Bühler Türkiye Genel Müdürü Sayın Fırat Sağlam ile şirketin faaliyet gösterdiği alanlar, Ar-Ge faaliyetleri ve şirket politikaları üzerine çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Bizlere kendinizden ve sektördeki profesyonel özgeçmişinizden bahsedebilir misiniz?
1984 yılında Ankara’da doğdum. Kimya Mühendisliği eğitimimin ardından, ABD’de ve Türkiye’de Satış ve Proses Mühendisliği alanlarında farklı firmalarda çalıştıktan sonra 2013 yılında Bühler Türkiye bünyesine katıldım.
Bühler kariyerim boyunca öğütme ve dispersiyon alanında önce Türkiye ardından İran, Pakistan ve son olarak tüm Orta Doğu ve Afrika bölgesinde satış ve iş geliştirme alanlarında çalıştım. 2020 yılında Bühler Türkiye’ye tüm iş birimlerinden sorumlu Satış Direktörü olarak atandım.
Bu süreçte Boğaziçi Üniversitesi’nde MBA derecemi aldım ve İngiltere Ashridge Hult Business School’da Bühler Global Yönetici Geliştirme Programı kapsamındaki 1 senelik eğitimimi tamamladım. Nihayetinde 2021 yılında Bühler Türkiye Genel Müdürlüğü görevini devraldım ve halen bu görevimi sürdürmekteyim.
Bühler Türkiye’nin kuruluşundan bugüne başarı öyküsünü aktarabilir misiniz?
Bühler’in 1890 yılında ilk komple değirmen makinesini icat etmesinin ardından, 1903 yılında Edirne’de ilk makine kurulumunu yapmasıyla bu topraklarda faaliyetlerine başladığı söylenebilir. 1920’lerde Afyon’da, yine 1930’larda Bursa’da Bühler makineleri kullanılmaktaydı. 1950’li yılların başından itibaren her zaman Bühler’in Türkiye’de temsilcilikleri oldu. Daimi bir Bühler Türkiye ofisinin kurulması ise 1980’lerin ortasında olmuştur.
Bu yıllardan itibaren Türk sanayisinin gelişiminde ciddi katkıları olan Bühler; Türkiye’nin ilk çikolata, tahıl ve gıda işleme, yem üretimi, yağ üretimi, bakliyat, boya ve mürekkep üretim tesislerinin kuruluşlarında; makine, teknoloji, hat, komple fabrika vb. tedarikleri ile öncü rol oynamış ve içinde bulunduğu sektörlerin hem kurulum hem de gelişim süreçlerinde Avrupa teknolojisini Türk sanayicisinin hizmetine sunmuştur.
Bugün Bühler Türkiye, kendi bünyesindeki 35, partnerleri ile birlikte toplam yaklaşık 80 kişilik bir kadro ile çalışmalarını genişleterek sürdürmekte; teknik satış faaliyetlerinin yanında, servis mühendisliği, teknolog hizmetleri, yerel satın alma ve yerel proje yönetimi
fonksiyonları ile birlikte yedek parça deposu, test ve demo uygulamaları noktalarında da ülkemizdeki kabiliyetlerini arttırmış durumdadır.
İstanbul’da iki ofis, İzmir’de servis merkezi ve Ankara’daki ofis ve uygulama merkezinin yanında, tüm Türkiye’ye yayılan servis mühendisi havuzu ile son 5 yılda cirosunu döviz bazında 2 katına kadar çıkarmış ve Bühler’in faaliyetlerine devam etmektedir.
Hizmet verdiğiniz sektörler ve boya ile mürekkep sektörleri özelinde sunduğunuz ürün gruplarınız nelerdir?
Bühler, boya ve mürekkep sektöründeki faaliyetlerini ‘Öğütme ve Dispersiyon’ iş birimi altında yürütmektedir. Bühler, ıslak öğütmeye ihtiyaç duyulan her proseste, her tanecik boyutu hedefinde ve her viskozitedeki ürün için, tüm ölçeklerde makine ve teknoloji üretimi yapabilen sayılı firmalardandır.
Bu bağlamda bütün baskı tekniklerine uygun flekso & rotogravür vb. likit mürekkepler, dijital baskı mürekkepleri, tarım ilaçları gibi uygulamaların yanında boya sektöründe yüksek kalite beklentileri ile üretilen otomotiv boyaları, bobin boyaları, deniz boyaları, antikorozif boyalar, renk filtreleri, renk pastaları vb. gibi düşük-orta viskoziteli ürünlerin operasyonları
için Cenomic™ serisi tam kapasiteli disk tipi yatay boncuklu değirmenlerimiz ve nano boyutlara kadar üretim yapabilen MicroMedia™ serisi benzersiz yüksek enerjili pin tipi dikey boncuklu değirmenlerimiz mevcuttur.

Bu sektördeki ön öğütme ve dispersiyon ihtiyaçlarına yönelik sunduğumuz devrim niteliğindeki yeni teknolojimiz MacroMedia™ ile de oyunun kurallarını değiştirdiğimizi söyleyebilirim.
Hem karıştırma hem de ön öğütme süreçlerini tek bir makinede topladığımız bu teknolojimiz ile hem Türkiye’de hem de dünya çapında ciddi bir başarı yakalamış durumdayız.
Yüksek yoğunluklu seramik pastaları, cam boyaları pastaları, metal boyaları pastaları, offset mürekkepler, coldset-heatset mürekkepler, sheetfed mürekkepler, banknot mürekkepleri, mineral prosesleri, tekstil boyaları, kozmetik boyaları vb. gibi orta-yüksek-ekstrem viskozitelere sahip ürünlerin operasyonları için SD-Serie™, Trinomic™ ve Trias™ serisi üçlü silindirler, K-Mill™ serisi konik değirmenler ürün portföyümüz içerisinde yer almaktadır.
Bunların yanında yüksek hızlı karıştırıcılar başta olmak üzere çift şaftlı, yüksek torklu vb. her tip karıştırıcı, press-out ve diğer tamamlayıcı taşıma, dozajlama ve depolama sistemleri ile birlikte komple tesis ve / veya hat kurulumlarını da mühendislik departmanımızın uzman ekipleri ve bu alanda bir asıra dayanan tecrübe ve know-how ile istenilen otomasyon seviyesine sahip olarak anahtar teslim biçiminde hayata geçirebilmekteyiz.
Ar-Ge sizin için ne kadar önemli ve yaptığınız Ar-Ge çalışmaları ile bu çalışmalara ayırdığınız imkanlardan bahsedebilir misiniz?
Ar-Ge, Bühler’in 162 yıllık geçmişe sahip köklü şirket kültürünün DNA’sıdır. Bu noktada net rakamlar ile konuşmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Bühler’in yaklaşık 3 milyar frank seviyesindeki yıllık cirosunun %50’si son 5 yılda ürettiği teknolojilerden gelmektedir.
Bu gelişim, her yıl gelirinin %5’ini Ar-Ge çalışmalarına ayıran bir kültürün sonucudur.
Bühler’in bu alanda yıllık ortalama 150 milyon frank gibi bir Ar-Ge bütçesi ile sektöre damgasını vurduğunu, 1200’den fazla patent ile sadece bugünün değil geleceğin teknolojilerine de liderlik ettiğini söyleyebiliriz.
Bu liderliğin boya ve mürekkep sektöründeki yansımaları da; 2022 yılında geliştirerek piyasaya sunduğumuz Cenomic™-Optima, 2021 yılında lansmanını yaptığımız MicroMedia™-Invicta ve elbette ki sektörün oyun değiştiricisi MacroMedia™ teknolojileri olarak sıralanabilir.
Yurt içi ve yurt dışı satış faaliyetlerinizi paylaşabilir misiniz?
Bühler, Dünya çapında 140’dan fazla ülkede faaliyetlerini sürdüren İsviçre merkezli bir teknoloji üreticisidir. 1860 yılında kurulan Bühler, bugün yaklaşık 13 bin çalışanı, 37 üretim tesisi, 100 yerel satış ve servis istasyonu ile global anlamda hizmet vermektedir.
Türkiye ekibimiz, Bühler’in en büyük üçüncü ancak en yüksek büyüme hızına sahip olan ve içerisinde 3 adet üretim tesisini de barındıran Orta Doğu, Afrika ve Hindistan bölgesinin bir parçasıdır. Bu bağlamda, aktif olduğumuz tüm sektörlere hizmet veren Türkiye satış ekibimizin yanında; bölgenin geniş insan kaynağı ve teknik imkanlarından da yararlanma şansına sahibiz. Bu bölge içerisinde ayrıca Azerbaycan, İran, Pakistan ve Afganistan da İstanbul’dan yönetilmektedir.
Türkiye’de boya sektörünün gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz ve Bühler için Türkiye pazarının önemi nedir?
Türkiye’deki boya sektörünün kuruluş ve büyüme ardından özellikle son 10 yılda gelişim
ve globalleşme aşamalarından geçtiğini söylemek mümkün.
Her ne kadar inşaat sektörü ve onun yürütücü etkisi ile inşaat boyaları halen üretimin büyük bir kısmını teşkil ediyor olsa da; endüstriyel boya üretiminde de hızla büyüyen bir iç pazar ve öte yandan Türkiye’den bölgeye açılan bir ihracat potansiyeli de göze çarpmaktadır.
Bu sebeple global oyuncuların ilgisi ve yatırımlarının arttığı bir süreç yaşıyoruz. ABD
ve Avrupa’lı büyük oyuncuların yanında, özellikle Japon firmalarının sektöre girişi hem rekabeti hem de ihracat hacmini arttırmış görünüyor.
Bu noktada Türk üreticilerinin zaten sahip oldukları güçlü know-how ve pazar tecrübelerinin yanı sıra, teknolojik anlamda da global rekabete ayak uydurabilecek dönüşümleri yapmaya başladıklarını görmek çok sevindirici.
İşte biz Bühler olarak, global düşünen ama yerel hareket edebilen de bir anlayış ile sektörün bu dönüşümünün tam kalbinde yer alarak; hem makine ve teknoloji
hem de otomasyon ve yüksek kalite servis ürün ve hizmetleri ile misyonumuzu sürdürüyoruz.
Bühler’in mottosu ‘Innovations for Better World’. Bu mottodan yola çıkarak inovasyon sizin için ne demek ve bu alanda neler yapmaktasınız?
İnovasyonun, çok popüler bir kavram olmasının yanında maalesef içi boşaltılmış bir pazarlama aracı olarak kullanıldığına da şahit oluyoruz.
Her şeyden önce gerçek inovasyon ve gelecek fikrinin, firmaların tek başlarına yürütebilecekleri birer olgu olmadığını düşünüyorum. Bu sebeple bizim inancımız; akademisi ile, üreticisi ve tedarikçisi ile, start-upları, dernekleri ve hatta rakiplerimiz
ile birlikte bir paydaş katılımı anlayışı içerisinde hareket etmek, hep birlikte bu bağlamda bir kaldıraç etkisi yaratmaktır.
Bu anlayışın bir ürünü olarak 2019 yılında açılışını yaptığımız, Bühler İsviçre genel merkezimizdeki “CUBIC – Inovasyon Merkezi”mizden bahsetmek isterim. 50 milyon frank bütçe ile hayata geçirdiğimiz bu tesiste, Bühler’in tüm iş birimlerini içine alan teknolojilerin 6’000 m2 kapalı alan içerisindeki uygulama laboratuvarları yer alıyor.
Öte yandan ETH, St.Gallen, EPFL gibi dünyanın önde gelen üniversiteleri ve akademisyenleri ile birlikte ortak çalışma ve Ar-Ge grupları ile, 100’den fazla startup’a
hem teknolojik hem de finansal destek verdiğimiz bir yapı içerisinde çalışıyoruz.

Harvard Üniversitesi’nin yaptığı bir çalışma, büyük global krizlerde her 100 firmadan sadece 9’unun krizden güçlenerek çıktığını ortaya koyuyor. Ve bu %9’a girebilen firmaların yaptığı en önemli ortak şey, bütçe kısıtları veya küçülme hamleleri yerine, yeni teknolojilere ve inovasyona yatırım yapmak olmuş.
İşte Bühler, pandemin yarattığı global kriz ortamında Ar-Ge ve inovasyona son 2 yılda tam 450 milyon franklık bütçe ayırdı. Bunun sonucunda, bu son 2 yılda birçok farklı alanda 100’e yakın yeni teknolojiyi pazara sunmuş durumdayız. Bunu hep birlikte başardık.
İklim krizi ile mücadelede harcanan enerjilerin düşürülmesi de önem verilen noktalardan biri. Bühler olarak bu konuda attığınız adımları bizlerle paylaşabilir misiniz?
Dünya çapında her gün 2 milyar insan Bühler teknolojileri ile üretilen gıdalar ile besleniyor ve yine her gün 1 milyar insan birçok bileşeni Bühler teknolojileri ile üretilen ekipmanlar ile seyahat ediyor.
Dünya’daki un’un %65’i, çikolatanın %60’ı, alüminyum döküm otomobil parçalarının %50’si, ambalaj mürekkebinin %40’ı, otomotiv boyalarının %30’u Bühler teknolojileri
ile üretiliyor. Hem endüstriye hem de tüketiciye bu denli etkisi olan bir marka olarak kendimizi doğaya karşı direkt sorumlu hissediyoruz.
Bu sebeple, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilirlik hedefleri içerisindeki, bizleri ilgilendiren 7 ana maddeye Bühler olarak imza atmış durumdayız. Ve bunun için var gücümüzle çalışıyor, ölçülebilir ve net kazanımlar elde etmeye uğraş veriyoruz. Kendimize 2050 yılına dek; makinelerimizin üretiminde ve kullanımında %50 daha az atık, %50 daha az enerji ve %50 daha az su ile çalışma hedefi koyduk. Ar-Ge çalışmalarımızın ve yeni teknoloji projelerimizi bu doğrultuda yapıyoruz.
Bühler’in dünya çapındaki tüm ofis, servis istasyonu, üretim tesislerinin karbon ayak izlerini çıkardık. Bunların kademeli olarak azaltılması için yatırımlar yapıyoruz.
Son olarak Bühler Türkiye’nin gelecek dönem için hedeflerini aktarabilir misiniz?
2023 yılı itibariyle İzmir Kemalpaşa’daki servis merkezimizi aynı zamanda bir uygulama ve eğitim merkezi haline dönüştürüyoruz. Müşterilerimiz, ıslak öğütme alanındaki teknolojilerimizi, kendi ürünleri ile bu merkezimizde test etme ve görme şansına sahip
olacaklar.
Bunun yanında hem teorik seminer ve eğitimler hem de pratik makine teknik eğitimler bu
merkezimizde düzenlenmeye başlanacak. Ayrıca burada her ölçüde öğütme boncuğu dahil olmak üzere tüm yedek parça depomuzu iki katına çıkararak yine müşterilerimizin ihtiyaçlarına en hızlı ve kaliteli bir şekilde cevap verme gayretindeyiz.
Son olarak, daha önce bahsettiğim üzere, paydaş katılımlarına ve işbirliklerine açık bir şekilde Türkiye’den globale hizmet verecek yeni ortaklıklar üzerinde çeşitli firmalar ile
görüşmelerimiz devam ediyor. Gelişmeleri yine derginiz aracılığı ile paylaşacağız.