İnşaat Mühendisleri Teknik Hatalar Konusunda Uyarıyor
5 Şubat’ı 6 Şubat’a bağlayan gece Türkiye 10 ilin etkilendiği yıkıcı bir depremle sarsıldı. Bu depremden 9 saat sonra meydana gelen ikinci depremle ise durum daha da dramatikleşti.
10 ilde 13,5 milyon insanı etkileyen ve yaklaşık bin kilometrekarelik bir alanı kapsayan deprem; telafi edilmesi zor yaralara sebep oldu. CMD Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı İnşaat Mühendisi Cemal Doğan; depremde zarar gören yapıları değerlendirdi ve bu felaketten ders çıkarılarak bilimsel veriler ışığında atılan adımlarla gerekli tedbirlerin alınmasının önemini vurguladı.
CMD Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı İnşaat Mühendisi Doğan;
depremden etkilenen yapıları zemin ve yapı tekniği açısından inceledi. Doğan; zemin ve yapının bağlantılı iki etken olduğunu belirterek; “Mühendislik tekniklerinde her türlü zemin ve deprem şiddetine göre önerilen yapı teknikleri var. Yapı tekniklerini oluşturmak için de zemin ölçümleri elimizdeki en önemli veridir.
Örneğin son depremlerde de gördüğümüz gibi bir bina temelden koparak yan yatmış, ancak yapı taşıyıcılarında yoğun bir hasar oluşmamış. Baktığımız fotoğrafa istinaden yorum yapmak ne kadar zor olsa da o bölgede zeminde zayıflık olduğunu ve zemin ile bina bağlantısının doğru kurulmadığını söyleyebiliriz. Tam da bu yüzden, bizim gibi deprem ülkelerinde, yapı inşa süreçlerinde yeni teknolojilerin değerlendirilmesi şart” ifadelerini kullandı.
Deprem İzolatörü Hasar Riskini Azaltan Önemli Bir Çözüm Modeli
Doğan; yeni binalarda kullanılan deprem izolatörünün hasar riskini azaltan önemli bir çözüm modeli olduğunu vurguladı ve; “İzolatör, deprem etkisinin binada oluşturduğu yükü azaltıyor ve olası risklerin önüne geçiyor. Yapıların mühendislik tekniklerine, bilimsel verilere ve yönetmeliklere uygun olarak inşa edilmesi de kritik bir önem taşıyor.
Mühendisler olarak biz, zemin ve temelin taşıyacağı yükü hesaplar, kolon, perde beton ve kirişler üzerindeki dengeli dağılımını planlarız. Bu prensiple inşa edilen yapıları ise ancak kaçak yollarla yapılan bina planları bozar ve binanın yük ve mukavemetini ortadan kaldırır. Projeye uygun yapılmayan ya da kaçak yapılan yapılar, herhangi bir afet senaryosunda hasar ve kayıpları artırır” dedi.
“Çok Hızlı Bir Şekilde Bina Kontrollerinin Başlatılması Lazım”
90’lardan beri zemin etüdü yapılsa da bu konuda miladın 99 depremi olduğunu vurgulayan Doğan, sözlerine şöyle devam etti: “Zemin ve inşaat temel etüdü raporları jeoloji, jeofizik ve biz inşaat mühendislerinin üzerinde birlikte çalıştığı bir konudur. Zemin mühendisleri zemini incelerken bizler de bu zemine uygun parametrelerde temelin nasıl olacağını raporlarız.
Dolayısıyla ciddi uzmanlık isteyen bu konuda kullanılan parametrelerde hata yapılması, binanın yanlış projelendirilmesi ve risk teşkil etmesine sebep olur. Bu yüzden birincil deprem bölgelerinden İstanbul başta olmak üzere fay hatlarına yakın tüm kentlerimizde çok hızlı bir şekilde bina kontrollerinin başlatılması lazım. Her yerel yönetim, kendi sorumluluk alanındaki binaların yapı risk envanterini hazırlamalı” şeklinde konuştu.
“Herkes Oturduğu, Maliki Ya Da Kiracısı Olduğu Binanın Risk Durumunu Öğrenmeli”
Ülkemizin büyük deprem kuşaklarının ve yangın, sel, toprak kayması gibi doğal afetlerin yaşandığı bir ülke olduğunu belirten Cemal Doğan, afet bilincinin toplumun her katmanına en erken yaşta kazandırılması gerektiğini söyledi.
Doğan; “Afet bilincinin ilköğretimden itibaren zorunlu ders olarak okutulmasının şart olduğunu düşünüyorum. Bu yapılırsa 30 ila 40 yıl içinde daha bilinçli bir toplum yapısı ortaya çıkacaktır. Bugün vatandaşlarımıza da düşen sorumluluklar var.
Herkes oturduğu, maliki ya da kiracısı olduğu binanın risk durumunu öğrenmeli. Çünkü önlem almak toplumsal bilinç meselesidir.” ifadeleri ile sözlerini sonlandırdı.