Son yıllarda sıklıkla ‘’farkındalık, süreklilik, yenilenebilir, sürdürülebilir’’ gibi kelimeleri daha çok çevre ile ilgili konularda duymaya başladık.
Eskiden bu kelimeler pek kullanılmazdı, zira dünya nüfusu bu kadar yoğun değildi, insanların alım güçleri daha düşüktü. Dolayısı ile üretim ve tüketim döngüsü daha yavaş ve daha az ürün ile gerçekleşiyordu.
Ülkeler arasındaki ikili anlaşmaların artması, birkaç ülkenin bir araya gelip birliktelikler kurup, gümrük duvarlarını indirmesi, doğu bloğunun açılması, Çin’in çok ucuza ve yüksek miktarda ürünü pazara sunabilmesi ile ekonominin parametreleri değişti. İnsanların alım gücü arttı, ürünlere erişimi arttı, refah seviyesi yükseldi.
Artan üretimin insan ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri nedeni ile sera gazlarının artması neticesinde dünyanın ısısı yükselmeye başladı.
Buzulların erimesi, Everest Dağı’ndaki karların hızla erimesi gibi net sonuçlar ortaya çıkmaya başlayınca ‘’karbon ayak izi’’ birçok ülkenin ve de büyük üreticinin dilinde dolaşır oldu. Hatta bunu PR çalışmalarında bir araç olarak kullanıp, üretimlerini daha doğal ve çevreci yapmaya gayret eden birçok üretici doğdu.

20’den fazla ülkeye ihracat yapan Pürkay A.Ş. uzun yıllardır ürettiği zemin kaplamalarında, poliüretan esaslı olanını daha çevreci yapabilmek için 2017 yılında, TÜ- BİTAK desteği ile, ’Yenilenebilir kaynaklar ile poliüretan zemin kaplama üretilmesi’’ için Ar-Ge çalışmalarına başladı. Amaç petrol türevlerinden uzaklaşarak, bitkisel kökenli yağlardaki hidroksil gruplarını kullanarak poliüretan self levelling ürün üretilmesini gerçekleştirmekti.
Ülkemizde üretimi olan kanola, pamuk, ayçiçek gibi yağlarda OH grubunun mevcut olmaması nedeni ile ve de Ar-Ge çalışmamızda bio-yağlarını herhangi bir tepkimeye sokarak OH grubunu eklemeyi amaçlamadığımızdan, OH grubu içeren Castor Yağı ile Ar-Ge çalışmasını sürdürmeye karar verdik.
Polieter ve poliester reçineler kullanılarak yapılan poliüretan esaslı ürünlerin formulasyonlarında çeşitli aditivler mevcuttur.
Bu aditivler çökme önlemek, ürün içindeki eksender ve de dolgu malzemeleri ile pigmentleri ıslatmak, yüzeyde oluşabilecek köpükleri engellemek ve de kür süresini geciktirmek veya uzatmak için kullanılmaktadır.
Aditiv üreticileri, ürünlerini üretirken de, piyasada yaygın olarak kullanılan polieter ve poliester reçinelerin yapısını göz önünde tutarak çalışamlarını geliştirmektedirler.
Bio-yağlar ile poliüretan self leveling malzeme üretimi dünyada olmadığından, aditiv üreticileri bu yönde bir çalışma gerçekleştirmemişlerdir.
Dolayısı ile poliüretan self levelling ürünün bio yağlar ile üretilmesindeki en büyük zorluk, polieter ve poliester reçinede çalışan aditivler içinden, bio-yağlar ile çalışabilecek, bu yağlara uyumlu aditivlerin tespiti noktasında gerçekleşmiştir.

Yaklaşık 1,5 yıl süren Ar-Ge çalışmaları sonucunda, polieter ve poliester reçineler ile üretilen polüretan esaslı self levelling malzemenin kimyasal ve fiziksel özelliklerini taşıyan bio-yağ kökenli bir self levelling ürün üretimi gerçekleştirilebilmiştir.
Bir diğer değiş ile yük taşıma kapasitesi, esnekliği, bükülme özelliği, kopmada uzama kuvveti, yırtılma direnci gibi özellikler polieter ve poliester reçine ile üretilen self levelling ürünlere benzer bir bio-yağ kökenli ürün üretildi.
Ülkemizde ilk kez üretimine başlanan poliüretan esaslı self levelling kaplamanın bio-yağ kökenli bir reçine ile üretilmesi neticesinde yenilenebilir bir kaynak olan castor yağı ile ürün üretimine bu yıl itibari ile başlanılmış bulunulmaktadır.
Her ne kadar castor yağı ülkemizde ekilmediğinden ithal bir ürün olsa da, hem yenilenebilir kaynak olması, hem de görece biraz daha ekonomik olması neticesinde yurt dışına paramızın çıkmasında bir nebze düşüş olmuş ve de karbon ayak izinde hatırı sayılı bir değişikliğe sebep olmuştur.
Sınırlı kaynakların belli bir süre sonra sona erecek olması, gelecek nesillere bırakacağımız mirasın azalması demek olduğundan, bu çalışmanın sonunda elde edilen çıktı ile aynı zamanda sınırlı kaynağın tüketiminde düşüşe sebep olan bir değişim ve gelişim sağlanmış olmaktadır.
Zemin kaplama gibi nihai ürünün görselinin önde olduğu bir üründe doğru aditivleri içeren bio-yağ bazlı formülün getirdiği bilgi birikimi ile poliüretan esaslı yapıştırıcı ve de elastomerlerin de bio-yağ bazlı ürünler ile üretilebilecek olmasının da önü açılmış olacaktır.

Bio-yağ esaslı poliüretan kaplamaların üretiminin artması sonucunda aditiv dünyasının da bu konuda gerekli araştırma ve geliştirme çalışmalarında bulunacak olması olasılığı da, ileride daha verimli ve aktif aditivlerin mevcut olabilmesinin önünü açacaktır.
Yenilebilir kaynaklar ile üretim yapmanın getirdiği düşük karbon ayak izi, sınırlı kaynakların artık tüketilmeyecek olması, kendi kendine yetebilen bir dünya olma yolunda ciddi adımların atılması demek olduğuna inanmaktayız.
Çevreci ürün üretiminde farkındalığın ileriki yıllarda, yeni jenerasyonun da çalışma gücüne katılacak olması ile daha da hız kazanacağını ve de sürdürülebilir bir üretim anlayışının geleneksel üretim modelini ortadan yavaş yavaş kaldırılması anlamında geleceği inancı ile Pürkay A.Ş. olarak ilkleri ve enleri üretme noktasında motivasyonumuzu en üst seviyede tutmayı amaçlamaktayız.
Saydun Gökşin
Genel Müdür
PÜRKAY Boya ve Kimya San. A.Ş.