T.C. SANAYİ VE TEKNOLOJi BAKANLIĞI- KİMYA SEKTÖRÜ RAPORU (2020) (Bölüm5)

T.C. SANAYİ VE TEKNOLOJi BAKANLIĞI- KİMYA SEKTÖRÜ RAPORU (2020) (Bölüm5)
  • 13.01.2021
1.15. Sektörün 2015–2023 Projeksiyonu Türkiye’nin İhracat Stratejisi İçin Küresel ve Sektörel Öngörüler 2023 çalışması yapılmıştır. Yapılan bu çalışma ile dünya ekonomisi, dünya ticareti, dünya ihracat pazarları ve sektörleri için 2023 yılına kadar olan döneme ilişkin sayısal öngörüler hazırlanmıştır. 2023 yılında; 2012 yılında 4 milyon ton olan polimer talebinin, %175 artışla 11 milyon ton, 690 bin ton olan elyaf hammadde talebinin, %8 artışla 742 bin ton, 216 bin ton olan lastik hammadde talebinin %179 artışla 603 bin ton olması beklenmektedir. Kimya sanayisi, 1997–2007 yılları arasında küresel ölçekte yıllık ortalama yüzde 5 büyümüştür (büyüme toplam satışlar itibariyle). Bu dönemde yıllık ortalama büyüme AB ve NAFTA bölgesinde yüzde 4, Asya’da yüzde 6 ve Ortadoğu’da yüzde 9 olmuştur. 2020 yılına kadar olan dönemde (2006–2020 dönemi için) kimya sanayinde küresel ölçekte büyüme oranı yıllık ortalama yüzde 4,4 olarak öngörülmektedir. Büyümeler AB’de yüzde 3,7, NAFTA bölgesinde yüzde 3,2, Asya’da yüzde 5,9, Ortadoğu’da yüzde 7,5 olacaktır. CEFIC’in 2017 yılının Nisan ayında yayınlanan raporuna göre dünyada artan kimyasal talebi ve Avrupa Birliği kimya sektörünün çevre ve enerji verimliliğindeki yükselen performansına rağmen, AB pazarının üzerindeki rekabet baskısı artmaktadır. Çin dünya kimya piyasasını etkisi altına almakta ve kimya endüstrisinin gelişimini bir üst seviyeye taşımaya yönelik bir politika planlamaktadır. Çin’in ekonomik büyümesi yavaşlasa da çoğu küresel kimya şirketi için hala en önemli gelişen pazar olma özelliğini korumaktadır. Öte yandan Avrupa kimya sektörü, Amerikan endüstrisinin yeniden canlanması karşısında zorlanmaktadır. Bakanlığımız Sanayi Analizleri Şubesi tarafından sektörün geleceğini analiz etmek adına yapılan deneysel öngörü çalışmaları neticesinde ülkemizin 2020 yılında kimyasallar ve kimyasal ürünlerin üretimi sektörü ihracatının 8 milyar $ seviyelerinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Bu değerlendirmelerde aynı sektörde dünyanın önde gelen ülkelerinin ve ülkemizin ihracat yönlü rakibi olabilecek ülkelerin ihracat trendlerinin öngörüsü de yapılmıştır. Buna bağlamda ABD’nin, özellikle 2011 sonrası gösterdiği performansa göre önümüzdeki 5 yılda da Kimya sektörü ihracatında yatay trendini sürdürmesi, Çin’in ise son 9 yıllık performansa göre önümüzdeki 5 yıl için sektör ihracatında 150 milyar dolar seviyelerine ulaşma ihtimali bulunmakta ve ABD ile birlikte sektörde sektör ihracatında önemli pay sahibi olması beklenmektedir. Dünya kimyasal satışların 2030 yılında 6,3 trilyon Euroya ulaşması beklenmekte ve Çin kimya sektörünün büyüme hızının azalmasına rağmen büyümesini devam ettirerek satışlardan %44 pay alması beklenmektedir. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Diğer Avrupa Ülkeleri grubunun ise kimyasal satışlardaki payını 0,6 artırarak %3,3’e yükseltmesi öngörülmektedir. Şekil 23. Kimyasal satışlar 2030 Perspektifi .
  1. SEKTÖRÜN YILLIK DEĞERLENDİRMESİ
2.1. Sektörün Üretim Endeksi Değerlendirmesi Kimya sektöründe 2015 yılı baz alındığında üretim endeksi düzenli olarak artarak 2019 yılında 122 değerine ulaşmıştır. Şekil 24. Kimya Sanayi üretim endeksi (2015=100)   Kaynak: TÜİK (NACE –Rev.2 Kod 20, 21, 22). Kimya sektörü üretim endeksinde 2013 yılından itibaren önemi artış gözlense de alt sektörler bazında inceleme yapıldığında bu artışın büyük oranda 21- Temel Eczacılık Ürünlerinin ve Eczacılığa İlişkin Malzemelerin İmalatı sektöründen kaynaklandığı, 20-Kimyasalların ve Kimyasal Ürünlerin İmalatı ve 22-Kauçuk ve Plastik Ürünlerin İmalatı sektöründe önemli bir artışın olmadığı görülmektedir. Kaynak: TÜİK (NACE –Rev.2 Kod 20, 21, 22). 2.2. Sektörün Kapasite Kullanım Oranı Değerlendirmesi Merkez Bankası verilerine göre kimya sektörü kapasite kullanım oranları 2014 yılından itibaren imalat sanayi ile paralellik göstermiştir. 2019 yılında ise bir önceki yıla göre %1,2 azalarak %73,3 olmuştur. Şekil 25. Kapasite Kullanım Oranları (%) Kaynak: T.C. Merkez Bankası (NACE –Rev.2 Kod 20, 21, 22) 2.3. Sektörün Ciro Endeksi Değerlendirmesi Kimya sektöründe yıllık toplam ciro endeksi 2010 yılından beri düzenli biçimde artmaktadır. 2019 yılında ciro endeksi bir önceki yıla göre %25 artarak 227,2 olmuştur. Şekil 26. Ciro endeksi (toplam) (2015=100) Kaynak: TÜİK (NACE Rev.2 Kod 20, 21, 22)

2.4.Kimya Sektörü Yatırım Teşvik Belgesi İstatistikleri

Bakanlığımız Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü tarafından 2019 yılında kimya sektörü için düzenlenmiş yatırım teşvik belgelerine ilişkin istatistikler şöyledir:  

3.VERİMLİLİK VE REKABETÇİLİK

3.1.Dünyada Gelişme Eğilimleri (Küresel Rekabet Düzeyi) Tüm sektörlerin üretimlerinin küreselleşmesine paralel olarak kimya sanayii üretimi de hızla küreselleşmektedir. Sektörde ithalat yapmadan üretim yapan ülke bulunmamakta, sektörün en büyük ihracatçıları aynı zamanda en büyük ithalatçıları konumundadırlar. Kimya sanayinin üretiminin küreselleşmesinin yanında sektör ticaretinin ekseni doğuya doğru kaymaktadır. Özellikle Çin Halk Cumhuriyeti bu konuda başı çekmektedir. Avrupa Birliği dünya kimya ticaretinde sahip olduğu liderliği Çin, Hindistan, Güney Kore, Tayvan gibi ülkelere kaptırmıştır. AB ve ABD’deki ekonomik krizin devam etmesi halinde gelecekte de bu trendin devam etmesi beklenmektedir. Yüksek teknolojik ürünler artık sektörün en önemli hedeflerinden birisi haline gelmiştir. Bu teknolojiye ulaşmak için Araştırma-Geliştirme (AR&GE) ve inovasyon çok önemli hale gelmiştir. Gelecekte AR&GE ve inovasyon sektörün en büyük silahı olacaktır. Daha az enerji tüketen, daha az su kullanan, daha az atık çıkaran teknolojiler, geleceğin savaş nedenleri olarak görülen enerji, su, hammadde gibi temel girdilerde tasarruf sağlanmasına yönelik ürünler ve araştırmaların önem kazanması beklenmektedir. Genellik bir kimya molekülün ticari ömrü yaklaşık 10 yıl olarak öngörülmektedir. Bu ömür ticari boyut dışında insan sağlığı ve çevrenin korunması açısından da kısıtlanmaktadır. Hammadde ve enerjinin ekonomik olarak tedarik edilmesinin yanında sürdürülebilir olması da önem kazanmaktadır. Gelecekte bazı hammaddeler yüksek fiyatına rağmen tedarik edilemeyecek duruma gelebilir. Amerika Birleşik Devletleri’ni Avrupa Birliği’ne karşı enerji açısından avantajlı duruma sokan shale gas – kaya gazı hem enerji açısından hem de kimya sanayinin önemli bir hammaddesi olan metan eldesi için çok geniş ufuklar açmaktadır. Türkiye’deki potansiyel kaya gazı kaynaklarının incelenerek üretime sokulması hem kimya hem de enerji yoğun sektörlerin rahatlamasını sağlayacaktır. Diğer bir önemli alan ise kömür’den türetilebilecek olan kimyasal maddelerdir. Kömürün bir enerji kaynağı olarak kullanılmasının yanı sıra kimya sanayii için de önemli hammaddeleri içermektedir. Kömür kaynaklı kimya sanayii de hammadde kaynakları yerli olan bir gelecek olacaktır. Günümüzde kimyasal maddelerin çevre ile uyumlu olması çok önem kazanmıştır. Bu bakımdan “yeşil kimya” ifadesi ön plana çıkmaktadır.

Çevre dostu ürünlerin tasarım safhasından, ürün vasfını kaybedip bertarafına kadar tüm safhalarında risk yönetimi uygulanmalıdır. Yeşil kimyasallar ve yeşil kimya:

  • Mevcut zararlı kimyasalların yerine çevre dostu kimyasalların üretimi, çevrede bozunabilen, olumsuz etki göstermeyen kimyasallar
  • Enerji verimliliğini artıran, ürünlerin daha çevreci özellikler kazanmasını sağlayan kimyasallar,
  • Yeşil üretim, daha az atık üreten, verimli, çevreci üretim yöntemleri,
  • Çevre kirliliğinin gidermek için, temiz su elde etmek için geliştirilecek ürünler,
  • Daha az kimyasal kullanımını sağlayacak ürünlerdir.
Çalışanın Sağlığı, Teknik Emniyet ve Çevre Konuları: Bu üç önemli ayak insani yaklaşımın dışında, uluslararası rekabette de ciddi tarife dışı engellerini teşkil etmektedir. Artık günümüzde uluslararası ticarette tarife engelleri yavaş yavaş yok olmaya başlamış ancak onların yerini bu üç önemli kavram almaktadır. Daha az kimyasalın kullanılmasını sağlayacak teknolojiler olarak nano teknolojik ürünler önem kazanmaktadır. Ürün çeşitlenmesinin sağlanması, farklı amaçlara uygun kimyasalların geliştirilmesi için ise polimer kimyası ön plana çıkmaktadır. Kömürü hammadde kaynağı olarak kullanmamızı sağlayacak teknolojiler ve kaya gazı aramaları üzerinde çalışılabilir. Bu alanlarda sağlanacak gelişmeler sektörün rekabet gücünü arttıracaktır. Kompozit malzemeler, özellikle karbon elyafının kullanıldığı malzemeler gelişmeye açık bir konudur. Kompozit malzemeler demir-çelik ve diğer metal ürünlere alternatif olarak önem kazanmaktadır. Otomotiv sektöründe kompozitin kullanımı Avrupa’da artık artan bir trende dönüşmektedir. Bu alanda kompozit ürünlerin en büyük dezavantajı bu malzemeler kullanılarak üretilen ürünlerin seri üretimlerinin zor olmasıdır. Bu ürünlerin ekonomik üretiminin sağlanması halinde kompozit ürünlerde kullanılan karbon fiber ve reçinelerin kullanımı artacaktır. İlaç etken maddelerinin üretilmesi hedeflenmelidir. Ülkemizde kozmetik ve ilaç hammaddesi olarak kullanılabilecek bitkisel kaynakların değerlendirilmesi gerekmektedir. *Bu rapor T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı – Sanayi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmıştır. KAYNAKÇA
  1. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
  2. DPT Dokuzuncu Kalkınma Planı Kimya Sanayi Özel İhtisas Komisyonu Raporu
  3. CEFİC Avrupa Kimya Endüstrisi Raporu (2020)
  4. TÜİK
  5. Trade Map
         

Yazıyı Paylaş