Büyük Endüstriyel Kazaların Etkilerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik Son Gelinen Noktada Neler ile Karşılaşacağız?

  • 19.11.2017
1959 ile 1996 yılları arasında dünyada meydana gelen birçok büyük endüstriyel kaza, bu kazaların önlenmesi için yasal yaptırım gerekliliğini doğurmuştur. İtalya’nın Seveso kasabasında 1976’da gerçekleşen ciddi endüstriyel kazayı takiben, endüstriyel donanımlarda kaza önleme üzerine bir Direktif olan Seveso Direktifi (82/501/EEC) kabul edilmiştir. Dördüncü Çevre Eylem Programı ile 82/502/EEC sayılı Direktifin daha etkili bir biçimde uygulanması gerektiği ortaya konulmuş ve gerekmesi halinde kapsamının genişletilmesi ve üye devletler arasında daha büyük bir bilgi alışverişi sağlamasını mümkün kılan bir içerik değişikliği önerisinde bulunulmuştur. Konsey’in 1 Şubat 1993 tarihli Beşinci Eylem Programı’nda daha iyi bir risk ve kaza yönetiminin yapılması vurgulanmış ve karar verilmiştir. Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu’nun Finlandiya’nın Helsinki şehrinde, 17 Mart 1992’deki Endüstriyel KazalarınSınırlar Ötesi Etkileri Konvansiyonu’nda, bu alanda uluslararası iş birliğinin sağlanmasının yanı sıra sınırlar ötesi etkisi olan endüstriyel kazaların önlenmesine, bunlara karşı hazırlıklı olunmasına ve bu tür kazaların vuku bulması halinde gerçekleştirilecek eylemlere ilişkin önlemleri şart koşmuştur. Son olarak yeni ve gözden geçirilmiş II. Direktif (96/82/ EEC), 1996 yılında kabul edilmiştir ve 82/501/EEC sayılı Direktif ’in yerini almıştır. AB, Enschede, Baia Mare ve Toulouse’daki kazalardan sonra SEVESO II’nin kapsamını genişletmiş ve SEVESO II’de görülen bazı aksaklıkların da çözümü için bazı ek çalışmalar yaparak 2003/105/EEC sayılı direktifi 16 Aralık 2003 tarihinde yayınlamıştır. 2012/18/EEC sayılı SEVESO III. Direktifi, 26 Haziran 2012 tarihinde AB Bakanlar Konseyi’nde kabul edilmiştir. Yeni direktif 1 Ocak 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. “Tehlikeli Maddelerle İlgili Büyük Kaza Risklerinin Kontrolüne İlişkin Yönerge” 96/82/EC Sayılı SEVESO II Yönergesi ise 2015 yılında yürürlükten kaldırılmıştır.

Seveso Direktifi Ülkemizdeki Mevzuat

SEVESO II Yönergesi her ne kadar Avrupa Birliği’nde yürürlükten kaldırılmış olsa da ülkemizde Büyük Endüstriyel Kazaların Etkilerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik olarak mevzuatımıza uyumlaştırılmıştır. 2012/18/EEC sayılı SEVESO III Direktifi ise ülkemizde henüz uyumlaştırılmamıştır, önümüzdeki yıllarda uyumlaştırılması beklenmektedir. SEVESO II Direktifi uyumlaştırma çalışmalarında iki bakanlık birimi yetki sahibidir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bildirim, kayıt ve tesis bilgileri veri tabanı işlemleri ve denetim, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ise Güvenlik Raporu incelenmesi, denetim, vb. konularda yetkilendirilmiştir. Bunlara ek olarak, ayrıca AFAD da diğer afet türlerinde olduğu gibi, endüstriyel kazalar sonucu oluşabilecek sonuçlar konusunda risk belirleme ve azaltma, ön çalışma ve araştırma, harici acil eylem planları hazırlama ve olaylara müdahale, arama ve kurtarma hususlarında çalışmaktadır.

Büyük Endüstriyel Kazaların Etkilerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik özellikle üst seviyeli kuruşlara büyük yükümlülükler  yüklemektedir. Yönetmelik kapsamında işverenler;

• Güvenlik Yönetim Sistemi’ni kurmak, • Kantitatif risk değerlendirmesi yapmak ve büyük kaza senaryoları hazırlamak, • Mümkün olan en yüksek önlem seviyesinin (ALARP) 1x10-4 seviyesinde olduğunu ispatlamak, • Güvenlik Raporu hazırlamak, • Tesis içinde alınacak önlemlere dair dahili acil durum planı hazırlamak zorundadır. Harici acil durum planı ise İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri tarafından hazırlanacaktır. Tüm bu sorumluluklar arasında en önemlisini ise “Güvenlik Raporu”nun hazırlanması aşaması oluşturmaktadır. Güvenlik raporları, şu hususları içerir: • Kuruluşun büyük kaza önleme politikası ve güvenlik yönetim sistemi ile ilgili bilgiler, • Kuruluş çevresinin tanıtımı, • Tesisin tanıtımı, • Tehlikelerin belirlenmesi, • Kantitatif risk değerlendirmesi ve önleme yöntemleri, • Bir kazanın sonuçlarının sınırlandırılması için uygulanacak koruma ve müdahale tedbirleri. Güvenlik raporunun hazırlanması aşamasında SEVESO Direktifinin kantitatif risk değerlendirmesini şart koştuğunu görüyoruz. Kantitatif risk değerlendirmesinin, büyük kaza tehlikelerinin tanımlandığını, büyük kazaların önlenmesi ve bunların çevre ve insan üzerindeki sonuçlarının sınırlandırılması için gerekli tedbirlerin alındığını göstermesi gerekmektedir. Kuruluş içindeki büyük kazaya yol açabilecek herhangi bir tesisin, depolama tesisinin, ekipmanın veya alt yapının tasarımı, inşası, işletimi ve bakımında yeterli güvenliğin sağlandığını ispat etmesi ve mümkün olan en yüksek önlem seviyesinin (ALARP) 1x10-4 seviyesinde olduğunu göstermesi gerekmektedir.

Son Durum-Büyük Endüstriyel Kazaları Önleme Direktifi– SEVESO II Direktifi Yükümlülükler

Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik çerçevesinde üst seviyeli işyerleri Güvenlik Raporu, alt seviyeli işyerleri de Büyük Kaza Önleme Politikası (BKÖP)’nı bakanlıklara 30.06.2017 tarihine kadar teslim etemeleri gerekmekteydi. Ancak; 18 Temmuz 2017 tarih ve 30127 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmış olan Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik gereğince yönetmelikte öteleme yapılmıştır. Yönetmelik 1/7/2017 tarihinden geçerli olmak üzere Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girecektir. Madde 1 gereğince, 30/12/2013 tarihli ve 28867 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmeliğin 25. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “1/7/2017” ibaresi “1/7/2019” olarak değiştirilmiştir. Yani; madde 1 gereğince fabrikalar “Mümkün olan en yüksek önlem seviyesi”ni 1Temmuz 2019 tarihine kadar sağlamaları gerekecektir. İşletmeci, kantitatif risk değerlendirmesine göre belirlediği tehlikeli ekipmanlar için senaryo edilen her bir büyük kazanın her türlü sonucunun meydana gelme frekansını 1x10-4/yıl seviyesine veya bu seviyeden daha küçük bir seviyeye indirmek zorundadır. Bu Yönetmelik kapsamına giren üst seviyeli kuruluşlarla ililgili olarak, İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri, Ek-4, Kısım 1 ve Kısım 3’te belirtilen bilgilerden az olmamak şartı ile 13. maddenin on ikinci fıkrasında belirtilen tebliği dikkate alarak bir harici acil durum planı hazırlamak veya hazırlatmakla yükümlüdürler. Aynı madde gereğince İl Afet ve Acil Durum Müdürlüklerine de Harici Eylem Planlarının hazırlanması için de süre verildiği görülmektedir. Harici Eylem Planlarının hazırlanması yükümlülüğü 1Temmuz 2019 tarihinden itibaren başlayacaktır. İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri harici acil durum planınlarınıı bu tarihten itibaren 6 ay içerisinde hazırlayacaklardır. Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yönetmeliğin 2. maddesi gereğince aynı Yönetmeliğe eklemeler yapılmıştır. Geçici 2. Madde gereğince 10. ve 11. madde hükümleri yani Güvenlik Raporu ve BKÖP ile ilgili maddeler 31/12/2018 tarihine kadar uygulanmaz. 31/12/2016 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar 10. ve 11. maddeler çerçevesinde yürütülen işlemler hüküm ifade etmez hükmü konulmuştur. Bu bağlamda daha önce Güvenlik Raporları okunarak noksan hususlar tebliğ edilen tutanaklar geçersiz kılınacaktır. Bu kapsamda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na verilen güvenlik raporları kuruluşlara iade edilecektir. Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yönetmeliğin 3. maddesi gereğince EK-1’i 1272/2008/EC sayılı CLP- Classification Labelling Packaging (Maddelerin ve Karışımların Sınıflandırılması, Etiketlenmesi ve Ambalajlanması) Tüzüğüne uygun şekilde değiştirilmiştir. Böylece yönetmeliğin ekinde BEKRA bildiriminin yapılmasını sağlayan 67/548/EEC sayılı Tehlikeli Maddeler (Dangerous Substances Directive-DSD) ve 1999/45/EC Tehlikeli Karışımlar (Dangerous Preparations Directive-DPD) direktifleri çerçevesinde hazırlanmış olanekteki R kodları kaldırılmıştır. Direktif, büyük kaza zararları vermeye neden olabilecek miktarlarda belirli tehlikeli maddelerin bulunduğu kuruluşlara uygulanmaktadır. Bir işletme, eğer Ek I’in, Bölüm 1 ve 2’sinde listelenmiş olan tehlikeli maddelerin depolanması Ek’te belirtilen miktarın üzerindeyse Direktif’in hükümlerine tabidir. Yönetmeliğin geçici 3. Maddesi gereğince yönetmeliğin 7. maddesinde değişiklik yapılmıştır. Buna göre EK-1 kapsamında yapılan bildirimler bu maddenin yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde güncellenecektir. Bu durumda firmaların BEKRA bildirimlerini 18 Temmuz 2018’e kadar güncellemeleri gerekecektir. Bu durum firmalar açısından büyük bir iş yükü ve iş gücü gerektirmektedir. Ayrıca yine BEKRA sistemine doğru veri girilmesi önem taşımaktadır.Zira sistem firma seviyesini otomatik arka planda hesaplamakta ancak firmaya göstermemektedir. Firmanın kendi seviyesini hesaplaması ve özellikle de toplama kuralını doğru uygulaması gerekmektedir. Aksi durumda önümüzdeki sene bu kapsamda idari yükümlülükle ve idari yaptırım ile karşılaşabilecektir. Yönetmelik’in “Kantitatif risk değerlendirmesi”ni açıklayan 8. Maddesinde ise öteleme yapılmamış olması akılları karıştırmış ve allak bullak etmiştir. Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik Kapsamına giren Kuruluşların hepsi aynı zamanda 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hükümlerine tabidirler. Yönetmeliğinde yapılan erteleme yönetmeliğin sadece 10 ve 11. maddelerine yapılmıştır, aslında bu maddelere bağlı olan diğer süreçleri de ertelemiş olmalıdır. Ancak yine de net olarak yönetmelikte ötelemeden bahis edilmemiştir. Şu an itibari ile halen işyerleri kantitatif risk değerlendirmesi yapmakla yükümlü bulunmaktadırlar. Bu durum Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın pilot denetimler ile yönetmeliğin uygulamasına giriş yapmak istediğini düşündürmektedir. Yönetmelik kapsamında olan firmalar 6331 sayılı kanuna tabi işyerleri olduğundan risk değerlendirmesi yapmakla yapacakları risk değerlendirmelerinde de hem 29/12/2012 tarihli ve 28512 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin hükümlerine uymakla hem de Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmeliğinin 8’nci maddesine uygun kantitatif bir risk değerlendirmesi yapmakla yükümlüdürler. Her iki risk değerlendirmesinden biri yoksa işyerinde 6331 sayılı Kanun 25/1 maddesine göre iş durdurulur. Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmeliğin 8. Maddesine göre alt veüst seviyeli kuruluşlarda büyük endüstriyel kaza tehlikelerinin belirlenmesi ve bu tehlikelerden kaynaklanacak risklerin değerlendirilmesi amacıyla kantitatif metotlarla risk değerlendirmesi yapılmak zorundadır. Kantitatif risk değerlendirmesinde, büyük kazaya yol açabilecek tehlikeler ve aşağıda belirtilen hususlar dikkate alınmak zorundadır; • Tehlikeli kimyasalların sınıflandırılması, bu kimyasalların miktarları ve karşılıklı etkileşimleri, • Kimyasal maruziyetin insan ve/veya çevre açısından değerlendirilmesi, • Patlayıcı ortamlar ve bu ortamların kalıcılığı, patlayıcı ortam sınıflandırması ve bu alanlarda kullanılacak ekipmanların uygunluğu, • Proses içerisindeki tehlikeli ekipmanların belirlenmesi ve gruplandırılması, • Proses tehlikeleri ile proses ekipmanlarının ve/veya enstrümanlarının karşılıklı etkileşimleri, • Proses enstrümanlarının ve acil durum kapatma sistemlerinin güvenilirlik değerlendirmesi ve sertifikasyonu, • Bakım ve onarım işlerinde güvenilirlik verisi, • Güvenilirlik merkezli gerçekleştirilecek bakım ve risk temelli kontrol yöntemleri, • Büyük kaza senaryolarının kök neden ve sonuç analizi, • Geçmişte yaşanan kazalar ve bu kazaların nicel tekrarlanma olasılıkları, • İnsan hataları ve güvenilirlik analizi. İşletmeci hazırlamış olduğu Güvenlik Raporu içerisinde, kantitatif risk değerlendirmesinde kullandığı güvenilirlik verisi ile büyük kaza senaryolarında kullandığı olasılık verilerini, bakım kayıtları, kaza analizleri veya enstrümantasyon güvenlik sertifikasyonu gibi hangi veri bankalarından aldığı konusunda ayrıntılı bilgi vermek durumundadır. Üst seviyeli kuruluşun işletmecisi, hazırlanan risk değerlendirme belgelerini güvenlik raporuyla birlikte dijital ortamda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na gönderecektir. Ayrıca yine yapmış olduğu kantitatif risk değerlendirmesi ile mümkün olan en yüksek önlem seviyesini sağladığını da göstermesi gerekmektedir. Yönetmelik’in 9. maddesi gereğince işletmeci, kantitatif risk değerlendirmesine göre belirlediği tehlikeli ekipmanlar için senaryo edilen her bir büyük kazanın her türlü sonucunun meydana gelme frekansını 1x10-4/yıl seviyesine veya bu seviyeden daha küçük bir seviyeye indirmek zorundadır.

Sonuç:

Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik’in tüm maddelerinin yürürlüğe girmesine iki yıllık bir zaman dilimi bulunmaktadır. Ancak ne yazık ki yönetmeliğe göre üst seviyeli ve alt seviyeli olan kuruluşların bu yönetmelik çerçevesinde “Güvenlik Raporu Tebliği ile BKÖP Tebliği” yayınlanmış olsa da Güvenlik Raporunu ile BKÖP’ü nasıl hazırlamaları gerektiği konusunda çok fazla bilgisi mevcut değildir. İşletmelerinde Büyük Endüstriyel Kazaları Önleme Politikası oluşturacak ve Güvenlik Yönetim Sistemi kuracak  olan üst seviyeli ve alt seviyeli kuruluşların işyerlerinde yapacakları kantitatif risk değerlendirmesi ile işletmelerinde almış oldukları tedbirlerin sonuçlarının ALARP seviyesi olan 1x10-4 seviyesini tuttuğunu ispat etmeleri gerekecektir. Her ne kadar özellikle kantitatif risk değerlendirmesi konusunda yapılması gerekli çalışmalar ve kantitatif risk değerlendirme teknikleri ile ilgili AB rehberleri ve standartlar mevcuttur, ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bu analizleri incelerken hangi detaylara dikkat ettiği ile ilgili açıklayıcı bilgiler mevcut değildir. Yönetmelik çerçevesinde özellikle ‘‘Kantitatif Risk Değerlendirme’’ konusunda bir nebze de olsa işletmelere kılavuzluk yapacak bir rehbere acilen ihtiyaç bulunmaktadır. Özlem Özkılıç / Kimya Yüksek Mühendisi / ÇSGB-Emekli İş Başmüfettişi / A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı / Genel Müdür Yardımcısı Önder Akademi      

Yazıyı Paylaş