Boğazın Avrupa yakasında kalan Beşiktaş, İstanbul’un en gözde semtlerinden bir olma özelliğine sahip. Bizans döneminden bu yana yapılaşmanın görüldüğü bu semt, bir yerleşim yeri kimliğini Osmanlı döneminde kazanmıştır.
Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa döneminde bilhassa denizcilik açısından büyük önem kazanan Beşiktaş’ın bulunduğu bölge liman olarak kullanılmaya uygundu, hatta Osmanlı donanmasının gemileri bu bölgede demirliyordu.Beşiktaş koyu 17. Yüzyıldan itibaren doldurulmaya başlanmıştır.
Zaman içinde bölge, padişahların dinlenme ve eğlenceleri için düzenlenen bir “hasbahçe”şeklini almıştır ve köşkler ve kasırlar inşa edilmiştir.Her ne kadar Osmanlı İmpratorluğu’nun yönetim merkezi Topkapı sarayı olsa da, 3. Selim’den sonra padişahlar vakitlerinin çoğunu Beşiktaş’taki yapılarda vakit geçirmeye başladı.
Sultan Abdülmecit ise, Dolmabahçe Sarayı’nı inşa ettirerek imparatorluğun yönetim merkezini Beşiktaş’a taşımıştır. Bundan sonraki bütün padişahlar Dolmabahçe Sarayı’nın yanı sıra bugünkü Beşiktaş ilçesinde yer alan Yıldız Sarayı ve Çırağan Sarayı gibi çeşitli saraylardan ikamet ettiler.
Beşiktaş ilçesi imparatorluğun yıkılmasına kadar Osmanlı tahtına ev sahipliği yaptı. Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda önce annesi Zübeyde Hanım’ın Akaretler’de bulunan evinde (bugün Akaretler Mustafa Kemal Müzesi) ikamet ettiği bilinmektedir.
Cumhuriyetin ilanından sonra Beşiktaş ilçesinin önemi azalmakla birlikte Atatürk’ün yaşamının geri kalan dönemi boyunca İstanbul’a geldiği zaman Dolmabahçe

Sarayı’nda kalması nedeniyle Beşiktaş ilçesi önemini biraz olsa korudu. Önceleri Beyoğlu’na bağlı bir nahiye olan Beşiktaş 1930 yılında ilçe yapıldı.Beşiktaş İlçesi’nin çekirdeğini oluşturan Beşiktaş, Yıldız, Ortaköy,Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek gibi tarihsel semtler dışındaki yerleşim yerleri 1950’li yıllardan itibaren ortaya çıkmışlardır.
1950’de tarihi Levent Çiftliği arazisi üzerinde bahçeli evler düzeninde başlatılan toplu konut uygulamasıyla Levent mahallesi’nin temelleri atılmış, daha sonra Etiler, Konaklar, Akatlar, Nisbetiye,Levazım ve Kültür mahalleleri oluşmuştur.
Günümüzde Beşiktaş, hem İstanbul’un tarih yönünden en zengin semtlerinden olan Beşiktaş, aynı zamanda modern İstanbul’un hem tarihini, hem de modern yüzünü temsil eden Bebek ve Etiler gibi mahallelerede sahip. Beşiktaş Dolmabahçe ve Çırağan Sarayı, Ihlamur Kasrı, Sinan Paşa Camii, Akaretler’deki dizi evler gibi tarihi ve kıymet biçilmez gayrimenkullere de ev sahipliği yapıyor.
İstanbul’un en merkezi semtlerinden biri olan Beşiktaş’ta herkesin sahip olma hayalini kurduğu gayrimenkuller var. İstanbul Metrosu şimdilik Beşiktaş’ın mahallelerinden teğet geçiyor, sadece Etiler’de metro durağı var, ancak Mecidiyeköy-Kabataş metro hattını inşası başladı ve hızla devam ediyor.
Boğazdaki vapur iskeleleri (Beşiktaş, Barboros Hayrettin Paşa, Ortaköy, Bebek ) sahil şeridindeki ulaşıma büyük katkı sağlıyor. Özellikle Levent’teki finans merkezleri ve başta Yıldız Teknik, Boğaziçi Üniversiteleri olmak üzere, ülkemizin en gözde üniversitelerinin yer aldığı Beşiktaş semti, emlak piyasasının gözdesi olmayı sürdürüyor.
Atmaca Nalburiye Ferhat Atmaca 1970’li yıllardan bu yana Beşiktaş Ihlamurdere’de faaliyette olan Atmaca Nalburiye’nin üçüncü kuşak temsilcisi olan Ferhat Atmaca ile boya ve nalburiye ürünlere talebi konuştuk.
Yaklaşık 17 yıldır sektörde çalışmakta olduğunu söyleyen Atmaca, geçmiş yıllara göre işlerin biraz sakinleştiğini söyledi.
İnsanların eskiye göre alım gücünün azaldığını, daha çok geçim derdinde olduğu için boya satışlarının de sakin olduğunu belirtti.
Satış yaptıkları müşteri profilini sorduğumuzda, daha çok nihai tüketiciye daha çok satış yaptıklarını ifade eden Atmaca, bunun yanı sıra ustalar, müteahhitler gibi sektör profesyonellerinin de müşterileri arasında olduğunu söyledi. Kentsel dönüşümün işlerine olan etkisini sorduğumuzda ise, Atmaca bunun işlerine pozitif etkisi olduğunu, dönem dönem bazı müşterilerine büyük ölçekli satışlar gerçekleştirdiklerini söyledi.
Boya satın alanların, evlerine ve hayatlarına bir değişiklik katmak için mi, yoksa ihtiyaçtan mı olduğunu sorduğumuzda ise Atmaca, “Zevk için boya yapan pek yok artık, o eskidendi. Mecburiyetten
boya yapılıyor. İnsanların alım gücü düştü eskiye göre”dedi.Bu sene boyada bej tonlarının, su bazlı silikonlu ürünlerin ağırlıkta olduğuna dikkat çeken Atmaca,“Bizde makine de var, binbir çeşit renk var bu sayede.Müşterinin isteği doğrultusunda her rengi yapabiliyoruz”diyerek sözlerine devam etti.
Müşterilerin kafasında bir renk olup olmadığını sorduğumuzda ise sorumuzu “Genelde müşterinin kafasında aşağı yukarı bir renk oluyor ama, biz de yardımcı oluyoruz.
Mesela diyor ki ‘Mobilyam şu renk, yerlerim şu renk, tülüm,perdem şu renk, buna uygun sizce ne olur size’diye sorduklarında, biz de bu donelere göre müşterilerimizi yönlendiriyoruz” şeklinde yanıtladı.
Reklamların ve fiyatların boya satışlarına etkisini sorduğumuzda,“Genelde reklamlar ön planda oluyor, bir de insanların kafasında belirli firmalar var, bunların etkisi var.Ama artık, fiyat daha çok önemli. Makinesi olan fakat çok fazla reklamı olmamış farklı bir markanın da satışını yapıyorum, sıkıntı yok.
Fiyatı uygun çünkü. Kaliteolarak baktığınızda, boyacılara, uygulamacılara verdik,denettik. Kalite olarak hiçbir farkı yok. Müşterilerimiz bazen “Şu marka, ondan başkası olmaz” diyebiliyor.Ama sonuçta böyle olmuyor, çoğu müşterimi ikna edebiliyorum.
Sonuç olarak, reklamların bir miktar etkisi var ama çok da değil” şeklinde konuştu. Boya ve tadilat işlerini müşterilerinin kendi başlarına da yapabildiğini belirten Atmaca “Çok kişiye nasıl yapılacağını,gereken her şeyi gösteriyoruz, insanlar da gayet güzel becerebiliyor” diyerek sözlerini tamamladı.