2020 yılı malum pandemi dolayısıyla zor bir yıl oldu. Toplum sağlığı başta olmak üzere, tedarik zincirinden lojistiğe küresel ekonomi de olumsuz etkilendi. Bu sebeple önceleri ciddi bir küçülmeyle karşı karşıya kalan kimya sektörümüz özellikle hijyen, temizlik, ilaç ve eczacılık alanlarındaki atakla tekrar belirli bir büyüme yakalayarak konumunu güçlendirdi.

Kimya sektörümüz pandemi boyunca üretim ve ihracatına ara vermedi. Sektörel ihracatımızın artması için özellikle de korona salgını süresince ortaya çıkan hemen her engelin aşılması için olağanüstü çaba gösterdik. İKMİB olarak biz de önce insan sağlığı diyerek hareket ettik ve ülkemizin ihtiyaçlarına öncelik verdik. Diğer yandan pandemide öne çıkan dijital dönüşüme İKMİB olarak öncülük ederek birçok ilke imza attık. Türkiye’nin dijital ihracatta ilk sektörel sanal ticaret heyetini ve ihracatta ilk dijital ödül törenini gerçekleştirdik.
En çok ihracat yaptığımız alt sektörümüz yüzde 3,42’lik artış ve 6,33 milyar Dolarlık ihracat ile plastikler ve mamulleri oldu. En çok ihraç edilen diğer alt sektörlerimiz “Mineral Yakıtlar, Mineral Yağlar ve Ürünler”, “Anorganik Kimyasallar”, “Uçucu Yağlar, Kozmetikler ve Sabun”, “Eczacılık Ürünleri” ve “Kauçuk, Kauçuk Eşya” olarak sıralandı. En çok artış olan alt sektörümüz ise yüzde 46,61 artış oranı ile muhtelif kimyasal maddeler sektörümüz oldu.
Küresel olarak pandemi gölgesinde yıla başlasak da umudumuz aşılamanın yaygınlaşmasına ve etkisine bağlı olarak özellikle yılın ikinci yarısı daha olumlu bir sürece gireceğimiz yönünde. Bu yıl iki aylık dönemde 3,3 milyar Dolarlık kimyevi madde ve mamulleri ihracatı gerçekleştirdik. Ekonomik göstergeler üretimde artış olduğunu gösteriyor, bu üretimdeki artışın önümüzdeki aylarda ihracatımıza da olumlu yansıyacağını öngörüyoruz. Bu kapsamda sektör ihracat hedefimizi 20,6 milyar Dolar olarak belirledik.
Birlik olarak milli fuar katılım organizasyonlarından ticaret heyetlerine, Ur-Ge projelerinden yarışmalara birçok etkinlik düzenliyoruz. Bu etkinliklerimizi geçen yıl pandemi dolayısıyla dijital ortama taşıyarak devam etmiştik. Bu yıl da pandeminin etkisine bağlı olarak etkinliklerin yine dijital ortamda gerçekleşmesini ancak pandeminin etkisi azaldığında fiziki etkinliklerin de yapılabileceğini öngörüyoruz.
Bu yıl için fuar milli katılım, heyet organizasyonları gibi planladığımız 19 etkinlik bulunuyor. Ayrıca, geleceğimizin daha parlak olması için kimya sektörümüzün katma değer yaratan teknolojik gelişmeleri öne çıkaracağı, yeni buluşlara imza atacağı, dijital kütüphanesi, referans laboratuvar ve test merkezleriyle, start-up kuluçka merkezi ve Ar-Ge merkeziyle donanmış Kimya Teknoloji Merkezi kuruyoruz. Ön hazırlıklarımız bitti, fizibilite ve proje yazım aşamasındayız. İstanbul Kalkınma Ajansımızın desteğiyle kuracağız.
Bununla birlikte İKMİB olarak 17’inci dönem başkanlığını yürüttüğümüz Kimya Sektör Platformu bünyesinde, 12 - 13 Mart tarihlerinde dijital ortamda 7 ayrı başlıkta oturumları içeren geniş kapsamlı 2021 Türkiye Kimya Sektör Şurası’nı gerçekleştirdik. Kimya sektörümüzün bugünkü durumunu ve geleceğimizi ele aldık. Ulusal Kimya Ajansı kurulması gerektiğini dile getirdik.
Sektörümüzün hammadde bakımından %70 dışa bağımlı olduğunu göz önünde bulundurursak, navlun fiyatları ve konteyner sıkıntısına bağlı olarak tedarikte yaşadığımız gecikme ve maliyet artışları sıkıntılarımız bulunuyor. Bu konuyu Ticaret Bakanlığımız ile birlikte Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız da çözüme kavuşturmak üzere çalışmalar yapıyor. Biz de yakından takip ediyoruz.
Hükümetimizin reform çalışmaları kapsamında kimya sektörümüze de yatırımlarda öncelik verilmesini bekliyoruz. Bu konuda sektörümüz adına önemli bir gelişme oldu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’na Kimya (NACE kodu 20), Eczacılık (NACE kodu 21) ve Tıbbi ve Dişçilikle İlgili Araç Gereçler İmalatı (NACE Kodu 3250) sektörlerimiz de eklenerek 27 Şubat 2021 tarihinde yayımlanan Resmi Gazete’de öncelikli ürün listeleri yayınlandı. İKMİB olarak biz de bu konuda sektörümüze yönelik yatırım yapılabilecek öncelikli alanları belirleyen bir rapor hazırladık.
“Türk Kimya Sektörü Yatırım Öncelikli Ürünler Raporu”nu hem ilgili Bakanlıklarımızla hem de sektörümüzle ve kamuoyu ile paylaştık. Raporumuzdaki belirlenen ürünlerin çoğunun da açıklanan listede yer aldığını görüyoruz. Bir an evvel yatırımların başlamasını ve yüksek katma değerli ürünlerin ülkemizde üretilmesini diliyoruz. Böylece dış ticaret açığımız azaltılırken hammadde bağımlılığımız da minimize olacaktır. Elbette sektörümüzün ihracat artışına da olumlu katkısı olacaktır.
**************
Türkiye kimya pazarını oluşturan kimyasalların üretimi, plastik, ilaç ve eczacılık, kauçuk, boya, kompozit sektörlerinin toplam ticaret hacmi 2020 yılı için yaklaşık 63 milyar Dolara düşmüştür. 2020 yılında ihracat bir önceki yıla göre %3,3 artarak 18,35 milyar USD, ithalat ise yüzde 1,5 azalarak 35,7 milyar USD olarak gerçekleşmiştir. Kimya sektörü kaynaklı cari açık Türkiye toplam dış ticaret açığının %35,5 oranına azalmıştır (2019 %59’du). Kimya sektörü iç pazar üretimi başta yapı kimyasalları ve boya olmak üzere %12 artmıştır. 2020 yılında otomotiv kimyasallarında da iç satışlara paralel olarak %9 kadar bir azalma görülmüştür. 30 civarında farklı sektöre üretim yapan kimya sektörü bazı sektörlerin daralması, hammadde fiyatlarındaki aşırı artış ve özellikle ihracatı olmayan firmaların ödeme dengelerinin bozulması sebebiyle iç piyasada kan kaybı yaşamış olup genellikle ihracata yönelmiştir.

Ancak orta ve yüksek teknoloji ürünlerinin ihracat içindeki payının düşük olması ve son 10 yılda büyük ölçekli ve teknolojik bir kimya yatırımının (SOCAR hariç) bulunmaması sebebiyle ihracat artışları 2020 yılında sadece % 3,3 yükselmiştir. Ortalama birim fiyat ise 1 USD/kg civarında kalmıştır.
Bu tablo benzer olarak 2021 yılında da devam etmektedir. Ancak ihracatımızın %46 oranını gerçekleştirdiğimiz AB ülkeleri pandemi sebebiyle hala büyük sıkıntılar yaşamakta, kısıtlı üretim, konteyner bulunamaması, deniz navlun fiyatlarının en az %300 artması, hammadde tedariğindeki büyük zorluklar ve özellikle AB’deki bazı fabrikaların uzun süreli kapanmalar yapmaya başlaması endişeyle izlenmektedir. Ayrıca %75 civarında ithal hammaddeye bağlı olarak üretim yapan kimya sektörü tedarik zincirinin kırılması sonucu 3-4 kat artan hammadde fiyatları, temin zorlukları ile taşımacılık maliyetleri ve kur farkları sebebiyle maalesef zarar etme riskini de taşımaktadır.
Kimya sektörünün Çin’e olan ihracatı 375 milyon USD olup ithalatı 3,8 milyar USD’dir, yani 10 katı. Japonya ve Güney Kore için de benzer şekilde düşük ihracat ve 5-6 katı ithalat yapılmaktadır. Kısacası 2021 yılı iç piyasa talepleri 2020 yılının da altında olup sanayici mümkünse ihracata yönelerek ayakta durmaya çalışmaktadır. AB kimya, tekstil, otomotiv, boya, özel kimyasallar … firmalarının üretim kapasitelerini artırması ve hatta OECD tahminlerine göre AB ekonomisinin %3,9 büyümeye yükseltilmesi (FITCH %4,7’ye yükseltti) ihracatımızı ciddi şekilde artıracaktır.
Türkiye’nin 2021 GSYH büyümesi OECD tarafından %5,9 olarak revize edilmiştir. AB ülkeleri hammadde stok miktarlarını paylaşmamaya ve ekonomik durumu fazlaca konuşmamaya özen gösteriyor. Basında da yorum yapmama kararı alındı. Türkiye’nin de ihracatını zorlaştıracak “Green Deal” ve REACH gibi regülasyonlar 6 ay kadar geciktirilecektir. Bu ihracatımız için kısa vadeli yarar ve zaman kazandıracaktır. Ancak Türkiye’nin AYM için tam uyum sürecini ve yatırımları başlatması şarttır. Kimya sektörü genellikle ihracata yönelmiştir.
Bu tablo 2021 yılında da sürecektir. Ancak ihracatımızın %46 oranını gerçekleştirdiğimiz AB ülkeleri, global bir sorun haline dönüşen deniz taşımacılığı, konteyner bulunamaması, deniz navlun fiyatlarının artması ve özellikle Çin, Güney Kore, ABD ve AB’deki bazı büyük tesislerin yangın, kötü hava koşulları, tesis lokasyon değişimleri sebepleriyle uzun kapanmalar yapmaya başlamasını endişeyle izlemektedir. Aslında AB ihracatı için 2021 ilk altı ay teslim terminli gelen siparişler son derece yüksek ve çeşitlilik içermektedir. Öngörümüz 2021 yılında yaklaşık 19 milyar USD civarında ihracat getirisidir.
Toplam kimya ithalatımızın %10 miktarı Çin, %10 miktarı da Japonya, Güney Kore, Tayvan ve Hindistan’dan gelmektedir. Bu üretim noktaları yeniden çalışmaya ve mal ihraç etmeye başladılar. Ancak deniz taşımacılığı, konteyner problemi gibi sebeplerle Türkiye’ye eskiden 5-6 haftada gelen gemi seferleri 9-10 haftaya çıktı. İhtiyaçlar AB’den de gecikmeli olarak şimdilik geliyor. Ancak fiyatlardaki aşırı yükseliş hala azalarak devam etmektedir.
*********
Yapılan sektörel araştırmalar ve değerlendirmeler, kimya sektörünün, pandemi sürecinde tüm dünyada yaşanan küçülmeden etkilendiğini söylüyor. Ancak, bu dönemde, hem Türkiye’de hem de dünyada medikal, hijyen, temizlik ve ambalaj ürünlerine artan talebin, kimya sektörünün diğer ürün gruplarında yaşadığı kaybı kısmen telafi ettiğini söyleyebiliriz.

Konuyu BASF özelinde değerlendirirsek; BASF olarak neredeyse tüm endüstrilere hammadde sunuyoruz. Sokağa çıkma yasakları süresince, çalışma alanı zorunlu kimya sanayi işletmeleri kapsamında yer aldık. Özellikle, salgınla birlikte önemi artan gıda ile temizlik ve hijyen endüstrilerinin, portföyümüzde önemli yere sahip olmaları nedeniyle, durmaksızın üretimimize devam ettik. Müşteri odaklılığımız çerçevesinde önceliğimiz, hammaddelerimizin, planlanan üretim tarihlerinde hazır bulunması ve sevke hazır ürünlerin zamanında müşterilerimize teslim edilmesiydi. Bu konuda son derece başarılı olarak sınavı geçtik. Tüm senaryoları göz önüne alarak çalışmalarımıza devam ediyoruz.
İçinden geçtiğimiz bu salgın süreci hayatımıza yeni hijyen standartlarını dahil etti. Tüm ürün ve hizmet sağlayıcıları olarak bu yeni koşullara hep birlikte adapte olduk. Öte yandan, her zaman sorunsuz işleyen bazı süreçlerin ne kadar kırılgan olabileceğini ve yedek planların varlığının ne kadar önemli olduğunu gördük. Kriz durumlarında çevikliğin, alternatif yaratabilme yetkinliğinin iş sürekliliği açısından değerini fark ettik. Dijitalleşmenin yoğun olarak hayatımıza etki ettiği bu dönemde, tedarik zinciri konusunda da teknolojinin etkin kullanımının iş akışına olumlu etkisini gördük.
Biz BASF Türk olarak bu süreçte, her zaman olduğu gibi müşterimizi merkezimize aldık ve hem iç hem dış paydaşlarımızla son derece etkin iş birlikleri kurarak çözüm üretmeye odaklandık. Global BASF’den aldığımız bilgi birikimi ve Türkiye operasyonumuzun gücüyle üretimimize devam ederek, yurt içi ve yurt dışı pazarlarımıza tam zamanında hizmeti sürdürdük.
2021 yılı, pandemi açısından belirsizliğini halen koruyor. KPMG’nin Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerinin ışığında, BASF olarak görüşümüz, bu yıl küresel toparlanma ve yaraların sarılmasıyla geçeceği yönünde. Gelişmekte olan ülkelerden Türkiye ve Çin pozitif görünümleriyle diğer ülkelerden ayrışıyor. Özellikle AB ile kıyaslandığında, Türkiye’nin büyük kazanımlar gerçekleştirmesi öngörülüyor. Diğer taraftan, AB bizim için çok önemli bir pazar. Salgının Avrupa’da bıraktığı etki, küresel ortalamaların üzerinde seyrediyor.
Bölgesel daralma beklentileri içinde en büyük yarayı AB ülkelerinin alması bekleniyor. AB’nin bu durumu, Türkiye ihracatının yüzde 50’sinin bu bölgeye yapıldığı düşünüldüğünde olumsuz bir görünüm oluşturuyor. İhracat açısından bizi zorlayacak koşulları en aza indirgemek için pazar çeşitliği sağlamak önemli bir unsur. Kimya sektörünün, birçok üretim alanına hammadde ve yarı mamül sağlayan bir sektör olması bu konuda bir avantaj oluşturuyor. Bununla birlikte, pandemi sebebiyle daha da güçlenen çevre bilinci ve yaklaşmakta olan Yeşil Mutabakat uygulamaları, üretim dahil olmak üzere değer zincirindeki tüm bileşenleri sürdürülebilir süreçler konusunda harekete geçiriyor.
Dolayısıyla, karbon nötr büyüme çalışmaları, yeşil tedarik zinciri, sorumlu üretim, insana değer, dijitalleşme gibi kavramlar 2021 yılında hayatımızda daha çok var olacak. BASF olarak bizler, tüm bu kavramlara global bilgi birikimimiz ve yerel tecrübelerimiz ışığında hakimiz. 2020 yılında pandemi koşullarına rağmen faaliyete geçirdiğimiz İnovasyon Merkezimizde, müşterilerimizin ve coğrafyamızın özelliklerini gözeterek, onlara uygun sürdürülebilir çözümler oluşturuyoruz. Bunu yaparken de dijital teknolojilerden faydalanarak kendimizi sürekli geliştiriyoruz. Üniversite – Sanayi İş Birliğini çok önemsiyor, değerli akademisyenler ve gençlerle iş birliği yaparak bilimin sanayiye katkısını artırmayı hedefliyoruz.
Bu vizyoner çalışmaların ve sektör paydaşlarının katkısıyla, pandeminin olumsuz etkilerini ülkemiz için en kısa zamanda gidermek en büyük arzumuz.
***********
2020, dünya tarihine geçecek oldukça zor bir yıl oldu. Salgını önlemek için alınan önlemlerin de etkisiyle ülkeler içlerine kapanırken talep cephesindeki daralma hemen hemen tüm sektörleri derinden etkiledi.

SOCAR Türkiye açısından baktığımızda tüm bu zorluklara karşı 2020 yılı, hedeflerimizi gerçekleştirdiğimiz bir yıl oldu diyebilirim. STAR Rafineri ve Petkim’in birbirine entegre yapısı sayesinde pandemide Türkiye’nin ihtiyacı olan petrokimyasal hammaddeleri sorunsuz sağlamak için var gücümüzle çalıştık ve kesintisiz üretim yapmayı başardık. 2020’de Petkim’in toplam cirosu içinde yurt içi satışlarının payı yüzde 67’lere ulaştı. Petkim’in ürün portföyünde fiyatlar Dolar bazında bir önceki yıla göre ortalama yüzde 20 düştüğü halde operasyonel kârımızı yüzde 21 artırarak 1,9 milyar TL’ye çıkardık.
Bu arada STAR Rafineri, Petkim’in hammaddesi naftanın tedarikinin yanı sıra iç piyasaya yaptığı satışlarla Türkiye’nin cari açığının azalmasına önemli bir katkı sağladı. Pandemi nedeniyle talebi azalan jet yakıt üretimimizi hızla motorine dönüştürerek kesintisiz üretime devam ettik. Özellikle 2020’nin ikinci yarısından itibaren aylık bazda yüzde 100’ü aşan kapasitelerle, rafinerimizin ham petrol işleme hacmini 10,5 milyon tona çıkardık.
Sektör genelinde bakarsak; rafinaj sektörü, tüm dünyada rafineri marjlarının çok düşük olması sebebiyle pandemi sürecinde zor günler geçirdi. Bu durumun geçici olduğunu düşünüyoruz ancak rafineri marjlarının eski günlere dönmesi biraz zaman alacak görünüyor.
Aşı uygulamaları başlasa da 2021 yılına da pandeminin gölgesinde adım attık. Her şey yolunda giderse beklentimiz, 2021’in ikinci yarısından itibaren talep cephesinde gerçek toparlanmanın başlaması yönünde. 2020 yılında pandemiye rağmen, devam eden yatırım süreçlerimizde bir aksama olmadı. STAR Rafineri’nin operasyonel çevikliğini ve depolama kapasitesini artırmak için halen devam eden ek yatırımları 2022 yılına kadar bitirmeyi hedefliyoruz. Bu projemizin devreye girmesiyle birlikte STAR Rafineri’nin yatırım değeri yaklaşık 7 milyar Dolara ulaşmış olacak.
Dijitalleşme çalışmalarını çok önemsiyoruz. Covid-19 süreci, iş yapış şekillerinde de yeni bir dönem başlattı. Üretim tesislerimizin ve şirketimizin teknolojik altyapısı bu sürece uygun olduğu için kısa sürede organize olduk ve bu yeni döneme hızla uyum sağladık. Pandemi dönemi, özellikle petrokimya sektöründe ‘yüksek kaliteli ürün, hız, yüksek verimlilik, en az çevresel etki, esnek üretim kabiliyetinin’ öneminin büyük olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu yeni dönemi doğru değerlendirerek 2021 yılında da robotik süreç otomasyonunu daha da yaygın bir şekilde kullanmayı planlıyoruz.
Endüstri 4.0’ı; üretim, bakım, eğitim ve iş güvenliği gibi hem operasyonel hem de idari süreçlerimize dahil ediyoruz. Tüm bu dijitalleşme çalışmalarımız sayesinde Petkim, dijital uygulama ve sistemleriyle, 2020 yılında Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF), ‘Global Lighthouse Network’üne Türkiye’den seçilen tek üretim tesisi oldu. Bu bizim için büyük bir gurur kaynağı.