2018’den Sonra REACH

2018’den Sonra REACH
  • 24.01.2019

2018’den Sonra REACH ve Türkiye’nin REACH-Benzeri Regülasyonu; KKDİK

Avrupa Birliği’nde kimyasallarla ilgili mevzuat alanına yepyeni bir yaklaşım getiren, sanayici açısından ise ‘bir yük’ gibi algılanan REACH Tüzüğü’nde en yoğun mesai gerektiren ilk on yıllık dönem geride kaldı. 2008’de önkayıt ile başlayan REACH kayıt macerası, 2018’de firmalara, kayıt dosyalarını teslim için tanınan geçiş sürecinin sona ermesiyle yeni bir aşamaya evrildi. Bu yeni evrede, REACH’in hem kayıt hem de diğer süreçlerdeki uygulamaları devam etmekte. Avrupa’da farkındalık kampanyalarında kullanılan, REACH’in ‘Veri Yoksa, Pazar Yok’ sloganı belki de her zamankinden daha çok gündemde. Çünkü artık maddelerin, ön-kayıt numarasıyla AB’de yer alabilme şansı yok. Bu nedenle, Avrupa Birliği’ndeki firmalar, süregelen denetimlerin etkisi ve artık ön-kayıt numarasıyla pazarda yer alma lükslerinin sona ermesi nedeniyle REACH kayıt yükümlülüklerini daha sıkı takip eder ve sorgular hale geldiler. Türk firmalar için ise 2018 yılı, hem AB pazarında REACH tüzüğüne uyumlarını sorgulama, hem de REACH’i uyarlayan Türk mevzuatı KKDİK ile tanışma ve iç pazardaki yükümlülüklerini kavramaya başlamaları açısından önemli bir dönüm noktası oldu.
Avrupa Birliği’nin 1907/2006 sayılı REACH Tüzüğü, 1 Haziran 2007’den bu yana yürürlükte.
Bu kapsamda, REACH’i uygulamakta olan 31 ülkede (28 AB Üye ülkesine ek olarak Norveç, İzlanda ve Lihtenştayn) pazara sürülen tüm kimyasallar ve eşyalar için belirli muafiyetler kapsamında değillerse bu mevzuatın kurallarını izlemek zorundalar. İngiltere’nin bu yıl içinde AB üyeliğini bırakıyor olması, pek çok firma açısından yeni belirsizlikler getiriyor olsa da gerek Avrupa’daki gerekse AB dışındaki firmalar için pazarın kuralları değişmedi. REACH Tüzüğü, bu pazarı hedefleyen tüm sanayiciler için kayıt, izin ve kısıtlamalar gibi çeşitli yükümlülükleri ve iletişim gereksinimleri gibi temel sorumlulukları beraberinde getirmekte. 2018 sonlarına kadar REACH Tüzüğü kayıt gereğini yerine getiren firma sayısı 14 bini aştı. Bu firmalar, 22 bine yakın maddeyle ilgili toplamda 91 binden fazla kayıt dosyasını Avrupa Kimyasallar Ajansı’na teslim etti. 10 yıllık REACH uygulamaları süresince, 200’e yakın madde, tüzük kapsamında çeşitli yükümlülükleri tetikleyen Aday Listeye alınırken bunlardan 43’ü İzne Tabi Maddeler Listesine (REACH Ek XIV) dâhil edildi. REACH Tüzüğü Kısıtlamalar Listesinde de defalarca ekleme veya değişiklikler yapıldı ve yapılmaya da devam edilmekte.

REACH Kayıt Süreci Devam Ediyor

REACH’in hem maliyet hem de mesai gerektiren bir gerekliliği olan kayıt süreci için sanayiciye bir geçiş takvimi belirlenmişti. Bu geçiş süreci, 2008 yılının ikinci yarısındaki ön-kayıtla başlarken, düşük tonajlı maddeler için belirlenen kayıt dosyası teslim tarihi olan 31 Mayıs 2018 ile sona erdi. Bu tarih, kimilerince, yanlış olarak ‘REACH döneminin sonu’ gibi algılanabiliyor. Oysa REACH kapsamındaki diğer kulvarlarda olduğu gibi kayıt süreci de sürekli güncellemelerle birlikte devam ediyor. REACH kaydı artık, pazara girmeden önce yapılmak zorunda. Tüzüğe göre maddenin nihai kaydının yapılabilmesi için öncelikle ‘inquiry’ denilen bir sorgu sürecinden geçilmesi gerekmekte. Bunun için Avrupa Kimyasallar Ajansı’na (ECHA) bir sorgulama (inquiry) dosyası hazırlanıp, iletilmeli. Günümüzde ancak sorgulama aşamasında ECHA’dan alınacak onaya istinaden firmalar, ilgili kayıt işlemine devam edebilmektedirler. Kayıt sürecinde olduğu gibi, sorgulama sürecinde de Avrupa’da yerleşik olmayan firmalar kendi başlarına hareket edemiyorlar. REACH Tüzüğü Madde 8’e göre, Avrupa’da üretilen veya AB dışından pazara giren ürünler için gereklilikler paralel; ancak, AB dışında yerleşik firmalar, kayıt, izin, bildirim gibi REACH gereklerini ancak REACH Tek Temsilcilik (Only Represantative) hizmeti sunan AB’li firmalar aracılığıyla yapabiliyor. Inquiry + Kayıt sürecini, firmalar açısından değerlendirecek olursak; analitik testlerin yürütülmesi, madde tanımlaması ve kullanım alanlarının belirlenmesi gibi işlemleri gerektiren ön hazırlık sürecine daha fazla zaman ayırmak gerektiğini ve sorgulama (inquiry) sürecinin bir anlamda kayıda hazırlık gibi düşünülmesi gerektiğini ifade edebiliriz.
Yeni kayıtların ve sorgulama süreçlerinin yanında, ECHA ve AB otoritelerinin, daha önceden teslim edilen kayıt dosyalarının güncel tutulması konusundaki hassasiyetlerini de hatırlatmak gerekiyor.
Çeşitli nedenlerle (otorite talebi, Lider Kayıt Eden firmanın dosyada değişiklik yapması, firma inisiyatifine bağlı değişiklikler) kayıt dosyalarında güncelleme yapmak gerekebiliyor ve ECHA bunun gereğini hatırlatmak üzere sosyal medya animasyonlarının da kullanıldığı çeşitli farkındalık kampanyaları düzenliyor. Otoriteler ve ECHA bir yandan da madde ve dosyalar üzerinde değerlendirme sürecini devam ettirmekte. Bazı riskli maddeler, özel incelemelere tabi tutulabiliyor. Sanayicilerin de görüşlerinin alındığı bu süreç sonunda, bazı maddelerle ilgili özel önlemler uygulanmasına karar verilebiliyor ya da firmalardan ek bilgiler talep edilebiliyor. REACH’in ‘E’sini temsil eden değerlendirme süreci, böylece diğer harflere yani kayıt, izin, kısıtlama gibi süreçlere de doğrudan yansıyabiliyor ve bu alanlarda etkilerini gösterebiliyor.

Nihai Ürünlerin Durumu

REACH’te kayıt, sadece maddeler için yapılıyor. Nihai ürünler yani karışım veya eşya kategorisindeki ürünler için kayıt söz konusu değil. Ancak bu ürünlerin içerisindeki hammaddelerle ilgili REACH gereklilikleri de sorgulanabilir. AB pazarına eşya tedarik eden firmalar, REACH kapsamında, ürün içeriklerinde kullandıkları maddelere ilişkin deklarasyonlar hazırlayarak yola devam edebiliyorlar. Ancak karışım tedarikçileri, AB pazarına ilettikleri ürünler içerisindeki her bir hammadde için kayıt gereğinin yerine getirildiğini gösterecek ciddi belge ve kanıtlar sunmak zorunda kalabiliyor. Karışım üreticilerinin, tedarikçilerinin kayıt numaraları altında kapsandıklarını ispat etmeye çalışırken zaman zaman zorlandıkları gözlenebiliyor. Karışım üreticilerine RGS olarak tavsiyemiz her zaman REACH kayıtlı hammadde tedarik etmeleri ve böylece kayıdın yaratacağı maliyet ve iş yükünden kaçınılması. Fakat hammaddelerin tedarikçiler tarafından kayıt edilmiş olması, nihai ürünün REACH uyumu için yeterli olmayabilir. Prensipte ilgili hammaddelerin kayıtlı olduğunun tedarikçi tarafından belirtilmesi ve kayıt numaralarının sunulması dahi, nihai ürünün REACH uyumunu otoritelere kanıtlamakta yetersiz kalıyor. Oysa ki, AB pazarına ihracat yapan üretici firmalar, tedarikçilerinin kayıt numaralarıyla firmalarının kapsandığını sorgulamak ve belgelemek durumunda. REACH AB’deki en kapsamlı ve karmaşık tüzüklerden biri. Dolayısıyla burada yapılacak tüm inceleme ve değerlendirmeler için tüzüğe ve uygulamalarına hakim olmak, en ufak bir ayrıntıyı dahi gözden kaçırmamak gerekiyor. REACH Global Services’ın, bu tür sorgulamalarla karşılaşan firmalara çözüm geliştirmek üzere sunduğu Denetim ve Sertifikasyon hizmeti, 2011 yılından bu yana birçok firmaya sorunsuzca AB pazarına girme olanağı tanıdı ve tanımaya devam etmekte. Bu hizmet kapsamında, hammadde ve tedarikçi bazında nihai ürünler detaylı bir denetimden geçiriliyor. Tedarik zinciri halka halka irdeleniyor. REACH uyumları sorgulanıyor ve belgeleniyor. Uyumsuzluklar tespit edilerek, çözüm önerileri sunuluyor. Herşey mevzuata uygun hale getirildikten sonra, ürün veya ürün grubuna özel bir REACH Uyum Sertifikası hazırlanıyor.

Türkiye’nin REACH’i: KKDİK Yönetmeliği

Kimya sektöründe Türkiye’nin REACH’i olarak da bilinen Kimyasalların Kaydı, Değerlendirmesi, İzni ve Kısıtlanması Hakkında Yönetmelik “KKDİK”, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 23 Haziran 2017 tarihinde yayımlandı. Böylece uzun yıllardır yürütülmekte olan AB kimyasallar mevzuatının Türkiye’ye uyarlanmasıyla ilgili çalışmalarda, yeni bir aşamaya geçildi. KKDİK’e göre tek başına madde olarak veya karışım içinde yıllık 1 ton veya daha fazla imal veya ithal edilen tüm maddelerin, en geç 31 Aralık 2023 tarihine kadar Kayıt edilmesi gerekiyor. Kayıt işlemi, Türkiye pazarına sunulan kayda tabi maddeler için mevzuatta belirlenmiş verileri içeren bir kayıt dosyasının bakanlığa sunulması ile gerçekleştirilecek.

Kayıt için Zaman Sıkıntısı

Kayıt süreci, iki basamaktan oluşacak; 31 Aralık 2020’ye kadar sürecek ön-MBDF (Madde Bilgi Değişim Formu) oluşturma dönemi ve 31 Aralık 2023’e kadar tamamlanması gereken “Kayıt” prosedürü. REACH’te son kayıt tarihleri maddelerin zararlılık kategorisi ve tonaj bandına göre farklılık göstermekte iken, KKDİK’te tüm maddeler için aynı kayıt periyodu söz konusu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın belirlediği bu iki tarih, Türkiye’de ‘kayıt için daha zaman var’ algısıyla pek çok firmayı rehavete sürüklese de REACH ve kayıt sürecinde tecrübeli Avrupalı firmalar açısından bu süre oldukça ‘sınırlı’ görülmekte ve endişe uyandırmakta. Bunun temel nedeni ise, Avrupa’da 10 yıla varan kayıt geçiş aşamasını, Türkiye’nin 3 yıl içerisinde tamamlayacak olması. Ortak (müşterek) kayıt sürecinden dolayı firmaların madde aynılığı, veri paylaşımı, maliyet paylaşım kriterleri vs. gibi pek çok konuyu görüşüp, tartışarak çözüme kavuşturması gerekiyor. Bu süreçlerin, Türkiye’de MBDF, Avrupa’da ise SIEF (Madde Veri Paylaşım Formu) adı verilen yapılar içinde yürütülmesi planlanmaktaydı. Oysa Avrupa’daki deneyim bize gösterdi ki, SIEF’lerde görüşme ve tartışmalar geçmişte yeterince hızlı yürümediğinden, belirli üreticilerin ön ayak olarak oluşturduğu konsorsiyumlar kayıt sürecinde kilit rol oynadılar. Konsorsiyumların yürüttüğü süreçler olmasa muhtemelen Avrupa’da da REACH kaydı koca bir kaosa dönüşebilirdi. Avrupa’daki kurumsal altyapı ve sivil toplum kuruluşlarının çabası da REACH sürecinin 10 yıl gibi bir süre zarfında büyük aksaklıklar olmadan yürümesine yardımcı oldu
Türkiye’nin ise bütün bu aşamaları aşmak için 4 yıl gibi bir zamanı kalmış durumda. Aslında işleri son dakikaya bırakmak istemeyen ve sürecin ne kadar zorlu yürüdüğünü bilen Avrupalı firmalar, şimdiden harekete geçmiş durumdalar.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın (ÇŞB) online veri sistemi olan Kimyasal Kayıt Sistemi, (ön-)MBDF’lerin gönderimi için şu an açık durumda. Hatta ÇŞB’nin 27 Eylül 2018 tarihinde yaptığı duyuruya göre, bu sisteme, şu ana kadar 805 firma tarafından 10 442 maddenin ön-MBDF bilgileri gönderilmiş durumda. Her ne kadar ön-kayıtlar için son tarih 2020 olsa da Türkiye pazarına günümüzde ürün arz eden firmalar, yasaya uyum için en kısa sürede ön-MBDF’lere katılmalı ve pazarda almak istedikleri rollere göre konsorsiyumlarda görev almaya başlamalılar. Kayıt yükümlülüklerinin yanısıra kısıtlamalar ve izin prosedürleri de Türkiye pazarına madde veya ürün arz eden firmaları yakından ilgilendiriyor.
KKDIK’in 17. ekinde yer alan kısıtlamalar, bazı maddelerin tek başına piyasaya sürülmesini ya da eşya ve karışımlar içerisindeki kullanımını kısıtlıyor veya yasaklayabiliyor. Kısıtlamalar, KKDİK Yönetmeliğinde belirlenmiş 5 farklı tarihte yürürlüğe giriyor ve büyük bir kısmı için ise bu süreç zaten başlamış durumda.
Yönetmeliğin 14. ekine alınacak maddeler ise izne tabii olacak. Bu maddelerin listesini ÇŞB’nin, 2024 yılından itibaren web sitesinden yayımlanacağı dile getiriliyor. Ek-14’teki maddeler için imalatçı, ithalatçı ya da alt-kullanıcılar tarafından belirtilen süre içinde izin alınmazsa, madde piyasaya arz edilemeyecek veya kullanılamayacak. Üretici ve ithalatçılar açısından bu listenin ve prosedürlerine ilişkin gelişmelerin sıkı takibi kritik önem taşıyor. REACH’ten farklı olarak KKDİK’e göre kayıt dosyasında yer alacak Kimyasal Güvenlik Raporu’nun sertifikalı bir yetkili tarafından hazırlanıp imzalanması gerekmekte. Kimyasal Güvenlik Raporu hazırlamada yetkili uzman ve kriterlere ilişkin daha detaylı bilgi, yönetmeliğin 18. ekinde yer alıyor. Benzer yükümlülükler, Türk SDS yönetmeliği kapsamında da mevcut ve SDS’ler Türkçe ve sertifikalı bir yerel uzman tarafından hazırlanmak zorunda. 2024 yılı başı itibarıyla Güvenlik Bilgi Formu Hazırlayıcısı sıfatı yerini Kimyasal Değerlendirme Uzmanına bırakacak. Ücretler konusu da firmalarımızın merak ettiği konular arasında. Bakanlık henüz kayıt, izin gibi alanlardaki başvuru fiyatlarını belirlememiş durumda ancak çok yüksek tutmayacaklarını çeşitli platformlarda dile getiriyorlar. Sanayicinin asıl maliyetini, bakanlığa ödenecek başvuru ücretleri değil dosyadaki verilere ödenecek ücretler oluşturacaktır. Avrupa’daki kayıtlar için satın alınan verilere erişim haklarının (Avrupalı konsorsiyumlardan alınan ‘Letter of Access’) Türkiye’deki geçerliliği ile ilgili ise ne yazık ki ciddi hukuki pürüzler mevcut.

Tek Temsilci Kararı

KKDİK yönetmeliğinde Madde 9 altında belirtilen Tek Temsilcilik (TT) rolü ve tanımı AB REACH tüzüğünün 8. Maddesiyle eşdeğer nitelikte. Türkiye dışında kurulmuş olan ve Türkiye pazarına kimyasal sunan firmalar, ön-kayıt yükümlülüklerini yerine getirmek üzere, yerel bir Tek Temsilci atamakla yükümlü. Neredeyse hiç REACH deneyimi olmayan, birçok yerel danışmanlık firması bu alanda hizmet sunmaya çalıştığından RGS olarak firmalara Tek Temsilci atarken titiz kararlar almalarını tavsiye ediyoruz. Yönetmeliğin yanlış yorumlanması ve yanıltıcı bilgilendirmelerin yanı sıra Madde Bilgi Değişim Formlarında sunulabilecek hatalı tavsiyelerin beraberinde getirebileceği para ve zaman kaybının önlenmesinde doğru Tek Temsilci etkin bir rol oynayacaktır. Özetle, hali hazırda pazara sunulan kimyasallar için ön-kayıt aşamasını bir an önce geçerek, kayıt stratejisini belirlemek, veri paylaşımı ve diğer konulardaki görüşmeleri bir an önce başlatmak ve zaten zaman olarak oldukça sınırlı olan bu süreçte karşımıza çıkacak zorlukları görebilmek için ‘KKDİK macerasına’ atılmamız gerekiyor. REACH Global Services (RGS), KKDİK yönetmeliğine uyum çerçevesinde, 2008 yılından bu yana AB REACH mevzuatı başta olmak üzere, AB ve Türk kimya mevzuatları kapsamında edindiği zengin tecrübelerle, Tek Temsilcilik ve danışmanlık hizmetleri sunarak, sektöre destek olmaya ve sektörle güçlü iş birliğine devam ediyor olacak. Mutlu Demirkan Mutlu Demirkan Kıdemli Danışman REACH Global Services (RGS)  

Yazıyı Paylaş