Latro Kimya Ar-Ge Merkezi: Wonderlab
Latro Kimya’nın değerli Ar-Ge uzmanları Sayın Sabiha Seda Serttaş, Sayın Deniz Özge Çolak ve Sayın Eda Kamertay Kurttay, firmanın Ar-Ge merkezi olan Wonderlab’ın özelliklerini anlattı, gerçekleştirdikleri ve üzerinde çalıştıkları projeler hakkında bilgi verdi.
[caption id="attachment_156900" align="aligncenter" width="461"]

Soldan Sağa: Deniz Özge Çolak, Sabiha Seda Serttaş ve Eda Kamertay Kurttay[/caption]
Ar-Ge merkeziniz ne zaman faaliyete geçti, bu merkezin teknik özellikleri ve bu merkezde çalışan araştırmacı sayısı hakkında bilgi verebilir misiniz?
Sabiha Seda Serttaş: Latro Kimya, dünyanın en büyük üç silikon üreticisi arasında yer alan bir firmanın tekstil alanındaki distribütörlüğünü alarak 2009 yılında faaliyete geçmiştir. Latro Kimya, diğer distribütörlerden farklı olarak, teknik özelliklerle ve teknik destekle müşterilere dokunmak istemiştir.
Bu teknik özellikler sayesinde elde edilen faydayı görünce, bu gücü de arttırmak için 2016 yılında Wonderlab adını verdiğimiz laboratuvarı kurduk. Laboratuvarımıza adını koyarken fark yaratacak, merak oluşturacak, duygularımızı hissettirecek bir isim olmasını istedik ve Wonderlab adında karar kıldık.
Laboratuvarımız 2021 yılı Nisan ayında, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı tarafından Ar-Ge merkezi olarak tescil edilmiştir. Türkiye’de ilk olarak, hem distribütör olup, hem Ar-Ge merkezi unvanına sahip tek firma olma özelliğine sahibiz.
Latro Kimya’da, laboratuvarda çalışan ya da sahada çalışan arkadaşlarımız şeklinde bir ayrımımız yoktur. Ar-Ge merkezimizdeki tüm çalışan arkadaşlarımız hem laboratuvar, hem saha çalışanı olarak çalışmalarına devam etmektedir. Saha çalışmasıyla beraber, müşterilerimizin, partnerlerimizin ihtiyaçlarına, neler istediklerine yönelik sorular sormakta, daha sonra da beraberce projeler üretmekteyiz.
Bizim için Ar-Ge sadece bir laboratuvar çalışması değil, aynı zamanda bir kolektif çalışma
anlayışını da içeriyor. Laboratuvarımızda çalışan arkadaşlarımız, sahadan ilham alarak müşteri sorunlarına çözümler üretmekte ve iş ortaklarımızla birlikte projeleri yönetmektedir.
Zamanımızı, ihtiyaçları anlamak ve çözümler geliştirmek için planlı bir şekilde geçiriyoruz. Bu noktada, “Kaşiflik” değerimizden de bahsetmek istiyorum. Latro Kimya’da her bir çalışan, kaşif unvanı alır. Toplamda 45 kaşifimizin 23’ü Ar-Ge merkezimizde bulunmaktadır. Kaşiflik değerimizi kullanarak, sorunları ve çözümleri birleştirerek inovasyonlar yaratıyoruz.
Tekstil, kozmetik, tarım, elektronik ana sektörlerimiz dışında savunma sanayi, gıda gibi farklı endüstriyel sektörlerde de hizmet verdiğimiz için çok yönlü çalışmalar yapıyoruz. Ana uzmanlık alanlarımızda çeşitli çözümler sunmakla beraber farklı alanlarda da uzmanlık kazanmak için kendimizi her geçen gün geliştiriyoruz. Çalışmalarımız multidisipliner bir yapıya sahiptir ve bu da bizi sıra dışı kimyasal çözümlerle yeni olasılıklar yaratma amacına
da götürmektedir.
Ayrıca sanayi ve üniversitelerde geliştirilen projelere ve paydaşlarımızın projelerine köprü görevi de üstlenmekteyiz. Bu nedenle teknik destek ve sektördeki bilgi birikiminden faydalandığımız danışmanlarımız da ekosistemimizde yer almaktadır.
Ar-Ge merkezinizin işleyişi hakkında bilgi verebilir misiniz? Bir Ar-Ge projesi, fikir aşamasından, tamamlanıncaya kadar hangi aşamalardan geçmektedir?
Sabiha Seda Serttaş: Bu süreci “fikrin doğuşu” olarak adlandırıyoruz. Bu doğuşu birkaç farklı şekilde görebiliriz. Bunları, örneğin müşterinin ihtiyacını dinlemek, müşterinin fark etmediği sorununu keşfetmek, süreç içinde kendimizin fark ettiği ihtiyaçları görmek ve bunu müşteriye aktarmak olarak özetleyebiliriz.
İlk olarak, paydaşımızın tam olarak ihtiyacını anlamaya çalışarak, yaratmak istediği etkiyi kavramaya çalışıyoruz. Bu aşamada, projenin yapılabilirliğini anlamak için birkaç konuyu inceliyoruz. Öncelikle, pazar analizi yapıyor, müşterinin ihtiyaçlarını ve fikrin ölçülebilirliğini değerlendiriyoruz. Ayrıca maliyet-fayda analizi gibi sorulara cevap arıyoruz.
Aslında bir fikrin doğuşu, fikrin gerçekleşme aşaması kadar sistematik olmuyor. Fikrin değeri, önemi ve farkındalığı teknik tarafımızı kullanarak farkındalık kazanmak ve kazandırmak ile başlıyor. Çünkü bir fikir, ihtiyaçtan doğabildiği gibi ihtiyaç olduğunu anlayamadığımız ve fark etmemiz gereken süreçleri de içerir. Uzmanlığımız bu fikirleri anlamlı hale getirmek ve paydaşlarımıza hizmet etme içgüdüsü ile yoluna devam ediyor.
Fikirlerimiz bir araya geldikten sonra, fikirlerin gelişmesi ve en iyi hale gelebilmesi için gerek takımlar arası gerek disiplinlerarası çalışma ile fikirlerimizi zenginleştiriyoruz. Daha sonra ‘Hub’ olarak adlandırdığımız takımlarımız proje konusunda bir planlama ve iş modeli oluşturarak proje çizelgesi hazırlıyor. Proje için gereken zaman ve maliyet analizini yaparak, yalın altı sigma metodolojisi ile projemizi başlatıyoruz.

Altı sigma, tanımlama, ölçme, analiz, iyileştirme ve kontrol olmak üzere beş ana aşamadan oluşur. Bu sistem, projelerde istatistiksel olarak sonuca ne kadar yaklaştığımızı ve hedeflediğimiz verilere ne kadar hızlı ulaşabileceğimizi gösterir. Değerlendirmeleri istatistiksel veri ölçüm analizine dönüştürerek, yoruma dayalı değerlendirmeleri sayısal
verilere dönüştürüyoruz.
Bu sayede verileri daha iyi analiz edebiliyoruz. Projelerimize paydaşlarımızla başladığımız için bu süreçte onlarla birlikte çalışarak iyileştirmelerimizi daha hızlı gerçekleştiriyoruz. Tamamlanma aşamasında kontrol noktalarımızdan birincisi olarak müşteri tarafını düşünmeliyiz. Olması gereken çıktıları belirledikten sonra bunun nasıl daha sürdürülebilir olabileceğini ve kimlere dokunabiliriz taraflı çalışmalarını da gerçekleştirmiş oluyoruz.
Günümüz teknolojik gelişmelerinden yararlanarak kolektif çalışma sistemimizde proje takibini ve iletişimi hızlandıracak uygulamaları entegre ediyoruz. Ayrıca, akademik partnerlerimizle birlikte güncel bilimsel gelişmeleri takip ederek beyin fırtınaları yapıyoruz.
Projelerimizin tamamlanma aşamasında, partnerlerimizle birlikte belirlediğimiz beklentilere
uygun sonuçları elde etmek için kontrol noktalarını takip ediyoruz. Elde ettiğimiz sonuçlar kapsamında istenilen çıktıları sağlamamız sonucu projeyi tamamlayarak daha fazla kişi ve işletmeye ulaşmak için çalışmalara başlıyoruz.
Bunun yanı sıra entelektüel sermaye sermayemizi arttıran bildiri, yayın ve patent başvurusu gibi hedeflere ulaşmak da bir diğer amacımızdır. Bu nokta, projemizin başarıyla tamamlanması için önemli bir aşamadır.
Bir Ar-Ge merkezinin en önemli isteklerinden bir tanesi de entelektüel sermayedir. Bu proje sonunda yayın, bildiri, faydalı model, patent gibi başvurular yaptıktan sonra proje bizim için sonuçlanmış oluyor.
Ar-Ge merkezinizde şimdiye kadar tamamladığınız çalışmalar ve şu an üzerinde çalıştığınız projeler hakkında bilgi verebilir misiniz?
Deniz Özge Çolak: Ar-Ge merkezimizin kolektif çalışma yapısı sayesinde farklı sektörlere yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Tamamladığımız çalışmalardan ve şu anda üzerinde çalıştığımız projelerden bazılarından bahsetmek isterim.
Kozmetik alanında, cilt bakımı etkilerini ve renkli kozmetik görünümünü aynı üründe birleştirebilen hibrit formülasyonlar üzerine araştırmalarımız devam ediyor. Bu çalışma sayesinde Türkiye’deki ilk yerli marine kolajen üretimini gerçekleştiren bir start-up’ı ekosistemimize dahil ettik. Bunun gibi teknik bilgi birikimini artırmak amacıyla start-up
şirketlerine her zaman yatırım arayışındayız. Karşılıklı know-how aktarımı sayesinde geleceğin teknolojilerine daha hızlı ulaşabileceğimiz düşünüyor ve karşılıklı değer yaratacak bir iş modeli geliştiriyoruz.
Doğal kaynaklarımızın verimli şekilde kullanılmasını sağlayarak çiftçilerimizin topraktan alacağı verimi maksimum seviyeye çıkarabileceği ürünler geliştirdik. Bu alanda bir marka oluşturma sürecine başladık. Fikri ve sınai haklarımızı patent ile koruma altına aldık.
Savunma sanayi alanında, ülkemizde yaşanan olumlu gelişmelere paralel olarak önde gelen savunma sanayi firmalarıyla gizlilik sözleşmeleri çerçevesinde değerli projelere ortak oluyoruz. Tekstil sektöründe, proje ortaklarıyla birlikte boyahanelerde enerji maliyetlerini düşürmeyi hedefleyen çözümler geliştiriyoruz.
Dökümhane sektöründe, yurt dışından ithal edilen ürünlerin yerli üretimle millileştirilmesini ve gayri milli hasılaya katkı sağlamasını amaçlayan çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca, TÜBİTAK destekli “Dispers Boyama Ard İşlemleri ve Atık Suları İçin Sürdürülebilir Çözümler Geliştirilmesi” projesi üzerinde çalışmalarımız devam etmektedir.
Son olarak; biyobazlı, düşük karbon ayak izine sahip polimerler kullanarak antibakteriyel ambalajlar geliştirmek için uluslararası kamu kaynakları ve sanayi firmalarıyla ortak çalışmalar yürütüyoruz. Bu çalışmamızla Avrupa Birliği projesine başvuru gerçekleştirdik, heyecanla bekliyoruz.
Önümüzdeki dönemler için hangi alanlarda, ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?
Eda Kamertay Kurttay: Sadece kimya alanında değil, bilimin her alanında çok hızlı bir değişim ve dönüşüm yolculuğundayız. Yapay zekadan tutun, yeşil mutabakata kadar birçok alanda yeniliğin öncüleri olacağız belli ki. Değişen dünyaya hızlı ve doğru adapte olmak, firmaların sürdürülebilir ve büyüyebilir olmasında büyük rol oynuyor. Bu doğrultuda gelecek dönemlerde gerçekleştirmeyi planladığımız hem insan, hem çevre, hem de bilimi temel aldığımız heyecan verici projelerimiz bulunmaktadır.
Bu projeleri önümüzdeki çalışmalarda orta dönem ve uzun dönem olarak ayırabiliriz. Orta dönemde yapacaklarımız arasında en önemlisi tekstil. Zaten tekstil üzerine kurulmuş olan bir şirkette olmanın verdiği bir sorumluluk içgüdüsü de var.
Bildiğiniz gibi, tekstil enerji, su ve kimyasal tüketiminde oldukça büyük bir hacme sahip bir sektördür. Avrupa Birliği bu kapsamda güzel önlemler aldı. Türkiye olarak ve bir kimya firması olarak bazı sorumluluklar almamız gerekiyor. Bu sebeple, bu alanda kullanılan hem kimyasal hem su tüketimine odaklandığımız, düşük sıcaklıkta pamuk ağartması yapılabilmesi için hidrojen peroksit aktivasyon katalizörünün ve sisteminin geliştirilmesi ile ilgili projemiz mevcut.
Diğer yandan tarım, gıda sektörünü ve iklim krizini baz aldığınızda hem Türkiye için, hem dünya için çok önemli bir sektör. Tarım sektörü, yüzey aktif kimyasallarının tüketimi, toprak sağlığı ve biyo çözümlere odaklanmamız gereken bir sektör haline gelecektir. Bu sebeple biyo bazlı ve sürdürülebilir leri atılmıştır, bunların araştırması ve altyapısı oluşturulmuş durumdadır. Bunlar orta ve uzun vadeyi etkileyecek projelerimiz arasında yer alıyor.
Aynı zamanda katma değerli ürün yetiştiriciliği yapmak ve üreticilere bu yönde örnek tarım modeli oluşturmak gibi bir hayalimiz de var. Sürdürülebilir tarım teknolojisi yakın gelecekte en büyük yatırımları içerecektir. Bu sebeple kendi tarım modelimiz üzerine referanslarımız ile iş birliklerine başlamış durumdayız.
Kolajen sektörü daha çok sığır tarafında sentezlenen ve toz formunda bir ürün ve şu an dünyanın her yerinde, gerek gıdada gerek kozmetikte görebileceğiniz bir ürün grubu aslında. Kozmetik pazarında tamamı ithal olan kolajen yerine, yerli kaynaklardan elde edilmiş likit formumuzun adapte edilmesine yönelik formülasyon çalışmaları sürdürmekteyiz.

Biz bunu çok güzel bir şekilde, bir start-up aracılığıyla, farklı forma getirilmiş haliyle bünyemize kattık ve bunu farklı firmalara adapte etmeye çalışıyoruz. Bu hem millileşmiş bir ürün, hem de dünyada ilk defa yapılmış bir form, yeni nesil bir kolajen sentezi diyebiliriz.
Biz bunu orta vadeli planlamıştık, şu an bunu başardık, uzun vadede farklı aplikasyonlara, farklı üretimlere entegre etmek üzere çalışıyoruz. Burada da, bu fikrin doğuşunda patent sahibiyiz. Bu proje kapsamında hem millileşme hem de mevcutta kullanılan kolajenin uygulama kolaylığı ve adaptasyonu üzerinde çalışarak yeni nesil bir projemiz bulunmaktadır. Hedefimiz, ithal ikamesini sağlayarak ülkemizden döviz kaybını engelleyerek
ihracatımızı arttırmaktır.
Çözümlere odaklanacağımız projelerimizin temel Bu fikirler orta vadede firmamıza katmayı hedeflediğimiz projelerimizdir. Ancak uzun vadede ve şimdiden çalışmalara başladığımız sıra dışı çözümlerimizi de sizinle paylaşmak isteriz.
Kimyadan biraz daha da ileriye atılıp, teknolojiyle iç içe geçmek gerekiyor; bu da şu an günümüzün en popüler konularından biri olan yapay zeka teknolojisi. Elbette yapa zeka sadece elektronik, otomotiv veya savunmayı ilgilendiren bir konu değil, bizler de bunu kimya kapsamına nasıl dahil edebileceğimizi düşündük. Bu düşüncemiz yaklaşık bir sene öncesine dayanıyor. Yapay zeka gerçekten 5-10 senelik bir Ar-Ge ve iyileştirme süreci içeren, bir otonom sistem isteyen ve buna bir yazılım gerektiren müthiş bir yatırım aslında.
Biz yaklaşık 13-14 senelik bir kimya know-how’una, bilgi birikimine sahibiz. Bir kimya firması olarak çok fazla Ar-Ge projesi, formülasyonu, reçetesi olan bir sektördeyiz ve binlerce deneme yapıyoruz. Sonuç olarak bu denemelerden bir çıktı alamaya çalışıyoruz. Bunları otonom bir sisteme yerleştirip, müşterilerimizin istedikleri neyse bu anlamda bir veritabanı hazırlayıp, bu isteklere uygun bir yapay zeka teknolojisiyle hızlı ve doğru sonuç alabilmek üzere düşündüğümüz bir uzun dönemli proje fikrimizdir.
Biliyorsunuz günümüzün en büyük sorunu zaman, bir kimya firması olarak zamanın çok çevik bir şekilde kullanılması aslında sizi rakiplerinizden ayıracak, önüne geçirecek bir niteliktir. Zaman kazanmak ve hızlı çözümler sunarak sektörel farkımızı göstermek amacıyla
çalışmalara başladık.