BASF Türkiye, Azerbaycan, Kuzeybatı Afrika ve Orta Asya Dispersiyon, Reçine ve Katkılardan Sorumlu Satış Müdürü Derya Başargan, gerçekleştirdiğimiz söyleşide başta 7 Ekim 2025’te açılan Dilovası Üretim Tesisi’ndeki yeni dispersiyon üretim hattı olmak üzere birçok konuda değerli görüşlerini okuyucularımızla paylaştı.
Kısaca kendinizden, eğitim durumunuzdan ve sektördeki profesyonel özgeçmişinizden bahsedebilir misiniz?
Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Ardından Galatasaray Üniversitesi’nde İşletme alanında yüksek lisansımı tamamladım. Profesyonel iş hayatına satış mühendisi olarak başladım. Sonrasında 2010 yılında kariyer yolcuğum BASF ile kesişti. 2023 yılında devraldığım mevcut pozisyonuma kadar geçen süre içinde Türkiye ve İsviçre’de BASF ve Sukano çatısı altında farklı görevlerde yer aldım. Mevcut görevimde Türkiye, Azerbaycan, Kuzeybatı Afrika ve Orta Asya bölgelerinde dispersiyon, reçine ve katkı ürün gruplarının satışından sorumlu olarak görev yapmaktayım.
Dispersiyon teknolojilerinde, ülkemizde son dönemde öne çıkan trendler nelerdir ve bu doğrultuda yeni yatırımınızla ilgili bilgi verebilir misiniz?
Boya sektöründe hem yüksek performanslı ürünlere hem de sürdürülebilir çözümlere olan ilgi giderek artıyor. Çevresel düzenlemeler ve tüketicide artmakta olan sürdürülebilirlik bilinci dolayısıyla, fosil bazlı hammaddeler yerine sürdürülebilir kaynakların kullanımı, karbon ayak izinin azaltılması açısından öne çıkan bir konu. Pazarın farklı ihtiyaçlarına çeşitli yaklaşımlarla yanıt verilebiliyor. Özellikle “Mass Balance” yöntemi, organik içeriklerin tercih edilmesi ve geri dönüştürülmüş malzemelerden elde edilen çözümler sektörde yaygınlaşıyor.
Dispersiyon teknolojilerinde öne çıkan başlıca trend, düşük VOC’li ürünler. VOC, yani uçucu organik bileşenler, formülasyondan buharlaşarak atmosfere karışan organik solventlerdir. Bunlar fotokimyasal ozon oluşumuna sebep olarak hem hava kalitesini düşürür, hem de iş sağlığı açısından risk oluşturur. Düşük VOC’li ürünler ise, formülasyonda bu bileşenleri azaltırken hem iç mekan hava kalitesini iyileştirir hem de çevresel düzenlemelere uyum sağlanmasını kolaylaştırır. Bu tür ürünler, özellikle proje bazlı uygulamalarda ve bireysel tüketici taleplerinde öne çıkıyor.
BASF Dilovası tesisindeki yeni yatırımınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
BASF olarak son dönemdeki pazar trendleri ve sürdürülebilirlik hedeflerimizle uyumlu olarak Türkiye’deki üretim kapasitesini artırma yönünde önemli bir adım attık. 7 Ekim 2025 tarihinde açılışını yaptığımız Dilovası Üretim Tesisimizdeki yeni dispersiyon üretim hattı, dekoratif boyalar ve inşaat kimyasallarında kullanılan dispersiyonların üretim kapasitesini artırıyor. Bu yatırım sayesinde düşük VOC içeren çevre dostu boyaların üretimi daha güçlü şekilde desteklenecek. Tesisimiz tamamen yeşil elektrikle çalışıyor ve ürün karbon ayak izini azaltabilmek için Kütle Dengesi (Mass Balance) yaklaşımı gibi sürdürülebilir teknolojileri kullanıyor.
Dilovası’ndaki tesisimiz, Türkiye ve çevre bölgelerdeki müşterilerimizin yenilikçi dispersiyonlara yönelik artan talebine ve gelecek yasal düzenlemelerden kaynaklanacak ihtiyaçlarına yanıt verirken, müşterilerimizin yeşil dönüşümünü mümkün kılan, tercih edilen kimya şirketi olmaya yönelik kararlılığımızı açıkça gösteriyor.
Yatırımın gerçekleştiği Dilovası tesisinizden biraz bahseder misiniz?
55 yıldır faaliyet gösteren Dilovası tesisimiz, İstanbul’a yakın stratejik konumuyla BASF’in bölgesel üretim ağını güçlendiriyor ve bölgede tedarik gücünü artırıyor. Dilovası uzun yıllardır elde ettiği bilgi birikimi, yetkin insan kaynağı, esnekliği ve sürdürülebilir teknolojilere yatkınlığı sebebiyle oldukça iyi bir konumda bulunuyor. Yeni yatırımımızla bölgedeki tedarik gücümüzü artıracak ve ürün hacmini yükselteceğiz.

Ürün geliştirme süreçlerinizde hangi alanlara öncelik veriyorsunuz?
Ürün geliştirme süreçlerimizde, farklı coğrafyalarda yaşayan ve çeşitli tüketim alışkanlıklarına sahip kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamaya öncelik veriyoruz.
Örneğin, Türkiye’de duvarların sıkça silinmesi yaygın bir alışkanlık olduğundan, silinmeye ve kimyasallara karşı yüksek dayanım gösteren boyalar geliştirmeye odaklanıyoruz. Türkiye’de Teknopark İstanbul yerleşkesinde bulunan İnovasyon Merkezimiz sayesinde farklı coğrafyalardan gelen farklı taleplere göre bağlayıcı çalışmalarımızı ve formülasyonlarımızı şekillendiriyoruz.
Aynı zamanda, sürdürülebilir özelliklere sahip yenilikçi boyalar geliştirmek de temel önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bu doğrultuda, çevreye duyarlı, karbon ayak izini azaltan ham maddelerle formüle edilen ürünlere odaklanıyoruz. Ayrıca, enerji ve kaynak verimliliğini gözeten yüksek katı içerikli dispersiyonlar da öncelik verdiğimiz diğer önemli alanlardan biri.
Dispersiyon ve reçine bazlı ürünlerinizde sürdürülebilirlik hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?
Sürdürülebilirlikten bahsederken, global olarak benimsediğimiz ve tüm iş birimlerimizde ve süreçlerimizde yansımalar bulan genel yaklaşımımızı aktarmak gerektiğini düşünüyorum.
İklim koruma, kurumsal stratejimizin temel bileşenlerinden biri. Enerji yoğun bir şirket olarak, küresel iklim koruma konusunda sorumluluk taşıyoruz. Stratejimiz doğrultusunda iklim hedeflerimize ulaşmak için çabalarımızı sürdürüyoruz. 2018 yılına kıyasla, 2030 yılına kadar üretim süreçlerimizden ve enerji tedarikimizden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını %25 oranında azaltmayı planlıyoruz. Ayrıca, belirli hammadde kaynaklı emisyonlar için iddialı hedeflerimiz de bulunuyor.
Şirketimizin temel taşlarından olan sürdürülebilirlik, Dispersiyonlar İş Birimimizde de bizim için öncelikli bir konu. Dilovası’ndaki yatırımımız bunun en somut örneklerinden biri. Bu yatırımla genişleyen yerel ürün portföyümüz sayesinde, düşük uçucu organik bileşik (VOC) içeren dispersiyonların üretimi artacak ve iç mekân hava kalitesinin iyileştirilmesine doğrudan katkı sağlayan ürünler formüle edebileceğiz. Ayrıca kütle dengesi (Mass Balance) yaklaşımıyla daha düşük karbon ayak izine sahip dispersiyonların üretimine olanak sağlayacağız. Tesisimizin tamamen yeşil elektrikle çalışması da yine bu hedeflerimize katkı sağlıyor.
Özetlemek gerekirse, Dispersiyonlar İş Birimi olarak müşterilerimizin yeşil dönüşümünü desteklerken, iklim koruma hedeflerimize bağlılığımızı tam olarak sürdürüyoruz.