Türkiye’de Organik Pigment Kullanımı
Özet
Türkiye 120 milyon Amerikan doları civarında organik pigment kullanan bir ülke olarak önemli boyutta bir kaplama sektörüne sahiptir. Mürekkep, plastik ve boya başta olmak üzere birçok sektör bu pigmentleri kullanmaktadır.
Türkiye’nin organik pigment kullanımı zaman zaman gerilese de yıllık ortalama 14 civarında büyüme göstermiştir, ancak bu büyüme 2000-2010 döneminde daha yüksek iken son 10-11
yıl içinde %6’lar seviyesine inmiştir. Bu yavaşlamaya göre bir doyuma mı ulaşmakta olduğu tartışılabilir.
Türk Organik Pigment İthalatı
Öncelikle şu hususun altını çizmem gerekir ki burada belirtilen yıllık ithalat değerleri, bunların değişimleri TÜİK’in Dış Ticaret İstatistikleri sayfası yoluyla temin edilerek değerlendirilmiştir.
Avrupa firmalarının yapısal değişiklikleri, sektörlerin kullanım oranları ise şahsımın bu sektördeki 30 yıllık ÇBS, CIBA, BASF ve Sudarshan birikimlerine dayanmaktadır. Oranlar artı eksi oynamalara ve yıllara göre bazı değişiklikler gösterebilir.

Gerçek rakamlar her bir kullanıcının kullanımlarının bilinmesiyle ortaya çıkabilir ancak bunun
mümkün olmamasının yanında olanaksız olduğunu düşünüyorum.
Türkiye’nin organik pigment ithalatı Şekil 1’de görüldüğü üzere 2000 yılı ile 2021 yılları arası ortalama %14 büyüme ile 30 milyon Amerikan doları seviyelerinden 120 milyon Amerikan doları seviyesine yaklaşmıştır.
Organik pigment kullanımları ülke ekonomisi ile paralellikler göstererek zaman zaman yukarı aşağı dalgalanmalar yaşamıştır. Organik pigment ithalatı 2001 ekonomik krizinde en yüksek oranda düşerken benzer ancak daha ufak çapta daralmalar 2008 ve 2009 yıllarında da kaydedilmiştir.
Bu ikincil daralmaların dünya çapında yaşanan global krizle bağlantılı olduğu aşikardır. Bu gerilemelere karşın organik pigment kullanımı bazı yıllarda örneğin özellikle 2001 krizi sonrasında %50’nin üstünde artış göstermiştir.
İkinci 10 yıllık dönemde yani 2011-2021 yılları arası artış oranı birinci on yıla nispeten oldukça yavaşlamış ve ortalama %6 seviyesinde kalmıştır. 2010 sonrasında 2012, 2015, 2018 yıllarında da ufak gerilemeler tespit edilmiştir. Organik pigment talebinin artışının 2018 yılından itibaren tekrar yükselme eğilimine girdiği görülmektedir.
Organik pigment ithalatının zirveye çıktığı 2021 yılı ayrıntılı incelendiğinde organik pigment ithalatının 2021 yılının ikinci yarısında ciddi oranda yavaşladığı gözlenmiştir. 2021 yılının ikinci
yarısındaki daralmaya karşın içinde bulunduğumuz 2022 yılının ilk yarısında organik pigment talebin tekrar yükseldiği görülmektedir.
Özellikle COVID-19 pandemisi süresinde gözlenen artışın insanların online alışverişe ve doğrudan alışverişlerde de ambalajlı ürünlere yönelmesi sonucu ambalaj malzemelerinde kullanılan mürekkep ve plastik ambalaj malzemelerinin yapısında kullanılan renklendiricilerin
taleplerinin artması ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir.
İthalat istatistikleri incelendiğinde bazı büyük oranda pigment kullanıcılarının ithalatlarının eksik olduğu düşünülmektedir. Bu ithalat seviyeleri görülmeyen organik pigment kullanıcıları serbest bölgelerde bulunan firmalar olmalıdır, zira buralara getirilen ürünler Türkiye’ye ithal edilmiş olarak sayılmamaktadır.
Bu firmaların ürünlerinin bir kısmı başka ülkelere yollandığından ve bir kısmı ise gümrük tarifeleri farklı ürünler olarak ülkeye girdiğinden bu firmaların hangileri miktarda organik pigment kullandığının tespiti mümkün değildir.
Diğer yandan organik pigment ithalatlarının ülkeler bazında incelenmesi sonucu organik pigment ithalatı yapılan bazı ülkelerin aslında organik pigment üretmedikleri göz önüne alındığında bu ithalatların ne olduğunun belirsizlik içerdiği açıktır.
Örneğin Romanya’dan gerçekleşen ve 2016 yılından itibaren sürekli artış gösteren ithalatın aslında pigment değil ancak pigment içeren masterbatch gibi bir ürün olması büyük oranda ihtimal dahilindedir.
Ayrıca bazı ithalatların gümrük tarifelerinin de yanlış girilmesinde söz konusu olduğunu düşünüyoruz. Bazı ülkelerden örneğin İsveç, Norveç ve İsrail gibi ülkelerden gerçekleşen ithalatların da aslında bu ülkelerde bulunan global firmaların firma içi hareketleri olduğu veya o ülkelerde kalan atıl durumdaki pigmentlerin çeşitli firmalar tarafından satın alınarak Türkiye’ye getirildiği düşünülmektedir.

2000 yılları hatta 2010’a kadar Türkiye’nin organik pigment kaynağı özellikle başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleriydi. Bu yılların başlıca piyasa liderleri Ciba, Clariant, BASF firmaları iken, 2000’li yılların başından itibaren özellikle Çinli organik pigment üreticilerinin ve yine paralelinde Hint kaynaklı üreticilerin paylarını artırdıkları gözlenmiştir.

Özellikle Çin kaynaklı ithalat Şekil 2’de görüldüğü üzere 2000 yılından bu yana yaklaşık 10 misli oranda bir artış göstermiştir. Bu dönemde Hint firmalarının Çin’in gerisinde kalarak ithalattaki payları Şekil 3’te görüldüğü üzere yaklaşık 5 misli bir artış göstermiştir. 2000-2010 yılları arasında Çin kaynaklı pigmentler ağırlıkça sarı, kırmızı gruplarında yoğunlaşırken; Hint kaynaklı pigmentler yüksek oranda mavi ve yeşil renk gruplarına yoğunlaşmıştır.
2000-2010 yıllarında Almanya başta olmak üzere Ciba, BASF ve Clariant fabrikalarının yoğun bulunduğu ülkelerden gelen organik pigment temini yaklaşık %50 oranında değer olarak artış göstermiştir ki, genel artış Çin ve Hint firmalarının paydaları ile % 250 oranındadır.
Devlerin Sonu
Organik pigment teknolojileri başta İsviçre ve Almanya olmak üzere Avrupalı kimya devlerince geliştirildi. Bu firmaların en önemlileri Ciba-Geigy, Sandoz, Hoechst, BASF, ICI firmalarıydı. Bunlardan ilk başta ICI piyasadan çekildi. İsviçre’nin iftihar kaynağı olan Ciba- Geigy sahip olduğu patentler sayesinde güçlü bir durumda idi.
Sandoz firması bir bakıma kardeş firma idi. Almanya’nın devleri olan Hoechst ve BASF önemli
piyasa paylarına sahipti. Ancak pigment patentleri sona ermeye başlamış ve Çin ile Hindistan’da organik pigment üreticileri ortaya çıkmaya başlamıştı. 2000’lerde Çin ve Hint firmalarının Türkiye pazarındaki payları Almanya’nın temin ettiği pigment tutarının her biri için sadece %20’si civarında idi.
Bu durum dünya çapında da benzer durumlardaydı. Ciddi kalite sorunları yaşayan, düşük kapasiteli Çin ve Hint firmaları zafiyetlerini kapatma gayretindeydiler ve yıllar ilerledikçe ürün kalitelerini ve standartlarını iyileştirdiler.
Avrupa firmalarının organik pigment payları Türkiye’de de yukarı aşağı salınımlar yapmaya başlamış ve piyasa payları sürekli düşme eğilimine girmişti. Bunun yanında ilaç sanayi de sıkıntılar yaşamaktaydı.
Ciba-Geigy ve Sandoz’un önemli payları İsviçre banka ve kuruluşlarındaydı ve bu kuruluşlar öncelikle ilaç sanayini desteklemek ve korumak için Ciba-Geigy ve Sandoz’un ilaç guruplarını ayırıp bir çatı altında birleştirmeye karar verdiler.
İlaç grupları Novartis adı altında birleştirilmiş, özel kimyasal ve pigment grupları
da Ciba Specialty ve Clariant olarak yeniden yapılandırılmıştı. Bir ara bu iki firmanın Clariant çatısı altında bir araya gelmesi de gündeme gelmiş ancak rekabet kurullarının onayı alınamayınca birleşmeden vaz geçilmişti.
Ancak bu başarısız birleşme teşebbüsünün kısa bir süre ardında Hoechst firması Clariant ile Clariant çatısı altında birleşme yoluna gitmiştir. Kısa bir süre akabinde de Ciba Specialty ismi sadeleştirip Ciba olarak tescillenir. Bu arada Ciba mix metal oksit portföyünü FERRO firmasına devrederek bu sektörden çekilmiştir.
Artık Avrupa’daki lider organik pigment üreticileri Ciba, Clariant ve BASF olmuşlardır. Ciba 2000’lerin ikinci yarısında da inorganik pigment üretimini yaptığı Maastricht tesisini DCC firmasına devrederek inorganik pigment piyasasından tamamen çekilme yoluna gitmiştir.
2000’li yılların sonunda da Ciba tamamen BASF’e devredilerek piyasadan tamamen çekilmiştir.
Ancak bu CIBA-BASF birleşmesi geriye düşüşü engelleyememiş ve BASF sürekli olarak piyasa
payını kaybetmiştir.
2010’lu yılların sonlarına doğru BASF pigment ayağını ana yapıdan ayırarak bağımsız bir üniteye dönüştürme yoluna gittikten sonra pigment ayağı dünyanın en büyük pigment üreticisi
olan Sun Chemicals devretme yoluna gitmiştir.
SUN firması bu birleşmeye kadar dünyanın en büyük organik pigment üreticisi olmasına karşın Türkiye’de sınırlı oranda kalmış, ağırlıklı oranda kendi mürekkep fabrikalarına servis vermiştir.
Bu arada benzer bölünme Clariant’ta da gerçekleşmiş ve Clariant’ın organik pigment ayağı Colorant International adı altında yeniden yapılandırılmıştır. Colorant International’de kısa bir süre önce yine Alman - Avusturya kaynaklı Heubach firmasına devredilmiştir.
Bütün bu gelişmeler süresince sürekli piyasa paylarını kaybeden bu Avrupalı devler Çin ve Hindistan’da yatırımlar ve alımlar yaparak Çin ve Hint firmaları ile rekabet edebileceklerini ummuşlar ancak bu umutlar maalesef boşa çıkmış ve yeterli olamamıştır.
Artık batı kaynaklı 2 organik pigment devi olarak karşımızda Sun Chemical ve Heubach firmaları kalmıştır. Bu arada daha ufak çaplı bir yapılanma Capelle firmasında yaşanmış ve firma Ferro bünyesine katılmıştır.
Bir diğer Avrupalı olarak Syntesia firması Çekya’da varlığını korumuş, hatta Türkiye pazarındaki payını nispi oranda arttırmayı başarmıştır.
Büyüyen Uzak Doğu
Uzakdoğu’da en büyük kaynaklar Çin ve Hindistan olmasına karşın Endonezya, Güney Kore ve Japonya’nın da Türkiye’ye önemli oranda organik pigment temin ettiği görülmektedir.
Türkiye’ye organik pigment temin eden Çin kaynakları analiz edildiğinde bu kaynakların çoğunluğunun doğrudan üretici olmadıkları görülmektedir. Hint kaynaklı firmalarının ise ağırlıklı olarak üretici oldukları söylenebilir. Halen Hindistan kaynaklı organik pigment temin eden firmaların ağırlıklı olarak mavi yeşil üreticileri oldukları gözlenirken; Sudarshan Prasad başta olmak üzere bazı firmaların kırmızı sarı gruplarına hatta violet üretimine girdikleri gözlenme nedir.
Avrupa özellikle Almanya kaynaklı organik pigmentlerin ithalatı toplam ithalat %170 oranında artarken %15 civarında gerilediği anlaşılmaktadır. Almanya dışında en büyük kaybın Ciba’nın İngiltere’de Paisley’de bulunan ünitesinin BASF firmasına katılım sonrası kapatılması sonucu İngiltere’de yaşandığı görülmektedir.
8 milyon Amerikan doları civarı olan İngiliz kaynaklı organik pigment temininin 200 bin Amerikan doları seviyelerine gerilediği görülmektedir. Benzer gerilemeler Belçika, Fransa, Hollanda, İspanya kaynaklı organik pigment teminlerinde de gözlenirken, sadece Synthesia firmasının bulunduğu Çekya’da artış gözlenmektedir.
Uzak Doğu ve Avrupa dışı kayda değer organik pigment temincisi ABD olarak görülmektedir ABD kaynaklı organik pigment temini yukarı aşağı salınımlar göstermesine karşın seviyesini muhafaza etmiş ancak piyasanın büyüme oranını hiçbir şekilde yakalayamamıştır.
Buna göre ABD’nin Türkiye’deki organik pigment piyasa payının gerilediğini söyleyebiliriz.
[caption id="attachment_144462" align="aligncenter" width="548"]

Şekil 4. Sektörel bazda organik pigment kullanımlarının dağılımını göstermektedir.[/caption]
2021 yılı esas alınarak hangi sektörlerin ne oranda organik pigment ithal ettiğini incelediğimizde en büyük kullanımın mürekkep sanayinde olduğu gözlenmektedir.
Toplam ithalatın neredeyse %40’ı doğrudan mürekkep imalatçısı olan firmalarca gerçekleştirilmektedir. Distribütörlerin ithalatının bir kısmının da mürekkep sanayine gittiği göz önüne alınınca mürekkep üreticilerinin kullandığı organik pigment oranının toplam orandaki payının %45’e yaklaştığını öne sürmek pek yanlış olmaz.
2000’ler öncesi Türkiye mürekkep sanayi esasen yerli üreticiler olan DYO Mürekkep, ÇBS Printaş, Samo, Bakim’den oluşmaktayken, bu yapı bugün %90’ın üzerinde uluslararası kuruluşlar olan Sun, Siegwerg ve Toyo’ya geçmiştir.
Ancak sınırlı sayıda yerli küçük mürekkep üreticisi kalmıştır. Distribütör firmalar 2. en büyük organik pigment ithalatçısıdır. Bunların oranı toplam ithalat içinde %25 seviyesindedir.
Distribütör firmaların ağırlıkça küçük ve orta boy organik pigment kullanıcılarına hizmet vermelerine karşın büyük firmaların sıkıştıkça bu kaynaklardan faydalandığı da gözlenmektedir. Dolayısıyla distribütör firmalar başta boya, plastik ve mürekkep üreticilerine hizmet ederken, pigment pasta üreticileri, tekstilci firmalara da pigment temin etmektedirler.
Bunların net oranlarını söylemek oldukça zordur. Türkiye masterbatch sanayi 3. En büyük organik pigment kullanıcısı durumundadır. Türk masterbatch sanayinin en büyük hizmet sektörü iplik sanayidir ve bu yüzden firmaların önemlilerinin Gaziantep’te toplandığı görülmektedir.
Bu sektörde de gittikçe global firmaların payının arttığı açıktır. Bunların içinde Avient, Tosaf, Plastika Kritis (Senkroma) ciddi oranda piyasa payına sahipken, sektörün yerli lider firmaları Vira Color, Kolortek, Aksa, Gülsan olarak karşımıza çıkmaktadır.
Plastik sanayinde bulunan üretici sayısının yaklaşık 30 olduğu görülmektedir. Plastik sanayinin
kullandığı organik pigment oranı toplam ithalatın %20’inin üstünde olduğu öngörülmektedir.
Distribütörlerden temi edilen organik plastik pigmentlerinin önemli kullanıcılarından biri suni dericiler olarak görülmektedir. Ancak suni deri sektörünün plastik grubunda kabul edilip edilmemesi tartışmaya açık bir husustur.
Plastik sanayinin toplam organik pigment kullanımının toplam ithalatın %25’i olduğunu ileri
sürmek yanlış olmaz. Türk Boya Sanayi mevcut boya üreticileri sayılarına karşın ancak 4. Sırada yer alabilmiştir ki doğrudan organik pigment ithalatının %10’un altında olduğu öngörülmektedir ki bu masterbatch sanayinin kullanımın yarısının da altıdır.
Toplam üretici sayısının ise 100’ler le ifade edildiği bu sektöre hizmet veren neredeyse 500 civarında küçük ve orta boya üreticisi olduğu tahmin edilmektedir. Türk boya sanayi de son
20 yılda artan oranda global firmalara geçmiştir. Bu sektörün ÇBS gibi bir devi piyasadan çekilmiştir.
Şu an için bu sektörün en büyük global firmaları Kansai, Nippon olmuştur. Bu firmaların üretimlerinde de yüksek performans pigmentlerinin payı ciddi oranda düşmüştür; zira 1990’ların ortalarına kadar gümrük duvarları ile korunan otomotiv sanayinin OEM boya
ihtiyacı, ÇBS, DYO, Kemipol gibi devrin büyüklerince karşılanırken artık ülkede pigmentin dispersiyonu ile başlayan OEM boya üretimi hemen hemen ortadan kalkmış ve OEM boyaları ithal yoluyla temin edilen pigment pastalarca üretilir hale gelmiştir.
Bunun sonucu gümrük tarife numaraları değiştiğinden yüksek performans organik pigment ithalatı düşmüş ve bu da boya sanayinin pigment kullanım payını düşürmüştür.
Türk boya sektörünün en büyük ayağı inşaat boyaları akabinde endüstri boyalarıdır. İnşaat sektöründe üretilen boyalar ağırlıkça su esaslı sistemlere kaydığından burada ağırlıkça kullanımın pigment pastaları olduğu görülmektedir ve bunun da önemli bir kısmı pigment pasta üreticileri yoluyla karşılanmaktadır.
5. en büyük organik pigment kullanıcı sektör pigment pasta üreticileri sektörüdür. Bu sektörün nihai kullanıcısının önemli kısmı yukarıda da ifade edildiği üzere boya sektöründe olmasından dolayı ayrı bir sınıf olarak ele alınması tartışılabilir ancak bu firmalar aynı zaman da tekstil gibi başka alanlara, hatta suni deri sanayine hizmet verdiğinden ayrıca ele alınması faydalıdır.
Pigment pasta üreticilerinin organik pigment ithalatının %4’ü civarında payı olduğu düşünülmektedir. 6. Büyük organik pigment kullanıcısı olan sektör toz boya sektörüdür. Bu sektörün boya veya plastik sanayinde mi değerlendirileceği hep tartışıla gelmiştir.
Dolayısıyla ben toz boyanın ne boya neden plastik sektöründe sayılmayarak değerlendirilmesini uygun görüyorum. Bu sektörün görünen payı %3 civarındadır. Ancak Akzo Nobel Boya İzmir’de serbest bölgede olduğundan ne miktarda organik pigment kullandığı
net olarak bilinmemektedir.
Yine JOTUN’un toz boya üretimi yanında yaş boya üretimi de olduğu göz önüne alındığında ithalatının ne oranda yaş boyaca kullandığı da net olarak bilinmemektedir. Yine Jotun, IBA ve diğer bazı toz boya üreticilerinin iç piyasadan yani distribütörlerden karşıladığı öngörülür ise toz
boyacıların organik pigment kullanımının en fazla %5 olabileceği düşünülmektedir.
7. sektör tohum sanayidir. Tohum sanayinde ilaçlanan tohumların yenmelerini engellemek için tohumlar boyanmaktadır. Tohum boyamasında kullanılan organik pigmentlerin iç piyasadan temini yok sayılmaktadır.
Zira bütün tohum boyacıları harici ithalatçılar gerçekleştirdikleri ithalatta bulundukları organik pigmentlerin gıda, tarım, ilaç gibi alanlarda kullanılmayacağını ithalat esnasında taahhüt etmektedirler. Bu 7 sektör olarak sınıflandırılan alanların dışında tekstil sanayi de organik pigment kullanmaktadır ancak bunun net miktarını tespit etmek te zordur.
Tekstil sanayinin renklendirmede büyük oranda boyar madde kullandığından pigment kullanımı spesifik alanlarda olmaktadır.
Sonuç
Başta da belirtiğimiz üzere Türkiye’nin organik pigment kullanımı 2000 yılından bu yana bazen daralmalar yaşasa da ciddi oranda arttığı görülmektedir. 2000’li yılların başına kadar ana teminciler Avrupa kaynaklı firmalar iken, bu firmaların payları ileriki yıllarda sürekli olarak gerileme göstermiştir.
Özellikle Çin, akabinde Hindistan Türkiye’nin en önemli organik pigment kaynağı olmuştur.
Organik pigment kullanan ana sektörler, mürekkep, plastik ve boya sanayileridir. Bu ana dallara toz boya, pigment pasta, tekstil olan ikincil sektörler eklenebilir.
Türkiye’de birçok küçük ve orta boy pigment kullanıcı kuruluşlar olduğundan ve bu firmaların yurt dışından ithal için finansal güçleri sınırlı olduğundan önemli oranda pigment distribütör firmalarca ülkeye getirilmektedir.
Dolayısıyla distribütör firmalar büyük oranda açık hesap ve vadeli olarak sektörleri beslerken
önemli oranda finansörler olmaktadırlar.
Doç. Dr. Gürses Öner
Bölge Satış Müdürü
Sudarshan Chemical Industries Ltd.