EDDA Mimarlık Kurucusu Eda Tahmaz ile Söyleşi

EDDA Mimarlık Kurucusu Eda Tahmaz ile Söyleşi
  • 27.12.2019
EDDA Mimarlık Kurucusu Sayın Eda Tahmaz ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Tahmaz, kurumsal ortamların tasarımında dikkat edilmesi gereken kriterleri yorumladı. Okurlarımıza kısaca kendinizden, eğitim durumunuzdan ve profesyonel özgeçmişinizden bahsedebilir misiniz? 1991 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Restorasyon Bölümü’nden mezun oldum. 5 Senelik mimari rölöve ve restorasyon proje ve uygulama deneyiminden sonra, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümüne girdim. Mezuniyet sonrası UIC (University of Illinois at Chicago) Endüstri Ürünleri bölümünde, ardından da Museum Of Science and Industry at Chicago’da 2 senelik okuma ve çalışma sürecinin sonrasında EDDA Mimarlık’ı kurdum. EDDA Mimarlık olarak mimari ve iç mimari projeler üretiyoruz. Sektörde 20 yılı aşkın süredir yaratıcı ve ilham verici işler yapıyor ve bunları nitelikli uygulamalarla birleştirerek bireysel ve kurumsal işverenlerin hizmetine sunuyoruz. Müşteri memnuniyetine dayalı uzun süreli işbirlikleri bizim en önem verdiğimiz mottomuz. Özellikle ofis, banka, yönetim binaları, konut, otel projeleri, konsept tasarım ve uygulamaları hayata geçiriyoruz. Tasarladığımız mekanı, sadece iç mimari açıdan değil, aynı zamanda mobilya tasarımı, aydınlatma tasarımı ile bir bütün olarak ele alıyor ve çözümlüyoruz.

EDDA Mimarlık’ın kuruluş süreci ve günümüzdeki yapısı hakkında bilgi verir misiniz? EDDA Mimarlık’ta tasarım süreci nasıl gerçekleşiyor? Konsept nasıl belirleniyor?

EDDA Mimarlık, Istanbul Merkezli bir tasarım stüdyosu. Karadağ’da da geçen sene itibari ile bir şubemizi açtık. Ana çekirdek kadrosu 7-8 kişi olan bir ekibiz. Tasarım süreci, her proje kendi yerine ve amacına göre farklılıklar gösterse de, bizim için değişmeyen tek konu fonksiyonu ön planda tutarak her mekanın içindeki hikayeyi ön plana çıkarmak ve bunu en iyi şekilde anlatmak. Bir mekanın kurgusunu yaparken göz önünde bulundurduğumuz ana unsurlar, tasarım aşamalarının ve katmanlarının oluşturulması sırasında istenilen fonksiyon, amaç ve duyguyu tam anlayabilmek ve bir bütünlük içerisinde korumak ve ön plana çıkarmaktır.
Kurumsal firmalar için tasarladığınız ofis ortamlarında ön plana çıkan kriterler nelerdir? Firmaların faaliyette olduğu sektörler, ofis ortamlarının tasarımında ne derece etkili oluyor. Örneğin, bir mühendislik firmasının ofisiyle, bir finans kuruluşunun ofisi arasında ne tür tasarımsal farklıklar olmaktadır?
Geçmişten günümüze değişen ihtiyaçlar değiştikçe daha farklı bir noktaya geldi ofis tasarımları. Kuşak farlılıklarının aktif rol almasıyla birlikte ofis mekanlarının sunduğu imkanlar da tamamen değişti. Çalışanların kendilerini huzurlu ve konforlu hissedeceği, rahat iletişim kurabilecekleri, doğal malzeme ve dokuların sıcaklığı ile harmanlanmış mekanlar, çalışanların psikolojisine olumlu yönde katkı sağladığı kanıtlanmış. Doğal malzeme kullanımı, çok amaçlı çalışma alanları, lounge alanları, kullanılan renkler ile seçilen ürün ve aksesuarlar çalışanların motivasyonunu artırmada oldukça etkili olduğunu düşünüyorum. Farklı renk ve doğal dokuların bir arada kullanılmasıyla çalışanların farklı alternatifler ve yaratıcı fikirler üretmesi kolaylaşır. Doğal ışıktan maksimum düzeyde yararlanılarak gerçekleştirilen mimari çözümler ile daha ferah bir çalışma ortamı yaratılmasında ve dolayısıyla üretkenliğin artırılmasında oldukça etkili. Böylece ofisin işleyişi her ne olursa olsun daha yaratıcı ve aktif rol alan ofis kullanıcıları artarak ofis yaşamının dinamikleştirilmesi hedeflenmektedir. Tasarım sürecini belirleyen en önemli faktör, firmaların faaliyet konusundan ziyade organizasyon şemaları ve iç işleyiş düzenleri.
Özellikle büyük şehirlerde, konut fiyatları çok yüksek. Bu yüzden birçok kişi, daha küçük boyutlardaki konutları tercih etmek durumunda kalıyor. Mekanların fonksiyonel kullanımı için neler önerirsiniz?
Şehirlerin anormal derecede kalabalıklaşması, insan için birçok zorluğu da beraberinde getirmektedir. İnsanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için uzun saatler çalışmaları gerekmektedir. Bu şartlar insanların birbirleri ile iletişim kurmalarını zorlaştırmakta, insanın giderek yalnızlaşmasına neden olmaktadır. Bunun sonucunda yalnız bireyler artmakta, yüksek yaşam maliyetlerinin de etkisi ile insanın yaşam alanları küçülmektedir. Bu küçük yaşam alanları aynı zamanda birçok fonksiyonu bir arada barındıran -one design, several functions- dediğimiz multi fonksiyonlu yaşam alanları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugün dünyada birçok büyük metropolde yaşam alanları, her ihtiyacı karşılayan kompakt ve modüler yaşam alanları olarak planlanmaktadır. Kompakt evlerde, iç mimarisinde de son derece renkli, katlanabilir, yer değiştirebilir mobilyaların kullanıldığı, aynı zamanda doğal ve ham yüzeylerin hakim olduğu akışkan formlara sahip mekanlar yaratmak gerekli.

2019 yılını yavaş yavaş geride bırakıyoruz. 2020 renkleri ve dekorasyon trendleri hakkındaki görüş ve yorumlarınızı öğrenebilir miyiz?

Sararan doğa ile beraber ilhamını kır evlerinden ve country stilinden alan dekorasyonlar da yükselişe geçiyor. Bej ve kahverengi tonlarında yaratılacak bir dekorasyon, bu görünüm için ideal. Duvarlarda kullanılan bej renge eşlik eden ahşap mobilyalar ve toprak tonlarında tekstil ürünleri ile sıcak ve samimi bir güz atmosferi yaratmak mümkün. Desenlerde ise hayvan figürleri ile yine leopar, zebra ve inek gibi hayvan desenleri ön plana çıkıyor. Mavi-gri, turkuaz, yeşil ve kırmızı renkler, toprak tonları ile kombinlendiğinde sadece kahverengi tonlarından oluşan tekdüze bir görüntünün önüne geçerek dekorasyona cazibe katıyor. Yeşilin koyu tonları, sezonun favorilerinden. Duvar kağıtlarında, koltuk döşemelerinde ve tekstil ürünlerinde bu renkten faydalanarak dekorasyona daha iddialı bir görünüm kazandırılabilir. Özellikle vintage mobilyalarda kadife kumaş ile beraber daha da ön plana çıkan koyu yeşiller, bu sezonda dekorasyon severlerin ilgisini daha da çok çekiyor. Bu renge eşlik edecek dinamik renklerin başında gelen hardal sarısı ve turuncu tonları ile dekorasyonda yaşanan 70’li yıllara dönüşün etkilerinin daha uzun yıllar devam edeceğini söylemek mümkün. Bu etki, kıvrımlı hatlara sahip mobilyalar, aksesuarlarda benimsenen büyük, geometrik formlar ve ekose desenler ile daha da pekiştirilebilir.    

Yazıyı Paylaş