Röportaj : Murat Soygür
Epsilon Kompozit, başta savunma ve havacılık olmak üzere çeşitli sektörlere yönelik kompozit parça üretimi gerçekleştiriyor. Epsilon Kompozit İş Geliştirme ve Program Yönetimi Direktörü Eray Akçakoca, gerçekleştirdiğimiz röportajda şirketin sürdürülebilirlik vizyonunun yanı sıra kompozit sektörünün geleceğine ilişkin görüşlerini okuyucularımızla paylaştı.
Kısaca kendinizden, eğitim durumunuzdan ve sektördeki profesyonel özgeçmişinizden bahsedebilir misiniz?
2003 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Havacılık ve Uzay Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. Profesyonel kariyerime Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ) bünyesinde İmalat Mühendisi olarak başladım. Yaklaşık 7 yıl boyunca bu görevde çalıştım ve bu süre zarfında ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde Mühendislik Yönetimi alanında yüksek lisansımı tamamladım.
2022 yılına kadar, yapısal havacılık parçalarının üretimi alanında Tedarik Zinciri Yönetimi ve İş Geliştirme gibi farklı pozisyonlarda görev aldım. 2022 yılında Epsilon Kompozit’e katıldım ve halen İş Geliştirme ve Program Yönetimi Direktörü olarak görev yapmaktayım.
Epsilon Kompozit’in kuruluşundan bu yana gelişen süreci ana hatlarıyla anlatabilir misiniz? Şirketinizin sunduğu temel ürün ve hizmetler nelerdir?
Epsilon Kompozit, 1999 yılında kurulmuş olup, 2011 yılında savunma ve havacılık sektörüne adım atmıştır. Kuruluşundan bu yana, savunma ve havacılık sektörüne yönelik kompozit detay parça üretimi gerçekleştirmektedir.
2021 yılında Akkök Holding, Epsilon’un ana hissedarı olmuş ve 2024 yılı itibarıyla yapılan çeşitli yatırımlarla şirketin vizyonu, kompozit ağırlıklı malzemelerden oluşan komponent seviyesinde büyük montajların üretimine odaklanmak olarak belirlenmiştir. 2025 yılı itibarıyla ise Epsilon’un tüm hisseleri Akkök Holding bünyesine katılmıştır.
Şirketimiz, başta kompozit uçak, helikopter ve insansız hava aracı parçaları olmak üzere, savunma ve havacılık sektöründe radomlar, rüzgar türbini parçaları ve hidrojen tankları gibi çeşitli kompozit ürünlerin üretimini gerçekleştirmektedir.
Epsilon Kompozit’in sürdürülebilirlik vizyonu hakkında bilgi verebilir misiniz?
Epsilon, enerji ihtiyacını sürdürülebilir kaynaklardan karşılamak amacıyla, 2022 yılı sonunda çatısına kurduğu güneş enerjisi panelleri ile elektrik üretimine başlamıştır. Çevreye duyarlılık ve sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda, hidrojen (H₂) depolama tanklarının üretimine geçmiştir ve bu alanda Ar-Ge çalışmaları yürütmektedir. Ayrıca, artık prepreg malzemelerin ileri dönüşümü konusunda Ar-Ge projeleri gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.
Kompozit sektörünü şekillendiren son trendler ve gelişmelerden bahsedebilir misiniz?
Günümüzde kompozit sektörü, sürdürülebilirlik, hafiflik ve yüksek performans gereksinimlerine yanıt verebilmek adına hızlı bir şekilde gelişmektedir. Geri dönüştürülebilir ve çevre dostu malzemeler, biyo-kompozitler ve düşük emisyonlu üretim teknikleri ön plana çıkarken, otomotiv ve havacılık gibi sektörlerde hafif yapılar ile yakıt verimliliği sağlayan çözümler giderek yaygınlaşmaktadır. Ayrıca, seri üretime uygun ve otomasyona dayalı üretim yöntemleri de son yıllarda önem kazanmıştır.
Gelecekte hangi yeni teknolojilere ve alanlara yatırım yapmayı planlıyorsunuz?
Şirketimiz, kompozit ağırlıklı komponentlerin içerisinde kullanılan metal malzemelerin üretimi için temel düzeyde talaşlı imalat, sac metal şekillendirme ve yüzey işlem yatırımlarına başlamıştır. Bu yatırımlar sayesinde tamamen dikey entegrasyon sağlanacak ve ürünler, ihtiyaç duyulan metalik malzemeler ile montajlanmış bir şekilde müşterilerimize teslim edilecektir.
Ayrıca, kompozit teknolojilerini yakından takip ederek, otoklav dışı kompozit üretim yöntemleri konusunda çalışmalar yürütmekteyiz. Bu yıl içinde “filament winding” ve “rotomolding” yatırımlarını tamamlayarak hidrojen tankı üretimine başladık. Bunun yanı sıra, bir adet kompozit pres yatırımı ile SMC, BMC ve balistik malzemeler kullanılarak pilot üretimler gerçekleştirmeyi planlıyoruz.
Kompozit endüstrisinin geleceği için öngörüleriniz nelerdir?
Kompozit endüstrisinin geleceği, sürdürülebilirlik, ileri üretim teknolojileri ve yenilikçi malzeme ile üretim yöntemlerinin geliştirilmesine odaklanarak şekillenmeye devam edecektir. Geri dönüştürülebilir ve biyobazlı kompozitlerin yaygınlaşmasıyla çevre dostu üretim süreçlerine olan talep artacak, otomotiv, savunma, havacılık ve yenilenebilir enerji sektörlerinde daha hafif, dayanıklı ve yüksek performanslı çözümler sunulacaktır.
Otoklav dışı ve otomatize üretim süreçleri, sektörü daha verimli ve maliyet açısından etkin hale getirecektir. Gelecekte, kompozit malzemelerin kullanım alanlarının genişlemesi ve yeni uygulama alanlarının keşfedilmesi beklenmektedir.
