Çocuklarda Tekrarlayan Ateş, PFAPA Sendromu Habercisi

Çocuklarda Tekrarlayan Ateş, PFAPA Sendromu Habercisi
  • 16.04.2022
Çocuklarda Tekrarlayan Ateş, PFAPA Sendromu Habercisi Doktorlara en sık başvurulan sorunlardan biri çocuklarda görülen ve tekrarlayan yüksek ateş. Tekrarlayan dirençli ateşlerin sebebi ise PFAPA sendromu olarak adlandırılan romatizmal hastalık olabilir. Altunizade Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk Romatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ferhat Demir, PFPA sendromuna dair değerli bilgiler paylaştı. Demir, bu sendromun dirençli ateşlere sebep olduğunu ve çocuklarda gereksiz antibiyotik kullanımının en sık nedenleri arasında olduğunu belirtti. Demir, PFAPA sendromuna dair bilinmesi gereken 9 önemli noktayı paylaştı. Çocuklarda Tekrarlayan Ateş, PFAPA Sendromu Habercisi
PFAPA Sendromuna Dair Bilinmesi Gerekenler
Çocuklarda en çok doktora başvurma nedenlerinin başında yüksek ateş geliyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk Romatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ferhat Demir çocuklarda tekrarlayan yüksek ateşin sebeplerinden birinin PFAPA sendromu olabileceğini söyledi. PFAPA sendromu; genelde 3-6 gün arası süren ve kendiliğinden geçen, sık tekrarlayan, dirençli ateş, farenjit, tonsillit (bademcik iltihaplanması), ağız yarası ve lenf bezlerinde büyüme bulguları ile seyir gösteren, çocukluk çağının ek sık görülen romatizmal periyodik ateş hastalığıdır. Demir; hastalığa dair “PFAPA sendromu, bir enfeksiyon değildir, antibiyotik verilmesi gereken bir durum ise hiç değildir. Bulaşıcılığı yoktur. Bu hastalık özelinde en sık gördüğümüz yanlış uygulama, çocukların beta mikrobu ya da boğaz enfeksiyonu olduğu düşünülerek, bazen ayda birkaç kez gereksiz nedenle antibiyotik kullanmalarıdır” ifadelerini kullandı.
PFAPA Sendromu Bu Belirtilere Sebep Oluyor
PFAPA sendromunun belirtileri de paylaşıldı. Paylaşılan bilgilere göre hastalık; çocuklarda 3-4 hafta ara ile 39-40 dereceyi bulan ateş şikayetiyle gelişiyor ve atak aralığı bir haftaya kadar düşebileceği gibi iki-üç ay aralığına da genişleyebiliyor. Bu şikayetlere ek olarak ise boyun lenf bezlerinde büyüme, farenjit-tonsillit, ağız içerisinde yaralar, eklem ağrıları, daha nadiren, döküntü, karın ağrısı ve ishal de gözlemlenebiliyor. PFAPA Sendromu
Hastalık Ailesel Geçiş Gösterebiliyor
PFAPA Sendromunda atakların sıklıkla 2-5 yaş arasında başladığı ve 7-8 yaşından itibaren kaybolduğu da paylaşıldı. Hastaların bir kısmında bu ataklar ergenlikte ve yetişkinlikte de devam edebiliyor. Demir tarafından paylaşılan bilgilere göre araştırmalar; tam olarak genetik bir neden ortaya koymamakla birlikte, hastalığın ailesel geçiş gösterebildiğini düşündürüyor. Demir; kendi klinik tecrübelerinde de anne-baba-amca-hala-teyze-dayı gibi yakınlarda çocuklukta benzer bulguların bulunduğunu gözlemlediklerini belirtti.
Ana Sebebi Bağışıklık Sisteminin Yoğun Bir Şekilde Çalışması
PFAPA sendromunun ana sebebinin bağışıklık sisteminin yoğun bir şekilde çalışması olduğu da paylaşıldı. Demir; “PFAPA sendromunda bağışıklık sistemi yoğun çalışırken, enfeksiyon hastalıklarına benzer bulgular gelişebilmekte ve hastaların enfeksiyon varmış gibi gereksiz tedaviler almasına neden olabilmektedir. Güncel bilimsel verilerle, buna neyin neden olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, bazı genetik durumların bu hastalık için risk oluşturabildiğini biliyoruz” ifadelerini kullandı.
Hastalığın Tedavisi ile İlgili de Bilgiler Paylaşıldı
Hastalığın tedavisi ile ilgili de bilgiler paylaşan Doç. Dr. Ferhat Demir “Steroid (kortizol) tedavisi atak dönemlerinde sık kullanılıp faydası görülse de steroid uygulamasının istemediğimiz bir yan etkisi, atak aralıklarının kısalmasına neden olmasıdır. Steroid uygulaması sonrası ataklar haftada bire kadar sıklaşabilmektedir. Steroid tedavisi bu açıdan her ay ya da daha sık kullanılmasını önerdiğimiz bir tedavi yöntemi değildir. Bu nedenle, hastalara çocuk romatoloji uzmanı değerlendirmesi ile diğer romatizmal nedenler dışlandıktan sonra, gerekirse atak sıklığını azaltmada yardımcı olabilen ek tedaviler verilebilmektedir. Adeno-tonsillektomi (geniz ve bademcik ameliyatı), hastaların yüzde 85-90'lık kısmında atakların tamamen sonlanmasını sağlayan en etkin tedavi yöntemidir. Bademcik ameliyatına rağmen atak bulguları devam eden ve dirençli seyreden hastalarda daha üst basamak tedavi seçenekleri bulunmaktadır” açıklamasında bulundu.  
Hastalığın Seyrinde Erken Tanı ve Tedavi Çok Önemli
Doç. Dr. Ferhat Demir erken tanı ve tedavinin önemine dikkat çekerek “Hastalığa bağlı yaşadığımız en büyük sıkıntı, hem çocuğun hem de ailenin hayat kalitesinin ciddi anlamda azalmasıdır. Özellikle ayda bir ve daha sık atak geçiren çocuklarda bu daha ön planda gözlenmektedir. Bu nedenle çocukların okul hayatı da kesintilere uğrayabilmektedir. Bu açıdan erken dönemde iyi bir ayırıcı tanı yapılarak, etkin tedavi ile atakların sıklığının ve şiddetinin azaltılması ya da tamamen ortadan kaldırılması asıl amacımız olmalıdır.” dedi. Demir; tanı alan hastaların mutlaka çocuk doktoru tarafından takip edilmesi gerektiğini de vurguladı.  

Yazıyı Paylaş

BÖLÜM SPONSORU