Gübre ve Önemi
Tarım arazilerinden elde edilecek olan ürünün verimliliğini ve kalitesini arttırmak amacıyla belirli periyodik zaman aralıklarıyla kullanıcılar tarafından toprağa veya bitkiye doğrudan uygulanan organik ve inorganik formdaki (organik, makro /mikro) bitki gelişiminde önem arz eden bitki besin maddeler içerikli kimyasal bileşiklerdir.
Her ne kadar toprak ve su, bu gıdanın büyük bir kısmını sağlamaya yeterse de birçok hallerde bir takım gıdalar bakımından fakir olabilirler. Böyle hallerde toprağın gübre ile takviye edilmesi gerekir.
Bitkiler, büyüme ve yaşamaları için azot, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum, kükürt, demir, mangan, bakır, çinko, bor ve bazı hallerde de molibden gibi elementlere muhtaçtır. Bitkiler yaşama ve büyümeleri için bazı organik ve inorganik bitki besin maddelerine gereksinim duyarlar.
Bu gereksinimlerini de bir şekilde topraktan gerek kökleri, gerekse haricen yaprakları vasıtasıyla alarak giderirler.
Şu ana kadar yapılan deneysel ve bilimsel çalışmalar, gerekse Ar-Ge çalışmaları ve uygulamalar neticesinde bitkilerin organik ve inorganik bitki besin maddelerince (makro ve mikro besin maddeler) beslenip topraktan bitki gelişmelerini sağlamaları için bitki besin maddelerine gereksinim duymaktadırlar.
Gerekli olan bu gereksinimleri bir şekilde dışarıdan takviye edilerek giderilmektedir. Mutlaka tarımsal alan içerikli toprağa gübre verilmeden önce tam teşekküllü akredite olmuş teknik malzeme ve uzman eleman barındıran laboratuvarlarda toprak ve bitki analizi yapıldıktan sonra toprak düzenlemesine ve bitki gelişimine gerekli olan gübrelerin uygulamasına geçilmelidir.
Aksi halde hem üründe verimsizlik, hem kalitede düşüş, hem de emekte kayıp demektir uygulayıcılar açısından.
Tarım amaçlı olarak işlenen topraklardaki toprak verimliliğindeki düşüşlerin önlenmesi ve en az düzeylere inmesi ve kaybolan toprak verimliliğinin tekrar kazandırılmasına yönelik bilimsel alanlarda Ar-Ge çalışmaları yapılarak çözüm bulunmaya çalışılmalıdır.
Yapılan bilimsel çalışmalar neticesinde bitkilerin gelişimi için sadece bir asal bitki besin maddesine ihtiyaç duyulmadığı, birden çok bitki besin maddesinin üretimi ve kullanımı, yapılan analiz ve tetkikler neticesinde toprak uygulayıcılarına gerek eğitimsel olarak gerek birebir uygulanarak sunulmasının gerekliliğini göstermektedir.
Ayrıca bitkiler gelişim evrelerini gerçekleş-tirmeleri için mutlak surette madensel tuzlara bir şekilde ihtiyaç duymaktadırlar. 19. yüzyılda yapılan bilimsel ve araştırma çalışmalar neticesinde doğal ve suni gübrelerin üretimine geçilmiştir.
Ülkemiz genelinde toprak işleyicilerimizce gübre kullanımı bazı coğrafi bölgeler istisna tutulursa yoğun ve bilinçli bir uygulama şeklinde uygulanmamaktadır.
Yoğun kullanımın olduğu bazı tarımsal bölgelerde ise uygulamanın eski deyimle; ne kadar fazla gübre, o kadar ürün mantığı ile hareket edilmesinden dolayı maalesef sağlıklı bir gübreleme yapılmamaktadır. Bunun neticesinde ise hem üründe, hem emekte hem de iş gücü ve zamanda kayıp söz konusu olmaktadır.
Bu durum tarım toprağınca zengin olan ülkemiz milli ekonomisi için son derece önemli bir kaybı teşkil etmektedir.
Özellikle çiftçilerimiz genelde toprak analizi yaptırmadan, ana girdi besin maddeleri ile yardımcı besin madde girdilerin toprağa (tarım alanına) kg/dekar olarak kullanacakları gübre miktarını rastgele, kulaktan dolma bir şekilde toprağa vermektedirler.
Sonuçta; hem maddi, hem manevi ve hem de hasatta verim kaybı olarak hüsrana uğramaktadırlar. Şu halde topraktan yüksek verimde ürün almak için; gübrelemenin bilinçli, eğitimli ve tarım işletme prosedürleri kriterlerine uygun olarak yapılmasında yarar olacağı kanısındayım.
Bunun yolu da ülkemiz yeraltı ve yer üstü kaynaklarının bilinçli bir şekilde gerek birincil hammadde olarak gerekse ikincil hammadde (Ar-Ge / Geri Dönüşüm) olarak kullanılıp değerlendirilmesinden geçmektedir.
Bunun da ancak üniversite – teknik destek sağlayan kurum ve kuruluşlar ile sanayici işbirliği arasında oluşacak olan diyaloglar sonrası gerçekleşeceği kanısındayım
Leonardit nedir?
Kısaca açıklayacak olursak; leonardit doğal organik karbonil kökenli tortul kayaçların milyonlarca yıl süren çok yavaş oksidasyonu ve kimyasal değişimi sonucu oluşmuş yüksek oranda hümik+fulvik asitler ile karbon, makro ve mikro bitki besin maddesi içeren kömür düzeyine ulaşmamış (düşük kalorili linyit kömürü) tamamen doğal organik bir mineral kayacıdır.
Veya; diğer bütün madenler gibi kendine has fiziksel ve kimyasal özellikleri ile kendine has oluşum süreci ve jeolojisi olan, alkali çözeltilerde (KOH/NaOH) kolayca çözünebilen, siyah veya koyu kahverengi renkte, parlak ve camsı görünümlü yumuşak doğal organik kökenli yeraltı madendir de diyebiliriz.
İlk defa A.B.D.’nin Kuzey Dakota eyaletinde Dr. Leonard tarafından keşfedilerek bulunmasından dolayı leonardit madeni ismini almıştır. Bugün ülkemizde diğer madenlerle en fazla karıştırılan ve en fazla birbirinden çok farklı tanımları içeren organik kökenli maden şüphesiz leonardittir.
Son zamanlarda leonardite (linyit kömürünün okside olmuş formu) kimyası üzerine yapılan son çalışmalar hümik asidin tuzlarının bileşimi olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bundan dolayıdır ki; hümik asitler kayaların ve minerallerin bozulmasında önemli rol oynamaktadırlar.
Olayın oluşması ise doğanın coğrafi konumu ve iklimsel özelliği ile minerallerin dayanıklılığına bağlıdır. Kalitesi içerik olarak coğrafi konum ve iklimsel özelliklerden dolayı bölgeden bölgeye değişiklik göstermektedir.
Leonarditler, bünyesinde barındırdığı yüksek orandaki hümik+fulvik asitten dolayı artı katma değerli ekonomik bir değere sahiptir. Özellikle tarım alanında toprak düzenleyicisi ve bitki gelişiminde önem arz eden bitki besin maddesi (organik gübre) olarak önemini belirtmektedir.
Bu da bize, toprakta bereket, üründe verimlilik, kapasitede artış ve kalitede güvence anlamına geldiğini göstermektedir.
Humat (sıvı ve toz) leonardit üretimi:
Yeraltından çıkarılan %35-50 düşük kalorili ve %70-90 karbon içerikli Hümik +Fulvik asit içerikli leonardit (linyit kömürü).
Leonarditin Ayırt Edici Özellikleri:
1. Siyah-kahverengi arası renkte, alkali çözeltilerde (KOH/ NaOH) kolayca çözünür,
2. Görünüşü camsı ve parlaktır.
3. Özgül ağırlığı d:0.75-0.85 gr/cm3 arasında, içeriğindeki hümik+fulvik asitler uzun karbonil zincir moleküler yapıdadır,
4. %35-65 asit kökenli organik madde içeriklidir, pH+/-: 3-5+/-1 arasındadır,
5. Amorf kristal yapılı ve oldukça yumuşak organik kökenli bir maddedir,
6. Organik kayaçların değişimi sonucu oluşmuştur ve içerik olarak en düşük %35-50 (kalori değeri düşük linyit kömür), en yüksek %65-85 oranda hümik+fulvik asit içerir.
Leonarditin Kullanım Alanı ve Yararları
1- Tarım alanında,
a-Toprak ıslahında toprak düzenleyicisi ve bitki gelişim besin hammaddesi olarak,
b-Kireçli topraklara sağladığı organik asitlerle bitki gelişiminde rol oynayan organik, makro ve mikro bitki besin maddelerinin alımını sağlayıcı olarak.
c-Toprak bünyesinde bulunan fosfor, potasyum ve azot gibi besin maddelerini çözerek bitkinin kök ve yaprakları yardımıyla alımını sağlamaktadır.
d-Yüksek su tutuculuğu kapasitesi nedeniyle sulama suyunun topraktan derhal uzaklaşmasını engelleyerek düşük su tüketimini sağlamaktadır.
e-Toprağın organik madde miktarını arttırarak uzun süre toprağa hümik+fulvik asit vererek bitki gelişimine katkı sağlar.
2- Yem sanayi, döküm sanayi, derin sondajlarda ve filtre sistemlerinde katkı maddesi olarak kullanılmaktadır.
3- Kağıt sanayi, boya sanayi, çimento sanayi ve seramik sanayinde katkı hammaddesi olarak kullanılmaktadır.
4- Geniş kapsamlı olarak tarım sektöründe değerlendirilmektedir.
a-Granül olarak; ekim öncesi tarım alanı olan toprak yüzeyine serpilir (aparat yardımıyla) daha sonra ardından bir pulluk yardımıyla toprağa karıştırılır ( toprak analizine göre).
b-Sıvı Olarak; Sıvı hümik+fuşvik asit tarlada sulama suyuna deneme yanılma yöntemine göre ..lt/dekar ile… kgr/dekar miktar oranında karıştırılarak gelişmekte olan bitkiye bitki besin maddesi olarak verilebileceği gibi püskürtme (spreyleme) yöntemiyle de kompleks bileşimli (şelat ajanlı)gübre olarak da kullanılmaktadır.
Bugün kalori değeri düşük %35-50 hümik asit içeren linyit kömürlerinden TKİ kurumunca ve Konya Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi işbirliği içerisinde Ilgın/Konya TKİ kurumu denetimi altında toprak düzenleyicisi ve bitki gelişim besin maddesi olarak TKİ HUMAS adı altında son derece kaliteli ve güvenceli tarımda uygulanabilir olan hümik asit üretimi gerçekleştirilmekte ve tarım uygulayıcılarına sunulmaktadır.

%95-75 oranında %22.5 Zn ihtiva eden çinko sülfat hepta hidrat kristali suda çözündürülüp karıştırıcı tank içerisinde karıştırılır. %5-25 katkı oranında humik asit çözeltiye ilave edilerek karıştırılır. pH+/- 8-13 aralığına pH+/- ayarlayıcılar olan potasyum hidroksit, sitrik asit, kalsiyum hidroksit ve amonyak-amonyum klorür yardımıyla ayarlanır. Dinlendirilmeye bırakılır.
Kullanım için hazırlanan kompoze / kompleks bileşimli (şelat ajanlı) sıvı suni gübre 5 lt.-50lt. v.b.plastik bidonlara dolum yapılarak stok alanına alınarak tüketiciye uygulama alanı için sunulmak üzere sevkiyat sağlanır.
Humik Asit:
TKİ-Humas (humik asit ve fulvik asit karışımı) Türkiye Kömür İşletmeleri tarafından sahip olduğu leonardit rezervleri kullanılarak üretilen humik asit ile fulvikasitin karışımı olan bir çeşit aromatik hidro karbon kökenli ve alkali ortamda (yüksek pH+/-da) kolayca çözülebilen, koyu kahverengi, gri-siyah renkli organik kökenli maddedir.
Bu nedenle hümik asidin en belirgin özelliğinden birisi makro ve mikro bitki besin maddeleri ile karışım halinde reaksiyon vererek toprak düzenleyicisi ve bitki gelişimcisi olarak kompoze gübre halinde tarım alanında uygulanmasıdır.
Organik tarımın yaygınlaşması, inorganik gübrelerin gelişi güzel kullanımı neticesinde toprağa ve içindeki canlılara zarar vermesi ve yer altı kaynaklarını kirletmesi ayrıca da toprağın kimyasal, fiziksel ve biyolojik özelliklerinin sürekli bozulmasına neden olunması nedeniyle humik asitli gübrelerin kullanımı günbegün tarım alanında artmaktadır.
Kimyasal Yararları
1-Hümikasitin molekül ağırlığı 600 ile 10.000 gr/mol arasında değişiyor, bu molekül ağırlığa sahip bir maddenin molekül çapı bitki yapraklarından difüzyonla içeriye giremeyecek kadar büyük olmasına rağmen hümik asit ve çinko sülfat karışımı hazırlanan sıvı kompoze gübre püskürtme yöntemiyle gelişmekte olan bitkiye haricen püskürtülerek bitki gelişimini sağlamaktadır.
2- İz elementlerin bitki tarafından ihtiyacının karşılanmasında hümik asitlerle şelat yapan çinko sülfat bileşiğinin rolü büyüktür. Böylece çinko metali hümik asitle şelat yapabilmektedir. Ayrıca toprakta bulunan potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir ve çinko ile reaksiyona giren hümik asitler organa-mineral köprüler üretmektedirler.
Toprak yüzeyine düşen yağmur suları ve haricen yapılan sulamadan dolayı toprağa nüfuz eden bitki besin maddeleri bitki kök ve kılcal damarları vasıtasıyla bitki bünyesine nüfuz ederek bitki gelişimini sağlamaktadır.
3-Hümik asit-metal kompleksi bileşiği sıvı gübreler organomikro bitki besin maddesi olarak bitki gelişiminde belirleyici bir unsur durumundadır.
4-Su ve besin maddelerini taşıyan hümik asit-metal kompleksi bileşiği sıvı gübreler tohumun gözeneği boyunca çekilmekte ve çimlenmenin başlaması için tohumu uyarmaktadır.
5-Gelişmekte olan bitki; kristalize çinko sülfattan (gerek kompoze gerek kompleks bileşik gübre) mikro besin maddesi (iz element) olan çinkoyu iyon halinde bünyesine kılcal damarlar veya kök vasıtasıyla alarak gelişimini sağlar. Ayrıca, yapraklardaki sararmaları, erken dökülmeyi ve küçülmeyi önler.
Meyvenin görünüşünü güzelleştirir, şekil bozukluğunu önler. Su tutma kapasitesini arttırır ve bitkinin kuraklıktan daha geç etkilenmesini sağlar ve hububatların boyunu ve sap kalınlığını artırır.
Fiziksel Yararları
a)Toprak düzenleyicisi olarak toprak yapısını düzenler ve toprağın havalanma özelliğini arttırır. Gelişmekte olan bitkinin köklerinin daha iyi havalanmasını sağlayarak bitki gelişimine katkıda bulunur.
b) Toprağın su tutma kapasitesini arttırır (kendi ağırlığının 20 katı fazla ağırlıktaki suyu tutabilme yeteneği vardır). Toprağın rengini koyulaştırarak daha fazla güneş enerjisinin emilmesini sağlar.
Biyolojik Yararları
a) Hücre bölünmesini hızlandırır. Dolayısıyla, bitkinin büyümesi ve gelişmesi de hızlanır.
b) Kök oluşumunu ve gelişimini hızlandırır. Kökleri kuvvetlendirir. Saçak kök oluşumunu teşvik eder.
c) Tohumda çimlenmeyi hızlandırır. Bitkinin hayatta kalabilme yeteneğini artırır. Ayrıca; bitkide hücre enerjisinin fazlalaşmasını sağlar. Bitki metabolizmasını düzenleyerek azot bileşenlerinin birikmesini önler.
d) Yararlı toprak mikroorganizmalarının gelişmeleri ve çoğalmaları üzerinde uyarıcı etki yapar. Bunların topraktaki miktarını ve aktivitelerini arttırır.
Uygulama Yöntemi
Toprak yüzeyine püskürtüp 10-15 cm derinliğe karıştırarak, ya da sulama suyu ile veya tohum ile uygulanır.
Miktar:1-8 lt/da (4-6 lt/da)
Zaman: Ekim/dikim esnası veya hemen öncesi, sulama suyu ile her zaman. Damla Sulama ve Yağmurlama Suyu Uygulama Yöntemi: 1-2 lt hümik asit-metal kompleksi bileşiği sıvı gübrenin /1ton suya karıştırılarak uygulanır (toprak ve bitki analizi sonucuna göre).
Mehmet Akgün
Kimya Mühendisi
Ar-Ge ve Geri Dönüşüm Sorumlusu ve Uzmanı
Kaynakça
1-TKİ Kurumu Genel Müd. Ar-Ge Dairesi Başkanlığı Dokümantasyonları - Ankara.
2-Konya Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Beslenme Bölümü (Prof.Sait GEZGİN) - Konya.
3-Leonarditlerden Fulvik Asit Üretimi Gazi Üniv. Kimya Müh. Böl. - Ankara (Yusuf Mert Sönmez).
4-Leonardit Dr. Boris Levinsky - A.B.D.
5-Galvaniz Sanayi Atık Küllerinden Çinko ve Bileşenlerinin Eldesi (İncelemeli Patent) Mehmet Akgün, Kimya Müh.