Kimyasalların Karbon Ayak İzi ve İklim Değişimi

Kimyasalların Karbon Ayak İzi ve İklim Değişimi
  • 04.07.2017
Atmosfer-yerküre sisteminde mevcut doğal sera gazları olan Karbondioksit (CO2), Su (H2O), Metan (CH4), Diazotmonoksit (N2O), Ozon (O3) gibi gazlar güneşten ulaşan kısa dalga ışınımı için geçirgen iken, geri yansıyan uzun dalgalı ışınıma karşı çok daha az geçirgen olup, bu gazların dünyamızdan yansıyan ısı enerjisini tutarak, sera gazsız duruma göreceli daha fazla ısınmasına neden olmasıyla, yerküremizde “Sera Etkisi” oluşur. Yerküredeki yaşamın kaynağı olan bu doğal ısı dengesindeki her değişim, iklim sistemine etki eder. Sera gazları Karbondioksit (CO2), Metan (CH4), Diazotmonoksit (N2O), Kloroflorokarbonlar (CFCs), Hidroflorokarbonlar (HFCs), Perflorlu Bileşikler (Kükürt hegzaflorür (SF6); Azottriflorür (NF3); Perflorokarbonlar (PFCs); F lorlu Eterler (HFEs); Perfloropolieterler (PFPEs gibi) olup, bu gazlar yerküremizin sera etkisi üzerinde ısı tutma özellikleri, diğer deyişle küresel ısınma potansiyelleri ile etki yaparlar. Sera gazlarının miktarının artması sonucu atmosfer-yerküre sistemindeki birikimlerle küresel ortalama sıcaklıklar artar ve iklim değişiklikri gerçekleşir. İnsanın refah ve konforu için gerçekleştirilen her üretimin, tüketimin, hizmetin, her kimyasalın yerküreye bedeli, iklim değişimine etkisi bulunmaktadır. Kaynaktan son kullanıma, her kimyasalın sebep olduğu sera gazı salımları ile “Karbon Ayak İzi” yapar. Her kimyasal çifte karbon izine sebep olur. Kimyasal sahip olduğu karbon ayak izi ve yanısıra ara girdi ve hammadde sağladığı ürün ve/veya hizmetin karbon ayak izinde yer alarak iklim değişimine etki eder. Karbon ayak izi kişi, toplum, devlet, kuruluş, etkinlik veya ürünün/hizmetin doğrudan veya dolaylı neden olduğu belli bir zamandaki sera gazı salımlarının karbondioksit eşdeğeri ölçüsüdür. Karbon ayak izi ile insan kökenli sera gazı salımlarının çevresel etkisi, küresel karbon dengesine etkisini ortaya koyar. Karbon ayak izini bir şirket, toplam sera gazı salımını, ürünlerinin/hizmetlerinin sera gazı salımını bulmak üzere saptar. Karbon ayak izi tedarikçiden tedarikçiye (B2B) veya tedarikçiden son kullanıcıya (B2C) göre saptanabilir. Şirketler karbon ayak izini hesaplamak üzere yola çıktığında, karbonunu yönetmeye başlayarak düşük karbon ekonomisinin bir öğesi olur. Adeta bir karbon check-up başlar. Girdi tedariği, üretim-tüketim-hizmet aşamaları ve atık yönetimi için emisyonlar hesaplanarak azaltım için yapılabilecekler belirlenir. Maliyet azaltımı fırsatları tanımlanır. Üretim zincirinin yaşam döngüsü boyunca incelenip mevcut görünümün ortaya konulması gerçekleşir. Her bir aşama için doğru karar verme mekanizması kapsamına sera gazı emisyonları etkileri katılarak, çevre yönetiminde süreklilik, azaltım sağlanır. Firmanın çevre için duruşunda, görünürlüğünde, somut verilere dayalı yeşilleşme, şeffaf bir kurumsal sorumluluk görülür. Karbon ayak izi çevresel sorumluluğun sayısal bir gösterimidir. Karbon ayak izi, belli ürün talebinin karşılanabilmesi için önemli bir pazar avantajı olur. Karbon ayak izi saptanması ardışık avantajlara da neden olabilir. Kaynak yönetimini iyi başaran firmalar sürdürülebilirlik yönetiminde de mesafe alır. Sera gazları miktarının hesaplanmasında, iş dünyası ve hükümetlerce genel kabul gören en önemli belge, Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD) ve Dünya Araştırma Enstitüsü (WRI) ortak girişimi tarafından yayınlanan Sera Gazı Protokolü (http://ghgprotocol. org) olup, Sera Gazı Protokolü Girişimcilerinin vizyonu, farklı ticari yapıların ve iklim ile ilgili diğer girişimcilerin sera gazı emisyonu hesaplamasında tutarlı yaklaşımları benimsemelerini sağlamak için, uluslararası sera gazı emisyonları hesaplama ve raporlama standartlarını uyumlaştırmaktır. Karbon ayak izi hesaplanmasında, gönüllü olarak sera gazı azaltımını amaçlayan ISO 14064 standart serisi kullanılarak firmanın sera gazı envanterinin belirlenmesi, kurumsal karbon ayak izinin saptanması yapılarak, emisyon azaltımı, izlenmesi, denetlenmesi, doğrulanması ve raporlanmasıgerçekleştirilmektedir. Böylece emisyon azaltım çalışmalarının  yapılması ve en sonunda azaltım yapılamayan miktarda emisyon satın alımı ile denkleştirme sonucunda, firma iklim değişikliği ile mücadele etmeyi, düşük karbon ekonomisinde ilerlemeyi başarır. Bu belirlemenin yanı sıra şirketler ürün yelpazeleri için de karbon ayak izi belirleyebilirler. ISO 14067 standardı ile ürün karbon ayak izi saptanmaktadır. Bu standart, Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (ISO 14040, ISO 14044) ile şirketlerin çevresel taahhütlerinin uygunluğunu gösteren ISO 14020 Çevresel Etiketler ve Bilgilendirmeleri seri standartlarını (ISO 14021, ISO 14024, ISO 14025) temel almaktadır. Ülkemizde toplam sera gazı salımlarının yaklaşık yarısını oluşturan elektrik ve buhar üretimi ile enerjinin yoğun kullanıldığı sektörler olan çimento, demir-çelik, rafineri, seramik, kireç, kâğıt, cam gibi sektörler için “Sera Gazı Emisyonları Takibi” ilgili yönetmelikle yapılmaktadır. Ulusal sera gazı emisyonları T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü İklim Değişikliği Dairesi Başkanlığı Sera Gazlarının İzlenmesi ve Emisyon Ticareti Şube Müdürlüğü’nün görev alanıdır. Diğer sektörler için gönüllülük esastır. Karbon ayak izi belirlemeye karar verme yönetim stratejisidir. Karar verme ardından firma çalışanlarının tümünün, mavi ve beyaz yakalıların konuyu özümsemeleri, sahiplenmeleri gereklidir. Firmada çekirdek bir kadro oluşturmak,bir yeşil ekip yaratmak yararlı olur. Ardından ilgili  standart çalışmaları kolaylıkla yürütülebilir. Karbon ayak izi belirlemesinin ardından asıl olan karbon ayak izini düşürmektir. Karbon ayak izi belirlemesi ve azaltımı çalışmaları kimya firmalarının sürdürülebilirlik eylemplanlarının itici gücüdür. Bu yolda firma elemanları  yeşillenir ve/veya yeni yeşil istihdamlar da gerçekleşir. Böylece yeşil kimyanın ürünleri pazarda yer alır. Türkiye’nin ihraç ettiği kimyasallar en temiz teknoloji çıktısı olmalıdır. Çünkü “2050 Düşük Karbon Yol Haritası” ile ilerleyen AB’ye ihracat kolay olmayacaktır. Bu nedenle ihracat hedefli yeni yatırımlar ve rehabilatasyon çalışmaları yenilikçi ve düşük karbon ekonomisinde olmalıdır. Dünyadaki değişim ve gelişimin dışında kalınmamalıdır. İnsani değerlerin de ön plana çıktığı ve sosyal sermayenin de önem kazandığı göz ardı edilmemelidir. İş dünyası rekabeti içinde iş birliğinin gerekli olduğu unutulmamalıdır. Ekoetiketli ürünlerin ihracat için önemi doğru ve yeterince anlaşılmalıdır. Kimya sektöründe artan ihracat rakamları için Ar-Ge- tasarıminovasyon- marka dörtlüsü ve yerli teknolojik gelişme ile düşük karbon ekonomisinde ilerlemek ve sürdürülebilirlik stratejilerini geliştirmek şarttır. Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu - İstanbul Teknik Üniversitesi - Öğretim Üyesi - Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkanı  

Yazıyı Paylaş