Üniversite Sanayi İşbirliğinde Teknoloji Transfer Ofislerinin Rolü ve Önemi

Üniversite Sanayi İşbirliğinde Teknoloji Transfer Ofislerinin Rolü ve Önemi
  • 26.03.2018
  Değişen rekabet koşullarında sanayi kuruluşlarının varlıklarını sürdürebilmesi, pazarda rekabetçi pozisyonunu koruması ve artırabilmesi oldukça önem kazanmaktadır. 2015- 2016 Global Girişimcilik Raporuna göre; kurulan şirketlerin %20’sinin birinci yıllarının sonunda iflas ederek girişimlerini sonlandırdığı belirtilmiştir [1]. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin 2018 Ocak ayına ait “Kurulan/Kapanan Şirket İstatistiği” verilerinde; 9.535 şirketin kurulduğu, 2.211 şirketin ise kapatıldığı görülmektedir [2]. Hem kurulan hem de kapanan şirketlerin ilk üç kategorisinde de sırasıyla “toptan ve perakende ticaret”, “imalat”, “inşaat” alanlarında olması girişimler için “ölüm vadisi”ne tekabül etmekle birlikte, alışılagelmiş bir anlayışla sektörel bir devridaime de işaret etmektedir. Söz konusu devridaimin ülke ekonomisine değer katarak, araştırmacı ve yenilikçi yönü yüksek çıktılara odaklanan yeni bir sistematiğe yönlenmesi ancak “iş birliği” ile mümkündür.

Türkiye İnovasyon Ekosistemi ve Oyuncuları

Latincede “yeni ve değişik bir şey yapmak” anlamını taşıyan ve “innovatus” kelime kökeninden gelen “inovasyon”; günümüz yoğun rekabet koşulunda ayakta kalmayı amaçlayan sanayicilerin vazgeçilmezi durumundadır. Ancak unutulmamalıdır ki, Marcel Proust’un da dediği gibi “gerçek keşif yeni diyarlar bulmak değil, yeni gözlerle bakmaktır” [3]. Yeniliği ve inovasyonu arayan herkesin yolu bakış açısını genişletmekten geçecektir. Bu bilinç tüm paydaşların yetkinliklerinin birleştirilmesi ile ülke geneline yaygınlaştırdığında söz konusu bakış açısının kazanılmasına vesile olacaktır. Uzun yıllar boyunca gelişmiş ülkelerdeki şirketler kendi araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) kaynaklarını kullanarak yenilikçi olmayı  başarmıştır. Fakat değişen pazar koşulları, geliştirilen patent ve teknolojilerin pazarda ürün ve hizmete dönüşememesi şirketlerin Ar-Ge kaynakları dışındaki kaynaklara da yönelerek yetkiliklerini artırma çalışmalarını başlatmıştır. Tarihçilere göre, Üniversite Sanayi İşbirliği’ne (ÜSİ) dair ilk çalışmalar, 19. yy.’da Avrupa’daki endüstrilerin üniversitelerdeki araştırmacılarla iş birliklerine dayanmaktadır. ABD’de de üniversite sanayi iş birliği, ikinci sanayi devrimiyle ortaya çıkmış ve ilk örnekleri 19 yy. sonunda Harvard ve MIT’de görülmüştür [4]. “Açık İnovasyon” olarak adlandırılan bu iş birliği yaklaşımı Amerikalı, Avrupalı ve Uzak Doğulu pek çok şirkete rakiplerine karşı rekabet avantajı sağlamıştır. Türk şirketlerinin de hem ulusal hem de uluslararası rekabet gücünü artırmaları, ülke ekonomisine değer katan ürün ve hizmetleri daha az maliyetle hızlı ve yenilikçi bir şekilde pazara sunmaları için inovasyon ekosistminin tüm oyuncuları; üniversiteler, araştırma merkezleri, şirketler, girişimciler, çatı kuruluşlar, fon sağlayıcılar ve yatırımcıların etkin bir çalışma ağı oluşturması gerekmektedir.

Teknoloji Transfer Ofisi Kavramı ve İnovasyon Ekosistemindeki Rolü

Çok yönlü iş birliğinin sağlanabilmesi adına aktif çalışmalarını sürdüren yapılardan bir tanesi de ülkemizde ilk olarak 2012 yılında faaliyete geçmeye başlayan “Teknoloji Transfer Ofisleri (TTO)” dir. Bilindiği üzere TTO’lar yükseköğretim kurumlarının, Ar-Ge ve yenilikçilikle ilgili olarak kamu ve özel sektör ile iş birliği yapmak, üretilen bilgi ve yapılan buluşları fikri mülkiyet kapsamında koruma altına almak ve uygulamaya aktarmak üzere çalışmalar yürüten oluşumlardır. Sanayi İşbirliğinde Teknoloji Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİ- TAK) 1513 TTO Destekleme Programı kapsamında kurulan TTO’lar; sonuç odaklı ve birebir hizmet sağlayacak şekilde 5 modül altında hizmet sunmakta, üniversitelerdeki bilgi birikiminin sanayi tarafından daha etkin bir şekilde kullanılmasını hedeflemektedir. Üniversitelerin ve iş hayatının farklı öncelikleri ve bakış açıları olması sebebiyle başarılı bir teknoloji transferi için TTO’lar ara yüz olarak konumlandırılmıştır [5].

Bu kapsamda;

• Farkındalık, tanıtım, bilgilendirme ve eğitim hizmetler, • Destek programlarından yararlanmaya yönelik hizmetler, • Proje geliştirme ve yönetimine yönelik hizmetler, • Fikri sınai hakların yönetimi ve lisanslama hizmetleri ve • Şirketleşme ve girişimcilik hizmetleri sunmaktadır. Yürütmüş olduğu bu kapsamlı faaliyetlerle inovasyon ekosisteminin her bir paydaşı ile etkileşim içerisinde yer alarak katma değerli çıktıların tasarlanması, geliştirilmesi ve ülke ekonomisine kazandırılmasını amaçlamaktadır.

ÖzÜ TTO İyi Uygulamaları

Özyeğin Üniversitesi “Girişimci bir araştırma üniversitesi olmak” vizyonu ile 2007 yılında kurulmuştur. TÜBİTAK’ın 1513 Teknoloji Transfer Ofisi Programını duyurmasının ardından, programa başvurarak Türkiye’deki TTO’ların ilk nesil temsilcilerinden biri olmaya hak kazanmıştır. ÖzÜ TTO’nun misyonu; inovasyonu teşvik ederek ÖzÜ bünyesinde yürütülen araştırma projelerini ve sanayi iş birliklerini artırmak, elde edilen sonuçların ve fikri mülkiyet temelli teknolojilerin topluma yarar sağlayacak şekilde faydalı ürünler ve hizmetler haline getirilmesini sağlamaktır. İhtiyaçlara hızlı ve doğru çözümler sunmak, projelendirmenin her aşamasında akademisyenlere ve sanayiye destek sağlamak, etkin bir iletişim kurabilmek, doğru planlama ve takım çalışması ile aralarında sektöründe öncü pek çok şirketin yer aldığı mevcut iş birliği ağının daha de genişlemesi ve güçlenmesi temel hedeflerdir. Bu misyonla ÖzÜ TTO sanayinin ihtiyaçlarına karşılık verebilmek adına; • Ar-Ge ihtiyaçlarının akademisyenlerin uzmanlık alanları ile eşleştirme, • ÜSİ proje geliştirme hizmetleri (içerik, bütçe, sözleşme yönetimi, finansal destek), • Fikri ve sinai mülkiyet hakları yönetimi (patent araştırması, başvurusu, takibi), • Proje yazımı ve yürütme eğitimleri, • Fon projeleri yazım ve yürütme danışmanlıkları, • Ar-Ge Merkezi olma ve sürdürülebilirlik danışmanlığı, • Ticarileştirme süreç danışmanlıkları gibi pek çok alanda faaliyetler sürdürmektedir.
Özyeğin Üniversitesi, kurulduğu günden bu yana üniversite sanayi iş birliğini artırmak adına öğretim üyelerine haftada bir gün idari izin imkanı sağlamakta, akademik performans kriterlerinde sanayi iş birliği etkileşimlerine ve ticarileştirme süreçlerine önem ve öncelik vermektedir.
Üçüncü nesil “açık üniversite” anlayışını benimseyen ÖzÜ’de, sanayi iş birliklerinin geliştirilmesi ve ivmelenmesine önem verilmektedir. Bilindiği üzere, açık üniversite, üniversitelerin bulundukları bölgedeki sosyal ve ekonomik kalkınma planları içinde doğrudan yer alan, yerel sanayinin ve hizmet sektörünün gelişebilmesi için ilgili kesimlere sürekli eğitim ve danışmanlık hizmeti veren, sanayicinin ihtiyaç duyduğu her alanda araştırma altyapıları ile Ar-Ge hizmeti sunabilen dinamik yapılanmaya dönüşmüş üniversitedir. Bu vizyon ve ÖzÜ TTO tarafından 2013–2017 yılları arasında yürütülen etkin faaliyetler sonucunda, sektöründe öncü 237 şirket ile iletişim kurulmuş ve 2017 yılı sonu itibariyle toplam araştırma hacmi sanayi ortaklı hibe projelerinde 19.9 Milyon TL, üniversite sanayi iş birliği projelerinde ise 10.5 Milyon TL’ye ulaşmıştır. 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisine girebilme hedefinde bir diğer önemli nokta, patentlenebilir ve ticarileştirilebilir teknolojilere odaklanmaktır. Bu kapsamda ÖzÜ; buluş bildirim süreci ve doğru strateji ile yola çıkarak, oluşturduğu Fikri Mülkiyet Hakları Komitesi ile çok yönlü karar verme ve değerlendirme sistematiğini doğru konumlandırmıştır. Bu sayede; üniversite sanayi iş birliği sonucu ortaya çıkan 63 patente ve 4 ticarileştirme başarısına erişmiştir. Özyeğin Üniversitesi’nin sanayi ile daha etkin bir iş birliği sürecini yürütmek adına dahil olduğu bir diğer yenilikçi yaklaşım ise; Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında fonlanmaya hak kazanan, Beyaz Eşya Yan Sanayiciler Derneği (BEYSAD) ve Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (TUSİAD) ile birlikte geliştirdiği “Kobilerin Dijital Dönüşümü için Endüstri 4.0 Mükemmeliyet Merkezi” projesidir. 2019 yılında ÖzÜ kampüsü içerisine konumlanacak Endüstri 4.0 Mükemmeliyet Merkezi ile başta KOBİ’ler olmak üzere tüm girişimci ve şirketlere Endüstri 4.0 dönüşümünde kapsamlı hizmetlerin verilmesi hedeflenmektedir.

ÜSİ’de Maksimizasyon Mümkün!

Üniversite sanayi iş birliğini maksimize edebilmek ve “başka gözlerle bakabilmek” adına hem akademinin sanayiye hem de sanayinin akademiye bir adım atması gerekmektedir. Örneğin; • ÜSİ’de ortak paydada buluşulabileceği bilincini her iki tarafın da benimsemesi, • Akademi ve sanayinin iki farklı dili konuştuğuna dair algının yıkılması, • Sanayinin üniversitedeki akademik bilgiye erişimi için proje geliştirme, yazım ve yürütme gibi pek çok alanda hizmet sağlayan TTO’lar ile aktif etkileşimde olması, • Sanayinin akademik danışmanlığı yalnızca ulusal fonlardan yüksek bütçelerle yararlanmada bir ön şart olarak görmeden, iş birliği süreçlerinde olmazsa olmaz bir itici güç olarak görmesi, • Üniversitelerin sanayinin ihtiyaçlarına akademide daha hızlı çözüm sunabilecek alternatif modeller oluşturması, • Üniversitelerin sahip olduğu mevcut altyapı ve imkanların, tüm sanayi kuruluşları tarafından tercih edilebilir bir cazibe merkezine dönüştürülmesi yönünde adımların atılması gerekmektedir. Bununla birlikte; üniversite sanayi iş birlikleri sözleşme süreçlerinde, üniversiteyi temsilen TTO yetkilileri ile sözleşmenin diğer tarafı şirket yetkilileri arasında en hararetli tartışmalar sözleşmenin fikri ve sınai mülkiyet haklarına ilişkin maddeleri üzerinde yaşanmaktadır [6]. Bu problemin giderilmesinde, “ortak yapılan çalışmalarda ortak hak sahipliği” mantalitesinin oluşturulması ve yaygınlaştırılması konusunda sanayinin yeni bir bakış açısı geliştirmesi oldukça önemlidir. Zira üniversitelerin patentlerdeki hak sahipliği talebinin öncelikli nedeni ticari getiri sağlamak değil, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (BSTB) tarafından her yıl yayınlanan “Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi”ne katkı için somut çıktılar alabilmektir. Üniversite sanayi iş birliğinde imkanlar olmakla birlikte çok sayıda zorluk da bulunmaktadır. Karşılaşılan zorlukları aşmak için inovasyon ekosistemindeki her bir paydaşın, karşılıklı anlayış çerçevesinde, kazan-kazan prensibini gözeterek, somut çıktılara ulaşmayı kendisine amaç edinmesi gerekir. Tüm süreçte gelecek on yıla vizyon tutacak çalışmaları tasarlayan üniversitelerin desteği ile TTO’ların, sanayiyi daha da yukarıya taşımak için “kanatlarının altındaki rüzgar” olduğu unutulmamalıdır. Cansu Musaoğlu - Üniversite-Sanayi İşbirliği Uzmanı Teknoloji Transfer Ofisi Özyeğin Üniversitesi
Referans [1]. Kelley D., Singer S., Herrington M., “2015/16 Global Report”, Global Entrepreneurship Monitor, Mayıs 2016. [2]. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Bilgi Erişim Müdürlüğü, Kurulan Kapatılan Şirket İstatistiği Ocak 2018 https:// www.tobb.org.tr/BilgiErisimMudurlugu/Documents/ResmiDosya/2018/2018-01.xls [3]. Kelly T. “Başarılı Bir Şirket İçin Fark Yaratan 10 İnovasyon Şifresi”, MediaCat Kitapları, Basım Kasım 2012, s. 37. [4]. Erdil E., Pamukçu M.T., Akçomak İ.S., Erden Y., “Değişen Üniversite-Sanayi İşbirliğinde Üniversite Örgütlenmesi”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt 68, No. 2, 2013, s. 95 – 127 [5]. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, TÜBİTAK 1513 Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı, “Proje Öneri Formu Hazırlama Klavuzu”, 2014 [6] Tutkun Berk G., “Üniversite Sanayi İş birliği Projelerinde Buluşun Hak Sahipliğinin Belirlenmesi Sorunu”, iprgezgini. org Web Sitesi, 30 Ocak 2017.
   

Yazıyı Paylaş