3.2.Türkiye’de Gelişme Eğilimleri (Ulusal Rekabet Düzeyi)
Hızlı teknolojik gelişmelerin yanı sıra dünya ticaretinin giderek serbestleşmesi ile beraber rekabet artmaktadır. Bu gelişmeler, bilim ve teknoloji politikalarını ön plana çıkarmakta ve araştırma-geliştirme çalışmalarına daha fazla kaynak ayrılmasını gerektirmektedir. Bir taraftan Avrupa Birliği ile bütünleşmeye çalışan, diğer taraftan ucuz işgücü maliyetlerine sahip olan ülkelerin rekabet baskısıyla karşı karşıya kalan Türk imalat sanayi için, politika ve stratejiler büyük önem taşımaktadır.
Kimya sektörü tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de diğer sanayi dallarının gelişmesi için anahtar konumundadır. Kimya sektörü tarafından üretilen ürünlerin %30’u doğrudan tüketiciye ulaşırken %70’i ise diğer sektörlerde ara mal veya hammadde olarak kullanılmaktadır.
Kimya Sektöründe ithalatı yapılan ara mallara baktığımız zaman büyük bir bölümünü petrokimyasal ürünlerin oluşturduğu görülmektedir. Söz konusu ürünlerle ilgili üretim proseslerine baktığımızda ham petrolden başlayarak devam eden bir prosesin çeşitli basamaklarında ortaya çıkan ürünlerin, kimya sektörü için ara mal ürünleri teşkil ettiğini görmekteyiz. Türkiye’de petrokimyasal üretim, ülke ihtiyacının %25’ini dahi karşılamaktan uzaktır. Bu nedenle, Türkiye’nin yeni petrokimya yatırımlarına, petrokimyasal ürün yelpazesini genişletmeye, petrokimyasallardan yola çıkarak katma değeri yüksek ürünler üretmeye ihtiyacı vardır.
Türkiye ekonomisinde dış ticaret açığına neden olan sektörlerin başında kimya sektörü gelmektedir. İthal edilen kimyasalların bir kısmı diğer sektörler tarafından ithal edilmesine rağmen, ithalat kimya sektörü hanesine yazılmaktadır. Aynı sorun ihracatta da yaşanmaktadır. Her ihraç edilen ürün içinde bir veya iki kimyasal madde mevcut olmasına rağmen, bu rakamlarda sektörün ihracat rakamları arasında yer almamaktadır.
İthal girdi oranının azaltılmasında ihracat performansı büyük önem taşımaktadır. Ancak, ihracata dönük sektörlerde, ithal girdi kullanım oranının yüksek olması durumunda, dış ticaret açığının kapatılmasına bu sektörlerin yaptığı katkı sınırlı olacaktır. Zira artan ihracat, ithalat artışını da beraberinde getirecektir.
Kimya sektörü üretiminin yüzde 70’i diğer sektörler tarafından girdi olarak kullanılmaktadır. Bu itibarla, kimya sektörüne hammadde ve yarı işlenmiş mamul alanlarına yapılacak yatırımlar sanayi genelindeki ithal girdi kullanımının gerilemesinde büyük önem taşımaktadır. İthal girdinin azaltılması ancak yurt içi üretimle mümkün görülmektedir.
Şekil 27. Temel rekabet etmenlerinde Türkiye'nin konumu
- FİNANSAL KAYNAKLAR VE TEŞVİKLER
- Proje Bazlı Teşvik Sistemi
Mevcut teşvik sisteminin, geniş tabanlı bir uygulama olması, proje bazlı değerlendirmek suretiyle çeşitlendirmeye, esnetilmeye ve projeye göre pozitif ayrımcılık yapmaya imkan vermemesi gibi nedenlerle proje bazlı bir teşvik sistemine ihtiyaç duyulmuştur. Bu kapsamda, mülga Ekonomi Bakanlığı tarafından ülkemizin mevcut durumlarda ve gelecekte ortaya çıkabilecek kritik ihtiyaçlarını karşılayabilmek, arz güvenliği sağlamak, dışa bağımlılığı azaltmak, teknolojik dönüşüm gerçekleştirmek ve yenilikçi, Ar-Ge yoğun ve katma değeri yüksek belirli büyüklükteki yatırım projelerini desteklemek amacıyla yeni bir teşvik mekanizması tasarlanmıştır.
Böylece, “Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 7 Eylül 2016 tarihli Resmî Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Uygulamaya ilişkin usul ve esasları düzenleyen çerçeve Bakanlar Kurulu Kararı (2016/9495 sayılı) 26 Kasım 2016 tarih ve 29900 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
2018 yılının Nisan ayında bu teşvikten yararlanacak 23 proje açıklanmıştır. Bu projelerden 6 tanesi kimya sektöründe 5 ayrı firma tarafından gerçekleştirilecektir. Kimya sektöründe teşvik alan projelerin toplam yatırım bedeli 53,4 milyar TL ve yaratacağı ilave istihdam 8750 olarak açıklanmıştır. Teşvik alan projeler ülkemiz cari açığında önemli yeri olan ham petrol işleme, polietilen, polipropilen, PTA-MEG üretimi gibi petrokimyasal üretimler ile karbon elyaf ve ara ürünlerinin üretimini içermektedir.
Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı
7 Ağustos 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 1402 ve 1403 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararları ile yatırım teşvik sistemimizde oldukça önemli değişikliklere gidilmiştir.
Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı, 2019 ila 2023 yılları arasındaki dönemi kapsayan ve yakın zamanda TBMM’de kabul edilen 11. Kalkınma Planı’nın odağına aldığı konuların başında gelmektedir.
- Kalkınma Planı’nda, Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı kapsamında öncelikli sektörlerdeki yatırımların Ar-Ge, tasarım, yatırım, üretim, pazarlama ve ihracat süreçlerinin tamamını içerecek şekilde ürün odaklı olarak destekleneceği; Program kapsamında öncelikli sektörlerde desteklenecek ürünlerin stratejik öncelik, teknolojik gelişmişlik seviyesi, gelecek potansiyeli, teknolojik gelişime etki seviyesi, cari açığa etkisi, teknik yeterlilik ve yetkinlik, yerli üretim kriterleri çerçevesinde belirlenerek ilan edileceği ve Program’ın uçtan uca bir destek mekanizması şeklinde hayata geçirileceği açık şekilde belirtilmiştir.
Bu bağlamda Program’la cari açığın kalıcı olarak düşürülmesi ve sanayimizde ithal ara malı oranının azaltılarak, daha güçlü bir ihracat sepetine de sahip olunması amaçlanıyor. Bu kapsamdaki ilk uygulama da pilot sektör “makine” seçilmiştir.
Türkiye’de orta-yüksek ve yüksek teknoloji seviyeli sektörlerdeki katma değeri yüksek ürünlerin ve bu sektörlerin gelişimi için kritik önemi haiz ürünlerin üretimini artırmaya yönelik olarak yürütülen Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nın uygulama esasları ve desteklenecek makine sektörü ürün listesini belirleyen iki tebliğ; Öncelikli ürün listesi tebliği ve program uygulama esasları tebliği 18 Eylül 2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Öncelikli ürün listesi tebliği MADDE 3 – (2)’de Orta-yüksek ve yüksek teknoloji düzeyine sahip sektörler olan Kimya (NACE Kodu 20), Eczacılık ile Tıbbi ve Dişçilikle İlgili Araç Gereçler İmalatı (NACE Kodu 21, NACE Kodu 3250) ürünleri içermektedir.
- SEKTÖREL YOL HARİTASI
5.1.Plan, Program ve Stratejik Hedefleri
2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi
2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi Türkiye’nin “Milli Teknoloji Güçlü Sanayi” vizyonunu gerçekleştirmede yol haritası olmak üzere hazırlanmıştır. Bu kapsamda “Yüksek Teknoloji ve İnovasyon”, “Dijital Dönüşüm ve Sanayi Hamlesi”, “Girişimcilik”, “Beşerî Sermaye” ve “Altyapı” olmak üzere 5 ana bileşenden oluşan strateji doğrultusunda, ülkemizi sanayi ve teknoloji alanlarında 2023 hedeflerine taşınması amaçlanmaktadır.
Belgede Türkiye’nin küresel rekabet gücünü artıracak, ekonomik ve teknolojik bağımsızlığını temin edecek kritik teknolojilerde atılım sağlayacak politikalar, “Milli Teknoloji Hamlesi” yaklaşımında yapılandırılmıştır.
Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı
Ülkemizin yüksek katma değerli ürün ihracatının artırılarak cari açığın azaltılması amaçlanmaktadır. Onbirinci Kalkınma Planında, orta-yüksek ve yüksek teknoloji seviyesindeki kimya ve ilaç, motorlu kara taşıtları, deniz taşıtları, raylı sistemler, makine, yarı iletkenler, elektrik-elektronik, havacılık ve uzay sektörleri odak sektörler olarak belirlenmiştir. Bu sektörlerde, cari açığın fazla olduğu, Ar-Ge yoğunluklu, gelişen talep trendine sahip, katma değeri yüksek öncelikli ürünlerin yerli imkânlarla üretiminin sağlanması hedeflenmektedir. Bu hedef doğrultusunda, öncelikli ürünlere yönelik yatırımların, Ar-Ge aşamasından işletme dönemine kadar uçtan uca bir mekanizma ile destekleneceği Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı hayata geçirilmektedir.
Katma değeri, teknoloji ve ürün geliştirme kapasitesini artırmak ve ara malı girdilerinde ithalat bağımlılığını azaltmak için orta-yüksek ve yüksek teknoloji ürünlerin yerli üretimine Ar-Ge ve yatırım teşviği sağlanacaktır. Bu amaçla ürün listesi, ara malı girdilere öncelik vererek belirlenecek ve ilan edilecektir. Bu programda, Ar-Ge, Ür-Ge, yatırım, pazarlama ve ihracat desteklerinin tek pencereden, uçtan uca yönetildiği bir mekanizma kurulacaktır. Projelere sağlanacak destek paketinde belirleyici ölçütlerin başında projenin katma değeri gelecektir. alıcı ve üreticinin her ikisi de desteklerden yararlanabilecektir. Bakanlık uhdesinde yürütülecek programda, yatırım teşviklerinin yanında KOSGEB ve TÜBİTAK destekleri de yatırımcılara sunulacaktır. Bu mekanizma ile gerek özel sektör projeleri gerek kamunun alıcı olduğu projelerde ürün geliştirme, yatırım ve teknoloji kazanım süreçleri Bakanlık program ofisi tarafından yakından izlenecek ve desteklenecektir.
11. Kalkınma Planı
- Kalkınma Planı’nda kimya sektörü öncelikli sektör olarak seçilmiştir. Bu kapsamda; Kimya sektöründe katma değeri yüksek, çevre dostu ve rekabetçi ürünlerin üretilebildiği, sürdürülebilir, ileri teknoloji kullanan, koordineli yatırımların yapılması ve böylece ülkemizin ithalat bağımlılığının azaltılması, sektörün dünya üretim ve ihracatındaki payının artırılması temel amaçtır.
Politika ve Tedbirler:
Kimya sektöründe; ara girdi ithalatı azaltılarak, yüksek katma değerli, insan ve çevre sağlığına duyarlı ürünlerin üretim ve ihracatı artırılacaktır.
Çukurova bölgesinde büyük ölçekli petrokimya tesisi kurulacaktır. Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesinde başlayacak büyük ölçekli yatırımlar tamamlanarak temel petrokimyasallar da dâhil olmak üzere entegre üretim yapısı kurulacaktır.
Nükleer Santrallerin kurulumunda ihtiyaç duyulacak çok yüksek ısıya dayanıklı kompozit malzemeleri yerli üretimden tedarik edebilen firmalar desteklenecektir.
Ferrobor, Bor Nitrür ve Bor Karbür üretecek tesislerin tamamlanarak faaliyete geçmesi sağlanacaktır. Rafine bor ürünleri üretim miktarı, Ar-Ge kapasitesi ve yetkinliği güçlendirilerek, geliştirilen ürünlerin satış ve pazarlama faaliyetlerinin artırılması sağlanacaktır.
Biyokütle ve atıklar verimli kullanılarak kimyasal üretiminde alternatif girdi olarak değerlendirilecektir.
Teknolojik ürünlerin bileşenlerinde kullanılan ileri malzemelere yönelik ihtiyaç öngörüleri belirlenecek, bu ileri malzemelerin yerli Ar-Ge ve üretimleri için destek sağlanacaktır. 361. Kimya sektörünün Ar-Ge ve sürdürülebilirlik kabiliyetini artıracak uygulamalar hayata geçirilecektir.
Başta kenevir ve mısır olmak üzere birçok doğal üründen üretilebilen ve doğada tamamıyla çözünen biyoplastiklerin kullanımını özendirecek mevzuat düzenlemesi yapılarak Ar-Ge ve yatırım desteği sağlanacaktır.
Ülkemizdeki linyit rezervlerinin değerlendirilerek, kömür kaynaklı kimyasalların (amonyak, metanol, monomer, sentetik doğalgaz, hidrojen, sentetik sıvı dizel yakıt gibi) üretilebilmesine olanak veren gazlaştırma reaktörlerinin kurulabilmesi amacıyla fizibilite çalışmaları gerçekleştirilecektir.
Kimyasal Maddelerin Kaydı, Değerlendirmesi, İzni ve Kısıtlanması Hakkında Yönetmelik ve Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğin gerektirdiği uyum için sektör desteklenecektir.
6.HEDEFE ODAKLI PROGRAMLAR
6.1.Mevzuat Düzenlemeleri
Yatırım
Sektörün öngörülen hedeflere ulaşılmasını etkileyecek önemli faktörlerden birisi de gerekli büyüklerle orantılı kapasite kullanımıdır. Sektörel ürünlerin katma değerinin artırılmasının yanı sıra yatırıma da ihtiyaç vardır. Ülkemizde mevzuat ve buna paralel uygulamaların yatırımları özendirici olmadığı değerlendirilmektedir.
Özellikle yatırım alanı bulmak son derece zordur. Bölünmüş parseller nedeniyle yeterli büyüklükte araziye ulaşılması zor olmaktadır. Yeterli büyüklükte arazi bulunsa dahi bürokratik süreçler uzun ve karışıktır. Dolayısıyla önceden planlanmış, uygun lojistik konumunda olan özellikle deniz kıyısındaki arazilerin devlet tarafından parsellenerek yatırıma açılması gerekmektedir. Diğer taraftan yatırımın kolaylaştırılması için uzun süredir gündemde olan “tekkapı” uygulamasının artık gerçekleşmesi beklenmektedir. Bu suretle yatırımcının ilgili Bakanlıklar ile olan izin ve ruhsat süreçleri hızlı çözülebilecektir.
Avrupa Birliği Mevzuat Uyumu
Avrupa Birliği müktesebatının uyumlaştırma çalışmalarından en çok etkilenen sektör kimya sektörüdür. Çevre, iş sağlığı ve güvenliği ve teknik emniyet konularında yayınlanan mevzuattan doğrudan veya dolaylı etkilenen sektörde sorun henüz alt yapısı oluşturulmamış mevzuatın hemen uygulamaya geçmesi önemli bir sorundur. Ayrıca henüz AB’de taslak halinde olan mevzuatın Türkiye’de yayınlanıp uygulamaya geçmesidir. Örneğin, Toprak Kirliliği Yönetmeliği halen AB’de taslak aşamasında olmasına rağmen ülkemizde yayınlanmış ve kısmen uygulamaya geçmiş olup, 2015 yılında tamamen uygulamaya geçmesi öngörülmektedir. Kimyasallar özeline inildiğinde, sektörü doğrudan ilgilendiren diğer bir mevzuat da REACH’dir (Registration, Evaluation and Authorisation of Chemicals / Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi ve İzni).
AB’de daha önce mevcut olan kimyasallarla ilgili 40 kadar mevzuatı çatısı altında toplayan bu Tüzük, günümüzde sadece AB’ye doğrudan ihracat yapan firmaları ilgilendiriyor gibi gözükse de, AB’ye ihracat yapan firmaların tedarikçilerini de etkilemektedir. AB’nin bu alanda ilk çıkan Direktifi 67/548/EEC (Tehlikeli maddelerin sınıflandırılması, ambalajlanması ve etiketlenmesi hakkındaki direktif) olmuş ve REACH yayımlanana kadar yaklaşık 40 yıllık bir süreç zarfında paydaşların bu konuda birikimleri REACH uygulamalarına alt yapı oluşturmuştur. REACH uygulamalarına uygum sağlamak için firmaların ve ülkelerin ciddi alt yapıya ihtiyaçları vardır.
Diğer önemli bir Tüzük de, REACH’e eklenti olarak yayınlanan “Regulation (EC No 1272/2008) on the classification, labelling and packaging of substances and mixtures (CLP Regulation)” Tüzüğüdür. Bu Tüzük kimyasal madde ve karışımlarının sınıflandırılmasında yeni kriterler getirmekte, ayrıca ürünlerin etiketlerinin ve güvenlik bilgi formlarının değişmesine neden olmaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan “Technical Assistance for Implementation of REACH Regulation” isimli proje ile REACH Türk mevzuatına uyumlaştırılarak
Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlanması Hakkında Yönetmelik 23 Haziran 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Tehlikeli Malların Karayolu ile Taşınması (ADR)
Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkında Yönetmelik Ulaştırma Ve Altyapı Bakanlığı tarafından 24 Nisan 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik ile kamuya açık karayoluyla yapılacak tehlikeli madde taşımacılığı faaliyetlerinin; insan sağlığı ve diğer canlı varlıklar ile çevreye zarar vermeden güvenli, emniyetli ve düzenli bir şekilde yürütülmesine ve bu faaliyetlerde yer alan; gönderenlerin, alıcıların, dolduranların, yükleyenlerin, boşaltanların, paketleyenlerin, tank-konteyner/portatif tank işletmecilerinin, taşımacıların ve tehlikeli maddeleri taşıyan her türlü taşıt sürücülerinin sorumluluk ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasları belirlemek amaçlanmıştır.
Kurumsal Düzenlemeler
Günümüzde kimyasal maddelerin çevre ile uyumlu olması çok önem kazanmıştır. Bu bakımdan “yeşil kimya” ifadesi ön plana çıkmaktadır. Çevre dostu ürünlerin tasarım safhasından, ürün vasfını kaybedip bertarafına kadar tüm safhalarında risk yönetimi uygulanmalıdır.
Önemli Projeler
Yıllık 10 milyon ton petrol işleme kapasitesine sahip olacak rafineri yatırımının tamamlanması ile üretilecek olan yıllık 1 milyon 660 bin ton nafta, Petkim’in temel hammaddesi olarak kullanılacaktır. Böylece mevcut durumda nafta tedariğini yüzde 80’in üzerinde ithalat ile karşılayan Petkim’in dışa bağımlılığı azalacaktır. Söz konusu yatırımın gerçekleşmesinin ardından üretim zincirinin sonraki aşamaları için diğer firmalar ile işbirliği imkânlarının ortaya çıkması beklenmektedir. Bu amaçla şirket rafineri-petrokimya-enerji- lojistik alanlarında entegrasyonun sağlanmasını hedefleyen “value-site” projesine yönelik olarak da çalışmalarını sürdürmektedir. Diğer sektörler ve firmalar ile kümelenme çerçevesinde entegre bir üretim yapısını öngören “value site” projesi ülkemizin petrokimya sektöründe hammadde bağımlılığını azaltacaktır.
İnsan Kaynakları
Kimya sanayi yapısı itibariyle sermaye yoğun olup, kalifiye işgücüne ihtiyacı olan bir sektördür. Çalışacak olan gerek beyaz yakalı gerekse mavi yakalıların öğrenimleri esnasında ciddi bir eğitim almaları gerekmektedir. Bu bakımdan üniversitelerimizin eğitim programlarına sanayinin de katkısı olmalıdır. Ara eleman konusunda Mesleki Yeterlilik Kurumunun başlatmış olduğu kimya sanayiine ait standartların geliştirilmesi ve bu standartlar çerçevesinde eğitim ve sertifika alan kişilere istihdamda öncelik verilmesi hem kalifiye eleman sıkıntısını azaltacak hem de kişilerin meslek sahibi olmalarını sağlayacaktır.
-
SEKTÖRÜN SORUNLARI VE YAPILMASI GEREKENLER
Kimya sektörü dünyada en önemli sanayi sektörüdür 30’dan fazla ayrı sektöre üretim desteği vermektedir. Ar-Ge ve inovasyona çok açıktır. Kimya tüm dünyada “Gelişmişliğin Sembolü” olarak kabul edilmektedir. G20 içindeki tüm ülkeler kimyada dünyanın önde gelen firmalarıdır. AB son yıllarda kaybettiği dünya pazarındaki payı yeniden kazanmak için gelecek birkaç yılda Reach, Green Deal gibi mevzuatlardan yararlanmayı hedeflemektedir. Türkiye’de ise 2020 ilk üç ayında toplam ihracat %18 azalırken kimya ihracatı %2 artmıştır. İthalat hala devam etmektedir ve sektör üretimini sürdürmektedir.
Sektörün en önemli talebi petrokimya tesisi yapılmasıdır. Bunun başlıca nedenleri şu şeklide özetlenebilir:
- Türkiye, Çin ve Hindistan’dan sonra en hızlı büyüyen cazip Pazar
- Petrokimya sektörünün neredeyse ekonominin tüm sektörlerine girdi sağlayan stratejik bir sektör olması.
- Türkiye ekonomisin kırılganlığının temelini oluşturan dış ticaret açığının %12’sini petrokimyasallar oluşturmaktadır.
- Türkiye’de Petkim sayesinde petrokimya bir insan kaynağı ve üretim bilgi birikiminin olması.
- %80’lerin üzerinde ithalat ile Dünya da ithalat bağımlılığı en yüksek ülke, yatırım yapılamazsa bu oran 2023’de %90’lara ulaşacak olması.
- Petrokimyasal ürünlerde ithalat bağımlılığı yüksek
- Katma değeri yüksek ürün ürütme potansiyeli olması.
- Hammadde sağladığı diğer sektörlerinde petrokimya sektörüne bağlı olarak gelişme potansiyeli bulunması.
- İthal edilen petrokimyasal ürünlerle diğer ülkelere transfer edilen katma değerin yurt içinde kalmasının sağlanması, yatırım, Ar-Ge ve istihdamın desteklenmesi.
- Yatırım Ortamı Petrokimya yatırımları için cazip değil.
- Bürokratik engeller (Farklı kurumlardan farklı izinler alınması, yatırım sürecinde yapılan her değişiklikte izin süreçlerinin tekrar yenilenmesi ve süreçlerin uzaması)
- Mevzuat kaynaklı sorunlar ÖTV sorunları
- Petrokimya için gerekli kümelenme ve Özel Endüstri Bölgesi gibi alt yapı yatırımları yok,
- Yüksek enerji maliyeti
- Teşvik sisteminin yetersizliği
- Yüksek Lojistik ve navlun maliyetleri
- Uluslararası ticarette haksız rekabet, Pazara giriş kolaylığı
- İthalatın teşvik edilmesi ve ithalatçılar için daha cazip ortam. Yatırım yerine ticareti teşvik eden politikalar:
- STA anlaşmaları
- Dahilde İşleme Rejimi Uygulamaları
Yeni Yatırımlar İçin Gereksinimler
- Yatırım yapılabilecek ürünlerin belirlenmesi yüksek - orta teknoloji, ithalat bağımlılığı fazla, katma değeri yüksek ürünlerin belirlenmesi
- Belirlenen ürünlerde Dünyada ve bölgemizde devam eden ve potansiyel yatırımlar bu ürünlerin uzun süreli üretim ve tüketim projeksiyonları çıkarılmalı
- Belirlenen ürünlerde üretim proseslerinin seçilmesi, prosesler bazında ön fizibilitelerin çıkarılması
- Ortak tesislerin belirlenmesi, buhar, su, hava, elektrik, azot vb. üretim ve tüketim miktarları
- Saha düzenlemeleri, sahanın ön hazırlıkları gerekiyorsa dolgu ve hafriyat çalışmaları
- Alt Yapının hazırlanması, Fabrikalar arası hammadde ürün transferler boru ve enerji hatlarının belirlenmesi
- Bölgenin enerji ihtiyacı bu enerjinin nasıl karşılanacağı
- Bölgenin lojistik İhtiyacı, Liman alt yapısı, demiryolu ve kara yolu bağlantıları
- Bölgenin su ihtiyacı, yakın su kaynakları, baraj, gölet, nehir olanakları, deniz suyundan faydalanma olasılığı,
- Bölgenin Master plan çalışması ve fizibilite çalışmaları
- Mevzuat düzenlemeleri
- ÖTV sorunları
- İthalat izni
- Hammadde Temini; propan temin garantisi bu kapsamda uzun süreli kontratlar.
- Lisans seçimi; PDH ve PP için kendini ispat etmiş en ekonomik lisansların belirlenmesi ve seçilmesi
- Bölgenin Özel Endüstri Bölgesi olarak ilan edilmesi.
- Teşvik sistem: Muhtemel dış krediler için faiz desteğinin eklenmesi
- Yatırım sonrası üretimin sürdürülebilirliği için piyasalarda oluşan haksız rekabetin önlenmesi.
- Gümrük Birliği ve STA anlaşmalarından doğan ithalat kolaylığı Yurt içi üretim ve yatırımların önünü kesmemelidir.
- STA anlaşmalarında ikili düzenlemeler
- Dahilde İşleme Rejiminde, ticaret politikası savunma araçlarından istisna koşulunun kaldırılması.
*Bu rapor T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı – Sanayi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmıştır.
KAYNAKÇA
-
T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
-
DPT Dokuzuncu Kalkınma Planı Kimya Sanayi Özel İhtisas Komisyonu Raporu
-
CEFİC Avrupa Kimya Endüstrisi Raporu (2020)
-
TÜİK
-
Trade Map