Dr. Engin Çörüşlü ile Keyifli Bir Sohbet Gerçekleştirdik

Dr. Engin Çörüşlü ile Keyifli Bir Sohbet Gerçekleştirdik
  • 04.04.2016
 Paintistanbul & Turkcoat 2016 "Boya, Organik Kaplama, Polimer ve Hammaddeleri Uluslararası Kongresi” Bilimsel Kurul Başkanı Sayın Dr. Engin Çörüşlü ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Sayın Çörüşlü, kongre hakkında bilgi verdi ve ülkemizdeki boya sektörünü yorumladı. Okurlarımıza kısaca kendinizden, eğitim durumunuzdan ve profesyonel özgeçmişinizden bahsedebilir misiniz? Liseden sonra Kimya Mühendisliği eğitimi gördüm. Daha sonra fizikokimya bilim dalında yüksek lisans ve doktora yaptım. Meslek hayatımın çok büyük bölümünde boya sanayisinde çalıştım. Onun da hemen hemen tümünde teknik görevler üstlendim. Doktoradan önce, ülkemizin önde gelen boya firmalarından birinde önce araştırma mühendisi,daha sonra araştırma uzmanı olarak yaklaşık 5 yıl çalıştım, daha sonra üniversiteye döndüm ve doktora yaptım. Ardından halen çalıştığım şirkette araştırmacı olarak çalışmaya başladım. Şirketimizin adı başlangıçta Kemipol’dü, daha sonra oluşturduğumuz ortaklıklara bağlı olarak sırasıyla Akzo Kemipol ve AkzoNobel Kemipol isimlerini aldı. Halen AkzoNobel Kemipol’ün kardeş şirketi sayabileceğimiz Kansai Altan firmasında teknolojiden ve kaliteden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyorum.

Paintistanbul & Turkcoat 2016 "Boya, Organik Kaplama, Polimer ve Hammaddeleri Uluslararası Kongresi” ve konu başlıkları hakkında bilgi verebilir misiniz?

Boya kongrelerini uzunca bir süredir yapıyoruz. Uzun yıllar önce Kimya Mühendisleri Odası’nın girişimiyle başlamıştık, son birkaç yıldır Boya Sanayicileri Derneği organizatörlüğünde, Vincentz Network’ün katkıları ile yapıyoruz. Organizasyon bu sene, 2007 yılından beri Artkim Fuarcılık tarafından organize edilen Turkcoat Coatings Show Fuarı ile birleşerek tek fuar tek kongre olarak sektöre hizmet etmeye devam edecektir, dolayısıyla ismini Paintistanbul & Turkcoat 2016 olarak değiştirdik. Fuarla kongre bir etkinliğin iki farklı yüzü gibi düşünülebilir. Uluslararası olduğu için kongrenin dilini maalesef Türkçe yapamıyoruz, İngilizce yapmak zorundayız, ama tüm kongre boyunca her iki dile simültane çeviri yapıyoruz. Boya kongreleri, üniversite ve araştırma kurumlarıyla sanayi arasındaki işbirliği ortamının geliştirilmesine katkıda bulunmak, bilimsel gelişmelerden sanayi sektöründeki teknik personeli bilgilendirmek ve geleceğin teknolojilerini bugünden tasarlamak açısından çok önemli oluyor. İşbirliği yaptığımız Vincentz Network’ün bazı kongrelerinde "science today, coatings tomorrow” başlıklı oturumlar var, bu başlık çok anlamlı. Bilimle teknoloji veya bilimle sanayi uygulamaları arasındaki ilişkiyi çok güzel tanımlıyor. Biz kongrelerimizde hem bilim, hem de boya teknolojileri alanında sunumlara yer vermeye özen gösteriyoruz. Paintistanbul & Turkcoat 2016 kongresinde polimerler, pigmentler ve boyar maddeler, katkılar, çözücüler, nanoparçacıklar, nano kompozitler, fonksiyonel boyalar, boya üretim teknolojileri, boya test ve analiz yöntemleri gibi birçok alanda sözel sunumlar ve posterler yer alıyor. Kongrenin açılışında biri Almanya’dan diğeri ABD’den, iki açılış konuşmacımız var. Her iki konuşmacı da meslek hayatları boyunca boya sanayiinde ve üniversitede çalışmış olan bilim insanları. Her iki konuşmacımız da kendi ülkelerinde üniversite-sanayi işbirliğinin nasıl yapılandığını ve nasıl yürütüldüğünü, kendi kişisel deneyimlerinden de örnekler vererek aktarmaya çalışacaklar. Ülkemizde bugünlerde, sanayideki en güncel konulardan birinin sanayi sektörlerindeki Ar-Ge kuruluşlarıyla üniversiteler arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi ve ilerletilmesi olduğunu düşünürsek, bu deneyimlerden bilgi sahibi olmamızın ve bunlardan dersler çıkarmamızın bizim için çok önemli olduğunu söylememiz gerekir.

Kongre kapsamında yer alan başlıklar arasında, ülkemiz sanayisi açısından en kritik öneme sahip konular sizce nelerdir?

Kongrede ülkemiz sanayisi için önemli olan birçok konu kapsanıyor. Boya, boya hammaddeleri, yeni teknolojiler, özellikle boyada kullanılan polimerik maddeler açısından çok kapsayıcı bir kongre düzenledik. İnşaat boyalarının yanı sıra, sanayi boyaları alanında ahşap boyalarından deniz boyalarına geniş bir alanda uygulamaları olabilecek yeni malzemenin tanıtımına kongrede yer verdik. Şu anda ülkemizde çok gündemde olmayan ama mutlaka gündemimize girmesi gereken biyolojik temelli boya hammaddeleri konusunda da sunumlar var. Açılış konuşmaları dışında kongrede toplam 26 sözel sunum yer alıyor. Bu sunumları alanlarında uzmanlaşmış, yurt içinde ve yurt dışında iyi tanınan bilim adamları ve sektör temsilcileri yapacaklar. ABD’den toplam 4, Avrupa’dan 4, Türkiye’den 5 çağrılı konuşmacımız var. Toplam 26 sözel bildiri 10 oturumda sunulacak. Oturumlar; fonksiyonel boyalar, yeni malzeme, inşaat boyaları, sürdürülebilir teknolojiler ve mevzuata uyum, imalat, test ve analiz yöntemleri başlıklarını taşıyor. Ayrıca, kongrenin tamamlanmasının hemen ardından, ikinci gün öğleden sonra dört boya okulumuz var. Bu okullar da kendi alanlarında dünyada ün yapmış uzmanlar tarafından sunulacak. Okullarımızın başlıkları da şöyle: İnşaat boyaları, yapıştırıcılar ve sızdırmazlık mastikleri, pigment dispersiyonunun temelleri, biyositler ve güncel mevzuat.

Avrupa Birliği ile olan ticareti de göz önünde bulundurarak, özellikle REACH ve diğer yasal düzenlemeler hakkındaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz? Sizce yerli üretim tüm gereksinimleri karşılıyor mu, yoksa yerli sanayimizin kendini geliştirmesi mi gerekiyor?

REACH bazı kısıtlar getiriyor. Etkisi daha çok maliyetler üzerine oluyor. AB’de ilgili kuruma REACH uyarınca kaydı yapılmayan maddeler veya bunları içeren karışımlar Avrupa’ya ihraç edilemiyor. Bu daha çok, AB’ye sıvı boya ihraç eden firmaları ilgilendiriyor. Eşya üzerine uygulanmış ve kurutulmuş olan boya REACH kapsamında değil, dolayısıyla boya sanayisinin müşterileri ihraç ettikleri eşyada herhangi bir kısıtlamayla karşılaşmıyorlar. Eşya veya kurutulmuş boya, bazı ağır metalleri veya toksik maddeleri belirli oranların üzerinde içeriyorsa, ihracatı yapan firma AB’deki ilgili mercilere bildirim zorunluluklarıyla veya bazı durumlarda kısıtlamalarla karşılaşabilir ama engellenme, pratikte çok rastlanan bir durum değil. İhracat yapan firmaların, zorunlulukları bilerek hareket ettiklerinde REACH nedeniyle hiçbir sorunla karşılaşmamaları gerekir. Öte yandan, yakın gelecekte REACH uygulamasının Türkiye’ye de uyarlanması söz konusu. Bu uygulama başladığında genel olarak kimya sektörünün ilave bazı sorunları olabilir. Türkiye’de boya sanayisi oldukça gelişmiş durumdadır. Daha mütevazı teknolojilerden ileri teknoloji gerektiren otomotiv boyalarına kadar geniş bir alanda ülkemizde üretim yapılmaktadır. Avrupa’daki sıralamada 5. Büyük üretici konumundayız. Buna karşın, kişi başı boya tüketimimiz hala Avrupa ortalamalarının altında. O nedenle, ülkemizdeki boya sektörünün satış potansiyelinin hala Avrupa’daki artış oranından daha yüksek olmasını bekliyoruz.

Sektörün hammadde temini konusundaki mevcut durumunu değerlendirebilir misiniz? Bu alanda ne tür sorunlar yaşanıyor, bu sorunlar nasıl çözülebilir?

Ülkemizde kimya sanayisinin ana girdileri olan ilk maddelerin üretimi kısıtlı. Bu maddelerin büyük kısmı yurt dışındaki kaynaklardan temin ediliyor. Bu da boya maliyetlerini büyük ölçüde Euro’ya veya diğer yabancı para birimlerine bağlı duruma getiriyor. TL ile satış yapan firmalar, kur artışlarında ürünlerinin fiyatlarını arttırmak zorunda kalıyorlar, bu da sonuçta tüketiciye yansıyor. Öte yandan, kimya sanayisinin ilk maddelerine yatırım yapmanın önemli zorlukları da var. Yakın gelecekte bu alanda önemli bir değişiklik beklemiyoruz.

Boya ve yüzey işlem sektörleri bazında, sürdürülebilir hammadde, üretim ve çevre etkileri alanında mevcut durum ve yapılması gerekenler hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Yüzey ön işlemlerinde çevre ve sürdürülebilirlik açısından en önemli sorun Cr (VI) bileşikleri oluyor. Çoğu sektörde Cr (VI) kısıtlandı ama bazı alanlarda henüz yarışır performansı olan alternatifler oluşturulamadı. Bununla birlikte bazı alternatifler, özellikle seramik esaslı bazı nanoteknolojik ürünler yaygınlaşma eğiliminde. Önümüzdeki birkaç yıl içinde Cr (VI)’nın yüzey işlemlerindeki rolünün önemli ölçüde azalacağını tahmin ediyoruz.

Özellikle nano yapı ve parçacıklar alanında, boya ve ilgili sektörler de dahil olmak üzere, teknolojide ne tür gelişmeler yaşanıyor? Sizce bu alanda ülkemizde yapılan çalışmalar yeterli mi?

Nano parçacıklar veya nano kompozitler önemli özellikler taşıyor. Bu türden parçacıklar günümüzde boya tasarımlarında, özellikle fonksiyonel boyaların tasarımlarında çok önemli bir yer kazandı. Türkiye’de bu alanda maalesef yeterli çalışma yapılmıyor. Üniversite dünyasından az sayıda araştırmacı bu alanda çalışmalar yapıyor ama bunlar sanayide henüz yaygınlık kazanmadı. Sanayide kullanılan nano parçacıklar ise esasen katkı üreten AB firmalarından ülkemize ithal ediliyor. Nano parçacıkların boya ve verniklere sağladığı en önemli özellik yüksek çizilme direncidir. Çizilme sadece estetik bir soruna neden olmaz, çizikler yeterince derinleştiğinde, boya filmini tahrip edebilecek birçok maddenin filmi etkilemesine ve organik kaplamanın korunması gereken yüzeyi yeterince koruyamamasına da neden olabilir.

Türkiye’deki endüstriyel boya, kaplama ve yüzey işlemleri sektörleri hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Bu sektörler açısından, sizce Türkiye’nin avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Türkiye’de sanayinin gelişmesine bağlı olarak sanayi boyaları ve yüzey işlemleri sektörleri de önemli gelişmeler kaydetti. Sanayi boyası ve yüzey işlem kimyasalları üreten firmalar doğrudan nihai tüketiciye hitap etmedikleri için çok göz önünde olmuyorlar, dolayısıyla "sokaktaki insan” açısından bilinirlikleri, tanınırlıkları görece daha az oluyor. Ama bu sektörlerin ürünleri, hizmet ettikleri sektörlerin ürettikleri eşyalar üzerinde çok büyük bir etkiye sahip. Mobilya, ev eşyası, otomobil vs. her tür eşyanın hem görünüşü hem de muhtelif tahripkar etkenlere karşı korunması, büyük ölçüde yüzey işlemlerinin düzgün yapılmasına ve uygun bir boya sisteminin kullanılmasına bağlıdır.

Son olarak, sektöre iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Ülkemizde genel olarak Araştırma-Geliştirmeye ayrılan kaynak yetersizdir. Geçtiğimiz yıl GSYİH’nın yaklaşık %1’i kadar bir kaynak ayırmışız. Bu kaynağın önemli bir kısmı kamu kurumları tarafından kullanılıyor. Özel sektörün Ar- Ge’ye daha çok kaynak ayırması gerekir. Boya sanayisinin rekabet gücünü arttırması ve koruyabilmesi çok büyük ölçüde etkili Ar-Ge yapmasına bağlıdır. Boya üreticisi firmalarımızın daha çok sayıda nitelikli teknik eleman çalıştırmasının ve Ar-Ge’ye daha çok kaynak ayırmasının önemini ne kadar vurgulasak azdır. Bir süredir ülkemizde devlet tarafından Ar-Ge’ye önemli destekler sağlanıyor. Bu desteklerin teşvik edici olmasını umuyoruz.      

Yazıyı Paylaş