadı. Metal imalat sektörümüzün imalat kalitesinin farkına vardılar.
[caption id="attachment_125236" align="alignleft" width="224"]
Bünyamin Halaç Satış ve Pazarlama Koordinatörü (CMO) Marmara Siegener Galvaniz[/caption]
Yüksek kur da bunu destekledi. Sonuç itibariyle ihracat yapan metal ürün imalatçılarının hareketliliği arttı, bu bizim sektöre de yansıdı. Özetle galvaniz sektörü 2020 yılını, stabil, hatta iyi denebilecek bir pozisyon ile kapattı. Tabi işin insani tarafı çok dramatik şekilde yaşandı. Özellikle canları pahasına hizmet veren, hayatını kaybeden sağlık sektörü çalışanlarına saygı, minnet ve şükranlarımızı sunuyorum.
2020 yılı sonuna doğru öngörülen “2021 yılı ortalarında salgın etkisini yitirecek” öngörüsü maalesef tutmadı. Mutant virüsler, alınan tedbirler, aşı uygulamalarındaki aksaklıklar, geri kalmış ülkelerin yalnızlığı itilmesi vs. bu sürecin 2022 yılına sarkacağını gösteriyor. Tüm dünyada 2021 yılı da, 2020 yılı gibi geçecek. Sektörümüz açısından da çok büyük beklentiler, büyümeler olmamakla birlikte 2020’den daha kötü geçeceğini sanmıyorum. Salgın dışında ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntılar, kur belirsizliği gibi sorunlar geleceği daha berrak görmemizi engelliyor maalesef. Yaşayıp göreceğiz. Umudu yitirmeden.