Türkiye’de tekstil ve deri sektörleri üretim büyüklüğü, yarattığı istihdam, üretim sürecinde yaratmış olduğu katma değer ve ihracat , potansiyeliyle ekonomik kalkınma sürecinde önemli yer tutmaktadırlar.
Tekstil ve deri sektörleri moda kavramıyla tüketiciye ulaşan ürünlerin oluşturduğu ve daha çok yoğun emek sarf edilen imalat sanayi dalları olarak nitelendirilen birbiriyle ilişkili sektörlerdir (Anonim, 2015).
Tekstil ve deri sektörlerinin benzer yanları üretimde yaş işlemlerde bol miktarda su ve kimyasal tüketimi, bunun sonucunda büyük miktarda atık su miktarı ve kirlilik yükünün oluşmasıdır. Bu sektörlerin buldukları yeni ve akılcı çözümlerle sorunların önüne geçmeye çalışmaları da göz ardı edilmemelidir.
Özellikle son yıllarda yeni teknolojiler ile hem çevreye zarar vermeyen hem de yenilikçi yöntemler ile bu sorunlar değerlendirilmektedir.
Günümüzde artık sadece üretmek değil en kaliteliyi en uygun maliyetlerle ve en hızlı şekilde üretmek de rekabetin temel şartı haline gelmiştir.
Küresel düzeyde bir dönüşümün gerçekleştiği bu yeni rekabet ortamında, söz konusu sektörlerin gücünü devam ettirebilmesi ve sürdürülebilir bir rekabet sağlayabilmesi Ar-Ge ve yenilik içeren katma değeri yüksek ürünlerle mümkün olacaktır.
Katma değeri yüksek üretim için ise ülkemizde sektörlerin yapısal değişim sürecini geliştirerek sürdürmesine ihtiyaç duyulmaktadır (Anonim, 2015).
Tekstil ve Deri Sektörlerinde Ar-Ge Faaliyetleri
2012 rakamları incelendiğinde ülkemizde Ar-Ge harcamalarının %53’ü imalat sanayi tarafından gerçekleştirilmiştir. İmalat sanayi içinde Ar-Ge harcamalarının oranı ise tekstilde %2,89, hazır giyimde %0,49, deri ürünlerinde ise %0,09 oranında gerçekleşmiştir.
Bu sektörlerde Ar-Ge faaliyetleri daha çok nano-teknoloji ile üretilmiş üstün performanslı ürünler, fonksiyonel tasarımlar, ekonomik çevreci yaklaşımlar, farklı kullanım sahalarına yönelik gelişmiş ürünler gibi konular üzerinde yoğunlaşmaktadır (Anonim, 2015).
Türkiye’nin gelişmiş ülkelerle rekabet edebilmesinin yolu Ar-Ge’den geçmektedir. Sadece tüketen değil aynı zamanda üreten bir toplum olabilmek ve bu anlamda farklılaşabilmek için Ar-Ge’ye dayalı yatırımlar yapılmalı ve gelişme stratejileri olarak Ar-Ge’ye yönelik faaliyetler belirlenmelidir.
Tekstil ve deri sektörleri geleneksel sanayi kollarından olması dolayısıyla OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) tarafından düşük teknoloji içeren sektörler grubunda sınıflanmaktadır.
Küçük ölçekli işletmelerden oluşan ve kurumsal yapısını tamamlamamış firmaların, Ar-Ge kültürünü henüz benimseyememiş olması dolayısıyla, sektörde yapılan Ar-Ge faaliyetleri teknoloji yoğun olarak ifade edilen diğer sektörlere göre düşük düzeyde kalmaktadır (Anonim, 2015).
Tekstil ve Deri Sektörlerinde Yeni Teknolojiler Teknolojideki gelişmelerin hızla yaşandığı günümüzde müşterilerin istek ve taleplerini yerine getirebilecek daha etkin, daha ekonomik çalışmaların sektöre kazandırılması gerekmektedir (Anonim, 2013).
Günümüz endüstrileri ürünlerini geliştirmek için yeni teknolojilerden yararlanmakta ve onların arasında plazma teknolojisi farklı sektörlerin farklı proseslerinde tercih edilmektedir. Özellikle otomotiv, uçak, elektronik, gıda ve ambalaj sanayileri bu sektörlerin
başında gelmektedir.
Yeni teknolojilerden biri olan plazma teknolojisinin; su gereksinimi olmaması, işlemin gaz fazında gerçekleşmesi, kullanılan kimyasal madde miktarının çok az olması, endüstriyel atığa sebep olmaması, işlemin sadece materyalin yüzeyinde etkili olması, enerji tasarrufu sağlaması gibi yaş işlemlere göre çeşitli avantajları bulunmaktadır (Gökalp, 2011).
Plazma işleminde oluşan reaktif parçacıklar materyalin temel özelliklerini bozmadan yüzeyde yüzey aktivasyonu, temizleme, aşındırma, aşılama, çapraz bağlanma gibi fonksiyonel özellikler kazandırmaktadır.
Plazma uygulaması ile tekstil ve deri materyallerine hidrofobik hidrofilik, yüksek boya tüketimi, antibakteriyel ve güç tutuşurluk özellikleri kazandırılmıştır (Karahan, 2007; Seventekin ve Özdoğan, 2008; Koizhaiganova et al., 2017; Gaidau et al., 2017; Idris et al., 2013).
Ancak yapılan çalışmaların çoğu laboratuvarda deneysel düzey ile sınırlı kalmaktadır.
Bununla birlikte geçmişte çok önemli değişimlere imza atan ve Türkiye ekonomisi için lokomotif görevi üstlenerek stratejik öneme haiz olan tekstil ve deri sektörlerinin esnek ve dinamik yapısıyla son zamanlardaki değişime de hızla ayak uyduracağı düşünülmektedir (Anonim, 2013).
Günümüzde bu sektörlerin üretim proseslerinde ise plazma teknolojisi tam olarak kullanılmamasına karşın yapılan bazı çalışmalar, bu teknolojinin proseslerin içersine rahatlıkla dahil edilebileceğini göstermekte ve sektörün talep ettiği yeni üretim teknikleriyle fonksiyonel özelliklerin kazandırılmasında alternatif olabileceğini ortaya koymuştur.
Dolayısıyla tekstil ve deri sektörlerinde plazma uygulamaları ile ilgili Ar-Ge çalışmalarının artırılması ve büyük çaplı üretimlere plazma teknolojisinin dahil edilmesi hem sektör hem ülkemizin ekonomisi için yararlı olacaktır.
Son yıllarda plazma teknolojisi kadar yenilikçi bir teknoloji olan iyon implantasyon teknolojisi ile ilgili birçok çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu sistemde yüksek vakum içerisinde enerjitik iyonlar bir ışın yoluyla katı veya malzemenin içine doğru gömülmektedir.
Böylece katının yüzeye yakın fiziksel ve kimyasal özellikleri modifiye edilmektedir. İyon implantasyon teknolojisi plazma işlemine göre daha yüksek bir enerji ortamında gerçekleştirildiği için katı yüzeye birçok element gömülebilmektedir.
Ayrıca cihazın büyük ölçekli materyallerde implantasyon sağlaması sebebiyle üretime yönelik uygulamalara imkan sağlanmaktadır (Açıkel et al., 2015; Aslan et al., 2015).
Bunun yanında cihazın geniş ölçekli materyallerde uygulama imkanı sağlaması, modifiye veya fonksiyonel ürün üretimi ve ticareti için daha uygun olması sebebiyle gelecekte üretime dahil edilebileceği öngörülmektedir.
Sonuç ve Öneriler
Gerek tekstil gerekse deri sektörlerimiz, uluslararası rekabette başarılı olarak hedeflerine varabilmek için önemli yapısal değişikliklere ihtiyaç duymaktadır. Bunun için gerekli know-how ve teknoloji zamanında ve doğru olarak alınmalı ve uygulanmalı, çalışan kalitesi artırılmalı ve hedeflere ulaşmak için çalışılmalıdır.
Yeni teknolojileri üretime dahil etmek için Ar-Ge’ye daha da fazla teşvik verilmeli ve marka yaratmaya çalışılmalıdır. Emek yoğun çalışan sektörün teknoloji ve makineyi daha fazla kullanabilmesi için üretime yönelik makine yatırımları da teşvik edilmelidir.
Bunlara ek olarak yüksek katma değerli ürünlere yönelinmesi amaçlan malıdır. Askeri amaçlı ve teknik amaçlı olarak üretilmiş ürünler bu konuda başı çekmektedir.
Fason üreten ülke konumundan kendi markalarını üretip pazarlayan ülke konumuna geçmemiz, kaynaklarımızı, iş gücümüzü ve teknik altyapımızı en verimli şekilde belirleyip faaliyete geçirmemiz gerekmektedir.
Yrd. Doç. Dr. \ Meruyert Kaygusuz - Pamukkale Üniversitesi Denizli Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Tekstil, Giyim, Ayakkabı ve Deri Bölümü
Yrd. Doç. Dr. \ Nuray Olcay Işık - Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Meslek Yüksekokulu Tekstil, Giyim, Ayakkabı ve Deri Bölümü
Referans
1. Anonim (2015), Türkiye Tekstil, Hazır giyim ve Deri Ürünleri Sektörleri Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2015-2018, T.C. Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sanayi Genel Müdürlüğü, 75s.
2. Anonim (2013), Tekstil ve Deri Sektörü Raporu, Müstakil Sanayi ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Sektör Raporları, İstanbul, 53s.
3. Gökalp, S.M., (2011), Plazma Teknolojisinin Deri İşlentisinde Kullanılabilirliğinin Araştırılması, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü Deri Mühendisliği Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İzmir.
4. Karahan, H. A., (2007), Atmosferik Plazma Kullanılarak Doğal Liflerinin Yüzeysel Özelliklerinin Değiştirilmesi Üzerine Bir Araştırma,
Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 239s.
5. Seventekin N. ve Özdoğan E., (2008), Atmosferik Plazma Tekniğinin Sentetik Tekstil Materyallerine Uygulanabilirliğinin Araştırılması,
TÜBİTAK, 107M527 Proje Sonuç Raporu, Ankara, 104s.
6. Koizhaiganova, M. Meyer, M., Junghans, F., Aslan, A., (2017), Surface activation and coating on leather by dielectric barrier
discharge (DBD) plasma at atmospheric pressure, Journal of the Society of Leather Technologists and Chemists, 101(2), p.86-93.
7. Gaidau, C., Surdu, L., Niculescu, M.D., Barbu, I., Vladkova, T.G., Dineff, P., (2017), Research on cold plasma treatment of leather
and fur based materialsas ecological alternative, Industriatextila, 68(5), p.350-356.
8. Idris, A, Majidnia, Z, Valipour, P.,(2013), Antibacterial Improvement of Leather by Surface Modification using Corona Discharge
and Silver Nanoparticles Application, Journal of Science and Technology, 5(2), p.1-15.
9. Açikel, S.M., Aslan, A., Öztarhan, A., Oks, E., Alexsander, N., (2015), Modification of Chrome Tanned Leather Surfaces by Metal
Ion Implantation Technique, III. International Leather Engineering Congress, Izmir, Turkey, 21-22 May, p.245-248.
10. Aslan, A., Öztarhan, A., Açikel, S.M., Oks, E., Alexsandar, N., (2015), Properties of Metal and Metal Gas Hybrid Ion Implanted
Chrome tanned Leather Surfaces, Journal of The Society of Leather Technologists and Chemists, 99, p.209-215.