21. Yüzyılda Mühendislik, Üretim Sistemleri ve Ekonomik Kalkınma

21. Yüzyılda Mühendislik, Üretim Sistemleri ve Ekonomik Kalkınma
  • 02.01.2020
  Geride on yılını bıraktığımız bu yeni yüzyılda özellikle gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm dünyada hizmet sektörünün ağırlıklı olduğu yeni bir ekonomik kalkınma oluşmaya başlamıştır. Ülke ekonomileri artık küreselleşmenin de etkisiyle giderek dış dünya ile daha fazla bütünleşmeye başlamışlardır. Üretim boyutuna baktığımızda ise artık gelişmiş ülkelerde üretimden ziyade fark ve değer yaratan unsurlar (tasarım, yaratıcılık, son kullanıcının rahatlık ve güvenliğini artıran teknoloji, marka değeri, imaj değeri vb.) ön plana çıkmaya başlamıştır. Bu gelişmeler ışığında bu yeni yüzyılda mühendislik kavramı da değişmeye başlamıştır. Artık mühendisler klasik anlamda ürünün sadece üretim bölümüyle ilgilenmekten ziyade bu yüzyılda işin diğer boyutları (Ar-Ge, teknoloji, yaratıcılık, tasarım vb.) ile ilgilenmeye başlamışlardır. Bu yüzyıldaki teknolojik ve endüstriyel gelişmeler doğal olarak enerji ve hammadde gibi temel kaynaklara olan bağlılığı da artırmıştır ve gittikçe azalan bu kaynakların en verimli şekilde kullanabilmesi çok daha önemli olmaya başlamıştır. Dolayısıyla sürekli gelişen ve değişen iş ve çalışma koşulları söz konusu olduğundan bu noktada mühendislere ve üreticilere çok fazla görev düşmeye başlamıştır. Son yıllarda üretim sistemlerinde çalışan başarılı mühendislere veya iş insanlarına baktığımızda kıt kaynakları yöneten, alternatif üretim politikalarını öneren ve projelerde disiplinler arası koordinasyonu iyi derecede sağlayan kişilerin ön plana çıkmaya başladığını görmekteyiz. Bu bağlamda insan, makina, malzeme ve benzeri elemanlardan oluşan; sanayi ve hizmet sektöründeki sistemlerin incelenmesi, planlaması, örgütlenmesi, yürütülmesi, denetlenmesi ve geliştirilmesi için; sistem, model ve yöntem geliştirerek sorunları önlemeye ve çözmeye dayalı bir mühendislik alt yapısı olan şirketler başarıyı yakalayabilen veya yakın gelecekte yakalayacak olan kurumlardır.

21. yüzyılın gelişi ile birlikte;

Günümüzde çalışan özellikle endüstri mühendisleri üretim operasyonlarındaki gelişmelere uyum sağlamaya çalışmaktadırlar. Çoğunlukla imalat ortamında ileri düzeyde etkin, verimli ve sürekli gelişmeyi sağlamak için söz konusu olan değişimleri benimsemeye çabalamaktadırlar. Kısacası bu dönemde endüstri mühendislerinin yapmak zorunda oldukları temel görev karşılarına çıkan değişimleri göz önüne alarak gerekli olan stratejileri en doğru biçimde formüle etmek, uygulamak ve istenilen şekilde gerçekleştiğinden emin olmaktır. Artık öyle bir dünyada yaşıyoruz ki beklenmeyen zamanlarda farklı boyutlarda birçok değişikliklerle karşılaşıyoruz. Bu çağda çekirdek teknolojik elemanlarla endüstri mühendisliği hızlı bir şekilde değişmiş ve yeni nesil için daha çekici bir mühendislik disiplini haline dönüşmüştür. Toplumda bilgi toplumu haline dönüşmektedir ve inovasyon kavramı gittikçe daha önemli olmaya başlamıştır. Buna bağlı olarak endüstriyel kültürün ve imalatın sürekli bir şekilde iyileşmesi ulusların ekonomik gelişiminde önemli bir unsur olmaya başlamıştır. Bu çağda göze çarpan diğer bir husus ise var olan rekabet ortamıdır ve bu da doğal olarak teknolojik ilerlemelere daha fazla ivme kazandırmaktadır. Artık imalat yeni bir çağa girmiştir ve küresel pazarlar oluşmaya başlamıştır. Sonucunda üretim yapan organizasyonlar hayatta kalmak ve rekabet edebilmek için köklü yapısal değişiklikler yapmak zorunda kalmışlardır. Yeni imalat teknolojilerinin ortaya çıkışı, sistemleri, akıllı ve entegrasyonu bir araya getirmiştir ve imalat sistemi son derece karmaşık hale gelmiştir. Bunun sonucunda bir sistemin bölgesel küçük bir parçasında meydana gelen bir problem tüm sistemi daha karmaşık bir şekilde etkiler olmuştur. Mühendisler, artık bir imalat sisteminin yapısını, organizasyonunu ve yönetimini sağlamak için modelleme, simülasyon ve optimizasyon gibi ileri teknikleri kullanmak durumunda kalmışlardır. Benzer şekilde bir imalat sisteminin yapısını, organizasyonunu ve yönetimini sağlamak için yeni insan odaklı sistemlerin geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır.

Modern imalata özgü olarak tasarımda;

süreçlerde ve yönetimde yeni fikirler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunun nedeni ise bir imalat sisteminin her bir bileşenini sürekli olarak etkileyen sistem teori ve yöntemlerindeki gelişmelerdir. Bu da doğal olarak bir imalat sistemindeki malzeme, enerji ve bilgi akışlarının tümüyle daha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır. Sonuçta, bu gelişmeler teori ve yöntemlerindeki gelişmelerin daha da ileriye gitmesini sağlamıştır. Bu arada ekonomik gelişme ile birlikte daha da artan tüketici gücü ile, tüketim ve tüketici pazar yapısında da büyük değişikliklere neden olmuştur. Dünya artık ürün çeşitliliği, kişiye özgü üretim, sistematikleşme ve uluslararasılaşma çağına girmiştir. Rekabet açısından daha da zor bir döneme girilmiştir ve firmalar artık ürün geliştirme, Ar-Ge, satış sonrası servis vb. faaliyetler üzerine daha fazla odaklanmak zorunda kalmışlardır. Bu arada klasik organizasyon ve yönetim teorileri de ciddi bir şekilde değişmiştir. Bunun sonucu olarak müşteriye özgü kitlesel üretim fikri gelişmiştir ve tabi ki bu da imalatta yeni yaklaşımların uygulanması zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır. Bilim, teknoloji ve pazarların gelişimdeki artan bu ivme nedeni ile firmalar çok acil değişiklikler yapmak zorunda kalmışlardır. Yeni nesil teknolojiler, bilgi ve ürünler tahmin edilemeyecek bir hızda eskilerinin yerini almaya başlamıştır. Bu da teknoloji kullanımına olan talebi daha da artırmıştır aynı zamanda kaynak verimliliği ve çevre koruma gibi hususlardaki değişimleri de gündeme getirmiştir. Bu arada modern teknoloji sadece yüksek verimlilik ve maliyet etkinliğini sağlamak için değil, aynı zamanda temiz üretim ve sürekli değişiminin başarılmasına yardımcı olmak için de kullanılmaya başlanmıştır. Bu bilgi çağında, bilgi teknolojileri ve ilgili teknolojiler, ileri imalat teknolojileri ve yöntemler (hızlı imalat, yalın imalat, esnek imalat, görsel imalat, yeşil imalat) hızlı bir şekilde değişmektedir. Yüksek hız, yüksek verimlilik, yüksek kalite ve düşük üretim kaybı için uygulanan teknikler doğal olarak bu gelişmelerden etkilenmişlerdir.

21. yüzyılda ülkemizde de dünyadaki bu değişimler;

Paralel olarak hangi mühendislik stratejilerinin geliştirilmesi ve uygulanması gerektiği de oldukça önemli olmaya başlamıştır. Bu çerçevede aşağıdaki belirtildiği gibi dikkate alınması gereken birçok strateji vardır; Bana göre dikkat edilmesi ve uygulanması gereken stratejiler şunlardır; 1. Üretim ortamındaki gelişmeler ve yeni ortaya çıkan teknolojileri dikkate alarak gerekli mühendislik teorileri, yöntemleri ve uygulamalı araştırmayı geliştirmek, 2. Pazardaki değişiklikleri ve bilimsel gelişmelere ayak uydurmak için ileri imalat yöntemleri ve yönetim araştırmasını geliştirmek, 3. Ülkemizin şartlarını göz önüne alarak temiz üretim, sürekli gelişme, teoriler, yöntemler ve uygulamalı araştırma gibi konulara odaklanmak, 4. İş etüdü ve analizi gibi konularda araştırma yapmak ve ülkemizdeki kuruluşların ve üretim işçilerinin üretim verimliliklerini artırmak için çaba göstermek, 5. İmalat yönetiminden sorumlu insanların kaliteli çıktı üretme yeteneklerini iyileştirmek ve bu amaç için iş etüdü ve analiz sistemlerini geliştirmek, akıllı imalat, imalat sistem mühendisliği ve diğer ortaya çıkan yeni teknolojileri benimsemek ve uygulamak, 6. Üretim operasyonlarının etkililiğini artırmak için bilgi, malzeme ve enerji akışı entegrasyonunu iyileştirmek, 7. Yönetsel düşünmede, yönetim fikirlerinde, yönetim teorilerinde ve yönetim teknikleri ile ilgili araştırmalarda insan faktörünün önemini savunmak. T. Emrah Sözer - Endüstri Mühendisi - Üretim Direktörü - Sözer Makina Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.    

Yazıyı Paylaş