Life Sciences Ingredients Dergisi'nde Sektör Profesyonelleri Gıda, Kozmetik ve İlaç Sektörünü Değerlendirdi
AROMATECH TÜRKİYE PAZARLAMA VE İLETİŞİM MÜDÜRÜ - GÜLİZ ÜNAL 
2021 yılı 2020’deki panik ve güvensizlik durumunun bir nebze azaldığı ama gene de bazı belirsizliklerin ve pandemi sonrası yeni zorlukların ortaya çıktığı bir yıl oldu.
Aromatech Gıda, bilindiği üzere Fransız menşeili gıda aroması üreten Aromatech Grup’un Türkiye’deki şubesidir ve müşteri talebine hızlı cevap vermesini sağlayan yerel üretim gücüyle ön plana çıkar.
Bu noktada faaliyetimizin pandeminin başladığı zamandan beri hiçbir zaman durmaması sebebiyle ve gıda sektörünün dinamizmi sayesinde 2021 yılında da sayısal anlamda
hedeflerimizi gerçekleştirdik ve müşterilerimize kesintisiz hizmet verdik.
2021 yılında da uygun olan personeller için uzaktan çalışmaya devam edildi. Uzaktan çalışmanın mümkün olmadığı durumlarda alan kısıtlamaları yapıldı ve dönüşümlü
gelme uygulamasına geçildi.
Ortak alanlar için temizlik işlemleri sıklaştırıldı. FSSC 22000, ISO 9001, Helal ve Kosher gibi denetimlerimiz ve mümkün olan eğitimler uzaktan yapıldı. Pandemi sonrası sağlıklı beslenme, tüketicinin ana merkezine yerleşti. Grup’un Stratejik Planı çerçevesinde
doğal ve organik ürünler yoğunlaşılan birinci alan oldu.
Türkiye pazarı organik aromalar konusunda yolun çok başında olmasına rağmen doğal aromalardaki talep yükseldi. 2021 yılında özellikle Bitkisel bazlı ve Vegan trendler çok ön plana çıktı.
Bitkisel bazlı et ve peynir aromaları özellikle ana merkezimizin üzerine yeni projeler oluşturduğu alan oldu. Bunun yanında “Tuzlu Ürünler” kategorimizde yatırımlar arttı ve bu konudaki arzımız genişledi.
2022 yılında da hedefimiz bu kategorideki satışlarımızı artırmak. Hammadde satın alımı ve tedarik zinciri ile alakalı global anlamda yaşanan sıkıntıları bertaraf etmek adına ana merkezimizle koordinasyonlu bir çalışma yürüttük.
Zaten bizim üretimimizde bazlarımız her daim Fransa’dan gelmektedir. Diğer hammaddelerle alakalı önümüzdeki süreçte tedarikçilerle yapılacak yıllık kontratların daha önem kazanacağını düşünüyoruz.
Müşteri ziyaretlerimiz pandemi nedeniyle duraksamıştı, 2021 yılında kimi müşterilerimizle fiziki ziyaret süreci tekrar gündeme gelirken, kimileriyle de dijital toplantılar daha yaygınlaştı.
2021 yılında aynı zamanda şirketimizin de kurucusuolan, dört sene önce aramızdan ayrılan Jacques Martel adına yeni bir fon kuruldu ve internet sitesi açıldı. Jacques Martel’in çocukları ve Aromatech Grubu çalışanlarının girişimiyle oluşturulan bu bağış fonu, Beslenme, Çevre, Sağlık ve Eğitim alanlarındaki dernekleri her anlamda desteklemeyi amaçlıyor.
Aromatech Fransa bu çerçevede 4MyPlanet Derneği’ne destek vererek Fransız denizci ve kaptan Alexia Barrier’e, Jacques-Vabre 2021 Transatlantic yarışı boyunca sponsor oldu. 2022’de bütün Aromatech şubeleri olarak insanlığa ve gezegenimize yararlı projelerde
yer alıp sürdürülebilir kalkınmaya destek olmayı hedefliyoruz.
BASF TÜRK İLAÇ ÇÖZÜMLERİ GLOBAL SATIŞ DİREKTÖRÜ TÜRKİYE, ORTA DOĞU, RUSYA VE AFRİKA - TANJU CEPHELİ 
2021 yılı beklenildiği üzere hem Dünya için hem de ülkemiz adına hiç kolay bir yıl olmadı. Virüsün aşılar ile hız kesmesini beklerken – maalesef hız kesmeden yayılmasını
sürdürmesi, yeni varyantların ortaya çıkması hepimizi çok etkiledi ve etkilemeye de devam ediyor.
Avrupa’da ve Amerika’da yaşanan enerji krizleri, lojistik alanındaki sorunlar ve özellikle ilaç ham maddeleri ve ambalajları için çok önemli bazı temel başlangıç maddelerinin tedarik edilememesi nedenleriyle hem ilaç üreticileri hem de tedarikçiler için zor bir yıl oldu. 2021 son çeyreğinde yaşanan kurdaki aşırı hareketlilik de iş ve bütçe planlamalarını güçleştirdi.
Özellikle kısıtlamaların kaldırılmasına ve okulların açılmasına bağlı olarak daha önceden tanıdığımız farklı virüslerle tekrar karşılaştık. Bu da koronavirüs enfeksiyonu dışındaki farklı hastalıkların ve buna bağlı olarak da özellikle antiviral, ağrı kesici, ateş düşürücü ve antibiyotik ilaçlarına yönelik ihtiyacın artmasına neden oldu.
Dolayısıyla ilaç endüstrisi de eski üretim kapasitelerine kısmen geri dönerek bu ihtiyacı karşıladılar. Hammadde tedarikçileri kısmında da bu pozitif etki hissedildi ve satış rakamlarına yansıdı.
Biz BASF olarak 2021 yılında neler yaptık? Dijital dünyada sanal asistanlarımız ile başarılı adımlar attık. BASF İlaç Çözümleri ekibi tarafından geliştirilen sanal regülasyon ve kalite asistanı RegXcellence Dijital Platformu, CPHI Ilaç organizasyonunda ilaçta mükemmeliyet-regülasyon prosedürleri ve uyumluluk kategorisinde birincilik ödülünün sahibi oldu.
Bu da bizi hem İlaç sektöründe hem de müşterilerimiz ile yapmış olduğumuz çalışmalarımızı güçlendirdi. ZoomLab sanal formülasyon asistanımızı da güncelleyerek içerisine Ar-Ge ekiplerinin geliştirme sırasında işlerini kolaylaştıracak bazı modüller ekledik. Bunun dışında yine inovatif bir ürün geliştirdik: tablet formülasyonları için ihtiyaç duyulan ham maddelerin hepsini bir arada bulunduran yeni Kollitab DC 87 L ko-proses ürünümüzün lansmanını
Kasım ayında gerçekleştirdik.
Bu ürünümüz, seyreltici, bağlayıcı, dağıtıcı ve kaydırıcı görevindeki yardımcı maddeleri bir arada bulundurarak hızlı salımlı tabletler için gerekli olan işlevselliği sağlıyor ve üretim kompleksliğini azaltıyor.
Özellikle korona virüsün tedavisi için geliştirilen yeni ilaçlarının kullanımı yaygınlaşabilir ve jenerik firmalar bu ürünlerin eşdeğerlerini geliştirerek kendi ülkelerinde hastaların kullanımına sunabilir. Aşıların yanında, bu da bizim pandemiden yeni çıkış biletimiz olabilir. İlaç sektörü hızlı çözüm arayışı içinde; hepimiz tekrar normal hayatlarımıza dönmek istiyoruz.
Bunun dışında bu yıl içerisinde karşılaşacağımız zorlukların 2021 yılına benzer olacağı kanısındayım. Enerji krizlerinin sonucu olarak, ham madde fiyatlarındaki artış
bu sene içerisinde ürünlere yansıyacaktır.
Öte yandan dünyada enerji krizlerinden kaynaklanan nakliye ve hammadde sorununun 2022 yılı içerisinde de devam edeceği öngörülüyor. Biz BASF olarak bu global sorunları, en aza indirmeye ve müşterilerimize zamanında ürün tedarik etmeye ve tabii yine inovatif ürünler sunmaya ve geliştirmeye devam edeceğiz.
Türkiye’ye özel olarak da kurdaki dalgalanmalar önlenebilirse belirlenecek olan ilaç fiyatlarındaki artış oranına göre ilaç sektörü umarım bir nebze rahatlayabilir. Umarım 2022 Dünyaya, ülkemize ve daha sağlıklı ve mutlu günler getirir.
İLAÇ ENDÜSTRİSİ İŞVERENLER SENDİKASI (İEİS) GENEL SEKRETERİ - SAVAŞ MALKOÇ
2020 yılında Covid-19 pandemisinin zorlu koşulları sebebiyle ilaç arzında sorun yaşanmaması için canla başla mücadele veren ilaç endüstrimiz için 2021 yılı da özellikle yılın son çeyreğinde hem global hem de yerel anlamda yaşanan maliyet artışlarının ağır baskısı nedeniyle zor bir yıl oldu.
Tüm dünyada pandemi nedeniyle yaşanan parasal genişleme sonucu ortaya çıkan enflasyonist baskı, enerji fiyatlarındaki artış, döviz kuru oynaklığının tarihi seviyelere yükselmesi, ilaç aktif maddesi, yardımcı maddeler, ambalaj malzemeleri ve taşımacılık fiyatlarındaki artışlar endüstrimizin maliyetlerini çok ciddi oranlarda artırdı.
Seneye zaten 2020 yılında yaşadığı büyük hacimsel pazar daralmasıyla giren endüstrimizde; öngörülemez söz konusu maliyet artışları, uzun yıllardır devam eden maliyet odaklı fiyat politikası, ruhsat süreçlerinde süregelen tıkanıklık, endüstrimize büyük ivme kazandıran yerelleşme uygulamasının durdurulmuş olması gibi acil çözüm bekleyen sorunlarımızın da etkisiyle makro göstergeler olumlu yönde ilerlemedi.
2021 yılı sonunda Türkiye ilaç pazarı, kutu bazında %3 büyümeyle yaklaşık 2,3 milyar kutuya ulaşarak ancak 2017 yılındaki seviyesini yakalayabildi. İlaç üretiminde son 4 yılın en kötü performansı görüldü.
2020 yılı geneline bakıldığında ilaç endüstrisi üretim anlamında hem genel imalat hem de kimya sanayine göre daha iyi bir performans göstermişti. Nitekim, yıllık bazda bir önceki yıla göre imalat sanayi üretimi %1,8, kimya sektörü üretimi %6,1 artış gösterirken ilaç sanayi üretimi %8,8 oranında artış göstermişti.
Buna karşılık, 2021 yılının ilk 10 ayına bakıldığında imalat sanayi üretimi %19,6, kimya sektörü üretimi %22,9 artış gösterirken ilaç sanayi üretimi sadece %2,7 oranında artış
gösterdi.
2022 yılı ve sonrası için, sektör olarak beklentimiz ilaç kuru belirlenirken mevzuatın birebir uygulanmasıdır. Ayrıca güncel piyasa kur oynaklığının tarihi düzeylerde olduğu bu süreçte ilaç kurunun şubat ayı beklenmeden açıklanarak uygulamaya alınması, ilaveten kur değişimine göre yıl içinde birden fazla güncelleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz.
Umut ediyoruz ki bu alandaki sorunlarımız en hızlı ve etkili şekilde çözüme kavuşturulur.
2022 yılında bir diğer beklentimiz 2 senedir devam eden ilaç ruhsat süreçlerindeki tıkanıklığın çözüme kavuşturulmasıdır.
2020 yılında, önce bun alanda çalışan komisyonların oluşturulmasındaki gecikmeler
ardından bu komisyonların hızlı ve etkin biçimde devreye alınamaması nedenleriyle endüstride ruhsat süreci durma noktasına gelmiş durumda.
Öyle ki, 2020 öncesinde yıllık ortalama 740’ı aşan ruhsat sayısı, 2020 yılında 191’e düştü. 2021 yılı özellikle son çeyreğinde bu alanda TİTCK tarafından atılan adımları memnuniyetle
karşılamakla birlikte birikmiş sorunun tam anlamıyla çözüldüğünü söylemek için henüz erken.
Son çıkan ruhsatlandırma yönetmeliğinin bu alanda başlayan normalleşme süreçlerine katkı yapmasını bekliyoruz. Toplum sağlığı ve ülke ekonomimiz açısından kritik önemdeki sektörümüze verilecek stratejik destekle, Türk ilaç endüstrisi küresel çapta bir güce ulaşacaktır.
Kamu ve özel sektörün ortak çabasıyla, endüstrimize kaldıraç olacak dengeleyici politikaları, çözümleri üretir ve hızla uygulamaya koyarsak sektörümüzün; yatırımları hız kazanacak, Ar-Ge’ye daha fazla kaynak ayıran, Ar-Ge yetkinliğini artırmış, hatta kendi molekülünü geliştirmiş, biyoteknoloji alanında güçlü, ithalata bağımlı olmayan, daha fazla ihracat yapan bir endüstriye hızla dönüşecektir.
LABER KİMYA GENEL MÜDÜRÜ KOZMETİK ÜRETİCİLERİ VE ARAŞTIRMACILARI DERNEĞİ BAŞKANI - LEVENT KAHRIMAN
2021 yılı organik kozmetik açısından bir farkındalık yılı olmuştur. Tüketicilerin trendlerinin pandemic sonrası dönüşümünde, tüketici ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde bir değişim ve dönüşüm yaşamıştır.
2021 yılı, 2020 yılına göre fırsatlarla dolu bir yıl olmakla beraber gerek ithalat gerekse ihracat alanında yaptığımız faaliyetler ile birlikte bizim için oldukça yoğun ve verimli bir yıl olmuştur.
2022 yılında sektörden beklentilerimiz, Laber Kimya olarak, sürdürülebilirliğe artan global etki ile beraber temiz içerikli ve sürdürülebilir ürünlere olan talebin artacağı yönündedir. Bu bağlamda, kalite standartlarının, firmalardan beklenen unsurlardan en önemlisi olacağını
düşünmekteyiz.
Bir başka nokta ise, sürdürülebilir işletmelerin olmazsa olmazı haline gelecek olan geri
dönüşüm unsurudur. Geri dönüşümlü ambalajların inovasyonu, 2022 yılı içerisinde konuşulacak olan önemli başlıklardan bir tanesi olabilir.
Buna istinaden Laber Kimya hem kalite hem ambalaj hem de diğer sürdürülebilirlik
başlıklarında öncü olma yolunda çalışmalarına hız kesmeden devam etmektedir. Bu konuda çok önemsediğimiz Ar-Ge çalışmalarımız, 2022 yılında da devam edecektir.
2022 yılında tüketicilerin daha organik, yerel üretim gibi noktalara dikkatlerinin çekileceği yönünde öngörülerimiz olmakla beraber, hem de ihracat yönünden hareketli bir yıl olarak görülebilir.
Laber Kimya olarak 25 ülkede ihracata başlayacağız. Laber Kimya hem özel marka üretimi ile yerel pazarda büyüyerek var olurken, hem de özellikle kendi markası olan IVA NATURA
ile hem yerel pazarda hem de ihracatta önemli adımlar atacaktır.
Kozmetik sektöründe ürünlerin bugün 1-2 yılda bir yenilendiği (ya da raflardan/piyasadan kalktığı) söyleniyor. Kozmetikte ürünlerin yaşam ömrü 10 yıl önce neydi? (Ortalama yıl olarak mutlaka belirtilmesi gerekiyor) Yaşam ömründeki bu değişimin temel nedeni nedir? Kozmetik sektörü öncelikle çok hızlı ve dinamik.
Sektörün hızını belirleyen bazı faktörler bulunuyor. Bunlardan ilki, teknolojik değişimler. Teknoloji değiştikçe, günümüzün her anına yansıdığı gibi, kullandığımız kozmetik ürünlerin
formüllerinin, paketlemelerinin, amaçlarının farklılaşmasını sağlıyor.
Bunun yanı sıra ikinci faktörün ise, tüketicilerin beklentilerinin, teknolojik gelişmelerle de
doğru orantılı olarak, sürekli bir şekilde değişmesi ve dönüşmesi olduğu düşünülebilir. Birbirini besleyen bu iki dinamik faktör arasında ürünler gerek online satış platformlarında
gerekse perakende raflarında, bundan 10 seneye önce kıyasla, neredeyse yarı yarıya düşen bir raf ömrü durumu ile (yaklaşık 2 sene) karşı karşıya kalıyor.
Tüketiciler de bu duruma alıştı. Sıklıkla raflarda yeni ürün ve yeni markalarla tanışan tüketiciler, daha “iyi” ürün ve hizmetleri ararken, kendilerine bir yol haritası seçmekte ve markalar ile sıkı ilişkiler kurmada zorlanıyorlar.
Bu durumda markalar da tüketiciler ile bağ kurmak adına ve pazarlama faaliyetlerini yürütmek adına hızlı aksiyonlar almak durumunda kalabiliyorlar. Burada pazarı okumak ve bu hızlı yanıp sönen markalara karşı dikkatlice marka stratejilerini geliştirmek, büyük önem
taşıyor.
Kısa raf ömrüne sahip kozmetik ürünler de reklam ve pazarlama faaliyetlerine son hız devam edip, ürün gamlarını yeni unsurlarla sürekli olarak genişletip, markalarına farklılaştırılmış ürünler ekleyerek bu hızlı dönen kozmetik pazar çarkının içerisinde yer almaya çalışıyor.
Bu konuda işletmelerin, markaların Ar-Ge departmanlarına çok iş düşüyor. Biz de Laber Kimya olarak gerek inovatif çözümlerimizle gerek Ar-Ge’ye olan yatırımlarımızla çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz.
Bu noktada markanın tüketiciye ne vadettiği çok önemli. Marka, tüketiciye ürünün kalitesini, etkinliğini anlatmak istediği şekilde anlatmak istediği yönde anlatmalı. Biz
de Laber Kimya olarak, tüketicilere doğru mesajı, doğru şekilde aktarmak için doğru pazarlama kanallarını kullanıyoruz.
Pazarda, raflarda varlığımızı, raf ömrümüzü ömürlük tutmaya çalışıyoruz. Sonuçta tüketici ve tüketicinin aklından geçenler, kendi faydasını en iyi şekilde sağlayacak, ona güven verecek şekilde şekillenen markaları seçmektir.
REİS GIDA YÖNETİM KURULU BAŞKANI - MEHMET REİS
Reis Gıda olarak 40’ıncı kuruluş yılımızı geride bıraktığımız 2021 yılını hep birlikte uğurladık ve yeni umutlara kapıları açan 2022’ye ‘merhaba’ dedik. Sona eren her yıl, bir önceki yılın muhasebesini yapmamıza, gelecek planlarımızı güncellememize, hatalarımızdan ders çıkarmaya, bu derslerle bir sonraki yılı daha verimli hale getirmeye fayda sağlar.
Elbette başarıya giden yolun bir başlangıcı, bir de varmak istediği noktası vardır. Geleceği tahmin etmenin en güvenilir yolu onu tasarlamaktan, inşa etmekten geçiyor. Daha yaşanabilir bir dünya, sürdürülebilir bir gelecek için tükettiğimizden daha fazla üreterek gelecek nesillerin varlıklarını devam ettirmelerini sağlayacak bir yaşam alanı bırakmak gerekir.
Üretirken iyileştirmenin, tüketirken geleceği düşünmenin bir tercihten çok mecburiyet haline geldiği dönemlerden geçiyoruz. Gıdanın yetişmesi için toprağa, suya, tohuma, güneş ışığına, enerjiye ve emeğe ihtiyaç var.
Gıdanın israf edilmesine izin vermek, doğal kaynakların boşa harcanması, gıda fiyatlarının artması ve birçok insanın gıdaya ulaşamaması anlamına gelir. İsrafa dayalı tüketim anlayışı sınırlı kaynakların giderek azalmasına yol açmaktadır.
Araştırmacılar, insan kaynaklı faaliyetlerin dünyanın ekosistemini tehlikeye attığını söylüyor. Küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 10’u, israf edilen gıdalardan kaynaklanıyor. Sera gazı salınımı küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine neden oluyor.
Endüstri Devrimi’nden beri insanlık nasıl daha fazla üretebileceğine odaklanmış durumda, ancak dünyanın sürdürülebilirliği adına artık sadece üretimi artırmanın değil, üretileni israf etmeden doğru şekilde kullanımı ve adil bir dağılım gerekmektedir.
1981’den bugüne gıda sektöründe varlık gösteren Reis Gıda olarak üstlendiğimiz misyonla tarladan sofraya gelinceye kadar oluşan gıda kaybının, israfın önlenmesi için atılması gereken adımlar ve hayata geçirilmesi gereken tüm çalışmaların her zaman içerisinde
yer aldık ve almaya devam edeceğiz.
Yarım asra merdiven dayamış Reis Gıda çalışanları olarak bugün dünyanın dört bir yanında ülkemizi gururla temsil ediyoruz. Sahip olduğumuz değerlerin yol göstericiliğinde emek, alın teri, geleneklerine bağlı ama yenilikçi düşünme anlayışımız ve çalışma arkadaşlarımızla güçlenerek devam edeceğiz. Daha iyi zamanların geleceğine dair umut etmekten vazgeçilmemesi dileğiyle, sağlık, huzur ve bereket dolu nice yıllara…
KOÇAK FARMA GENEL MÜDÜRÜ - HAKAN KOÇAK
2 seneye yakın süredir tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecinde ilaç sektörü olarak, hepimiz zorlu bir sınavdan geçtik ve halen geçmeye devam ediyoruz. 2020’de olduğu gibi 2021’de de Koçak Farma olarak ilaç ve serum üretimine hiçbir zaman ara vermeden kesintisiz olarak ilaç arzını sürdürdük.
Bu dönemde, Koçak Farma olarak, T.C. Sağlık Bakanlığı Covid-19 tedavi Algoritmasındaki yer alan ürünlerin hemen hemen tamamını yerli olarak üreterek ülkemizin Covid-19 ile mücadelesinde önemli bir destek verdik ve halen vermeye devam ediyoruz.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı onaylı Koçak Farma Ar-Ge merkezi bünyesindeki Sağlık Bakanlığı GMP Belgesine ve Uluslararası belgelendirme kuruluşlarından alınmış sertifikasyonlara sahip BSL3/ABSL3 laboratuvarlarında inaktif Covid-19 Aşısı ve Hiperimmün serum üretimi ile ilgili çalışmalarımızda devam etmektedir.
Gerek biyoteknolojik ilaçlar gerekse katma değer sağlayacak diğer ilaçların Türkiye’de üretilerek, kamu maliyesine tasarruf sağlanması, ithalatın azaltılarak ihracatın artırılması büyük bir önem taşımaktadır.
Koçak Farma olarak gerek biyoteknolojik ürünlere ve gerekse onkoloji başta olmak üzere katma değer sağlayacak konvansiyonel ürünlerin dışa bağımlılığını azaltacak çalışmalarımız artarak devam etmektedir. Halen Türkiye’de kullanılan her iki kutu kanser ilacından biri firmamız tarafından üretilmektedir.
Bu amaçla otoriteden; ruhsatlandırma, fiyatlandırma, yerelleşme ve geri ödeme süreçleri başta olmak üzere önemli beklentiler içerisindeyiz. 2021’de Koçak Farma, 2021 yılında açıklanan İSO üretimden satışa en büyük 500 sanayi şirketi içinde bir önceki seneye göre 14 sıra yükselerek 137.sıraya gelmiştir. Bu sonuç ile Türkiye’nin en büyük 2 ilaç firmasından biri olma özelliğimizi devam ettirmiş olduk.
Ayrıca ilaç dağıtım kanallarından eczaneye yapılan ilaç pazarı IQVIA verilerine göre 2021 yılını ilk 15 firma içinde en fazla büyüme oranına sahip firma olarak tamamladık. 2021 yılında hastane satışları hariç toplam ilaç pazarı net satış rakamlarına göre %31 büyüyerek 61,5 milyar TL’ye ulaşmıştır. Koçak Farma büyümesi yıllık bazda %47 olmuştur. 2022 yılında da mevcut büyüme trendimizi devam ettirmeyi planlıyoruz.